ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hiçbir zengin enkaz altından çıkmayacak
-
prof. dr. övgün ahmet ercan'ın canlı yayında söylediği sözdür.
tam olarak dediklerini aktaracak olursak, "yoksulluk ne kadar fazlaysa, deprem size o kadar yakındır. depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez. hiçbir ünlünün, hiçbir zengin kişinin enkazdan çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız. dolayısıyla ana sorun yoksulluktur. "
barış akarsu'nun hayatının film olması
-
aman sömürmediğiniz duygu kalmasın, dibini sıyırın iyice her duygunun.
barış akarsu türk rock müzik tarihinde en büyük izi ölümüyle bırakmıştır. kimsenin anısını, hatırasını incitmek istemem, hatta kendisinin sahnede canlı izlemiş biri olarak iyi bir sahne performansı olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim ama barış akarsu bu kadardır. filmi yapılacak biri değildir. adı her aklımıza geldiğinde genç yaştaki trajik kaybını hüzünle hatırlar, bir iki güzel yorumunu özlemle anımsarız, hepsi o kadar. asıl saygısızlık bu yazdığım değil, insanların duygularını sömürmek için bu ölümden bir hikaye yaratmaya kalkmaktır.
hayata dair iç burkan detaylar
-
babam sorumsuz bir adam olduğundan, hayatı boyunca hiçbir işte dikiş tutturamadı. biraz da şanssız adamdı, neye elini atsa kuruttu durdu. bu yüzden asla maddi olarak düzlüğe çıkamadık. çok şükür hiçbir şeyimiz eksik olmadı ama yarınımızdan da hep endişe ettik.
şanssız adamdı dedim ya, üniversiteyi kazandığım sene iyice dibe vurdu.
üniversite eğitimimi dedem (babamın babası) sayesinde bitirdim desem, sanırım babama haksızlık etmiş olmam. üstelik bunu o da kabul eder. aklına geldikçe ''sen yat kalk dedene dua et'' diye hatırlatır durur.
mavi önlük, beyaz yaka ile okula adım attığım ilk günden, lise son sınıfa kadar her sabah ayakkabımın içine harçlık bırakan dedem; üniversite hayatım boyunca da her ay emekli maaşını benim hesabıma aktardı. bu fedakarlığa rağmen 2 sene okulu uzattım, of! bile demedi. mekanı cennet olsun.
diğer dedemle pek içli dışlı olamadım mesafeler yüzünden. ben tatillerde köye gitmeyi sevmezdim, o da gariban adam; ancak 2-3 yılda bir gelirdi. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgesinden ayrılmam.
teyzem anlattı, duyunca mahvoldum. ölmeden 2 hafta önce ''yazık'' demiş.
- yazık bize, hiçbirşey yapamadık çocuğa. uzak ilde bir başına yavrucak. ne bir kez yanına gidebildim, ne üç kuruş parayı denkleyip yollayabildim, kızmıştır bana.
bir öğle vakti köy kahvesinde kalbine yenik düştüğü gün, gömleğinin cebinden adımın soyadımın yazdığı küçük bir kağıt çıkmış.
adım, soyadım ve hesap numaram.
duyunca mahvoldum..
nurlar içinde yat güzel dedem.
ve yeteri kadar öpemediğim için o pamuk ellerini, kızma bana. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgenden ayrılmam.
yiğit özgür
-
3 tip ve imam;
tip: meraba.. biz amatör olarak dinle ilgileniyoruz da.. bir ustadan yardım alalım dedik..
imam: amatör mü?.. nası amatör?...
tip: isterseniz önce işlerimizi gösterelim.. bunlar nacizhane benim yazdığım ayetler.
imam: la yürüyün gidin tövbe tövbee..
tip: fotokopiyle kutsal kitap da çıkarttık.. adı: incir.. bakmak ister misiniz?
imam: la havle vela kuvvete illa billa..
tip: hah.. onun yerine lay lay loy loy gibi birşey düşündük..
imam: la yürü!!!
aşkı anlatan gelmiş geçmiş en iyi replik
-
“kendimle konuşurken bile onun hoşuna gitmeye çalışıyordum.”
- oğuz atay
o_0
-
(bkz: hayko cepkin)
microsoft'un 1978'de çekilen aile fotoğrafı
-
1978 yılında çekilen fotoğraf ile 2008 yılında çekilen fotoğraf arasında kadın-erkek sayılarında dengesizlik olmasının sebebi, 1978 yılındaki fotoğrafta bulunan bob wallace'ın hayatını kaybetmiş olması ve onun yerine 2008'deki fotoğrafta miriam lubow'un bulunmasıdır.
house m.d'nin türkiye'ye uyarlanması
-
house'un hastane içerisindeki bir hemşire ve bir doktor ile aşk üçgenine sıkışıp uzun uzun bakışmasıyla ve bir dönem mafyayla başının belaya girmesiyle geçecek bir dizi olacaktır.