hesabın var mı? giriş yap

  • gereksiz bir gösteridense düz şekilde işi halletmeye bakan adamdır. gelsin garson bana hesap getirsin, şunu yapsın bunu yapsın diye kasılmaya ne gerek var. yere çatal düşünce de ben alırım, yemeğin bitiminde masadaki çer çöpü toplamada garsona yardımcı olurum. bana göre olması gereken davranış da bu. o garson, orda zaten asgari ücrete, belki iki katına falan çalışıyor yani. zaten tüm gün ayakta durmayı, müşterilerle ilgilenmeyi gerektiren yorucu bir meslek, ki karşılığını kesinlikle alamamakta. daha ne kasıyonuz şekilci olacağım diye. koyverin gitsin.

  • ilk üç entry'nin sahibi aynı odada gibi. ikinci tuvaletteymiş gelip entry girmiş, üçüncü çayları getirmiş. çok tatlılar.

    edit: üçüncü çayı demleyip entrysini sildi gitti sanırım.ayrı eve de çıkmış olabilir ne biliyim.

  • sabah üst düzey bi yöneticimizle kahvaltıdayız.

    ben: x bey çiğnemeden yutuyosunuz, toplantıya var daha, niye hızlı yiyorsunuz?

    x: biz 9 kardeştik.

  • fatih- çarşamba'da büyüyen bir adamım.
    cemaatin merkezi durumunda ki ismailağa camiinde az namaz kılmadım.
    hatta abdest alırken kalabalık bir grup geldi, yanıma bir ihtiyar oturdu, herkes başında.
    sonradan sordum; kim bu?
    mahmut efendi, dediler. ilkokul talebesiyim o zaman.

    hala mümkün mertebe namazlarımı kılarım.
    ben ihsan eliaçık hoca'nın ne demek istediğini anlıyorum.
    dünyada ki kan ve göz yaşının en büyük sebebi yoksulluk, yoksulluğun da en büyük sebebi sermayenin baronları. ihsan hoca mücadeleye en tepeden başlamış.
    tipik türk dincisi, hatta islamcısı anlamaz onu.
    allaha kulluk edecekken, kula kulluğu adet edinmişlerin öğrenmesi gereken çok şey var.

  • japonya'nın yerel zamanına göre 17 ocak 1995 tarihinde, saat 5:46'da (kaynak 1) utc'ye göre ise 16 ocak 1995 tarihinde, saat 20:46'da (kaynak 2) osaka körfezi'nin açıklarında yer alan awaji adası'nın kuzeyinde, 34.583 kuzey enlemi ve 135.018 batı boylamı koordinatında, 21.9 km derinlikte, nojima fayı üzerinde meydana gelmiştir. büyük hanshin depremi olarak da bilinmektedir.

    merkez üssü kobe'ye yaklaşık 20 km mesafededir.

    şekil 1. macroseismic intensity map

    şekil 2. nojima fayı ve depremin episantrı

    depremin moment büyüklüğü 6.9'dur (kaynak 3).

    depremin en büyük yer ivmesi (peak ground acceleration) jma'nın osaka istasyonu'nda 0.849 g ve kobe merkez'de 0.834 g olarak kaydedilmiştir. bu değerlerin görece yüksek ölçülmesinin sebebi pleistosen çökelleri üzerindeki istasyonlardan alınan ölçümler olmasıdır. büyük kısmında sıvılaşma meydana gelen port adası'nda düşey ivme değeri 0.566 g ve yatay ivme değeri 0.348 g olarak ölçülmüştür.

    kobe depremi'nin diğer depremlerden farklı olan noktalarından biri, depremin merkez üssü awaji adası'nda meydana geldikten sonra fay kırığı üzerinde kobe'ye doğru devam etmiş olmasıdır. bu fenomen, deprem mühendisliği'ne "yönelim" kavramını eklemiştir. yönelim, deprem başladıktan sonra momentum kazanmaya başlaması ve fay boyunca devam etmesidir. depremin enerjisini bir nevi fay sonuna doğru göndermesidir. bu depremde kırığın bittiği yerde kobe vardı. dolayısı ile depremin enerjisi merkez üssünden daha çok kobe'yi etkiledi.

