hesabın var mı? giriş yap

  • eminim çokça yazılmıştır ama malum ben de aynı şekilde iletişim kurduğum için mecburen yazacağım.

    daha cep telefonları çıkmamışken ya da yeni yeni zenginlerin erişebildiği zamanlarda ev telefonundan ya komşu kızına kız arkadaşımızın ev telefonunu aratırdık ya da biz erkek halimizle kız sesi çıkarıp , telefona sevgilimizi isterdik.

    +alo damlayla görüşebilir miyim ben ayça*

    bunu yaptığım kız arkadaşımın annesi numaramı hiç yememiş ama bir şey de söylememişti.

    sonra cep telefonları yaygınlaştı. ama bu sefer de pahalılık sorun oldu. çözüm klasik ama;

    1 çaldırma aklımdasın
    2 çaldırma seni seviyorum
    3 çaldırma ve üstü aç ulan o telefonu ben arıyorum.

    daha sonra cem uzan sağolsun telsim' i çıkardı da 250 kontör karşılığı sınırsız sms ve konuşma hakkımız oldu. bir dönem (bkz: aycell) de buna benzer bir şey yapmıştı ama çok hatırlamıyorum.

    sonrasında bilgisayar çağına girdik. msn girdi hayatımıza. titreşimler, ne dinliyorum özelliği vs altın çağdı ama bu söylemeden geçemem.

    derken blackberry telefonlar moda oldu. bbm pin'i paylaşıp sohbete başladık. bu aynı zamanda twitter'ın yayılmaya başladığı zamanlardır.. yavaş yavaş facebook'u dedelere teslim ettiğimiz zamanlar

    en sonunda iphone 3, ardından da 4'ün çıkmasıyla whatsapp çıktı ortaya. herkes bir anda aaa whatsapp diye bir uygulama varmış, bedava konuşabiliyorsun diyerek birbirine sms atmaya başlamıştı.

    zaman tüneli gibi yemin ederim yaa. hepsini yaşadık iyisiyle kötüsüyle.

  • ömür boyu hapis cezası almasına sebep olan silk road ile ilgili çok kısa bir özet oluşturmak istiyorum.

    ross ulbricht'in aklına tor network arkasına gizlenmiş bir sanal pazar kurmak geliyor ve stackoverflowda sunucumu tor network'e nasıl bağlarım gibi sorular soruyor. bu önemli zira aramızda bu adamı büyük deha sananlar var ve hatta bitcoin'i icad eden satoshi nakamoto olduğunu iddia edecek kadar ileri gidiyorlar. satoshi nakamoto gibi birine bu hakaretin edilmesine izin veremem.

    her neyse, ross siteyi hazırlarken bir yandan da magic mashroom depolamaya başlıyor ki siteyi açtığında satacak bir şeyleri olsun, ilk müşterileri çeksin. anlayacağınız kendisi bizzat uyuşturucu satıyor - ki ben uyuşturucular konusunda liberal politikaları desteklesem de sonuçta bu günün dünyasında bu faliyet ağır suç teşkil ediyor, haliyle ross'un masum site yöneticisi olması söz konusu değil. hem bilerek ve isteyerek uyuşturucu ticareti platformu oluşturuyor hem de uyuşturucu satıyor.

    bu noktaya kadar benim açımdan etik bir sorun yok, uyuşturucuların risklerini yasaklarla değil insanları bilinçlendirerek ortadan kaldırılması gerektiğini ve devletin insanların bedenlerine ne yaptığı konusunda söz sahibi olmaması gerektiğini savunuyorum.

    asıl sorun, bu platform yasal mekanizmalar dışında çalıştığı için bir anlaşmazlık çıktığında bunun nasıl çözüleceği noktasında başlıyor.

    2 fbi ajanı ross'u dolandırmaya karar veriyor.
    bir tanesi diyor ki ortağım bana kazık attı, malı alıp kaçtı ve malı almış olduğum çeteye 700,000$ borcum var, kendimin ve çocuklarımın hayatı için endişeleniyorum ve eğer bu parayı bana vermezsen çalışmış olduğum 5000 müşterinin bilgilerini polise vereceğim, koruma karşılığında polise bildiğim her şeyi anlatacağım. böyle bir şey sitenin ticari itibarını beş paralık eder, milyonlarca dolarlık gelir kaybına sebep olur.

    bunun üzerine "liberteryen" ross ne yapıyor dersiniz? kendisini diğer adamın borçlu olduğu çetenin lideri olarak tanıtan polisle iletişime geçiyor ve adamın öldürülmesini istiyor, 150,000$ a anlaşıyor. bu yetmiyor, bir de silk road'ta dolandırıcılık yapan daha 4 kişinin de toplu olarak öldürülmesi için daha 600,000$ para ödüyor.

    tabi ki polisler kimseyi öldürmüyor, sadece ross'un parasını alıyorlar ve öldürdük diye sahte cinayet fotoğrafları gösteriyorlar.
    yalnız bunun bir önemi yok, bu polisler de zaten yargılanıp ceza alıyorlar.

