ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
düğünde pompalıyla kafa dağıtan maganda
-
aptallıklarla dolu video.
haklı yorumlardan biri şöyle,
"işte böyle eğlenin, sağa sola zarar vermeden kendi aranızda."
çocukken beğenilip şimdi anlam verilemeyen araba
-
(bkz: ford taunus)
sırf hız göstergesi 220 gösteriyor diye ne havalıydı gözümüzde. eğilip eğilip bakar hatta diğerlerine gösterirdik camdan
galatasaray camiasının ağır dönekliği
-
--- spoiler ---
kendileri uefa kupasını aldık diye övündükleri sezonda her hafta maçları erteleniyordu.
--- spoiler ---
9 aralık galatasaray 2-1 bologna
12 aralık galatasaray 1-0 beşiktaş
15 aralık galatasaray 5-1 ankaraspor
18 aralık denizlispor 2-4 galatasaray
22 aralık fenerbahçe 1-2 galatasaray
26 aralık galatasaray 2-1 vanspor
2 mart dortmund 0-2 galatasaray
5 mart antalyaspor 1-3 galatasaray
9 mart galatasaray 0-0 dortmund
12 mart galatasaray 6-0 bursaspor
16 mart mallorca 1-4 galatasaray
19 mart göztepe 0-2 galatasaray
23 mart galatasaray 2-1 mallorca
26 mart galatasaray 0-1 fenerbahçe
1 nisan erzurumspor 0-0 galatasaray
6 nisan galatasaray 2-0 leeds united
9 nisan galatasaray 6-0 gençlerbirliği
14 nisan beşiktaş 1-1 galatasaray
20 nisan leeds 2-2 galatasaray
23 nisan galatasaray2-2 denizlispor
hani lan her hafta ertelenen maçımız
facebook'tan ölüm haberi vermek
-
geçenlerde ilk defa facebook’ta arkadaş listemde olan bi abim vefat etti. ölüm başlı başına üzüntü verici bi olay elbette ama facebook’ta arkadaş listesinde yer alan birinin ölmesi de çok garip oluyomuş. niye garip dersen; duvarını taziye notlarıyla doldurdu insanlar, üzüntülerini orda dile getirdiler.. okudukça bi tuhaf oluyo insan. orda profil resminden sana bakıp gülümsüyor, altında hüzün dolu mesajlar.. sonra bi de doğumgünü geldi çattı.. hadiiii, bu sefer de kalbimizde yaşıyosun minvalinde doğumgünü kutlama mesajları.. bi de vefatından haberdar olmayanlar gerçekten kutlamışlar doğumgününü, o da ayrı bi mallık. sen vefat ettiğini dahi haber alamayacak uzaklıkta bi insansın, ne diye doğumgününü kutlarsın bu insanın, bu ne samimiyetsizlik
aşkı anlatan gelmiş geçmiş en iyi replik
-
doktor : hastanın nesi oluyorsunuz ?
s. alışık : belki her şeyi, belki hiçbir şeyi..
dikiz aynası filminden.
muhteşem onbeşyıl tayyip
-
--- spoiler ---
tayyor, önce pargalı abdullah'ı sonra da ahmet hoca'yı harcıyor. sadrazamlığa makbul berat gelebilir.
padişah'ın lalası feto meğer payitahtı kandırıyormuş. gerçek açığa çıkınca sınırı geçip amerikanya krallığına sığınıyor.
şehzadelerde sıkıntı büyük. bazı idrak sorunları var.
şeyh-ül islam çok yufka yürekli. kendisini eleştirdikleri için milyon duka'lık taşıtından inip halkın arasında yürümüş bir seferinde.
jöleliler ve kefenliler gibi yeni birliklerle tanışıyoruz. binlerce ok, kargı, pala ve yayları var.
yakın zamanda sümeyye sultan ile yeni damat paşa'nın nikahı var. bakalım neler göreceğiz.
