hesabın var mı? giriş yap

  • hiçbir şey için geç değildir.

    tam şu an o elinizdeki klavye midir ne sikimse işte, onu yavaşça bırakın ve bir adım atın. korkmayın, deneyeceğiniz şeyde başarısız olmak ömür boyu nefret ettiğiniz işte çalışmak kadar kötü değil.

    mal mal insanlarla aynı ofiste bir ömür geçer mi, gidip toki'den ev alıp 15 senesini bağlar mı lan insan 98 metre kareye? sonra kölesi olur mu patronunun?

    iğrenç insanların yüzüne gül, nefret ettiğin kıyafetleri giy, sikinde olmayan kelimeleri telaffuz et, işsizlik haberleri okuyup haline şükretmek adı altında kendini kandır, kaderine razı ol, 40 yaşına geldiğinde antidepresan manyağı ol. lan bu kadar mı korkaksınız, bu kadar mı ucuz sizin hayatınız?

    neymiş efendim bizim yan binadaki hayri abilerin kızı okulu bir sene uzattığı için hayata bir sene geç atılmış, bir senesini kaybetmiş hayatından. sizin hayat dediğiniz şey bir patronun kucağından başlayıp oradan inice mi bitiyor?

    sonra 50 yaşınıza geldiğinizde "ulan o gün binecektim o uçağa" demeyin.

    evet sana diyorum, hani sıcak sahil kasabalarında yaşamak istiyorsun ya hep. hadi toparla eşyalarını, git orada garsonluk yap. daha mutlu olursun. 10 seneye oranın kurdu olursun, iyi kazanır, iyi yaşarsın.

    daha ne bekliyorsun? bak hala burda!!!

    edit:
    (bkz: hayatından memnun olmayanlara tavsiyeler /@bayermuhen)

  • memlekette olan biten her şey zaytung haberi tadında olduğundan inanması kolay olmuştur.

    debe editi: gezi şehitleri ölümsüzdür!

    debe'ye girmesini daha çok arzuladığım entrilerim de vardı ancak ilk kez bir entrim debe oluyor çok mutlu oldum durduk yere. teşekkür ediyorum.

    ayrıca tog'a veya halk evlerine benzettiğim şu kampanyaya: (bkz: karanliga kufretmek yerine bir mum yakiyoruz) destek olmak istiyorum.

  • bununla yüklü ortamlarda gezinip de çarpılmaktan bıkanlar için tavsiyelerle geliyorum, yaz arkadaşım:

    öncelikle, ortamdaki elektrikli aletlerden, bilgisayardan vs kurtulamayacağımıza eminsek, ofis vs gibi bi ortamsa yani, iyonize klima almamız gerekir. bu klimalar ortama negatif iyonlar saçıp sonra bunları geri toplama özelliğine sahip. bu şekilde hem havayı temizleyip nemlendiriyor, hem de odaların elektriksel dengesini düzenliyor. klimayı satın alacağınız yerde size daha afilli cümlelerle bunları anlatırlar.

    üzerinizde mümkün olduğu kadar az statik elektrik birikmesi için, mümkün olduğunca pamuklu giysi giyin. laylonlu donlar sütyenler giymeyin. elbiseleriniz de yine mümkün olduğu kadar sentetik karışımı az kumaşlardan olsun.

    ortamda bitki bulundurun. kaktüs, devetabanı filan.

    evcil hayvanlarla daha çok temas edin. kedi ve köpekler, sizin üzerinizde biriken statik elektriği atmanıza yardımcı olurlar.

    toprakta yürümek ve sık duş almak da bir çözümdür. su ve toprak, üzerinizde biriken elektriği atmada size yardımcı olur.

    ama en önemlisi, özellikle ofislerde sürekli çarpılanlar için söylüyorum, klima ve bitki. bu ikisini ihmal etmeyin.

  • "deniz kenarına bırakılmış bir tekne düşünelim. eğer bilinçli bir müdahale yapılmazsa zaman içinde bu tekne yıpranacaktır. mesela yüz sene sonra tekneye bakmaya gelseniz tekneden belki de eser dahi bulamayacaksınız. yani kimse teknenin bir gemiye dönüşme hikayesini beklemez."

    bu sözleriyle beni dine döndüren video. insanlar maymundan geliyorsa şimdiki tekneler neden gemi olmuyor sorusunu kendime sorunca gerçekleri anlamaya, aydınlanmaya başladım.

  • bim'in depo olarak kullanacağı arazinin antik kent çıkması olayıdır.

    bim deposu mu dünya mirası mı derseniz, bim deposu derim. bim deposu önemli.bir bim deposundan daha önemli bir şey varsa o da iki bim deposudur.

    en nihayetinde bu antik çanak çömlek kent zırvaları yüzünden asrın projesi marmarayın bitiş tarihi de uzamıştı. başbakanım çok yaşa. hülogg!

