hesabın var mı? giriş yap

  • 80li yıllarda, ders esnasında tam ortadan iki gruba ayrılmış bir sınıfta karşılıklı osuruk savaşı yapılmaktadır...
    kurallar nettir... bir taraftan birisi sesli bir şekilde osurduğunda diğer taraftan 10 saniye içinde cevap gelmek zorundadır... aksi taktirde gololur...
    ateşli bir savaşın ortasında, gaza gelen bir arkadaşın ikinci turda gürülltülü ve kokulu bir şekilde *altına zıçması ile ortam şenlenir...

  • malzeme maliyeti son derece ucuz bir tatlı bu. yapımı da kolay, yani öyle baklava gibi, ne bileyim belki bir pasta gibi bile zahmeti yok. ama yine de ortalama bir kebapçıda dünyanın parası veriliyor buna.

    künefeyi çok severim. antakyalı bir usta kadar olamam elbet ama evde kendi çapımda da yaparım. hatta dün akşam da yaptım.

    250 gram yaş kadayıf aldım: 1 lira.
    1 kiloluk paket halinde şavak marka künefe peyniri aldım: 7 lira. çeyreğini falan anca kullandım: yuvarlak hesap 2 lira diyelim.
    3-4 çorba kaşığı tereyağı kullandım. 250 gram olsa: 3 lira.
    2 bardaktan az da şeker kullandım: 1 lira.
    ateş, su, üzerine serptiğim fıstık, yaparken harcadığım emek, bulaşık vs. de 1 lira olsun.

    toplam: 8 liraya dışarıda 6 kişilik diye satılan boyutta 30 cm. çapında tavayla künefe yaptım. dışarıda yesen 40-50 liradan aşağı tutmaz.

    tavsiye ederim, yapımı da kolay, evde yapın yiyin canınız çektikçe.

    kendi tarifimi de vereyim.

    en önce 2 bardak suya 2 bardak şeker katıp kaynatıyorsunuz, şeker eriyip kaynamaya başladıktan sonra karışımı ocaktan alıp soğutuyorsunuz. o bi kenarda dursun.

    tereyağını eritiyorsunuz. büyük bir kabın içine koyduğunuz kadayıfları elinizle ufalayıp parçalıyorsunuz ve erimiş tereyağını kadayıfların üstüne döküp iyice ovalaya ovalaya kadayıfa yediriyorsunuz. tavayı alıp dibini katı tereyağı ile iyice yağlıyorsunuz. daha sonra tereyağlı kadayıfların yarısını ince bir kat olarak sıkıştıra sıkıştıra tavanın dibine yayıyorsunuz. üstüne peyniri elinizle ufalıyorsunuz. en üste kalan kadayıfları yayıp elinizle iyicene sıkıştırıyorsunuz ve ateşe koyuyorsunuz. pişmiş gibi kokmaya başladığı zaman büyük bir tepsi, tabak vs. ile dikkatlice, kırmadan tavadaki künefeyi tabağa alıp ters çevirip tekrar tavaya koyuyorsunuz. orası da pişmiş gibi kokunca altını kapatıp künefe daha sıcakken ılık şerbeti üstüne veriyorsunuz. fıkır fıkır fıkır ede ede içine çektiriyorsunuz. üzerine toz antep fıstığı serpiyorsunuz.

    afiyet olsun.

  • şöyle yapalım

    bir ay tüm ürünleri bedava satın, çok beğenirsek, yemeklerimizde fark yaratacak bir tat yaşarsak, %30 indirimli fiyat ile baharatlarınızı almaya devam edelim.

    piyasalar fena.

  • mary poppins, cok sert, disiplinli bir murebbiye olmakla beraber, cok enteresan surprizler de yapar kitap boyunca. kendisi baslibasina bir surpriz olan tuhaf bir cantasi vardir, icinde yok yoktur. bu cantadan, normal bir cantanin almasi mumkun olmayan envai cesit seyi cikarip kullanir, isi bitince de cantasina geri tikistirir. cantadan cikan nesneler arasinda acilir kapanir yatak bile vardir! murebbiyeligini yaptigi cocuklar canini sikip, uslu durmadiginda, akla gelmeyecek, sevimsiz yontemlerle cezalandirir onlari, ama uslu durduklarinda ve kendisinin de keyfi yerindeyse, cok renkli, fantastik deneyimler yasamalarini saglar, beraber resimlerin icine girip cikarlar, gokyuzunda yildizlarla oyun oynarlar vs., tum bu sahneler cok renki ve eglenceli bir dille yazilmistir. cocuklarla mary poppins arasinda sozsuz bir anlasma da vardir bu tuhaf deneyimler konusunda, cocuklar gorup yasadiklari olaganustu seyleri kimseye anlatmazlar.

  • eskiden böyle anlaşılmaz konuşup sonrasında zzt erenköy diyenleri akla getiren röportajdır. ingilizcen yetersiz olabilir ama kendi açığını kapatmak için karşındakine ne diye çamur atıyorsun.

  • bunu diyen doktor, öğretmen, akademisyen olsaydı bu başlık altına 1000 entry girilir haram edilirdi ama kabzımalsa sorun yok, onunki alınteri.

  • an itibariyle yaşanmıştır.

    - canım üstünde ne renk gömlek var? (telefonda)
    - hu huuuuu fantaziye gel...
    - ahahahayyyyy ne fantezisi be beyazları yıkıcam, beyaz giydiysen akşamı bekliyim..
    - mavi. mavi giydim ben.

  • yıl 1976...
    tıraş bıçağı firmasının (gilette) tüm dünyada yayınlanacak reklam teklifini reddeden tarık akan'ın kapısı bu kez otomobil reklamında oynaması için çalındı.
    yanıtı yine "hayır" oldu.
    daha sonra döneminde şampuan, diş macunu, banka ve bir çok önemli firmanın reklam tekliflerine de yanıtı her zamanki gibi "hayır" oldu.
    bu astronomik reklam tekliflerini hiç düşünmeden reddeden tarık akan, bunun sebebini o dönem şöyle açıklamıştı.
    "bu teklifler tarık akan olduğum için yapılıyor. bu adı ben kimden aldım? sinema seyircisinden aldım. onlar beni tarık akan yaptılar. şimdi bu tekliflere "evet" dersem onlardan aldığım bu adı onlara tekrar satmış olurum. dünyada her şey para değildir."
    (ses dergisi röportajı)

    tarık akan, zirvede olduğu 45 yıl boyunca, kendisine gelen reklam filmi tekliflerini geri çevirdi. hiçbir reklam filminde oynamadı. duruşundan ve çizgisinden asla taviz vermedi.

    senin gibi onurlu birisi bir daha gelmedi.. büyük usta.

  • 1 kişinin fakir 2 kişinin zengin olduğunu öğrendiğimiz ifade.

    fakirler ölür, zenginler hayatını kaybeder. daha öğrenemediniz mi?