hesabın var mı? giriş yap

  • az önce aşağıdaki gibi bir diyalog yaşanan program ;

    - nerelisin ?
    - izmir.
    - neresinden ?
    - manisa.

  • türk hava yolları'nın tc-jdm kuyruk numaralı efsane uçağının takma adı. 22 yıldır uçuyor olmasıyla oldukça ilgimi çeken deli mike hakkında biraz bilgi vermek isterim.

    türk hava yolları, 1990 yılında airbus firmasından 4 adet a340 sipariş ediyor. thy, ilk uçuşunu 25 ekim 1991 tarihinde yapacak olan airbus a340'lar ile amerika ve uzakdoğu seferlerini aktarmasız yapma niyetindeydi.

    airbus'tan ilk a340 uçağını 1993 yılında alan thy, bu yazının konusu olan tc-jdm kuyruk numaralı uçağına ise 1996'da kavuştu. bu dört motorlu uçak, o gün bu gündür thy'ye hizmet vermeye devam ediyor. dile kolay tam 22 yıl...

    tc-jdm, 22 yıldır uçan bir yadigar olmasının yanı sıra diğerlerinden farklı olan karakteriyle de ön plana çıkıyor. hatta bu karakteri sebebiyle thy teknik personeli, kuyruk kodunun son iki harfinin açılımı "delta mike" olsa da kendisine "deli mike" diyor.

    deli mike, lakabını sonuna kadar hak eden bir uçak. thy personeli deli mike için şöyle diyor: "deli mayk isterse dünyanın öbür ucuna sorunsuz uçar. canı istemezse, yerde 1 metre bile gitmez." zaman zaman ışıklarını kendi kendine açıyor, tam müdahale edilecekken kapatıyor. son kararı hep deli mike veriyor. canı ne isterse o!

    22 yıllık bu büyük makinenin yağmurlu havada pistten çıkma, havada istanbul'a geri dönme gibi üç beş olayı dışında büyük bir vukuatı yok. zaten airbus'ın a340 modelinin bu güne kadar ölümlü bir kazası yok. çok başarılı bir uçak ancak artık uzun uçuşlar için orta ölçekli ve daha ekonomik modeller tercih edildiği için üretimi durduruldu.

    thy'nin elinde a340'lardan bir dönem 9 tane vardı. sonrasında bazıları emekli edildi, bazıları bakıma alındı, hatta bir tanesi restoran oldu. şu anda ise deli mike (tc-jdn) ile birlikte tc-jdn ve tc-jıı kaldı. kalan a340'lar genelde sadece cidde ve medine seferleri yapıyor. thy ise bu yadigarları iyi bakımlar sayesinde 2021'e kadar kullanmayı planlıyor.

    edit: thy'nin elinde deli mike ile birlikte iki a340 daha varmış. onlar da eklendi.

  • fotoğrafa bakınca ben tatlı bir anne adayı görüyorum ama bu çük kafalı çomarlara göre orasını burasını açmış bir kadın.

    biri de şey demiş “bunu normalleştiremezsiniz” senin dünyaya gelmen anormal ulan beyin ölümü, hamileliği göstermek değil. sapıklar.

  • inşallah oğlun ilerde bu ismi ona koyduğun için senden nefret eder. bir çocuğun kaderini, şansını, bahtını sağa sola caka satmak için berbat etmişsin. ne desem gg.

  • ülkede hiçbir canlının mutlu olmaya hakkı yok resmen.

    çok üzücü, insanı kahreden görüntüler maalesef.

    köylü işine bakacak, bakan gereken yapılacak diyecek olan yine gariban hayvanlara olacak.

  • yalnız bu ikramiye işi için ilk önerge veren cehape zihniyeti değil miydi?

    peki neden bu kadar nefret ettiğiniz cehape zihniyetinin önergesini alıp aradan zaman geçtikten sonra hayata geçirdiniz?

    sonradan gelen ekleme: pratikte mukemmel adam ekledi meğer cehape zihniyetinin önerisi 1000tl degil, asgari ücret kadar ikramiye imiş ve neticede kuş olup uçmuş.