  • ustama sordum bigün damdan düşer gibi, "abi aldatmadın hiç di mi yengeyi?"
    haza efendiden bi adamdır. evine barkına düşkün, çocuklarına tapan modeldir. dükkan-ev yaşar.

    "yok" dedi.
    "neden" dedim.

    "delfi, şimdi ben 38 yaşındayım, hanım 34. şimdi tabi bakıyosun etrafta gencecik kızlar dolanıyo. çok da güzeller. canı çekmiyo mu bi erkeğin? valla çekiyo bazen. inkar edemem.
    ama sonra düşünüyorum, hanımım da öyleydi eskiden. 16 yaşındaydı bana geldiğinde. bıcır bıcırdı, çok güzeldi. ben onu aldığımda, o da etrafta dolananlar gibiydi.
    şimdi bakıyorum , tabii 2 çocuk doğurdu, vücudu filan deforme oldu haliyle.
    ama bu çocukları bana doğurdu hanımım. biz beraber bi yola çıktık, o bana güzel çocuklar, sıcak bi yuva verdi. sevgisini, ilgisini, ömrünü verdi.
    ben de o 20 yaşındaki delikanlı değilim. bak benim de saçlarım ağardı, ben de kilo aldım. ben de artık geçtim o yaşları.

    yapmadım. bi tarafa eşimi koydum, onun verdiği yılları, feda ettiği şeyleri, emeğini, sadakatini, ona duyduğum sevgiyi.
    öbür tarafa 3 dakkalık zevki koydum.
    'değmez' dedim sonra."

    ...

    çirkin de bi adam değildir bu arada. ama "adam" işte zaten. çirkin olsa noolur.
    yuvaları daim olsun.

    edit. fb da paylaşılmış, yayılmış. yorumlardan anladığım, baya yanlış anlaşılmış konu.
    https://www.facebook.com/…630314012/?type=3&theater

    1. bu metni yazan bi kadın evet. ben yani. bi kadının ustası olamaz mı? niye erkek sandınız ki?
    2. ustam 20, eşi 16 yaşında başlamışlar flörte. görücü usulü değil, arkadaş ortamında tanışıyorlar. izmirliyiz, biz pek bilmeyiz görücü filan... neyse 4 yıl içinde ustam çalışa çabalaya para biriktirip bi ev yapmış ailesinin verdiği arsaya. evleri bitince evlenmişler. kız 20, erkek 24 yaşında evlendiklerinde. pedofili yok.
    3. "fırsat geçmemiştir eline" diyenler, atölyenin yanında rusların filan çalıştığı pavyonlar zinciri var. en basitinden... dadanan çok usta var, hepsi bilinir. benim ustam gibi bikaç usta daha var böyle, gitmez karıya kıza. bunlar da bilinir.
    4. "38 yaşında adam neden 75 yaşında gibi konuşuyor?"... çünkü soran kardeşinin aldatmalarla ilgili kafası karışık şu ara. feyz için sorduğunu biliyor. ondan dolayı kalbini açıyor.
    5. "20 lik kızları canının çekmesi filan ne demek? aldatmış sayılır!" diyenler... okuyun pls:
    (bkz: erkeklerin aldatmama sebepleri/@demesi kolay tabii)
    6. bu adamla 5 yıldır bazen günde 16 saate varan sürelerde çalışıyorum. dükkanı kapatıp eve nasıl koştuğunu bizzat biliyorum. eşiyle nasıl konuştuğunu, saygısını, sevgisini... ona yaptığı süprizleri, şevkatini.. o yüzden lütfen genellemeyin. aile babasıdır, bu adam düzgün bi adamdır hakkaten.
    bu soruyu başkasına değil de, ona sormamın sebebi budur zaten..

  • --- ayar ---

    müşteri: çok pahalı

    restoran cevabı: kokoreçi ele alalım: bunun ekmeği, kokoreçi, baharatı, yağı, doğalgazı, ustası, paketleyen garsonu, size ulaştıran kuryesi, motosikletin benzini, hazırlanılan restoranın elektriğinden tutun kirasına kadar, daha sayabileceğimiz bir çok şeyi düşündüğünüzde çok da pahalı bir hizmet vermiyoruz. çoğu yerde bir fincan çaya 5 tl istenirken biz en kaliteli ürünleri kullanıp en az karlarla hizmet vermeye çalışıyoruz. ayrıca fiyatları da gizlemiyoruz. siparişten önce görebilmektesiniz. saygılarımızla.
    --- spoiler ---

  • iki tez yazdım ve ikisinde de hakkını verdiğimi düşünüyorum. genel olarak kendi metodolojimi ve tavsiyelerimi paylaşayım,

    1- tez yazmanın en zor tarafı bir türlü başlayamamak, kesinlikle ertelemeyin ve kendinizi esnetmeyin. süreci uzattıkça üzerinizde baskı hissedeceksiniz.

