ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
avrupa edebiyatı
-
genellikle yunan ve latin edebiyatiyle basladigi kabul edilen ve evrensel yazarlarin buyuk bir bolumunu yetistiren kita edebiyati.
avrupa edebiyati genellikle yunan edebiyati ile baslatilir. yani homeros'un destanlariyla baslar. ilk oyunlar euripides, aristophanes, ilk fabl ornekleri aisopos ilk siirler homeros , sappho ve hesiodos tarafindan hep bu donemde verilmistir.
yunan edebiyatinin kismi devami sayilan latin edebiyatinin en onemli ismi hic kuskusuz vergilius'tur. homeros'un latin edebiyatindaki temsilcisi sayilan vergilius, aenis adli destaniyla meshurdur.
latin edebiyatinin bitimiyle birlikte uzun bir duraklama donemine giren avrupa edebiyatinin imdadina ortacag baslarinda ingiliz chaucer'la birlikte italyan sairler kosar. ozellikle italyan edebiyati, hic kuskusuz altin cagini ortacagda yasamis ve avrupa edebiyatina da canlilik katmistir. dante, petrarca, boccacio gibi uc buyuk italyan isim avrupa edebiyatini derinden etkilemistir.
yenicag baslarinda ispanyol yazar cervantes don kisot adli romaniyla avrupa edebiyatina yeni bir yon vermis ve roman turunun gercek anlamda kurucusu olmustur. iste tam da bu donemde avrupa edebiyati ikinci altin donemini yasamistir. ingiltere'de shakespeare , marlowe, john milton; ispanya'da cervantes, fransa'da moliere, jean racine, montaigne; italya'da tasso gibi isimler avrupa edebiyatini zirveye cikarmislardir. bu yazar-sairlerle birlikte avrupa edebiyati aydinlanma donemi'ne girmis, ve artik avrupa sinirlarini asarak tum dunyayi derinden etkilemeye baslamistir.`
eserlerini felsefik ogelerle susleyen fransiz yazarlar jean jacques rousseau , voltaire, montesqio , denis diderot'nun yaninda, ingiliz yazarlar henry fielding, daniel defoe ; alman yazar-sairler goethe, schiller, holderlin aydinlanma doneminin onemli isimleridir.
18. yuzyil sonlarinda ve 19. yuzyil baslarinda ise yavas yavas modern edebiyatin temelleri atilmaya baslanir. artik yazarlar romanlarinda yorum yapmak gibi bir basitligine, ya da oyunlarinda 3 birlik kuralina uymak gibi bir zorunluluga gerek duymayacakti. zaten modern siirin ve romanin kuruculari hep bu donemde yetismistir. rusya'da puskin rus siirini kurarken, yakin arkadasi gogol ayni donemde rus romaninin ilk onemli orneklerini vermekle mesguldu. ingiltere'de lord byron, shelly, samuel taylor coleridge gibi romantik sairler modern şiire yaklaşırken, jane austen ve thackeray gibi romancilar modern ingiliz romaninin ilk onemli orneklerini verdiler.
19.yuzyilin ikinci yarisi ise hic kuskusuz sadece avrupa edebiyatinin degil dunya edebiyatinin de zirvesidir. en buyuk sairler en buyuk romancilar, en iyi öykü yazarlari bu donemde yetismistir.
fransa'da siirde victor hugo, charles baudelaire, paul verlaine, theophil gautier, stephen mallarme, arthur rimbaud, alphonse de lamartine; romanda honore de balzac, gustav flaubert, stendhal, emile zola, goncourt kardesler, aleksandir dumas, alphonse daudet, pierre loti; oykude en buyuk fransiz oyku yazari sayilan guy de maupassant gibi en onemli isimlerini 19. yuzyilda yetistirmistir.
rusya'da siirde, lermontov; oykude anton cehov, maksim gorki; romanda dostoyevski, tolstoy, goncarov, turgenyev gibi dev isimler yine 19. yuzyilin ikinci yarisinda yasamistir.
ingiltere'de oyku'de katharine mansfield ; romanda charles dickens, thomas hardy, robert louis stevenson, walter scott, george eliot, bronte kardesler ; siirde robert browning, alfred lord tennyson, rudyard kipling gibi isimler 19.yuzyilin ikinci yarısının onemli ingiliz yazarlaridir.
italya'da modern romani kuran alessandro manzoni, yunanistan'da modern siirin ilk büyük ismi konstantin kavafis, norvecte bjornson, polonya'da nobel odullu sienkievicz, macaristanda milli sair sandor petofi, finlandiya'da milli sair elias lonrott gibi isimler hep 19. yuzyilın ikinci yarısında yasamis ve adlarini dunya edebiyati tarihine yazdirmislardir.
