hesabın var mı? giriş yap

  • araplar biliyorsunuz bizimkilerin kırmızı çizgisi...
    araplara hakaret >milli manevi değerlere hakaret...
    vicdan azabına eş, kayna kayna sakarya,
    öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

  • yıllar önce vejeteryanken, vejeteryan pide içi hazırlayıp pide yaptırıyordum arada. bir gün pideyi yerken normalden daha lezzetli olduğunu fark ettim. bi baktım kıyma var içinde. meğersem pideci kendince iyilik yapıp “yoksul galiba bunlar” deyip kıyma koymuş biraz.

  • ülkenin içişleri bakanının (bilinçli ya da bilinçsiz) azmettiricisi olduğu olay.

    edit: adam teröristse ya da teröre desteği varsa, ve delilin de varsa tutuklarsın yoksa mafya gibi sokak ortasında yüzbinlerin oyunu almış (beğen ya da beğenme) milletvekiline saldıramazsın.
    bu yoldan çıkmış saldırganlığınızla, işinize gelmeyene terörist, vatan haini diyerek bu ülkenin başındaki en büyük bela ve teörist sizsiniz.

    yakın dönemde af ile salıverilen mafya pisliklerin ne için salındığı da anlaşılmıştır umarım.

    edit2: pkk terör örgütüdür, apo da terörist, ikisinin de suratına sıçayım.
    ama ortada milyonlarca insan var biz bu ülkede eziliyoruz diyerek hdp'ye oy veren... siz hepsi terörist, hepsine kibrit suyu diyerek neyi çözüyorsunuz? siz insanları böyle döverek ve öldürerek neyi çözeceksiniz? bu kadar insan bir sabah kalkıp tamam la biz ikna olduk hiç derdimiz yok en birinci vatandaş biziz mi diyecek? ne cins bir gerizekalısınız lan siz?

  • roma'da turistik bolgelerdeki marmaris carsi misali buyrun efendim aciktiniz mi iceri buyrun diyen garsonlara sahip restoranlar haric yemek yiyeceginiz her yer iyidir. birkac ufak noktaya dikkat ettikten sonra kotu bir sey yemek gercekten zor. nedir bunlar? oncelikle turist kafasindan cikmak lazim. siz oraya bir kulturu yasamaya/deneyimlemeye gidiyorsunuz. roma yemek kulturunde ise en onemli sey yoresellik ve neyin mevsimi simdi sorusu. hangi ayda gidiyorsaniz gitmeden bunu bir arastirin veya vaktiniz yoksa oraya gidince bakin pazarda hangi sebzeler, meyveler var (pazarlari gezmek ayri bir zevk). mesela baharda gidiyorsaniz o unlu enginarlari goturmenin tam zamani! italya'da bizde de oldugu gibi adamina gore muamele var. sadece restoranlarda degil kiyafet satan dukkanlarda bile. bu yuzden siparis verirken bruschetta, makarna, tiramisu uclusunden cikmak cok onemli. hani bunlari soylerseniz de kotu yemek yiyeceginize ihtimal vermiyorum ama kelimenin tam anlamiyla vasat bir tabakla karsilasmaniz cok olasi. e zaten 3-5 gunlugune gidiyorsunuz bogazinizdan sadece mukemmel seyler gecmeli! o yuzden mumkun oldugunca gunun menusu, ayin menusu tarzi seylerden siparis vermeye calisin, pisman olmayacaksiniz.

    ben sahsen gitmedim ama vedat milor ustadin tavsiye ettigi su restoran var: (bkz: la gatta mangiona). dedigine gore sehirdeki en iyi napoli usulu pizza burada yenirmis. (farki ne ola ki diyenler icin sehirde dolasirken goturdugunuz dilim pizzalar roma usulu oluyor)
    bu da ilgili videosu,
    https://www.facebook.com/…50279041837378&permpage=1

    bizim gittigimiz restoran ise yeni nesil restoranlardan urbana 47 idi. buradaki yemeklerin karbon ayak izi* sifir. yani her sey roma ve cevresinden geliyor. dolayisiyla her sey cok taze. bulundugu sokak da aksam yemekten sonra takilmak icin oldukca canli. ayrica yukaridaki bahsettigim olayi desteklemek gerekirse, ben artik son gecem oldugu icin tiramisu yemeden gitmem modundaydim. orada bulundugumuz zaman ise kestane ayi imis. neredeyse butun yemekler kestane ile ilgiliydi. neyse efendim ben tatli olarak tiramisu soyledim kiz arkadasim ise kestaneli bir tatli. aradaki farki kelimelerle anlatmam imkansiz. biri cennetten dusen bir lokma iken digerinin hicbir esprisi yoktu acikcasi. o yuzden en basta soyledigim uzere restoran muhim degil onemli olan mevsimine gore siparis vermek!
    http://www.urbana47.it/

  • ulan galatasaraylıyım, evde çığlık attım her üçlükte. gurur duydum ülkemden böyle bir takım çıktığı için.

  • 1) genel eğitimin amacı çocukları en üst düzeyde eğitip onlardan sorgulayıcı, bilgili ve özgür zihinli bireyler ortaya çıkarmak değildir. çünkü bu tür insanlardan oluşan bir toplum yönetilemez. bu kadar eğitimli insanları savaşlara süremezsiniz çünkü savaşmak için iyi bir sebepleri olup olmadığını sorgularlar. onları çeşitli sloganlarla kolayca kandıramazsınız çünkü kendilerine söylenen her sözde mantık ararlar. yolsuzluk ve ahlaksızlığı onlara farklı kisveler altında kabul ettiremezsiniz çünkü bilirler ki kötü işler yapmanın hiçbir hafifletici sebebi olamaz. bu sebeple eğitimli bir insan kitlesi hiçbir yönetimin işine gelmez.