    2- iyi bir kaynak taraması en önemli husus. hem teziniz verdiğiniz referanslarla güçlenecek, zenginleşecek, hem de kaynaklara göz attıkça çalışmanızın içeriğindeki giriş, materyal-yöntem, sonuçlar ve tartışma bölümleriyle ile ilgili zihninizde fikirler canlanacak ve kendinize yol çizmeniz kolaylaşacaktır.

    3- kaynak taraması için üniversitenizin kampüs dışı erişim sistemini mutlaka kullanın. web of science, sciencedirect, scopus vb kaynak havuzlarını öncelikli olarak kullanın. yök tez sistemini, ulusal toplu katalog sistemini kullanın. önceliğiniz hakemli dergi yayınları ve kitaplar olsun. ptentlerden faydalanın. daha sonrasında google üzerinden arama yaparak veritabanlarında görmediğiniz kaynakları bulmaya çalışın. eğer okul aracılığıyla erişimde, yayının tam haline ulaşamıyorsanız, makaleler için sci-hub kullanabilirsiniz. kitaplar için başka yollar var, biraz araştırırsanız ulaşabilirsiniz.

    4- veritabanlarında arama yaparken filtreleme kullanın, işinizi kolaylaştırır. önce başlıkta arayın, sonra, abstract (özet) ve en son da topic kısmında. google'da ararken uzun cümle ya da başlık şekinde değil, spesifik bir kaç kelimeyi ayrı ayrı tırnak işareti içerisine alarak arama yapın. eğer dar bir konuysa filtre kullanmayın, genişse, zaman kazanmak ve spesifik arama yapabilmek için filtre kullanın.

    5- hem makaleleri depolamak, tasniflemek hem de kolay yazım için endnote veya mendeley programlarını kullanın. ben mendeley'i tercih ediyorum, tavsiye ederim. bu programlar hem referansları tez içinde yazarken, hem de kaynakça kısmına eklerken oldukça kolaylık sağlıyor ve zamandan kazandırıyor. aynı zamanda indirdiklerinizle kendi kütüphanenizi oluşturuyorsunuz. indirdiklerinizi, muhakkak program içerisinde alt konularınızla ilgili klasörler oluşturun ve oraya kaydedin. daha sonra bulmanızı kolaylaştıracaktır. oradan kelime ile makalelerinizde arama bile yapabilirsiniz. ayrıca indirdiğiniz makaleleri, bilgisayarda aynı şekilde oluşturduğunuz klasörler içerisine kaydedin. bulmanız kolaylaşır ve zaman kazanırsınız.

    6- taradığınız kaynakları emin değilseniz sadece ismine bakarak direkt indirmeyin. önce bir göz gezdirin ve öyle indirin. böyle yapmak hem sizi gereksiz kaynak depolanmasından ve sonrasında bunlarla zaman kaybetmekten kurtaracak, hem de içerikleri okudukça tezinizin hangi kısmına referans olabileceği ve tezinizde değineceğiniz noktalarla ilgili size katkıda bulunacaktır.

    7- ister ilk başta, ister sonradan, makalede alıntı yapmayı düşündüğünüz kısmı, pdf'de sarıya boyayın ve makalenizde kullanacağınız kısma dair not ekleyin. yani girişse giriş, sonuçsa sonuç kısmı diye, ayrıca içerikle ilgili aklınızda kalacak şekilde notlar ve pdf'yi bu şekilde kaydedin.

    8- endnote yada mendeley'in word'e entegre uzantıları var. onu indirin ve onu kullanarak yazım işlemine geçin. enstitünüzün belirlemiş olduğu yazım şablonu, sayfa yapısını, sıfırdan sonra virgül veya nokta kullanımını, karakter boşluğunu vb baştan ayarlayın ki, sonradan ekstra zaman kaybetmek zorunda kalmayasınız.

    9- yazarken ayrıntılarda sıkışmak yerine bütünlüğe, ana başlıklara öncelik verin. kendinizi yazarken illa giriş, materyal-yöntem, sonuç, tartışma sıralamasına göre kısıtlamayın. böyle yaparsanız, aynı referanslara tekrar tekrar döner, zaman kaybedersiniz. onun yerine, bütün ana başlıkları açın ve referans makalelerde alıntı yapacağınız kısmı gördüğünüz ilgili başlıklar altına anında ekleyin. makalede gördüğünüz yeni alıntı kısımlarını sarıya boyayarak kaydetmeyi unutmayın.

