hesabın var mı? giriş yap

  • haberde soy isimleri kisaltmislar , asagida ise kadinin tam boy fotografini koymuslar.

    sizin ben iki yuzlulugunuzu...

    not: ozel mesaj atip meric diyen oldu, troll diyen oldu, duyarci yavsak diyen oldu. arkadaslar siz kafadan kontak misiniz ? ne istiyorsunuz, sokak ortasinda yaptiklari yanlis diye istiklal caddesinde yurutup "shame shame" diye bagirip taslayalim mi ? ruh hastasi misiniz siz, dogru bir sey mi bu kisilerin her detayiyla afise olmasi ?

  • geçenlerde bizim muktedir, bizden önce muz lükstü, muzu lüks olmaktan çıkardık, diye bir şeyler söylemişti. kendilerinden önce muzlu yaş pasta, hemen herkesin kolayca ulaşabileceği, satın alabileceği bir şey idi mesela. o zamanlar bir pastanın içine en az bir muz koyulur, bazen de üstüne süs olarak yarım muz eklenirdi. pastalar meyveli olur, hatta meyveler içinden taşardı. hemen herkes de rahat rahat alıp yiyebilirdi. biliyorum çünkü pastanemiz vardı. günde otuzdan fazla turta, bir o kadar buton pasta ve bilmem kaç kilo petifuru rahatça satardık.
    bu durum zamanla değişti. bizim pastaneyi kapatmamız ardından bir on yıl kadar daha, 2015'e falan kadar, aynı pastalar yapılıyor fakat daha az satılabiliyordu piyasada. çünkü malzemeler pahalanınca, pastaların fiyatı da artıyordu. bu zamanlar pastaların içine bir kaç dilim muz konularak, meyveden, şantiden ve muzlar hava almasın, ekşimesin, pastayı bozmasın diye jöleden vaz geçildi. pastalar artık tamamen kremadan, yağdan yani, jölesiz kullanılan bir kaç dilim muzdan yapılmaya başlandı ki fiyatları biraz aşağı çekilerek satılabilsin. insanlar alabilsin. bu böyle 3-4 yıl sürdükten sonra hoop, bu pastaların fiyatları da artık insanların satın alabilmesi için fazla olmaya başladı. sonrasında ise pasta içinden muz komple çıktı. şantiye elveda. hatta pandispanya yapımındaki kalite bile düştü. şimdilerin pastası sadece kek, evet pandispanya değil bildiğin kek arasına koyulan kremalardan ibaret. dışları da bu kremalarla sıvanıyor. hatta bakın bu yılbaşında aldığım pastanın üstünde madlen çikolata var sanmıştım. madlen görünümlü bim bisküvisi çıktı. işte üstüne de süs olsun diye bisküvi falan koyuluyor. içine de bir kaç adet damla çikolata falan koyularak 500-600 gramı 100tl gibi fiyatlanabiliyor ancak. ki insanlar alabilsin. yenen şey pasta değil, uzaktan yakından alakası yok ama işte.. yeter ki gözler, gönüller doysun. o bahsettiğim efsane pastalardan yapılsa yine 500-600gr kadar, rahat 300'ü bulur fiyatı. şimdi insanlar 100tl'yi bile bu pastalara zor verirken, 300 çok çok uzak bir ihtimal. isterseniz bir gün bir pastaneye gidip, yukarda bahsettiğim gibi bir pasta siparişi verin. aşağı yukarı böyle bir fiyat verirler.
    bu nedenle pastamsıların fiyatı bile çılgın atarken, lan en kötü kuru pastanın kilosu bile 100tl iken, içinde yumurta akı olmayan tulumba-lokma gibi tatlıların kilosu bile bu fiyatken, cevizsiz fıstıksız, paso nebati yağ ile yapılan tatlılar ancak zar zor satılırken, tüm bunların gerçeklerinin fiyatı, çığırından çıkmış diye tanımlanır ancak. bizlerden çok çok uzaktalar artık. a long time ago yani..
    edit: bakın bunu daha da çeşitlendirebilirim. mesela o dönemler kivi her manavda, markette ki marketlerin yeni yeni açılmaya başladığı dönemler, kolay bulunmazdı. ithal olduğu için pahalıydı. özel siparişle getirtirdik. ananas ve vişneyi konserve olarak alırdık. çilekler falan deli gibi meyveli pastalar, dondurmalar yapardık ki pastaların içine lezzet çeşitliliği katması için antep fıstık bile koyardık ve deliler gibi satılırdı. hatta sırf meyveden oluşan adise baba pastası yapılırdı. içi dışı komple şanti ve meyve. kestaneli pastalar, ezmeler yapardık ki en pahalısı onlar olurdu. deli fanatikleri vardı. tepsi tepsi satardık. ve tüm bunlar, ankara-abidinpaşa'da olurdu. mamak ilçesinin bir semti yani. orta ve orta alt sınıfın yaşadığı sıradan bir semt. şimdi bunları ancak çılgın zenginliğe sahip muhitlerde, bir avuç zümreye satabilirsin.. geride kalan 20 yılda bir sınıf nasıl yok oldu, yoksullaştı vesaireyi, sırf yaş pasta üzerinden bile şahane okuyabilirsiniz. kaldı ki tatlılara, çikolatalara girmedik bile..

