hesabın var mı? giriş yap

  • bir tek ben mi çıldıracak, delirecek noktaya geliyorum? sorun bende mi acaba, her şey normal de bir tek ben mi böyleyim diye düşünmeye başladım artık. sorun bendeyse bir deyin ya. bir tek sen böylesin deyin de bileyim. galiba artık delirme noktasındayım. şöyle bir piyasaya bakayım diyorum elimdeki telefonu falan fırlatasım geliyor. arkadaş ben mi deliyim yoksa bu ülke insanı çok ciddi bir akıl tutulması mı yaşıyor? nasıl alıştırıldı insanlar buna? kendine ford focus alan bir tanıdıkla konuşuyorum, 292 bin tl'ye aldığını falan söylüyor. oldukça normal konuşuyor. ford focus lan ford focus ya. focus. bir tek bana mı anormal geliyor bu işler. keşke akıl sağlığımı kaybetmeden şu ülkeden kurtulabilsem.

    edit: çok sayıda mesaj geldi, yalnız değilsin biz de aynı durumdayız diye. cevap veremediğim arkadaşlardan buradan özür diliyorum. çok sayıda mesajda da insanlar peynir, ekmek alamıyor ne arabası tarzında. arkadaş sen bu durumu peynire, ekmeğe indirgersen eğer, araba almayı lüks görürsen, önemli olanın peynir olduğunu düşünürsen daha çook binerler bizim tepemize. şu kafadan çıkmamız gerekiyor. araba almak lüks falan değil, sadece birileri tarafından halkın büyük bir bölümüne lüks hale getiriliyor. hayata yeni atılan, işine yeni başlamış insanlar için araba almak, ev almak hayalden başka bir şey değil artık bu ülkede. ama buna sesini yükseltmez ve peynir de zamlandı dersen eğer, yarın bir gün biri peynir alamıyorum çıldıracağım diye başlık açar. hangisi daha vahim?

  • bizimkinin çoraplara karşı özel bir ilgisi var. temiz, pis farketmeden alır oynar. suyuna atar, çıkarır, yine oynar.
    çamaşırlıkta asılı duranları da kapar, suyuna atar. sonra tekrardan yıkarım ben de :/

    geçen gün kullanmadıklarımdan verdim oynasın diye. artık nasıl mutlu olduysa suyuna bile atmıyor. gece bizime yatıyor, oyuncak ayısıymış gibi çorabını da getirip, sarılıp öyle uyuyor.

    nasıl bir sevgidir bu.

  • philadelphia'da zenci mahallesinde tutulan evde, mahallede herkesin zenci-musluman olmasi. siyah siyah kadinlarin turbanla tesetturle simsiyah gezmesi, 5 yasinda kizlarin bile bas ortusu takiyor olmasi. asil dumur olaya geleyim, banyo havalandirmasindan yan evdeki banyoda yasananlarin isitilebilmesi. bir gun dus alirken komsu bay zencinin de o esnada dus aliyor olusu, adamin dus alirken ezan okumasi. ezan okurken allahu ackbar yeaaah diye bagirmasi, ezana rnb cover cekmesi. ezani duyan musluman kulturlen yetismis bunyenin elindekini birakip, lan herif rnb de olsa ezan okuyor ben burda neler yapiyorum diyip vicdana gelmesi, ve mevzu tamamlanmadigi icin akabinde yumurtaliklarda olusan feci agri.

    edit: mla

  • öncelikle, uzun yıllardır tüm araçlarda gaz pedalları elektronik kontrollüdür, böyle mekanik hidrolik falan birşey yoktur. iki tane tel ecu'ya gider. en dibinde de bir kickdown switch vardır, gazı köklerseniz alet aceleniz olduğunu anlasın diye. çoğu sürücü gaz pedalına oraya kadar hiç basmadığı için varlığını farketmez. hani böyle sonuna kadar bastığınızı sanırsınız ya, ondan sonra biraz daha gider aslında.

    d, e ve daha üst sınıf araçlardaki 6 ileri ve daha fazla vitese sahip getrag, siemens ve zf'in üretimi olan tam otomatik şanzımanlar oldukça iyidir, fakat bunlarda bile tek ve temel sorun gecikmedir. açıkça hissedersiniz, gaz pedalı üzerinden verdiğiniz sinyallere araç 250ms ile 2 saniye arası gecikmeli tepkiler verir. genellikle düz vites savunucusu arkadaşların anlatmaya çalışıp da başarısız oldukları husus da budur.