    10- word'de tezi yazarken ilgili kısımları işaretleyip, word'ün gözden geçir kısmını kullanarak sayfanın sağ tarafına not almayı unutmayın. tezinize alıntı yapıp, referans eklediğiniz makale(ler) nin adını da aynı şekilde yan tarafa not olarak yazmayı unutmayın. teziniz ilerledikçe, bazı referansları eklemeyi, bazılarını işaretlemeyi unutacaksınız, bazılarını da yanlışlıkla sileceksiniz. zaman içinde neyi nerden aldığınızı unutabilir, karışıklıkların önüne geçmek ve zamandan kazanmak için mutlaka alıntıladığınız referansları da not olarak kaydedin. işiniz bittiğinde sileceksiniz zaten. yazarken aklınıza gelen şuna da değin, şu konuda birkaç referans daha ekle, şunu bil gibi küçük notları farklı renklerle not kısmınıza eklemeyi unutmayın.

    11- tezinizi yazarken 5-10 dakikaya bir tezinizi kaydetmeyi unutmayın. elektrik kesintisi, bilgisayarın donması, programın yanıt vermemesi gibi ihtimalleri unutmayın. emeğinizin boşa gitmemesi, canınızın sıkılmaması için tezi yazarken sık sık mutlaka kaydedin.

    12- tezinizi kaydederken kaydettiğiniz ismi arada güncelleyeceksiniz. sonuna 1, 2, 3...
    şeklinde rakam eklerseniz, son kaldığınız şablonunuzu karıştırmamış olursunuz. ilgili dokümanlarınızı birkaç yere kaydedin, kendinizi tek bir depolama yerine mahkum etmeyin. böyle yapmadığınızda her şeyi kaybedebileceğiniz bir durum yaşayabileceğinizi unutmayın, felaket olur. usb, bilgisayar ve bulut depolamayı birlikte kullanın. ara ara depolama alanlarınızı güncelleyin. tezinizi yazıp ilerlerken, bilgisayarınızı kapatmadan önce son olarak tezinizi mailinize gönderin, orada da dursun.

    13- dur şu kadar yazayayım, dur bitireyim ondan sonra danışman hocama göndereyim demeyin. her ne kadar enstitünün yazımsal bir şablonu olsa da gerek içerikle ilgili, gerekse de editoryal olarak danışman hocanızın söyleyeceği şeyler mutlaka olacaktır. her hocanın, bir yoğurt yiyişi vardır. yapboz yapmamak, başa dönmemek, teferruatlarla uğraşmamak ve zaman kaybetmemek için hocanıza sık sık danışın.

    14- istatistik öğrenin ya da iyi bilen birinden yardım alın. her halukarda rakamların istatistiki olarak anlamlı bir durum ortaya koyup koymadığı hususunda yorum yapabilmeli ve sonuçlar ile değişkenler arasındaki ilişkiyi yorumlayabilmelisiniz. bu hem tezinize hakimiyetinizi arttırır hem de savunmada ifade edebilmeniz, ikna ediciliğinizi arttırır. grafiklerden, diagramlardan faydalanın, tezinizin görselliğini arttıracaktır.

    15- çok kısa zamanda iyi, kaliteli bir iş çıkmasını beklemeyin. siz de, hocanız da umursamıyorsanız belki problem olmayabilir ama içeriği doyurucu olmaz. emek isteyen bu süreçte kesinlikle kopma yaşayacağınız boşluklar bırakmayın. hocanız esnek ise de siz boş bırakmayın, sıkıştırın, sonra tekrar konsantre olması oldukça zor oluyor.

    edit: dilbilgisi

    16- kaynaklardan alıntı yaparken, anlamı karşılayan daha iyi bir ifade olmadığını düşündüğünüz durumlar haricinde, ifadelerde mutlaka kendi cümlelerinizi kullanın. kesinlikle kopyala yapıştır yapmayın. ithenticate, turnitin gibi programlar kullanılarak kontrol yapılıyor. özellikle ithenticate makaleler ve doktora tezleri için tercih ediliyor ve çok daha güvenilir sonuçlar ortaya koyuyor. hem yayınınızın özgünlüğü açısından, hem gereğinden fazla alıntının önüne geçmek için kullandığınız cümleler size ait olsun. bu aynı zamanda daha fazla emek ve içeriğe daha fazla hakim olmak demektir.

    not: aklıma başka hususlar gelirse eklerim.

  • (bkz: kenar)

    arkadaşım anlatmıştı, ortaokulda sınıf arkadaşının soyismi kenarmış. hoca ne zaman tahtaya birşeyler yazsa birkaç kişi çıkıp "hocam göremiyoruz, kenara kayar mısınız? hocam biraz kenara kaysanız?" diye başlarlarmış. yazık.