hesabın var mı? giriş yap

  • tayyip icin en buyuk basarisi 80'den beri apolitik turk gencligini politize etti deniliyor ama simdi yabanci bi arkadasin durum guncellemesini gordum adam 68'den beri apolotik avrupa gencligini bile degistirmis. slovak bir kizin yazdiklari;

    "go to hell tayip!!! that's the right place for you! even here in bodrum,where people don't give a shit about you,we have to look at your ugly face at every second billboard in the town.. and every first is some "happy face" who claims to vote for you. ı'm seriously getting sick.. milli'in adami. bullshit!!!"

    millinin adami kismini tam anlamadim ama degisik olmus tabi.

    edit: milletin adami demek istemis.

  • sevgili dedem 90 yaşında, boğazına müthiş düşkün bir adamdır. tatlıyı, tuzluyu, eşkiyi, pastayı, böreği, çöreği buldu mu hayatta affetmeyen bir adam olarak, haliyle de kilo ve sağlık sorunları yüzünden anneannem tarafından sıkı bir perhize maruz bırakılmaktadır.

    bir yaz günü öğle vakti odasındaki kanepeye uzanmış, gözleri kapalı, yüzünde mutluluktan oluştuğu belli olan bir gülümseme ile parmakları ile alnına hafif hafif vurarak bir ritm tutturduğunu gördüm ve aramızda şu diyalog gelişti:

    - dede yatmışsın güzellik uykusuna. maaşallah, keyfin yerinde.
    + öyle öyle (halen gülümsüyor)
    - hayırdır dede ya? niye gülüyosun böyle, ne düşünüyorsun?
    + anneannen yarın kurabiye yapacakmış da, onun hayalini kuruyorum.

    sadece bir kurabiye yemesine izin verildi diye bu kadar mutluymuş meğer adam... ey yaşlılık, bakalım bize neler yaptıracaksın?

  • lisedeyken, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, okul hatıralarında her daim adı geçen, kankam diye seslendiğim, öğretmenden bile beraber tokat yediğimiz, sıra arkadaşım, can yoldaşım, dost bildiğim, sinan isminde bir arkadaşım vardı. liseden mezun olduğumuz yıl trafik kazasında kaybettik kendisini. çok acı bir ölüm yaşadık. cenaze evinde annesinin ve babasının bana, kendi oğullarıymışım gibi sarılışını asla unutamam.

    sinan bir ara hırka almıştı kendisine. üst kısmı açık gri, alt kısmı ise koyu gri olan, bu iki gri geçişin arasında ise üç tane beyaz çizgi vardı. çakma adidas hırkalı diye dalga geçerdim hep.

    bugün sinanın babası dükkanın önünden geçti. 20 yıl sonra ilk kez gördüm. tanımadı beni. ağzı hareket halindeydi. sanırım dua ediyordu içinden. ve üzeride sol kolunun bir kısmı delinmiş olan rahmetli sinan’ın hırkası. kahroldum. babasının hala acı çektiğini düşündükçe ve kendi oğlum aklıma geldikçe iyice kahroldum.

    limited edition : debe listesine 50.sıradan girmişiz. ilginiz için teşekkürler.

  • donmayan buzdolabı, ısınmayan fırın ozellikleriyle on planda olup diger marka beyaz esyalarla uyumsuz calisacaktir. siemens'in yikadigi çamaşırı apple'in utusuyle utuleyemezsiniz mesela.

  • bende dahil olmak üzere spor bir çok kişi için meditasyon, rahatlama veya sağlıklı ve iyi vücudun temel taşıdır. fakat bu aktiviteyi yapmak için çoğu zaman alet edevata ihtiyaç duyarız ve bunun için spor salonlarına gideriz.

    benim gibi bazı insanlar evde spor yapmayı daha çok severler ve bunun için insanity workout, p90x ve calisthenics workout programlar uygularlar hatta youtube gibi platformlarda hem profesyonel hem de amatör olmak üzere her çeşit spor programına erişmek mümkündür.

    yukarıda anlattığım evde egzersiz fikrini ilk olarak 1966'da nasa tarafından öne sürüldü, uzaya çıkan astronotların sağlıkları için gittikleri kapalı ortamda düzenli bir şekilde spor yapmaları gerekiyordu.

    bu duyan girişimciler aerobik(oksijenle) kelimesi altında bir egzersiz programı düzenlediler. bu program tüm vücudumuzu çalıştırmaya yönelikti. 1980'lere gelindiğinde ricard simons televizyonun yaygınlaşmasıyla beraber her eve girerek insanlara aerobik egzersiz yaptırmaya başladı. fakat bir sorun vardı simons'ın yaptığı tv programı sabah erken bir vakitteydi ve kaçırdığınızda sporda yapamıyordunuz ayrıca tekrarı da bulunmamaktaydı.video

    daha sonra en başta bahsettiğim evde spor olgusunun tam anlamıyla atası sayılacak bir girişim yapıldı. hem de ünlü bir oskar ödüllü film yıldızı olan jane fonda tarafından. o dönemlerde vhs kasetler çalarlarının da keşfiyle birlikte 1982 yılında jane fonda workout adlı vhs kasedini piyasaya sürdü. ilk başlarda fiyatı yüzünden pek rağbet görmese de daha sonraları kulaktan kulağa yayılarak listelerde bir numaraya yükseldi ve 41 hafta boyunca da yerini korudu.

    fondanın egzersiz programı öyle bir patladı ki 4 yıl boyunca en çok satan 10 video listesinde kaldı. bu başarının ardından fonda 22 bölümlük yeni program yayınladı ve 17 milyon vhs kaset satmayı başardı.

    o günden bu güne evde egzersiz programlarının türemesi devam etti ve yukarıda saydığım programlar ve binlercesine youtube gibi platformlar sayesinde bir tık kadar uzağız.

    hadi şimdiden iyi sporlar. son olarak eğer evde spor yapıyorsanız hemen yılmayın bir süre sonra alışkanlık haline dönüşüyor ve başarıya ulaşıyorsunuz.

    kaynak: netflix-eğlenceli tarih dersleri belgeseli

  • oyun akışının hızlanması için kural değişikliğine giden yeni nba sezonudur. şöyle ki;

    > bir maçta alınabilecek maksimum mola sayısı 18 den 14 e düşecek.
    > her takım en fazla 7 kez mola kullanabilecek.
    > maçın son 2 dakikasında takımlar en fazla 3 yerine 2 mola kullanabilecek.
    > çeşitlerine göre 60 ve 90 saniye olan molalar 75 saniyede sabitlenecek.
    > ikinci ve dördüncü çeyrekler ile uzatmalarda verilen 3 er mola hakkı 2 şere indirilecek.

    böylece yaklaşık 15-20 dakika kazanılması hedefleniyor. yani 1 maç ortalama 150 dk yerine 130-135 dk sürecek.

  • çoğunluk kendi mesleğini yazmış. bana bi' gülme geliyor.

    yıl 2020. yapay zeka, çeşitli libraryler ile şu an bile kendi kaynak kodlarını geliştirebiliyor. adam da gelmiş inşaat mühendisliği yazmış.

    (bkz: yazık kimin çocuğuysa)