20. yuzyilda avrupa edebiyati cesitlilik kazanmis, ust uste yeni akimlar, yeni turler ortaya cikmistir.
oldukca zengin ve bir o kadar da karmasik bir donem olan 20. yuzyil avrupa edebiyati, artik dunya piyasasinda yalniz degildir. bir yandan yukselen yeni guc amerika edebiyatta da agirligini hissettirmeye baslarken, ote yandan kimligini bulmaya baslayan latin amerika ulkeleri ozellikle gabriel garcia marquez ve jorge louis borges ile birlikte etkisini gostermeye baslamis, uzakdoguda ise ozellikle japon yazarlar kawabata, osima gibi dunya capinda yazarlar yetistirmis, diger yandan hintliler tagore gibi dev bir ismi dunya piyasasina sunmustur.
iste edebiyatin boylesine guclu oldugu bir donemde avrupa edebiyati da yenilik pesinde kosmustur. james joyce , robert musil ve carlo emilio gadda dil, teknik ve bicim; marcel proust ve virginia woolf zaman; robert musil uslup ve franz kafka icerik, bakimindan modern romani bicimlendirirken, bernard shaw, luigi pirandello, samuel beckett ve berthold brecht tiyatroda devrim yapmaya baslamislardi bile. mayakovski, william butler yeats, paul eluard, louis aragon, yannis ritsos gibi isimler diger kita sairleri olan pablo neruda ve tagore'a paralel konularda siirler yaziyorlardi.
fransa'da nathalie sarraute, alan robert grillet, claudo simon gibi yazarlarin onderliginde yeni roman akimi romana bir yandan yeni yon verirken, diger yandan kahramani devre disi birakarak romani cikmaza surukluyorlardi. ote yandan thomas mann, andre gide, yasar kemal gibi yazarlar klasik romana nispeten sadik kalarak , romanlarini herkesin anlayabilecegi yalinlikta yaziyorlardi.
italya'da ise italo calvino (metaforik), umberto eco (postmodern) gibi yazarlar bambaska dogrultuda yapitlar uretiyorlardi.
netice itibariyle avrupa edebiyati edebiyat dunyasina yon veren edebiyattir. avrupa edebiyati bu ozgunlugunu 20. yüzyıl sonlarina dogru yitirmeye baslamis gibidir, bircok elestirmenin gorusu de bu yondedir. ozellikle latin amerika ve uzakdogu edebiyati avrupa edebiyatini etkisi altina almaya baslamistir. sonu karanlik gorunen bu edebiyatin bakalim ikinci bir aydinlanma donemi olacak mi...
rakip firmadan teklif alıp zam isteyen çalışan
-
etik değil gibi görünen ama maaş artırmak için şart olan yöntem.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: cuma namazında hoca yine tek forvet
entry: kadrolar açıklanmış. kendi camimizde bile böyle defansif bi anlayışla nereye kadar gideriz bilmiyorum. hoca ileride yalnız kalıyor. orta saha ve defansta gereksiz bir kalabalık var.
sadece başlığa bakarak bile dakikalarca güldüm.
zeki insanların ortak özellikleri
-
genelde topluma uyum sağlamakta zorlanırlar ve yalnızlığı seçerler.
linkedin'deki yaran yeni mezun isyanı
-
aynı şeyleri hala düşünüyorum. çalışmama rağmen. bütün büyük şirketler google, facebook hep tecrübesiz eleman, yetiştirilmek üzere eleman ararlarken, bizim burda en az bir milyon yıl tecrübeli eleman aranıyor. gelişmez bu ülke, gelişemez.