  • hiç aldatılmadığım için bilmiyorum ve merak ediyorum ama bi arkadaşım aldatılmıştı, onları gözlemledim. kızın sendeki en basit şeye bile tahammülü azalmışsa, başkasına tahammülü artmıştır. örneğin hapşırdığında iyi yaşa yerine, ya ödümü kopardın yavaş ya...diyorsa başkasındadır artık kalbi.

    debe edit: ilk kez debe'ye de girmiş olduk, hadi bakalım.

    eeeeey türk insanı, atana ve cumhuriyetine sahip çık, başka türkiye cumhuriyeti yok.

  • sen hiç utanma benim güzel kardeşim!!!

    vatanımı bu hale getirenler, milletimi bilfiil aç ve açıkta bırakanlar o akan gözyaşının hesabını vermeden gidemezler bu diyardan.

    gerçekten üzüntü verici

    edit:

    1-bana mesajlar geliyor video ocak ayına ait diye. kusura bakmayın ben yeni gördüm videoyu. lakin bu tür mevzuların tekrar tekrar konuşulması ve ülke gündemine gelmesi taraftarıyım.

    2-sözde dogalgaz rezervleri, abdullah gül adaylığı veya büyük ihtiyaç ayasofya cami gibi yapay mevzulardansa bu ülkenin gerçek sorunları sürekli gundemde tutulmalı ve halk sürekli kedisini yöneteni sorgulamalı.

    3- (bkz: turkiye'nin 15 bin imama ihtiyacı var) yazık!!!!

  • abi onüç yaş büyüktür. kızkardeş dört yaşlarındadır.
    baba ölür. ağabey küçük kızın gözünde dev gibi kocaman görünmektedir.
    küçük kız
    -abiiii
    -he güzelim
    -abiiiiiiiiiiiiiii
    -he bir tanem
    -babam öldü ya , ben artık sana baba desem olur dimiii ?
    -olmaz ben senin abinim bana baba diyemezsin..

    küçük kız gider arka odada saatlerce ağlar. babasız kaldığını o anda anlamıştır çünkü.
    yıllar sonra öğrenir ki ağabey de tuvalete gidip gizli gizli ağlamıştır.
    birbirlerine o günü anlattıkları zaman herşey yeniden yaşanır. o zaman yapmaları gereken şeyi bu kez yaparlar. birbirlerine sarılıp ağlarlar...

  • sadece türkiye'de yaşanabilecek olaylardan bir diğeri. bir velet bahçedeki kediye tekme atıyor, veteriner hekim çocuğu uyardı diye önce çocuğun dedesinin sonra da babasının saldırısına uğruyor.

    daha da garip olan ise bu saldırganlardan birinin doktor diğerinin ise mühendis olması.

    siz nesiniz ki sizin yetiştirdiğiniz çocuk ne olsun.

    kaynak : http://www.internethaber.com/…si-1783222.htm?page=3

    edit: birkaç meczup saldırganların doktor ve mühendis olduğunu yazmama bozulmuş, özellikle belirtmemin sebebi nispeten eğitimli olan kişilerin bile hayvan sevgisinden mahrum olması.

