ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mirko milicevic
-
karpuz atar gibi pota altından takır sayı yapardı.
göbekten donu düştüğü için sol eliyle sürekli şortunu tutardı. ayagında ki adidas ayakkabılar paramparça olmuştu yinede hep onu giyiyordu. rahat diye mi yoksa batıl inanç mı bilmiyorum.
bir röportajında, haberci buna "15 kilo verseniz istediğiniz takımda oynarsınız" demişti. mirko da "15 kilo versem nba de oynarım" demişti.
benimde orta okul lise zamanlarına denk geliyor, atatürk spor salonunda telekomun her maçına giderdim. hiç bilet almadım. hep ara dere bir yerlerden kaçak girerdim. pota arkasında zaten ankaragücü gecekondu taraftarları olurdu onlar içeri akın ederken aralarına karışıp girdiğim de çok olurdu. top bu adama geldiği zaman sayı olacağına neredeyse emindim, sırf onun dombik uzun dev gövdesiyle kendine has dönerek hook shotlarını izlemeye giderdik.
23 ocak 2023 vergi cezalarının silinmesi
-
size bir soru soracağım.
ben bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak vergimi ödedim, trafik kurallarına uydum ama seçim var diye vergi borçları silindi, trafik kurallarına uymayanlar ise adeta ödüllendirildi.
ben enayi miyim
defne samyeli'nin kızlarıyla çektirdiği fotoğraf
-
defne samyeli, mitoz bölünmüş sanırım.
15 mart 2023 şanlıurfa sel felaketi
-
çanak çömleksiz neolitik çağdan beri yerleşim olan yer, 11.000 yıldır kentleşemedi.
17 temmuz 2020 taksicilerin martıları hedef alması
-
bence bir sonraki hedefleri ayakkabı satıcıları olmalı dediğim canım esnaf çeşidi.
insanlar ayakkabı alıyor onunla yürüyor, nedendir ne yapmak istemektedirler.
13 kasım 2022 istiklal caddesi patlaması
-
bomba patlayınca seçim dönemi başlıyor düşüncesi bu kadar insana hasıl oluyorsa, insanları hainlikle suçlamadan önce bu siyasal islamcı hükümet şapkasını çıkarıp biz nerede yanlış yaptık diye bi düşünsünler, pardon şapkaya karşılardı sarıklarını çıkarıp düşünsünler
pilotluk yetenek ve tutkunun karışımıdır
-
(bkz: tamam sağol kardeş)
edit: başlık başa.
başlık sahibi arkadaş, direkt konuya dalmış ve büyük bir heyecanla anlatmıştı düşüncelerini, tavsiyeler vermişti.
o yüzden bize de sadece tamam sağol kardeş demek düşmüştü.
evde vücut geliştirmek
-
öncelikle, spor salonuna gitmenizi ve evde yapılanın asla orada kullanabileceğiniz alternatiflerin yerini tutamayacağını söyleyeyim.
evde vücut geliştirmek için ihtiyacınız olacak malzemeler: 2 adet dumbell, 1 adet bar, bar için plakalar + sehpa.
yukarıda saydığım malzemeleri sipariş ettiniz, elinize geçti ve artık kullanıma hazırlar diyelim.
bu noktadan sonra sizlere sadece hareket isimleri yazacağım, bu hareketleri google'a yazıp klasör içerisine kaydedin.
omuz
dumbell dumbell + sehpa ile ;
seated dumbbell presses
alternate front arm raises
one-dumbbell front raises
lateral dumbbel raises
one-arm dubbell rows
dumbell shrug trapez
dumbell veya bar ile biceps-triceps hareketleri;
concentration curls
hammer curl
reverse curls
dumbbell triceps extension
one arm triceps extension
seated dumbbell triceps extension
triceps dips
triceps extension
dumbell + sehpa ile göğüs hareketleri;
palms ın dumbbell bench presses
neck bench press
flat bench dumbbell flyes
decline dumbbell bench press
bacak
squat with dumbell
reverse lunge
stiff legged deadlift
bar ile squat
kanat
one arm dumbbell rowing
dumbbell reverse fly
bunların hepsi evde yapabileceğiniz, çok yararlı olacak hareketlerdir. kolay gelsin.
uyarı edit : yeterince ısınmadan bu hareketlerin hiçbirini asla yapmayın.
ruh eşini bulamamak
-
iskoç komedyen daniel sloss, jigsaw adlı şovunda, toplumun "yalnızsan eksiksin, ruh eşini bulmak zorundasın" baskısına şu sözlerle karşı çıkıyor:
"aranızda, benim gibi 26 yaşında birinin, aşk ve ilişkilerden bahsetmesini dinleyen daha olgun seyirciler olduğunu biliyorum. muhtemelen diyorlar ki;
'daniel, çok gençsin, çok safsın, çok alaycısın. biliyorum tatlım, çünkü senin gibiydim. senin yaşındayken aynı şeye inanırdım. kesinlikle aşk diye bir şey yoktur derdim. sonra 'o'nunla tanıştım. o zamandan beri beraberiz. uzun bir yolculuktu, zordu ama sevdiğimiz için çabaladık. çünkü yanıldığın şey bu, daniel. emek ve çaba gerekli ama buna değer. anlıyorum daniel, neden böyle hissediyorsun biliyorum ama bir gün gerçek aşkı bulacaksın ve bulman için sabırsızlanıyorum.'
eğer böyle hissediyorsanız, umarım haklısınızdır. birinin kocası olmak istiyorum, baba olmayı her şeyden çok istiyorum. çünkü eğer haklı değilseniz, eğer yanılıyorsanız; diğer bir olasılık şu: benim yaşımdayken yalnız kalmaktan öyle korkmuşsunuz ki, kendinizi birini sevmeye zorlamışsınız."