    önemli olan şey şu: sözde liberteryen deney yapan ross ulbicht kendisine karşı işlenen bir suç ile karşılaşınca birden bire adalete ihtiyaç duyuyor ancak yaptığı iş yasadışı olunca adaleti kendisi sağlaması gerekiyor. kendisi risk altında değil, bu aşamada kimliği gizli zaten, risk altında olan şey kurduğu yüksek gelirli iş ve ross bu ticareti korumak için gözünü kırpmadan cinayet emirleri yağdırmaya başlıyor. biriktirdiği 100 milyon $'a yakın parayla kayıplara karışabilir ancak bunu yapmaktansa şirketine risk oluşturan kişilerin katledilmesini tercih ediyor.

    çeşitli komplike yasal sebeplerle bu cinayete teşebbüslerden yargılanmıyor ama muhtemelen bu tutumu yargılandığı suçlar için en yüksek cezayı almasında etkili olmuştur.

    açıkçası bu şerefsizin zamanında yakalanmış olması büyük şans. adam ticaretini korumak için her türlü işi yapacak noktaya gelmiş, tam kingpin olmuş.

  • bosna hersekteyiz efendim halk horon ekibiyle. günlerden cuma kemençecimiz ezanı duyuyor ve yardırıyor..

    - heriif.. purta da ezan dürkce okunuyu..

    birebir yazılmıştır söylediği. yalandan komik değildir.

  • sınava öylesine giren birini geçmek için gerekli eforu sarf etmemiş birisinin hak ettiği sonuç.

    edit: sınava öylesine giren *herkesi* geçmek için gerekli eforu sarf etmemiş birisinin hak ettiği sonuç. bundan şikayet eden kişiler okuduklarını anlayabilseler türkçede birkaç net daha yapıp birkaç bin kişiyi geçebilirler aslında. hem sağa sola hakaret edip sinirlerini yıpratmamış olurlar.

    aylar sonra edit: başlık başa kalmış.

  • itü elektronik haberleşme müh'nde bir bilgisayar dersi alınmış, hiç bir derse girilmediği, hocanın yüzü görülmediği gibi ödevler falan da verilmemiştir. buna rağmen vize ve finalde tüm bilinenleri kağıda yazmak suretiyle dersten geçmeye yakın bir notla kalınmıştır. yani hocayla bir konuşsa dersten geçecek durumdadır errr kişi. karartılır gözler, hocanın önce adı öğrenilir, sonra kişiliğine ilişkin detaylar (ki yüreklere dokunacak bir senaryoyla geçme fırsatı yaratılsın). akabinde binnur kurt adlı hocanın odası sora sora da olsa bulunur bir biçimde. daha ar.gör falan olduğu için oda bir kaç kişi tarafından paylaşılmaktadır, kapıda bir ton isim yazmaktadır.

    kapı vurulur, seri biçimde içeri girilir. heyecan doruktadır. içeride (adı muhtemelen kapıda yazan adamlardan birisi olan) kravatlı bir eleman oturmaktadır.

    - iyi günler, ben binnur hanım'a bakmıştım. bir konuda konuşacaktım
    - benim binnur...
    - ehe oldu sağolun.. (buyur burdan yak)

  • 23 mart 1992 doğumlu avustralya asıllı amerikalı duke oyun kurucusu. ilk kez bu senenin mcdonald's all american maçında izleme fırsatı bulduk, freshman sezonunun ardından da nba oyuncusu olacaktır, dolayısıyla 2011 yılı ile kendisini daha sık görebileceğiz.

    nba için fiziği biraz yetersiz gibi görünse de (1.88 boyunda), çabukluğu ile bu dezavantajını kapatabilir. zaten chris paul'e benzetilmesinin nedeni de bu çabukluğu. özellikle bu sene coach k'in kanatları altında biraz daha mental olgunluk kazanırsa nba'de iyi işlere imza atabilir.

  • bazen gülümsemesiyle kalplere girip sırttan vurur bu şerefsiz oğlu şerefsiz. bakınız şudur: http://twitpic.com/5g3lbs

    edit: bir sürü "bu ne?" mesajı aldım. arkadaşlar hepiniz genç misiniz allasen? bu sözlüğün ortalama yaşı kaç oldu? bu yaşa göre 27 yaşındakilerin bir ayağı çukurda mı? gözleri toprağa mı bakıyor?
    dertlendim.
    bu arkadaşın ismi lakitu

  • pkk'lilarin kacirma olaylarinda hep araya girip, bolgeye giderek teroristlerle olayi tatlilikla halleden sevgi kelebegi hdp milletvekillerinin yine bolgeye giderek olayda araci olup isi tatlilikla halletmesini bekledigim vaka-i hayriye.