--- spoiler ---
ekmek almaya gittiğine dair belgen var mı
-
bıktırmış açıklamadır.
ne ekmekmiş arkadaş ya. abi ben anlamıyorum. bu çocuk ekmek almaya değil de polis taşlamaya gitse ne olacak, öldürmeye hakkınız mı oluyor nedir ?
yeter artık, almayın bu çocuğun adını pis ağızlarınıza.
mike the headless chicken
-
1945 yılında amerikanın adını hatırlamadığım eyaletlerinden birinde, orta yaşlı bir karı koca çift, akşam yemeği için kümesteki horozlardan birini keserler. ama garip bir şey olur. zira adı mike olan horoz, kafası kesilmesine rağmen ayakta durmaya devam eder. adam, horozun daha ne kadar bu şekilde duracağını merak eder ve izlemeye başlar. aradan dakikalar geçer, saatler geçer ama mike ortalıkta dolanmaya devam eder.
ertesi gün olur. mike hala yaşamaktadır. adam, horozun yemek borusundan içeriye şırıngayla su ve besin damlatır. aradan günler geçmesine rağmen kafasız horoz mike ölmemekte ısrarcıdır. haber etrafta duyulmaya başlar. birkaç gün sonra bir girişimci gelir ve bu durumu paraya dönüştürebileceğini söyler. fikir akıllıcadır.
mike, şehir şehir gezmeye ve para karşılığı insanlara gösterilmeye başlanır. mike'ı görebilmek için 25 cent yeterlidir. ama onu görmek isteyen o kadar çok insan vardır ki, mike sahibine ayda 4500 dolar kazandırmaya başlar. bu 1945li yıllar için bir servettir.
mike'ın en büyük derdi kendi sümüğüdür. sümüğüyle boğulmasını engellemek için, sahibi bir şırıngayla düzenli olarak nefes borusundaki sümüğü temizlemektedir.
geçen süre içerisinde, kolay yoldan para kazanmak isteyen insanlar da kendi tavuklarını kesmeye başlar. birkaç tanesinin bir iki gün yaşadığı da olur ama mike kadar ısrarcısı hiç denk gelmez.
mike, kafası kesildikten tam 18 ay sonra bir otel odasında ölür. sahibi, şırıngayı gösteri alanında unutmuştur ve gece yarısı mike'ın sümüğünü temizleyecek bir şırınga bulamaz. garip bir şekilde yaşayan mike, kafasız geçen 18 ayın sonunda ölür.
işyerinde can sıkan mevzular
-
bazen de bunca yılı (2,5 yılı) bir anda silip atmaya yönelik olaylardır. hani bazen insan anlar ya, ya da şöyle anlatayım, sizden daha tecrübeliler bir ortam da der ya: "abicim güvenme kimseye, kimse babanın oğlu değil. " siz de kişisellikten, aklınızdan kötü bir şey geçmediğinden güvenirsiniz, umursamazsınız. olay sadece patronla ilişki değil, genel olarak para bazen gerçekten ikinci plandadır.
ama malasef öyle değil...
........................
-sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
-....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)
........................
olay bursa'da geçiyor. iş için gitmişiz yine. genelde ben tek giderim de o gün müdürle gitmişiz. bir lokantada öğle yemeğine oturduk. o da yemek öncesi mail atıyor ama ben felaket açım. kafe gibi bi yere oturduk, yemek kısmı diğer yanda. bana dedi "önce burada oturalım 20 dakikaya geçeriz yan tarafa". ama hayvani açım, cidden. sabah 5'te kalkmışım, kahvaltı da edemedim zaten. beynim durmuş toplantılardan. bi de bu adamın 20 dakikası en az 45 dakika demek, net biliyorum.
+ben alayım buradan bişiler yemek öncesi. siz de ister misiniz? tost falan alayım size. çay?
-yok ben almayım.
+çay da mı içmezsiniz.
-yok sen iç ya.(ters ters bakıyor ama da ben anlamıyorum)
gittim tost falan aldım. tabii kredi kartımla aldım ben de. o da elimde gördü. ben farketmiyorum. gittim afiyetle yedim. diğer tarafa geçtik.
malum diyalog.
-sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
-....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)
benim şarteller attı resmen. "ne diyor bu adam?" diyorum. konuyu da uzatmak istemedim, yemedim bi şey. çıkarken kasaya gittik. ben de arkadayım. bu hesabı ödeyecek bakıyor bana.
+şirket kartı sendeydi? hscb versene bi onu?
-yok bende değili, hiç bende olmadı ki?
+az önce elindeydi ya? (jeton sesi geldi benden, düştüresmen jeton)
-yok o benim kartımdı, kendi kartım.
+..........
adam resmen kartı elimde gördüğünde sanmış kafama göre şirket kartınla alacağım (ki alsam ne olacak 2 tost ama yapmam biliyor) ben adama tost ısmarlayım diyorum kendi paramdan. bahsettiğimiz konu o kadar basit ama beni bitirdi. bunca zamandır ne o beni tanıyabilmiş demek ne de ben onu. patron heryerde aynı, küçük hesaplar yaparlar ister istemez. ne düşündü o an, nasıl böyle şeyler düşündü bilemedim. yok, "beklenti meselesi" demeyin. ben bi şey beklemiyorum zaten. aramızda espirili zamanlar geçse de asla ciddiyeti ve o patron-çalışan ilişkisini bozmadım. ama bazı değer yargıları vardır, ve kırılma noktaları vardır. bu da onlardan biriydi.
koca koca adamların bu tarz küçük hesap yapması, sizin bile bu hesapları yapmıyor olmanız sinir bozucu oluyor hani şu minik sinekler gibi.
milli eğitim bakanı ziya selçuk'un istifası
m. serdar kuzuloğlu
-
kendisiyle ilgili az bilinen bir gerçekten söz etmek istiyorum.
7 nisan 2018 tarihinde cnn türk'te katıldığı bir program, onun havuz medyasında katıldığı son tartışma programı oldu. kendisi, o tartışma programında söyledikleri sebebiyle iktidar yanlıları tarafından kara listeye alındı. o program, cnn türk'ün (nam-ı diğer penguen medyasının) internet sitesinden kaldırıldı, sansürlendi ve yayınlanmadı.
peki o programda serdar kuzuloğlu neler söylemişti?
* türkiye'de eğitim kalitesinin artmasında en büyük engel imam hatiplerdir.
* çiftlik bank'ın açılışında "esirgeyen ve bağışlayan allah'ın 99 adıyla sizi selamlıyorum, kudüs kırmızı çizgimiz, yerli ve milli hamlemiz" vs... diyerek insanları kandırdılar.
* din, insanlara dokunulmazlık zırhı kazandırıyor. siz sahtekar da olsanız dini kullanarak ilerleyebiliyorsunuz.
* bu ülkeye ben sömürge valisi olarak atansam, bugün ne yapılıyorsa ben de aynısını yapmaya çalışırım.
* rakamlara bakalım, türkiye 38 oecd ülkesi arasında 35'inci sırada. bizden sonra afrika geliyor.
* imam hatiplerin üniversite kazandırma oranı %18, yeterli eğitim veremiyoruz ve sürekli imam hatip açıyoruz. güzel sanatlar fakültesi açabiliyor musun hayır? her mahalleye bir tane açılması kanunu onaylandı.
* sunucunun "türkiye'de bunun bir talebi var" argümanına "türkiye'de talebi olan her şeye bu anlamda karşılık veriyor muyuz?" sorusunu sordu.
* "imam hatip'te yaratıcılık dersi verebilir misiniz?" sorusunu sordu
* dinle aldatmak diye bir kavram var. dinden bahsettiğinizde anında taraf ya da karşıt olarak algılanıyorsunuz. eğitim böyle bir şey değil.
peki hiç mi bu yayından kayıt yok? evet yarım yamalak da olsa bir kayıt var, buradan veya buradan bu anlara tanık olabilirsiniz.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"eğer kadroya alınmayan alex yerine, kadroya alınmayan öğretmenlerin konuşulduğu bir ülke olsaydık; şu an bambaşka koşullarda yaşıyor olurduk"