    2) genel eğitimin amacı insanları emirleri sorgulamadan yerine getiren, propagandaya hemen kanan ve hayatlarını hiçbir zaman sorgulamayan kocaman kitleler haline dönüştürmektir. kendilerine sadece iyi bir “çalışan” yani “köle” olmalarına yetecek kadar bilgi verilir. bunun dışında büyük meselelere kafa yormaları istenilmez. milli ve dini sloganlar daha çocuk yaşlarda zihinlerine yerleştirilir. bu sloganlar her söylendiğinde aynen komut almış minik robotlar gibi kendilerinden istenilen hareketleri yapmaları sağlanır. her ideoloji, dünya görüşü ve dinsel kurumlar çocukları eğitim yoluyla kendilerine benzetmek isterler. eğitimin bu yönünü eleştirenlerde genelde kendileri iktidarda olmadıkları ve çocukları kendi düşüncelerine göre eğip bükemedikleri için eleştirirler. çünkü kendileri de eleştirdikleri iktidarların yerinde olsalar onlarda kendi düşüncelerini çocuklara beyinlerinin hamur gibi şekillendirilmeye en müsait olduğu dönemlerde şırıngayla aktarmak isterler. çünkü bugünün minikleri yarının oy veren seçmenleridir.

    3) eğitim normal şartlarda bilgi aktarımı değildir. çünkü okuma yazması olan ve dinleyip izlediklerini anlayabilecek her insan zaten kendi kendini her alanda eğitebilir. bugünün ınternet çağında bilgi edinmek için dört duvar arasına girmeniz gerekmez. ancak okulun esas vermesi gereken bir insanın medeni şekilde davranması, mantığını kullanması ve bilgiye meraklı olmasıdır. yani sokağa balgamlı tükürülmeyeceği, sıranın önüne kaynak yapılmayacağı ve otobüste gördüğü şortlu kadınlara uçan tekme atılmayacağının okulda öğretilmesi gerekir. çünkü ailelerin kendileri de doğru dürüst eğitim almadıkları için çocuklarına bu özellikleri genelde veremezler. mantığını kullanmayı öğrenen bir insan kolay kandırılmaz. mesela onu dünyanın düz olduğuna veya rüyada peygamberi gördüm sana selam söyledi gibi yalanlarla kandıramazsınız. bilgiye meraklı insan da zaten her durumda kendini en güzel şekilde eğitir. ancak dediğim gibi yönetim sistemlerinin işine bu tip insanlar hiç gelmez. çünkü bu eğitimli insanları sloganlara yönetemezsiniz ve onları mantıklı şekilde “ikna” etmeniz gerekir. o da çok kolay iş değildir ve hiçbir yönetim sistemi de bununla uğraşmak istemez.

    4) eğitimin insana esas vermesi gereken becerilerdir. mesela ingilizce konuşabilmek bir beceridir. doğru beslenmeyi, doğru spor yapmayı bilmek bir beceridir. en azından kendi bahçesinde birkaç sebze meyveyi yetiştirebilmek, basit tamirat işlerini yapabilmek bir beceridir. eğitimin normalde en önemli amacı çocuklara hayatlarında kullanabilecekleri beceriler öğretmektir. ancak bu da yönetici sistemlerin işine gelmez. çünkü eğitim süresini propaganda ve kendi fikirlerinin öğrencilere “yaşamın tek doğrusu” şeklinde aktarılması lazımdır, hele yabancı dil bilgisi bir insanın ülkesindeki propaganda kaynakları dışındaki bilgileri de öğrenebilmesini sağlar ki bu yönetimler için çok tehlikelidir.

    5) sistem sadece yönetici sınıftan olmaları planlanan çok seçilmiş çocuklara gerçekten iyi bir eğitim verir. bu eğitim de son derece pahalı ve kaliteli okullarda verilir. ya da seçim ve sınav sistemleriyle oynanarak en iyi devlet okullarına sadece yönetici sınıfının çocuklarının girmesi sağlanır. nüfusun geri kalanı da ya çok berbat ya da vasat eğitimle yetinmek zorundadır.

    6) vasat eğitimin kitlelere kabul ettirilmesi için her türlü sınav ve eleme sisteminin kaldırılması gerekir. böylece bir öğrenci hiç çalışmasa ve hiçbir şey öğrenmese bile lise veya üniversite diplomasına sahip olabilir. bu şekilde hem kendisi hem de ailesi kandırılır ve eline tutuşturulan diplomanın bir işe yaradığını zanneder. böyle bir tutum yönetimler tarafından “bakınız size tüm sınavları kaldırdık artık herkes eğitim alabilecek” şeklinde sunulur ve insanlar buna sevinerek oylarını yönetime yağdırırlar. ancak yıllarca eğitim aldıktan sonra bu diplomaların hiçbir işe yaramayan kâğıt parçaları olduğunu insanlar anladığı zaman artık çok geçtir ve sıradan bir hayata mahkûm edilmişlerdir. burada tepki göstermesin diye de türlü propaganda ve siyasi gündemlerle oyalanır.

    7) sonuç olarak yönetici sistemlerin ideal insan tipi düşünmeyen, okuduğunu ve dinlediğini anlamayan, propagandayla ve sloganlarla yönlendirilen, kendisine söylenen her tür yalana hemen inanan ve hayatının tamamına yakınını türlü kölelikler altında çalışarak geçirecek olan insan kitleleridir. bu yüzden “eğitim sistemleri” üzerine yapılan tüm tartışmalar boş iştir çünkü zaten hedef hiçbir zaman insanları “eğitmek” değildir.