  • geçenlerde sevdiğim bir aile dostumuzun yanına gittim. beni bulunca da arkadaşının hukuki bir konuda yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyip beni arkadaşına kitledi*

    abinin yanına gittim. altmışlı yaşlarda bir abi, söze eşini kaybettiğini söyleyerek başladı. o kadar rahat ve kanıksamış bir şekilde söyledi ki kendi kendime eşi öleli en az 2 sene olmuştur diye düşündüm. eşimden geriye miras kaldı, bu işi nasıl çözeriz? dedi. hemen aklımdan beynimde yerleşik olan insanların ne kadar maddiyatçı olduğuna dair fikir dizisi geçti (klasik hikaye işte ölenler ölür kalanlar mal kavgası yapar). sonra konuştukça hikaye biraz daha açıldı. abinin ve rahmetlinin çocukları olmamış. rahmetli eşin üzerine de sadece bir araba varmış. veraset ilamı almışlar tam 42 kişi rahmetlinin mirasçısıymış. abimiz de bu mirasçıların paylarını ödeyip arabayı almak istiyormuş. aklımdan arabanın değeri epey yüksek galiba başka türlü 42 kişiyle uğraşılmaz düşüncesi geçti. konuştukça arabanın da pek para etmediğini öğrendim. en sonunda "hocam yanlış anlamayın ama ben sizin yerinizde olsam bu kadar uğraşmazdım. 42 kişiden vekalet toplamak imkansız gibi bir şey. bana 50.000 lira verseler bu işle uğraşmam, zahmetine değmez ayrıca sonuç da garanti değil" dedim. kendisi sonuna kadar bu şekilde uğraşacağını belirtti. benim sunduğum alternatifleri de dinlemedi.

    sonra muhabbet biraz ilerledi. eşinin 18 yıl boyunca kanserle mücadele ettiğini, tedavisi için kolaylık olur umuduyla 3 yıl önce bu arabayı aldıklarını ve arabaya 36 bin lira verdiklerini ama eski araba olduğu için çok arıza yaptığını bir araba parası da tamir için verdiklerini, eşinin kanserle mücadelesini, cesaretini anlattı. öldüğü günü en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordu ve hikayenin sonu yaklaştıkça gözleri dolmaya ve sesi titremeye başladı.

    eşi ölünce dünyasının başına yıkıldığını, eşinin her şeyi olduğunu, eşi olmadan ne kadar eksik ve aciz kaldığını anlattı. en sonunda da "bu miras işiyle de beni biraz meşgul etsin diye uğraşıyorum, derdimden uzaklaşmak için" dedi ve insanların birbiriyle yalnızca menfaat temelli ilişkiler kuran duygusuz yaratıklar olduğuna dair ön yargım uzun bir aradan sonra yıkıldı. bu kadar ön yargılı olduğum için kendime de epey kızdım.

  • 1) fakir ülke insanları tatile gidecek bütçeyi denkleştirmekte ciddi güçlük çeker, bu yüzden çoğu vatandaş tatile gidemez.

    2) gidemedikleri için de tur şirketlerinin fazla müşterisi olmaz. bu durum maliyetleri daha da arttırır.

    3) bir de bunun yanına, tatile gitme alışkanlığı yoz batılı bir davranış görüldüğü için, devlet bunu iyice yüksek vergilerle şişirir.

    4) buna karşılık fakir ülkelerin en gelişmiş hava savunma sistemlerine, asla üretmeyecek olsalarda yerli ve milli tanklara ihtiyacı vardır.

    5) bu askeri harcamaların ödemeleri, yurt dışından yabancı para birimleri ile yapılmaktadır. bunun için geri kalmış, fakir ülkelerin döviz ödemelerine çok fazla ihtiyaçları vardır.

    6) sonuçta o dövizin dünya ile rekabet eden bir pazarda gelebilmesi için geri kalmış ülkeler yabancılara, kendi vatandaşlarına uygulamak asla akıllarına gelmeyen vergi indirimleri yaparlar.

    7) kısacası geri kalmış ülke vatandaşı hemen her konuda olduğu gibi turizm konusunda da aynı hizmeti batılının beş misline almak zorunda kalır.

    (ek bir madde olarak verelim; birçok zaman beş misli fiyatı verdiğinde bile, tek başına tatile giden bir erkek olduğu için zaten otellere de alınmazlar. anayasada kimseye cinsiyeti dolayısıyla ayrımcılık yapılamaz yazsın, yersen).

  • maşallah diyin lan.

    edit: yalnız üzerinde düşünmemiz gereken şey muhtemelen yurtdışında yaşayıp büyümüş bir kızın, iç anadolu, doğu karadeniz ya da güneydoğuda büyüse ne halde olacağı bence. topraklarımız insanımızı kurutan, yüzündeki gülümsemeyi silen bir zehirle kaplı adeta.