"dünyada 7.5 milyar insan var ve siz ruh eşinizi yaşadığınız yerden 30 km ötede mi buldunuz? bana fazla büyük bir tesadüf gibi geldi!"
"içtenlikle söylüyorum, dünyadaki ve dolayısıyla bu salondaki ilişkilerin yüzde 80'i palavra. bazıları, yalnız kalmayı öğrenmek için hiç zaman harcamamış, kendilerini nasıl seveceklerini öğrenmemiş, böylece bu görevi başkasına vermiş."
"evliliklerin yüzde 55'i boşanma ile sona eriyor. 30 yaşından önce başlayan ilişkilerin de yüzde 99'u bitiyor. bunlar ameliyat istatistiği olsa kimse bu riske girmezdi.
...aşkı bulmak imkansızdır, demiyorum. tek söylediğim, istatiksel olarak bulamadığınız."
sloss, kendisini sevmeden; tabiri caizse kendi ruhunu bulamadan ruh eşini bulamadığına takılan insanlar için de şu şekilde tavsiye veriyor:
"bir başkasının sizi sevmesine izin vermeden önce kendinizi sevmeyi öğrenmelisiniz. işte bu. bekar olmak, yalnız olmak yanlış değil. biriyle çıkmaya başlamadan önce kim olduğunuzu bulmak için kendinize zaman ayırmak yanlış değil, çünkü kim olduğunu bilmezsen sahip olduklarını nasıl gösterirsin?"
"kendinizin sadece yüzde 20'sini severseniz, biri gelip sizin yüzde 30'unuzu sevebilir. 'vay bu çok fazla' dersiniz. ama tam anlamıyla yarıdan azdır. kendinizi yüzde yüz severseniz, size aşık olan birinin sizi özel hissettirmek için gerekenden fazlasını yapması gerekir."
son olarak, sevdiğim bir cümlesini bırakayım:
"hayatta yapabileceğiniz en kötü şey, onu yanlış insanla geçirmektir."
(daniel sloss, bu şovu 2018 yılında yapmış. eğer adamın güncel ilişki durumunu merak ediyorsanız hemen söyleyeyim; geçtiğimiz ay diz çökerek sevgilisine evlenme teklifi etti.)*
çilem doğan
-
''erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok. annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. o ölmese ben ölecektim. o size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti, kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti.
çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. biraz yan gülmüşüm. belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti.
karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti.
siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama.
oysa namus benimdir hakim bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.
sonuna kadar idare edebilmiş olmam, elaleme değil de başıma gelenleri hep karakollara anlatmış olmam, kızıma hiç fark ettirmemiş olmam namusumdur.
o utanmamış yaptıklarından, benim utanacak bir şeyim yoktur.
içimdeki hayatta kalma mutluluğunu atamıyorum hakim bey.
ağlayamamam bundandır.
ne yalan söyleyeyim aynı acının çemberinden geçmiş, sağ kalabilmiş kadınlarla aynı koğuşta, bir ömür kazasız belasız da yaşarım ben ama benim bir kızım, bir de memleketin aç kaldığı bir adalet var.
gel sen, ölmedim diye beni cezalandırma, benim bir derdim; kızımın bari mutlu olmasıdır.
yanında ben olayım.
can alan bir katil değil, can derdinde bir kadın de bana.
kurşunla yatıp kurşunla kalkan, yastığın altında silahla yatan adamlar hiç eceliyle ölmüş mü?
hem sevebilseydi o da ölmezdi di mi ama?
öldüyse hepsi benim suçum mu?''
edit: yanlış bilgi aktarımı olmaması adına düzeltmek istedim. yazı çilem doğan ın karar duruşması sırasında, mahkemeyi takip eden bir arkadaşım tarafından yayınlandığı için çilem'in kendi ifadeleri olarak düşünmüştüm fakat yazı ayşen aksakal tarafından kaleme alınmış. çilem'in yaşadıklarını ve hiç kaybetmediği dik duruşunu çok iyi yansıttığını düşündüğüm için yazıyı bu haliyle editliyorum.
edit 2: dahili meddah tarafından böyle de güzel bir kampanya başlatılmış; (bkz: çilem doğan'a mektup yolluyoruz)
ben yazacaklarımı düşünmeye başladım.
yalnızlık
-
budur. kimse yalnızım diye ağlamasın, ayıp olur.
edit: evinde öldükten 20 yıl(gibi bi şeydi) sonra bulunmuş haberdeki kişi, olay oydu.