  • kahramanların binbir yüze sahip olsa da, aslında tek bir arketipe indirgenebileceğini öne süren ve kahramanın serüvenini 17 adımda özetlemeye çalışan kitaptır.

    ayrıca star wars 'un yaratıcısı george lucas, bu kitaptan esinlendiğini belirtmesiyle daha da anlam kazanmıştır.

    bildiğimiz üzere aşkım carl jung da, kahraman arketipinin insanoğlunun ortak bilinçaltının ürünü olduğunu yıllar yıllar önce söylemişti.

    bilim adamları ve yazarlar kahramanlarımız üzerindeki gizemi, onları "açıklayarak" dağıtmaya çalışsalar da, başta mitolojik olanlar olmak üzere tüm kahramanlarımızı seviyoruz efenim.

    ve gelelim "süper kahramanın 17 aşamalı yolculuğu"na!

    ( yazarın* herakles'ten - captain america'ya kadar hepsinde geçerli olduğu iddia ettiği bu yolculuk, kapladığı yer itibariyle oldukça iddialı!)

    1-maceraya çağrı: bir insanın yaşamını temelden değiştiren olay.
    2- çağrının reddi : müstakbel kahraman, kendisine yapılan çağrıyı önce reddeder. korkar veya mevcut yaşamındaki görevlerini öne sürer.
    3- doğaüstü yardım : sonunda kahraman yolculuğuna başlar. ona doğaüstü bir rehber yardım eder.
    4- ilk eşik : bu ilk sınavda kahraman bilinmeyen bir dünyaya girer.
    5- balinanın karnı : kahramanın en kötü anıdır. ancak bu noktada yeni bir benliğe kavuşmayı kabul eder.
    6- sınavlar yolu : sınavlar yolu önünde açılır. bunlar kahramanın dönüşmesi için bir dizi görev veya zorluktur.
    7- tanrılarla buluşma : tanrı veya tanrılar, koşulsuz sevgi ve kahramanın kendi kendisiyle barışmasını temsil eder.
    8- baştan çıkarıcı kadın : kahramanı yolundan döndürmek için karşısına birçok hile ve büyü çıkar. kadın baştan çıkarma metaforudur.
    9- babayla karşılaşma: kahraman kendi üzerinde en büyük güce sahip kişi/kurum/olay şeyle yüzleşir. baba figürü bunun simgesidir.
    10- zirve noktası : kahraman tanrısal özellikler kazanır.
    11- son lütuf : yolculuğun misyonu gerçekleşir, aranan şey bulunur.
    12- dönmeyi reddetmek : kahraman ulaştığı zirve noktasından geriye dönmek istemez.
    13- sihirli uçuş : bazen kahraman ulaştığı "şey"den kaçmak zorunda kalır; dönüş yolculuğu gidiş kadar tehlikeli olabilir.
    14- kurtulma : kahraman eğer yaralanmış veya zayıflamışsa rehberlerin desteğine ihtiyaç duyar.
    15- dönüş eşiği : kahraman geri dönerken, arayış sırasında kazandığı bilgeliği kaybetmemek zorundadır. bu da bazen çok zor olur.
    16- iki dünyanın efendisi : kahraman, maddi ve ruhani dünya arasında bir denge bulmalı, her iki dünyaya da egemen olmalıdır.
    17- yaşama özgürlüğü : kahraman ulaştığı bilgelik sayesinde ölüm korkusundan kurtulur, dönüşünde de yaşama özgürlüğüne sahip olur. artık ne geçmişten pişmanlık duyar ne de geleceğe bel bağlar.

    kaynak: #tarih

    niye oturdum, üşenmedim ve bunu yazdım, en ufak bir fikrim yok.
    okayıyamaşitakombamba