    1995 yılı için maddi zarar, direkt ve dolaylı toplam 102 milyar dolardır. bunun en büyük sebeplerinden biri liman yapılarının sarsıntı ve sıvılaşma ile ciddi zarar görmesidir. liman, kobe'nin en büyük gelir kapısıdır. 1995 senesinde bu liman, japonya'nın o dönem sahip olduğu en büyük limandı. limandaki büyük yıkımın ardından su yolu taşıma firmaları başka limanlara gitmek zorunda kaldı. uzun süren yenileme çalışmaları esnasında bu liman üzerinden yapılan ticaret durdu ve bazı firmalar bu limanı uğrak noktası olmaktan çıkardı. 25 yıldan fazla süre geçmesine rağmen, kobe hala deprem sebebi ile kaybedilen müşteriyi telafi edememiştir.

    liman ve ona bağlı olan yapılan herhangi bir ülkenin en büyük ticaret damarıdır. örneğin, los angeles'da yer alan long beach limanı, abd'nin asya ile yaptığı ticaretin merkezi olup, yıllık birleşik ithalat ve ihracat değeri 100 milyar dolardır. yaklaşık 370.000 kişiye iş sağlamaktadır, eyalet ve yerel vergi gelirlerinde yılda 5.6 milyar dolara yakın bir değer yaratmaktadır (kaynak 4).

    kobe depremi, dünya genelinde 11 mart 2011 japonya depremi'ne kadar en fazla maddi kaybın yaşandığı felakettir.

    şekil 3. liman'dan görüntü

    bu depremin en belirgin karakteristiklerinden bir diğeri ise, düşey ivme değerlerinin genel olarak yatay ivme değerlerinden yüksek kaydedilmesidir. kobe depremi'ne kadar tasarımlarda esas alınan parametre yatay ivme değerleriydi. bu depremin ardından deprem mühendisliği çerçevesinde yapılan çalışmalara düşey ivme değerleri de dahil edilmeye başlanmıştır.

    kobe çevresi ve awaji adası'nda toplam 5502 kişi hayatını kaybetmiş ve 36 896 kişi yaralanmıştır. manevi kayıpların % 90'ından fazlası honshu adası'nın güneyinde sahil boyu üzerinde kobe ve nishinomiya arasında yaşamaktaydı. en az 28 kişi nishinomiya'daki heyelan sebebi ile vefat etti. yaklaşık 300 000 kişi geçici yerleşim yerlerine tahliye edildi. 200 000'den fazla bina hasar gördü ya da yıkıldı. episantr bölgesinde çok sayıda yangın, gaz, su ve elektrik kesintileri meydana geldi.

    şekil 4

    awaji adası'nın kuzey kesiminde 1.2 ila 1.5 metre yatay yer değiştirme ile 9 kilometre boyunca sağ yanal yüzey faylanması gözlenmiştir. episantr civarında sıvılaşma da meydana geldi.

    2012 yılında yayınlanan, büyük hanshin - awaji depremi, istatistik ve restorasyon ilerleme raporuna göre direkt kayıplar;

    - yapısal zarar
    - yangın zararı
    - trafik ağı
    - liman yapıları
    - sıvılaşma
    - altyapı servisleri
    - parklar
    - nehirler ve dağlar üzerindeki yapılar
    - fabrikalar
    - küçük ve orta ölçekli işletmeler
    - turizm
    - ziraat ve balıkçılık

    üzerinden hesaplanmıştır. dolaylı kayıplar ise 1.5 milyonluk kobe şehrinden 310 000 kişinin ayrılması ile hesaplanmıştır.

