hesabın var mı? giriş yap

  • hepsinin ortak özelliği cevap verdikten sonra aehıhıhı!! diye gülmeleri. peki bu gülüş neyi ifade ediyor; ben malım gülüşü bu. bildiğimiz mal beyanının sloganı hatta.

  • adam gelmiş, "beni kirala bari oynatmıcaksan" diyo. "tamam" diyorum, "kiralıcam seni", kiralık listesine kouyuyorum. bekle bekle teklif yok, kulüplere öneriyorum, yine teklif yok. gel zaman git zaman, bu yine geliyo, "hoca" diyo "sen sözünü tutmadın, beni kiralıcağına söz vermiştin!1".

    ulan, teklif yok teklif! napayım, sahibinden'e mi ilan vereyim "kiralık oyuncu var" diye!

  • 1 yaşındaki torununa otelde parti yapan akrabayı gördükten sonra evdekiler normal gelmeye başlamıştır. ancak siz yine de çocuğunuzu dünyadaki en değerli şeymiş gibi yetiştirmeyin. sizin için öyledir ancak başkaları için öyle olmayacak.

  • gelin konuya bir de şurdan bakalım.

    amerika'da nüfusun %12'sini oluşturan siyahlar, hapishane nüfüsunun %33'ünü oluşturmakta ve eğer amerika hakkında en ufak bir bilginiz varsa, bu eşitsizliğin en önemli sebebinin sistematik ırkçılık olduğunu da biliyorsunuzdur.

    bu görüşe karşılık, amerika'da ırkçı sağa yakın siyasi akımlar da problemin sistem ile alakalı olmadığını, siyahların doğalarında şiddete yatkınlık olduğu için onların daha çok suç işlediğini savunurlar.

    şimdi bu will smith denilen beyin özürlü, beyazların 100 yıldır domine ettiği bir sektörün, yıllardır siyahlara daha fazla yer verilsin diye mücadele edilen bir platformu olan oscar töreninde, bir siyah aktör olarak, ev sahibi olan siyah komedyene boktan bir espriye kızdığı için çıktı sahnede tokat attı.

    "beyaz elit törende kavga eden iki siyah adam."

    bakın bu olayın sembolik öneminin ne kadar altını çizsem azdır. bu başka ülkede yaşansa, bu kadar kayda değer bir olay olmazdı ancak konu hayatı televizyondan öğrenen amerikan toplumu olunca, bu tip sembolik olayların derin sosyolojik kırılmalara neden olduğunu hatırlamak lazım. bana göre, will smith, 200 yıldır amerika'da ırkçılıkla mücadele etmiş bütün aktivistlerin yüzüne tükürdü resmen. siyahların doğasında şiddet olduğunu savunan bütün kafatasçıların poster çocuğu oldu.

    amerika'daki sistematik ırçılık probleminin çözülememesinin en büyük nedeni, beyaz elitlerin kendilerine avantaj sağlayan statükoyu bozmaya yanaşmamasıydı. oscar töreni de, hep amerikan beyaz elitlerine ait bir tören olarak görüldüğü için son 20 senede bunu değiştirmeye yönelik önemli bir çaba vardı. ancak, will smith'in yaptığı hareket, oscarlardaki beyaz elit hegamonyanın bozulmaya başladığı dönemin sonucu haline geldi. yani o tokat, amerika'ya şu mesajı verdi: "siyahlara, toplumun elit kademelerinde yer verirseniz, şiddet oraya da sıçrar".

    muhtemelen benim abarttığımı düşünüyorsunuz ama amerikan toplumunun ırkçı bilinçaltını böyle olaylar şekillendiyor. bu tip olayların yarattığı algıları kırmak yılları, yüzyılları alıyor.

  • bir kac yabanci ulke gormus bir insan icin hic de eglenceli olmayan, hic bir gorsel farklilik sunmayan bir sehirdir. ne alisverisin en iyisini yapabilirsiniz, ne yemegin en iyisini yersiniz, ne de saray-muzenin en iyisini bulursunuz.

    fakat sehirdeki insanlarin yasam sekli -ki iste bunu sehir sagliyor- gercekten takdir edilesidir ve kiskanilasidir. ama bunun da oyle kolay kolay standart bir seyahatle farkina varamazsiniz ne yazik ki. uzun bir sure zurih'te gercek bir isvicreli gibi yasamaniz gerekir.

    eger yolunuz dustuyse, bu olayin bir demosunu tecrube edebilmek icin derim ki bir aksam, ertesi sabah yaniniza alacaginiz takim elbiselerinizi hazirlayin. 22:30 gibi yatin. haftaici gece gec saatlere kadar kalmak calisan isvicreliler'in yapacagi bir sey degildir. sabah 5:30'da kalkin, tirasinizi olun ve esofmanlarinizi giyip, dun aksamdan hazirladiginiz takim elbiselerinizi de yaniniza alip saat 6-6:30 gibi sehirdeki kapali yuzme havuzlarindan birinde olun. otelinizden, kaldiginiz yerden havuza olan guzergahi da onceki aksam internetten cikartmis olun. o saatte acik olan 2 tane var zaten: hallenbad oerlikon veya hallenbad city. orada o saatte yuzme takimlarinin yani sira, guzel arabalarini park alanina park etmis son derece elit isadamlari ve iskadinlari goreceksiniz sabah sporunu yapan. sayilari da epey fazla olacak. 1 saat kadar sporlarini yapacaklar, sonra yanlarinda getirdikleri takim elbiselerini, kiyafetlerini giyip islerine gidecekler. bazilari da o sik kiyafetleriyle tertemiz otobuslerine binecek. siz de gonul rahatligiyla kullanabilirsiniz bu otobusleri falan; fakir damgasi falan da yemezsiniz. kahvalti olarak da gipfeli ve kahve yaptiniz mi tamamdir. zurih'lilerin gunluk rutinlerinden bir kesit yasadiniz.