    fakat paniğe mahal olmadığını belirtmek istiyorum, bu kavga da yorgan gidince bitecektir*.

    elektrikli otomobillerde şanzıman bulunmaz. vites kavramı yoktur. bu araçlarda kullanılan elektrik motorları ilk hareketlerinden itibaren çok yüksek tork ve güç değerlerini derhal ve aralıksız sağlar, devir yükselmesinden şikayet etmez, devir yükselince verimleri düşmez. elektrikli araçlarda vites değiştirme kavramı yoktur. gaz pedalına bastığınızda aracın tepkisi mecburen derhal ve anında değişir. otomatik vitesli içten yanmalı motorlu araçlardaki gecikmeler olmaz.

    bu vites veya şanzıman denen şey içten yanmalı motorların yalnızca belirli devir aralıklarında yeterli güç ve tork üretebilmesinden, yani verimsiz olmalarından dolayı icat edilmiştir. motorun kendi içindeki dönüş hızını aracın hızına göre belirli devir aralıklarında tutabilmek için dişli oranları değiştirilir. o changement kelimesinin şanzıman'a dönüşmesine şaşırmamalı.

    elektrikli otomobiller yaygınlaştığında aynı düz vites gibi ortadan kalkacak, eski bir teknoloji olarak tarihin tozlu raflarında yerini alacaktır.

  • rezalet gibi rezalet. zamanında nasıl yırtınırdık çaylakken yazdığımız 10 entrynin imla kurallarına uyması, anket olmaması, bilgi içerikli olması için. demek kanzuk efendi'nin oğluna torpil yapan rektörden bir farkı yok. aslında olay çok basit. işe birisini alacaksınız. iş için istediğiniz şartlar var. bu adam hiç birini karşılamıyor ama işe alınıyor.

  • çok romantik takılan arkadaşlar var aramızda. kafalarında kurdukları hayali karakterlere yeşilçam oyuncularını yerleştirmişler. tasanın, derdin olmadığı, herkesin mutlu olduğu bir ortam zannediyorlar set arkasını. mesela emel sayın'ın maksim zamanlarını, hırslarını, şahitlerinden dinleyebilirler. mesela yeşilçam, yeşilçam diye duygusal fantezilere girmeden, yönetmenlerin egolarını, yapımcıların sömürülerini araştırabilirler. bu fotoğrafta mutluluk yok ki arkadaşlar. riyakarlık var, hüzün var, çaresizlik var ve bunlar insani duygular. tarık akan'ın kendi yoluna gitmesi de o zamanları kapsar aslında.

  • yıl 1976...
    traş bıçağı firmasının (gilette) tüm dünyada yayınlanacak reklam teklifini reddeden tarık akan'ın kapısı bu kez otomobil reklamında oynaması için çalındı.
    yanıtı yine "hayır" oldu.
    daha sonra şampuan, diş macunu, banka ve bir çok önemli firmanın reklam tekliflerine de yanıtı her zamanki gibi "hayır" oldu.
    bu astronomik reklam tekliflerini hiç düşünmeden reddeden tarık akan, bunun sebebini o dönem şöyle açıklamıştı.
    "bu teklifler tarık akan olduğum için yapılıyor. bu adı ben kimden aldım? sinema seyircisinden aldım. onlar beni tarık akan yaptılar. şimdi bu tekliflere "evet" dersem onlardan aldığım bu adı onlara tekrar satmış olurum. dünyada her şey para değildir."
    tarık akan, zirvede olduğu 45 yıl boyunca, kendisine gelen reklam filmi tekliflerini geri çevirdi. hiçbir reklam filminde oynamadı. duruşundan ve çizgisinden asla taviz vermedi.
    senin gibi onurlu birisi bir daha gelmedi........

  • otobüsten inmek için düğmeye geç basanlara, otobüs şoföründen geliyor;

    - iki günde 3g'yi öğrendiniz, bir otomatik kapıyı yıllardır öğrenemediniz!

  • (bkz: doğal seleksiyon)

    bu testi geçen müslümanlar rüştlerini ispat ediyorlar. zayıf olanlar ise eleniyor.
    böylece her nesil müslüman bir önceki nesilden daha güçlü, daha kudretli oluyor.

    o'nun planında evrimin her türlüsüne yer vardır.