hesabın var mı? giriş yap

  • almanya'da kazandığı her kuruşla buralarda ev alıp, orada tüm yardımları kullananları, tr'de 3-4 tane evi olup kira yardımını tekrar alabilmek için almanya seçimlerinde sosyal demokratlara oy verip türkiye'nin durumu mevzu bahis olunca ak partiyi övenleri ve göç etmese vasıfsızlıklarıyla en fazla 3bin lira ile sefil bir yaşam sürecekken almanya sayesinde tüm ailesini kurtarıp o mercedes senin bu audi benim dolaşanları ve tüm bunlara rağmen utanmadan almanya'yı avrupa'yı küçümseyip küfredenleri üzmüş karardır.

    desteklediğim kampanyadır.

  • e5 kıyısında 5 metrekare boş alan görse orada güllerden türk bayrağı, çiçeklerden boğaz köprüsü, çakıl taşlarından büyükşehir belediyesi amblemi, irice taşlardan kız kulesi yapmaya çalışan bir fantastik insandır, zannediyorum ibb park ve bahçeler müdürlüğü bordroludur.

    ki en son kız kulesi çalışmasında iyice kendini aşmış, cam çerçeve de getirtmiş, kız kulesini yatay manada sıfırdan inşa etmiş, tebrik ediyorum. (boğaziçi köprüsü çamlıca tarafında metrobüs duraklarına gelmeden...)

    düz yeşillik, çimen de güzel biri bu adama anlatsın rica ediyorum.

  • şu ayrımı bilmeyen cahiller bu ödülü küçümsüyor:

    emmy awards, amerikan televizyon yapımlarına ve o yapımlara emek verenlere verilen ödüldür. amerika'da bu ödülün sinemadaki dengi academy awards, müzik sektöründeki dengi grammy awards ve tiyatrodaki dengi tony awardsdır. bu ödüllerin hiçbirinde, sinema-dizi-müzik-tiyatro alanındaki efsanelerimiz bir araya gelip kendilerini kesseler bile amerikan yapımı işlerde yer almadıkları müddetçe ödül alamazlar. ancak mevcutsa yabancı kategoride yarışırlar.

    international emmy awards, yerelde kalmayıp uluslararası düzeyde yayınlanmış ve izleyici edinmiş televizyon yapımlarına veriliyor.

    bu kadar net bir ayrım var. yani uluslararası emmy ödülleri öyle uyduruk kaydırık bir ödül değil. tebrik etmesini öğrenin yahu, çok mu zor? neye, kime, niye bu çekememezlik?

    tebrikler haluk bilginer!

  • ben mühendislik okudum, kalabalık bir birlikte askerlik yaptım, yıllardır maçlara giderim ve tribünden çok insan tanırım. tüm bunlara rağmen 700 erkek tanımıyorumdur. var bu olayda bir gariplik. neyse genç çiftimize mutluluk dilemekten başka bir şey düşmez bize.

  • murat ülker, aralarında şok marketlerinin de olduğu zincir marketlere yönelik "fahiş fiyat" suçlamalarına cevap verdi. marketlerin buradaki en zavallı kesim olduğunu belirten ülker, "milletin aklıyla alay etmeye lüzum yok" dedi.pladis yönetim kurulu başkanı murat ülker, aralarında şok marketlerinin de olduğu zincir marketlere yönelik "fahiş fiyat" suçlamalarına yanıt verdi. ülker, gazetecilerle sohbet toplantısında "fahiş fiyatlar" hakkında açıklamada bulunarak, zincir marketlerin fahiş artışların sebebi olarak gösterilmesinin milletin aklıyla alay etmek olacağını savundu.
    "biz yüzde 1 kazanıyoruz, bunu indirsek ne olur?"
    türkiye'nin büyük bir planlama sorunu olduğunu söyleyen murat ülker şunları kaydetti:

    "bir sene dağ-taş soğan dolu ertesi sene piyasada soğan yok. marketlere yükleniyorlar. marketçi alıp satıyor. parasını üreticiye ödüyor. yani milletin aklıyla alay etmeye lüzum yok. herkes akıllı herkes bakkala gittiği zaman kim kaç para biliyor. ve herhangi bir fahiş fiyat varsa asla satılmıyor öyle bir şey yok. millet aptal mı? biz yüzde 1 kazanıyoruz, bunu indirsek ne olur?

    "sadece domateste 35 milyon lira zarar ettik"
    daha pahalıya alıp ucuza satabilen biri doğmadı. o dönem domates fiyatları indirildi. sadece domatesten 35 milyon tl zarar ettik. türkiye'de enflasyon yüzde 19 civarında, üretici enflasyonu ise yüzde 45. yani aradaki fark aslında biz üreticilerin ne kadar fedakarlık yaptığının kanıtı.

