ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
inegöl'de kendini arayan adam
-
"kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim, inegöldeyim" dedirtmiş olaydır.
tunç soyer'in 38 milyona 1500 köpekli barınağı
-
sağcı politika zihniyetinin anlayacağı dilden reklamı yapılmadığı için burada "yazık o kadar paraya" minvalinde yorumlar girilmiş.
oysa belediye başkanı "bu tesis 300 kişiye istihdam sağlayacak, avrupa'nın en büyük hayvan barınağı" demeliydi ki burada "yaşa, varol" densin..
pis kokuyormuş gibi duran ünlüler
-
alişan ve arda turan
18 aralık 2021 tüsiad açıklaması
-
beratı deli gibi alkışlayanların açıklamasıdır.
link
edit: başlığı açan kaçmış. kısacası, tüsiad çok endişeliymiş, ekonomi gidişatını şaşkınlıkla izliyorlarmış. olmamalıymış, keşke düzeltilebilseymiş.
yarasanın menisi bekar erkeğin menisi gibidir
-
mağarada yatağı olan bir kadının yatağındaki meni lekesi için iki orduyu savaşa sokan zihniyete de, boku yarasaya atıp olayı keramet olarak algılayan zihniyete de edeyim dedirtendir.
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
anlatacağım olayların başlangıcı 1993 yılına dayanıyor. kızımın babasıyla evliyim o zamanlar ve evlilik kötü gidiyor ayrılmanın eşiğine gelip, evliliğe bir şans daha vermişiz ama o şansı pek de iyi kullanamıyor eşim. bir gece yattım ve bir rüya gördüm.
rüyamda ben iki tane hintli gibi beyazlar giymiş adamın arasındayım. adamların ağzı açılmıyor ama ben söylediklerini duyuyorum. yemyeşil bir vadinin ortasındayız ama yeşilin güzelliği inanılmaz, ilerde bir grup genç insan var uçuk renkli pembeli- eflatunlu- mavili uçuşan kıyafetler var üzerlerinde. hintli gibi adamlar bana o grubun öğretmeni olduğumu söylüyorlar, şaşırıp soruyorum "ne öğreteceğim onlara?" diye. diyorlarki, " anlatsınlar dinle, fikir ver, yeterli bu kadarı" sonra o grubun içinde ve çok mutlu yürüyorum , hep birlikte gidip geliyoruz o vadide. dönerken beni getiren adamların arasında o'nu görüyorum. aman tanrım "o" gelmiş diye başlıyorum koşmaya , böyle filmlerdeki ağır çekim koşmalar gibi o da bana doğru koşuyor ve kucaklaşıyoruz. sarılıyorum büyük bir özlem ve hasret var aramızda. tenini, kokusunu, sıcaklığını hissediyorum. hiç bir tensellik yok sadece çok iyi bildiğim ve hasret kaldığım birine özlemle sarılma. kokusunu çekiyorum içime ve diyorumki;
- "nerede kaldın, hep seni bekledim."
o da cevap veriyor ama yine sessiz ve ben duyuyorum,
-" görevim ancak bitti, ancak gelebildim."
birden uyanıyorum, o kadar eminimki yanımda onun yattığından, dönüp bakıyorum yanıma, aaa başka bir adam var. hani" ah belinda diye bir film vardı müjde ar'lı filan o film gibiyim. bu adam da kim , öylesine yabancı, öylesine tanımadık bir adam. bu adam doğruysa ben yanlış yerdeyim diye panik halindeyim. bu duygu ve nerede olduğumu, gördüğümün rüya olduğunu algılamam ne kadar sürdü hatırlamıyorum şimdi, ama gerçek bir üzüntüydü yaşadığım. kendime gelemedim birkaç gün. sonraki günlerde ise hep "o" bir yerlerden çıkıp gelecek diye bekledim. yolda yürürken, otobüste giderken biri omuzuma dokunacak diye bekledim durdum. göremedim ama...
evliliğim yürümedi ve uzatmalarda işe yaramadı, ayrıldık. sonra ben yurtışına görevli gittim 5 sene kadar, döndüm. istanbul'a yerleştim. görev gereği seyahatler yapıyorum, ankara-istanbul gidip geliyorum. ve yalnızım, yani hayatımda birisi yok. ayrılalı yedi yıl olmuş ve birgün artık birisi olmalı diye düşündüm. benim için doğru bir adam olmalı, bekar olmalı ve istanbul'da yaşıyor olmalı diye bir talepte bulundum içsel olarak. aynı hafta ankara'ya gittim yine ve bir arkadaşım beni kenara çekerek eşinin bir arkadaşından bahsetti. onların evine gelmiş o haftasonu, yalnız bir adammış, istanbul'da yaşıyormuş, bu da benden bahsetmiş adam telefonunu vermesini söyleyip, eğer istersem görüşmek istemiş. biraz düşüneyim dedim ama heyecanlandım. içimde bir sevinç oldu ve bu benim için önemli bir işarettir. iç sesim daima doğruyu söyler. neyse birkaç saat sonra tamam dedim, arasın beni. adam aradı, sesini duyunca da heyecanım arttı. tamam dedim, istanbul'a döndüğümde görüşelim. dönene kadar hergün telefonla konuşuyoruz, adam beni istanbul'da karşılamak istedi. tamam dedim ve otobüsle gelene kadar heyecandan yerimde zor oturdum. terminale geldik, ataşehir'e, saat sabahın beşi, beş altı erkek var arabalarının başında bekleyen. şöyle bir baktım ve beni karşılayacak olanı gördüm. doğruca ona doğru yürüdüm ve ben elimi uzatmışken o sarıldı ve şöyle söylediğini duydum;
-"nerede kaldın, hep seni bekledim"
ve ben de ona şu cevabı verdim,
-"görevim ancak bitti, ancak gelebildim"
kokusunu , tenini, sıcaklığını hiç unutmadığım adam tam yedi yıl sonra gelmişti karşıma.
ve evrene verdiğim talepteki gibi istanbul'da yaşıyordu, bekardı, ve benim için doğru adamdı....
edit: hikayenin sonu eksik kalmış, sonra ne oldu ? diye soranlar için gelsin. o adamla 11 yıldır birlikteyiz.
edit: efendim merak edenler için yazayim, biz hala beraberiz :)
alper tunga öldü
-
binlerce yıldır kimsenin söylemedigi gerçek. ama ben bu oyunu bozdum tabi. neticede insan ömrü taş çatlasa 120 yıl filan. artık birileri bunu anlamali. çok basit.
9 temmuz 2022 istanbul yağmuru
-
chp bereketi ile geldi maşallah, eskiden baraj kururdu şimdi temmuz'da yağmur yağıyor, aynı bereket ülkenin başına gelsin.
çok iyi oluyormuş böyle yazmak ya :d
53 lira hesap kitlenen dh ölücüsü
-
hakkını aramak ne zamandan beri ölücülük olmuş. olayı sıcağı sıcağına takip eden biri olarak söylüyorum kızlar bunu sonuna kadar hak etmiş. parasını istediği için mustafaya görgüsüz diyen feyza bacımız paranın yarısını ödemeyi kabul edip diğer yarısını da dilaradan al diyebilecek kadar omurgasız olduğunu göstermiştir.