hesabın var mı? giriş yap

  • o değil de, bu nihal ilerde avukat falan olursa nasıl savunma yapacak çok merak ediyorum*

    -müvekkilimin toplumdaki itibarını zedelemek için tamamen delilsiz suçlamalar yapılarak iftira atılmaktadır !

    -paaardooooon ? sen müvekkilini çok "popi" bir yaşam formu falan sanıyosun gaaalllbaa

    -?????!!!!

    -hakim bey görüyosunuz, terbiyesizlik online..kih kih kih

  • biten sözleşme için nasıl yürütmeyi durdurma veriliyor yani? mahkeme kendi insiyatifiyle yeni sözleşme mi imzalamış belediye adına?

  • kemiğin çıktığı zamanlarda * bakkalın önündeki dergilere kemik için bakınılır.bulunamaz.yine de içeri girip sorulur.

    -abi kemik var mı?
    -yok biz et satmıyoruz.

  • hardaliye olgun yaş üzümlerden hazırlanan bir içecektir. bu sebeple eski dönemlerde son üzümlerden olan papazkarası ve pamit cinsi üzümler tercih edilmekteydi. şimdilerde bu durum biraz değişmiştir. cardinal ve alphonse cinsi üzümler daha çok tercih edilirken, nasıl sonuçlar alınacağının tesbiti için cabarnet,cinsaut ve öküzgözü cinsi üzümlerle de üretilme yoluna gidilmektedir. eski dönemlerde şöhretini dilden dile dolaştıran hardaliyenin geleneksel lezzetine en yakın sonuçları elde edebilmek için bu araştırma ve üretim faaliyetleri sürdürülmektedir.

    hardaliyenin hazırlanması üzümlerin en olgun dönemlerine rasgelecek şekilde bağbozumu sonrasında başlar. bu sebeple eylül ortalarından itibaren, ekim ve kasım ayları boyunca hardaliye yapımı sürdürülmektedir.

    hardaliye yapımındaki püf noktalardan birisi özellikle meşe odunundan hazırlan alt kısmından 10-12 cm yükseklikte bir de musluğu bulunan fıçılardır. bu fıçılar gibi toprak küplerde de hardaliye üretimi yapıldığını biliyoruz. ne yazık ki artık bu geleneksel gereçlerden biraz uzaklaşılmıştır.

    olgunlaşmış kendine has kokusu ve rengi olan üzümler yıkanıp, ezilmeden dikkatlice saplarından ayrılırlar. hafif çatlatılan ( fakat ezilmemesi şarttır ) üzümler bir sıra fıçıya dizilir. üzerine bir kat vişne yaprağı, onun üzerine de hafif çatlatılmış siyah hardal tohumu dizilir. bu dizme işlemi fıçının üzerinde 5-6 parmak boşluk kalıncaya kadar sürdürülür. dizme işlemi bitince üzerine üzümlerden dökülen şıra ve üzüm tozu dökülür. hardal tohumu üzüm şırasının mayalanmasını engelleyecek, dolayısıyla alkole dönüşmemesini sağlayacaktır.

    hardaliyenin olgunlaşması için ortam ısısının 20-25 derece olması tercih edilir. birer gün arayla musluktan alınan şıra, fıçının üst kısmından yine ilave edilir. hardaliyenin içime hazır olması için 20-22 gün beklenir. elde edilen şıra tortusundan arındırılması için süzülüp içime hazır hale getirilir.

    saklanması sırasında da serin gölge bir yerde muhafazasına dikkat edilir. çok sıcak veya soğuk ortamlar hardaliyenin nefasetine olumsuz etki eder.

  • hiç de bile aklımı yitirmediğim olay. gecede 20-30 kişi gelip kilot değiştiriyor bizim benzinlikte. alıştık yani artık. kapiş!

  • oha abi, ekşi sözlükte hata yapanın yaşamaya hakkı yok. adam hata yapmış ve ölmeyi hak etmiş. 8 çocuk arkada kalmış ama olsun adam risk almış ve sonucuna katlanmış. üzülmüyoruz, öyle diyorlar...

  • şimdi sabah haberlerinde bir kaç gündür gözüme çarpıyor bu teyzeler, amcalar farklı versiyonlarla:

    bir adam "torununa 1 lira harçlık veremediğinden" yakınıyor, bir kadın "torununun muz istediğinden ama alamadığından"...

    ben fena kazanmıyorum, yani ortalama bir standardım var, hatta bazen çok bile kazanıyorum çeviri vs. ile. biraz da steril yaşıyorum; köyden kente, evden işe... böyle bir başınıza takılırsanız gözünüze gözünüze giremeyebiliyor gerçekler.

    bugün c sınıfı bir pazara gittim. (len pazarın da sınıfı mı olur demeyin. var: misal antalya'da altınkum pazarı bambaşka, altınyaka daha başka, sosyete pazarı ekstra başkadır.) iki üç çeşit meyve dışındakiler girmez o sınıf pazara mesela. ben bugün çakırlar pazarındaydım. balıkçıya durdum ve klasik deniz mi, çiftlik mi sorusundan sonra bir tane -bir tane- tekrar yazıyorum bir tane çupra tarttırdım: 20 lira dedi. yuh dedim. yuh deyince kenardaki küçük -adını şimdi anımsayamadığım balığı gösterdi. len dedim, ev geçindiren bir ebeveyni düşünsene, geliyor, bir balık yedirmek istiyor çocuklarına adam gibi, kenara attığı balıkları gösteriyor satıcı. içi acır lan insanın. benim evlatlarım evlat değil mi lan, der. der yani. ben olsam derdim.

    almadım, içeriye doğru uzadım. patates 3.5 lira (dün markette 5 liraydı, sinirlenip almadıydım), fasulye 7 lira, havuç 3 lira, patlıcan 3,5, bakla 7, pancar 4 tanesi 3 lira, marul 1,5, 4 tane yeşil soğandan müteşekkil bağ 1 lira... hangi sebzenin mevsimi dedim kabağı, havucu gösterdi, baklayı sonra, patates, soğan...

    çilek de 6 liraydı ha. eriği hiç saymıyorum.

    şimdi tv'de "insanlık onuru" diyor başbakan.
    insanlık onuru mu kalmış lan? verdiğiniz 900 lira maaş ile bir dede/nine torununa pazarda gördüğü meyveyi, balığı, sebzeyi alamıyor, hangi onurdan bahsediyorsunuz lan?

    yazık, vallahi yazık.

    dilerim ki bahsettiğiniz o insanlık onuru sizi ve sizin gibi çiğleri gün gelecek yiyecek!
    insanlık onuru, yalandan, hitabetten beslenen pezeveng herifleri yenecek.

    ha, muzdu di mi? muz göremedim pazarda.