    "market buradaki en zavallı kesim"
    artık herkes tl'nin değerlenmesi için çalışması gerekiyor. neden başkasının parasının değer kaybetmesini bekliyoruz. ya bu memleketin planlamacısı yok mu? market buradaki en zavallı kesim. alıyor, satıyor. desen ki, 'aldığın fiyata satma' o zaman hakikaten alaeddin'in cini lazım. 'aldığın fiyata satmayacaksın.' nasıl olacak bu iş?

    "patates bir sene sonra yığıldı kaldı"
    mesela ne oldu patateste. patates hiç satılmadı niye? patatesin çoğu bu hamburgercilerde, büfecilerde satılırdı. bu satılmayınca dağ taş patates oldu. şimdi tekrar açılıverince de, patatesler bozuldu tabi, patates yok oldu şimdi de. e tabi var yok yaparsan bunun fiyatı da aşağı yukarı oluyor."

    kaynak

  • bence bu fıkrayı anlatarak bitirmeli:

    büyük köpek maması fabrikatörü, şirketinin bütün müdürlerini, fabrikasının bütün şeflerini, amerika’nın tüm eyaletlerine dağılmış satış temsilcilerini, reklam, halkla ilişkiler görevlilerini toplamış.

    kürsüye çıkmış..

    “bu ülkenin en büyük köpek maması fabrikası kimin” diye bağırmış..

    yüzlerce kişi bağırarak cevap vermişler: “bizim..”

    patron yine sormuş: “besin değeri en yüksek köpek mamasını kim üretiyor?”
    “biz” diye haykırmış kalabalık.

    “en çarpıcı, en göze batan paketi, kutuyu kim yapıyor?.”

    “biz” diye haykırmış kalabalık.

    “en büyük reklam kampanyasını kim yapıyor” diye bağırmış patron..

    “biz” diye yanıt gelmiş yine hep bir ağızdan..”

    en büyük süpermarketten en ücra köydeki bakkala en iyi dağıtımı kim yapıyor?” diye bağırmış patron..

    “biz” diye haykırmış salon.. “o zaman” diye gürlemiş patron..

    “o zaman niye satamıyoruz bu mamaları?!..” salondaki ölüm sessizliğini arka sıralardan gelen cılız bir ses bozmuş..

    “lanet olası köpekler yemiyorlar ki!

  • gene hortlamış bu. neymiş efendim futbolda kötüymüşüz, yasaklanmalıymış, taraf değiştirmeliymişiz, bir kere bile dünya şampiyonu olunamamışmış.

    dünyada toplam 8 ülke dünya kupası şampiyonu oldu. sekiz. olamayanlar arasında portekiz, belçika, hollanda gibi son derece başarılı futbol ülkeleri var. futbolu icat eden ülke olan ingiltere şaibeli bir golle bu unvana ulaşabildi ve 57 yıldır da ulaşamıyor bu unvana.

    futbola yatırım yapılma sebebi getirisidir. şampiyonlar ligi'nin sadece geçen sene kulüplere ödediği para 2 milyar euro, şampiyonlar ligi galibine ödediği para 20 milyon euro, sadece final parası bu. türk milli takımı avrupa şampiyonu olarak 500 bin euro kazandı. futbol voleybolun 40 katı bir havuza sahip, avrupa'daki ilk 3 ülkeye ödenen para toplam 900 bin euro, bu parayı uefa avrupa ligi'nde bir maç kazanan takım kazanıyor. haliyle yatırım alan spor da futbol.

    filenin sultanları avrupa şampiyonu oldu. bu müthiş bir başarı ama siz jenerasyon sporlarını sürekli sporlarla bir tutamazsınız. voleybol ve basketbol (kolej sistemi muazzam şekilde işleyen abd haricinde) tüm dünyada jenerasyon sporudur. basketbol için arjantin'in 1975, türkiye'nin 1979, ispanya'nın 1981 jenerasyonları örnek verilebilir. voleybolda da türkiye'nin 1997-1999 jenerasyonu böyle bir jenerasyon işte. kalkıp da bir jenerasyon aşırı başarılı oldu diye ülke kimliğini oraya kaydıramazsınız.

    kaysa 12 dev adam döneminde kayardı zaten bu. nba yayını yayılmış, avrupa ikinciliği gelmiş, üzerine türkiye tarihinin en büyük iki basketbolcusu başarılı oluyor. ama olmadı. çünkü fiziksel yeterlilik isteyen bir spor, voleybol da öyle. takımdaki liberolar hariç kadınların en kısası 1.82. bir sonraki jenerasyonda bu kadar iyi isimler çıkmayınca nolacak? her 1.80 olan yıldız olacak diye bir kaide yok, o fizikteki kimsede yetenek olmazsa hala "voleybol ülkesiyiz" diyebilecek misiniz? mesele bu.

    tanım: çok kötü bir slogan ve çok yanlış bir kavram. sporun içindeki insanların buna karşı çıkması lazım asıl.