    kaynaklar
    - kaynak 1
    - kaynak 2
    - kaynak 3
    - kaynak 4
    - the great hanshin-awaji earthquake statistics and restoration progress report, 2012

  • sitesi türk istilasına uğramış. forumdan bir diyalog:
    - why do you write turkish in the english subforum?
    it's rude and it's getting out of control
    +beğenmiyosan çık git lan terket ülkeyi

  • sanilanin aksine ayakkabi, bot, oyuncak, mont gibi urunler uretmeyen, genel olarak insaat ve madencilik sektorunun kullandigi is makineleri, dizel motor, tren lokomotifi gibi urunler ureten endustriyel sirket. caterpillar dunyada kendi alaninda olmayan bir alanda en cok para kazanan sirketlerden biri. sirket her ne kadar is makinalari uretse de ismini ve logosunu lisanslayarak bot, mont, oyuncak basta olmak uzere yuzlerce farkli urunden epeyce para kaldiriyor. yani piyasada "cat" logosuyla satilan tuketici urunlerinin hicbirini caterpillar uretmemekle beraber sadece logosunun bu urunlerde kullanilmasi icin epeyce komisyon almaktadir.

    sirketin hikayesi de oldukca ilginc. 1800'lu yillarin sonlarinda ve 1900'lu yillarin baslarinda "holtz" ve "cl best" adinda onde gelen iki traktor sirketi vardi. bu sirketlerin amaci o gunlerde hizla buyuyen tarim sektorune yardimci olacak araclar uretmek ve islerini kolaylastirmaktir. holtz'un urettigi traktorlerden biri arkasinda epeyce vagon tasidigi ve uzaktan dev bir kirkayagi andirdigi icin sirketin traktorlerine ingilizce kirkayak anlamina gelen "caterpillar" lakabi takilmaya baslandi. bir sure sonra bu iki sirket arasindaki rekabet kizismaya basladi ve her iki sirket de digerini batirmak icin inanilmaz rekabet politikalari izlemeye basladi. bir sure sonra iki sirketin de borclari daglar kadar buyudu ve bankalar iki sirketin de iflas etmesine kesin gozuyle bakiyordu.

    bu sirada kredi fonlarindan biri "siz birbirinizi iflas ettirmeye calisip birbirinizi yiyeceginize birlesseniz cok daha iyi olmaz mi?" diye ortaya bir fikir atti. bundan sonra iki sirket masaya oturdu ve birlesip tek bir sirket haline gelme karari aldi. ilginctir ki bu sirketin urettigi urunler her ne kadar tarim alaninda kullanmak icin dizayn edildiyse de en fazla kullanimi 1. dunya savasi sirasinda avrupa'da buldu. avrupa kitasinda birbiriyle savasan ordular bu sirketin urettigi is makinelerini cephede (savasmada degil ama yol acma, esyalari nehirden karsiya gecirme gibi arka gorevlerde) oldukca faydali buldular. ayrica bu sirketin traktorleri o zamanlarda yeni yeni kullanilan tank paleti teknolojisini de epeyce ilerletmisti ve bu teknoloji ilerde askeri alanlarda da kullanilacakti.

    1. dunya savasi bitip bir sure sonra buyuk depresyon baslayinca bu sirket yine zor gunler yasamaya basladi ama bu kez sirketin imdadina amerikan devleti yetisti. iki dunya savasi arasindaki donemde amerika'da karayolu agi kurulmasi planlandi ve bu yolda cok buyuk bir butce ayrildi. ulkenin her yerine devasa boyutta yollar kurulacakti ve bunu firsat bilen caterpillar, tarim isiyle beraber insaat isine de girdi ve devletten epeyce buyuk ihaleler alarak ihya oldu. daha sonra sirket madencilik sektorune de girdi. 2000'li yillarin basinda tarim portfolyosunu agco sirketine satan caterpillar, tarim isinden hemen hemen tamamen cikarak insaat, maden, enerji ve tren sektorlerine yoneldi.