(bkz: kariyer.net'te yayınlanan köle ilanı)
edit: açıklama gereği duydum. üniversite zamanı ben de yazları staj, sene içinde de özel ders veriyordum. fakat yine bir işe yaramadı. hatta stajlarını tecrübe olarak mı yazıyosun diyenler bile oldu.
mansur yavaş'ın belediyede yolsuzluk bulamaması
-
herif bilmem kaç milyona verilen ihaleyi neredeyse onda birine ihale etti.
belediye arazilerininin toki ye devredildiğini öğrendik.
şahsa tahsis edilen 4x4 araçlar var mesela.
....
daha nasıl bir yolsuzluk lazım sana
edit: internethaber’i kaynak gösterip mesaj atanlar var. güldürmeyin kendinize.
karadeniz'in medeni kentleri
-
varna, burgaz, odesa, soçi, batum.
iran'da başı açık gezme sosyal deneyi
-
iran devriminde sosyalistler, sırf batı karsıtlıgı icin humeynilerle isbirligi yaptılar.
alın size batının pis degerlerinden uzak iran.
doya doya yasayın.
gerci simdi de sosyalistler sırf abd karsıtı diye iran ovuculugu yapıyor. nasıl bataklıga
dustuysek ulkenin egitimli kesiminin sevdigi yerler bile rezil.
merkeze uzak lüks ev vs merkeze yakın eski ev
-
tercihimi merkeze uzak luks evden yana kullandigim karsilastirmadir. beyoglu'nda restore edilmis kucuk bir studyo dairede senelerce oturduktan sonra simdi bana gore merkeze kesinlikle uzak olmayan gokturk'te luks bir daireye tasindim. tikis pikis yasadigim kucuk bir studyodan sonra yayila yayila yasadigim bir evde,senelerce isteyip de evimden dolayi asla sahiplenemedigim kopegimle beraberim. fiyat olarak cok da fazla farketmiyor. o kucucuk ev icin dort haneli bir rakam oduyordum. simdi biraz daha fazlasina residence ta oturuyorum. cihangir'de oturan arkadasim bana her geldiginde kararsizlik deryalarina daliyor. kendisinin banyosu ve mutfagi les gibi olan, kucucuk odali evine benden daha fazla kira odemesi gibi bir gercek var. ama o merkezin cazibesinden vazgecemiyor, istedigi dakika sokaga adim atip, tanidiklariyla karsilasma,bir mekana gitme aliskanligini terketmek istemiyor. kisacasi sakin bir yasama gecis yapmak kendisini korkutuyor.
laptop alacaklara tavsiyeler
-
hp alin hem sicak hem soğuğu yaşayin. kasada yanma ekranda donma şeklinde
yıllar sonrası için edit: lenovo hiç almayın! hp'yi rahmetle ararsınız.
2020 editi: başlığa baktım şukela modunda en tepede kendimle karşılaştım. şunu söylemem lazım 2003 de toshiba aldım 5 sene taş gibi sağlam çıktı. 2008de bir toshiba daha aldım 6 sene çatır çatır kullandım. sonra ne olduysa ( olan belli aslında maliyetler ve rakiplerin kalitesiz ve düşük fiyatları tabiki) bu japonlar piyasadan çekildi. lapin çinlisine topun korelisine kaldık. en son seviye işlemci ram vs va kullansalarda hiçbiri 5 para etmiyor. ah be toshiba kalitesi seni rahmetle arıyoruz.
zeki müren
-
80'lerin basi, askeri yonetim zamanlari. bir gazeteci zeki muren'e sorar.
"efendim size neden pa$a diyorlar, biliyor musunuz acaba?"
zeki muren katila katila gulerek $oyle cevap verir:
"ankara'dakilere ibne diyemedikleri icindir herhalde!"
10+ yıl sonra gelen edit:
olayın ayrıntılı hikayesi için (bkz: #62646594)
duş alırken suyu hiç kapatmayan insan
-
o sıcak - soğuk kombinasyonunu ayarlayana kadar neler çektiğini anlayamazsınız.