    caterpillar'in ilk gunlerinde uretilen is makineleri genelde yesil ve gri renkteydi. sonradan karayolu insaatinda calisan makineler daha kolay farkedilsin ve kazalar onlensin diye "karayolu sarisi" denen ve bugun sirketin patent altina aldigi renkte karar kirildi. bundan sonra caterpillar'in makineleri "sari makine" diye anilmaya baslandi ve bu da sirketin marka degerini ve karizmasini arttirdi. bir sure sonra amerika'daki isci sinifi ve hizla buyuyen insaat/maden sektorleriyle ozdeslesen sirkete bir cok sirketten cesitli tuketim urunleri icin lisans teklifi geldi. oyuncaklar, ayakkabilar, botlar, t-shirtler, kahve bardaklari derken ortaya milyar dolarlik bir market cikti. 2012 yilinda caterpillar peoria sehrindeki ana binasinin yanina bir muze koydu ve yanina da sirketin logosunu bulunduran yuzlerce farkli urunun satildigi bir magaza yerlestirdi. bu konsept cok tutunca dunya'da bir cok ulkede caterpillar urunleri satan dukkan ve magazalar acilmasina karar verildi. bugun dunya'nin 145 ulkesinde caterpillar'in lisansli urunleri satilmaktadir ve sirket bedavaya reklamini yapmak bir yana, satilan urun basina epeyce para kazanmaktadir. ustelik satilan urunlere logosunu koymak disinda bir yatirim yapmadigi icin buradan gelen paranin kar marji %100'e yakin.

    caterpillar maden sirketleriyle icli disli oldugu icin is guvenliginin onemini en iyi anlayan sirketlerden biri. sirketin ana ofisinde hemen hemen her toplantidan once 5 dakikalik guvenlik brifingi veriliyor, acil bir sey olmasi halinde polisi arayacak biri seciliyor, her toplantida mutlaka can kurtarma tekniklerini bilen biri bulunuyor. sadece ofis ortaminda bile is guvenligi konusu bu kadar onemliyken sirketin fabrikalarinda bundan kat kat daha buyuk bir titizlik soz konusu. sirketin en buyuk fabrikalarinin birinin muduruyle konustugumda is guvenligi konusunun en onemli konu oldugunu, bu konuda en ufak bir gevseklik gosteren kisinin yonetici bile olsa sirketten uzaklastirildigini soylemisti. baska bir fabrikada bir kazada bir iscinin parmaginin kenarinin kesilmesi sonucu o kisinin uzerindeki ustanin "bir isciye zarar veren sorumsuzluk" sebebiyle isten atildigini da duymustum.

    milkwaukee'de sirketin maden urunlerini satan global ekiple bir gorusmemde daha ben hic gundeme getirmememe ve bahsetmememe ragmen mudurlerden biri "is guvenligi bugun madencilikte en onemli konulardan biri. ornegin, duydun mu bilmiyorum ama gecen sene turkiye'de bir maden kazasinda 500'den fazla isci hayatini kaybetti" diyerek soma olayina referans yapti. devletin acikladigi resmi rakam 300'lerdeydi ama kazada olenlerin sayisinin cok daha fazla oldugu biliniyordu, demek ki adamin kulagina da bir seyler gitmis. neyse, konudan konuya atlamayayim. en son caterpillar'in tuketici urunlerinden bahsediyorduk.

    tuketici urunleri derken sirketin kendi urettigi veya logosunu koymaktan fazlasini yaptigi birkac tuketici urunu de mevcut. ornegin sirketin fabrika, maden ve insaat iscileri icin urettigi ve nokia'dan bile saglam cep telefonlari var, ki bunlara yukarda baska bir entry'de deginmistim.

    caterpillar sirketi urunlerini lisanslama isine biraz para biraz da gurur olarak bakiyor. agir is makinelerinde her vidanin uzerinde bile "cat" logosu gormek mumkun. bir cok agir is makinesi 10 binden fazla irili ufakli parcadan olusuyor ve bu parcalarin her birinin uzerinde tek tek sirketin logosu bulunuyor.

    2012'de 65 milyar dolara sirketin cirosu son birkac yilda dunyadaki insaat ve maden sektorlerinin kemer sikma politikasi yuzunden 52-53 milyar dolara kadar geriledi. bu yine de yillik 5-6 milyar dolarlik kar anlamina geliyor. sirketin onumuzdeki 1-2 yilda buyumesi sinirli olacaktir ama batmasi da cok zor.

    bu sirket zaman icinde bir coca cola, mcdonald's, disney, ford, gm gibi amerika'nin sembolu olan sirketlerden biri haline gelmistir.

  • (bkz: özgüven yapma telaşı)

    - hadesten body: başkalarından görüp etkilenme
    - necasetten body: çelimsiz vücudu yapılandırma. güvenlik görevlisi / çete elemanı olma
    - setr i avret: kadın derdine
    - istikbal i kıble: nasıl olsa iş oraya gidiyor, geliştirelim de kurtulalım
    - vakit: ergenlikten

  • başıma gelen bok gibi durum…

    2 gün önce evlendik, çıkıp tatile geldik.
    tamamen tesadüf eseri zaten şüphelendiğim bir kadınla aldatıldığımı öğrendim.

    hayatımda hiç bu kadar boktan, anlamsız bir durumun içinde bulmamıştım kendimi.
    bir insan hayatındaki insanı hem aldatıp hem neden evlenir? 2 gün geçmişken alınan ayrılık kararı ailelere nasıl açıklanır? peki ya aldatıldığım günler… anlar… iş çıkışı yorgun argın sırf düzen otursun diye eve iş yapmaya gittiğin anlarda bile evleneceğin insanın o’nunla olduğunu, seni aldattığını öğrenmek… bilen bir ton insanın olduğunu görmek… onların da nikaha gelmesi ve sana acıdılar mı arkandan mı güldüler düşünürken kendini düşünceler arasında kaybetmek… seni aldattığı anlarda saf saf hazırlıklarla ilgili bir şeyler gönderip sorduğunu fark etmek…

    hayatımda daha büyük kötülük, daha büyük kalpsizlik çok az görmüşümdür. daha bir konfor alanımın bile olamadığı evden 900 km uzakta, evsiz ve kimsesiz stresten gebererek kalakaldım. ailelere açıklamak… 2 gün önce kutlama yaptığın insanlara açıklamak… sonra hop bir anda tekrar hatırladığın ‘salak yerine konmuşluk’ duygusu.

    kimseye açıkça bahsedemiyor olmak, bir sevdiğine sarılıp haykıra haykıra ağlayamamak…
    gerçekten delirmelik bir şeyin içine insanın hayatındaki ‘en mutlu günleri’nden birinde düşmek benim gibi güçlü geçinen biri için bile çok dağıtıcı, çok çok zor bir şeymiş.

    allah iyi insanlarla karşılaştırsın duası bu insanlar yüzünden var. keşke beni de allah iyi insanlarla karşılaştırsaydı da bu duyguların altında ezilmek nasıl bir şey hiç bilmeseydim.

    ekleme: öncelikle yazılan destek mesajlarına ve entrylere teşekkür ederim. dönemiyorum ama okuyorum. entrylerde de mesajlarda da nasıl öğrendiğim sorulmuş: bilen, masamıza oturmuş bir arkadaşının kendisine attığı ‘silmenin unutulduğu’ bir mesaj sayesinde öğrendim. deştim, dahasını öğrendim.

    “şüphelendiğin biriyle neden evlendin” diyenlere ne diyebilirim ki çok haklılar.