hesabın var mı? giriş yap

  • dolar rekor kırarken hazine ve maliye bakanı niye sessiz diye sitem ediyorlardı, bence sessiz kalmaya devam etsin..

    stajyer damat bile bu kadar saçmalamamıştı..

    bu açıklamalar bile akp iktidarının artık fiilen bittiğini gösteriyor zira ya deliye yatıyorlar ya da abi bizim çapımız zaten buydu ne bekliyordunuz diyorlar...

  • mhp genel başkanı devlet bahçeli'nin grup konuşmasında sarf ettiği sözlerdir.

    ülkenin parasının nerede olduğunu sormak da ihanet oldu.

    biz komple gidelim abi, yakında nefes alarak da ihanet edeceğiz bu ülkeye.

    tayyip ve devlet beyler biz olmadan daha da rahat ederler bu ülkede. halka gerek yok, 15-20 yönetici yeter bu memlekete. halk olduğu zaman hesap vermek zorunda oluyorsun.

    70 küsur yaşındaki adamları hesap vermeye zorlamamış oluruz böylece. babalarının çiftliği gibi kullansınlar ülkeyi, biz başlarını ağrıtmayalım.

    edit: tashih

  • her şeyden önce çok fazla genel biçim hatası var. kelime hataları, harf hataları.. yani bu arkadaş yazdığı tezi okumamış mı yazdıktan sonra. biz yüksek lisans tezini yazarken (fbe matematik anabilim dalı) defalarca defalarca okudum. cümle düşük mü, harf hatası var mı vs diye. benden sonra hocam okudu bulduğu hataları düzelttik. en son enstitüde görevli md yardımcısı da inceledi iki defa da o gönderdi düzeltmeye. en son savunmayı yaptım jürideki hocalar da bir iki öneri sundu düzeltip bastırdım. sonuçta üzerine düşünülmüş özenilmiş ve sıfır hata bir tezim oldu. hocamın da söylediği şuydu zaten: " baştan savma bir tez de yazabilirsin belki ama yarın birisi tezini incelediğinde veya atıf yapacağında güler, alay konusu olursun "

    yani söylemek istediğim bu tezi yök sistemine girene kadar kimse okumamış mı yav? hiç mi düzeltme almamış, danışman hoca okuyup evladım şu şu hatalara bak böyle iş olmaz dememiş mi.

    edit: inceledikçe sıkıntı çıkıyor. ingilizce ifadeler hatalı, büyük harf i kullanımı. tezimi çıkarıp inceleyim de moralim yükselsin*

    edit 2: doktoraya 2015 yılında başlayıp 2015 yılında bitirmiş görünüyor üniversitedeki eğitim bilgilerinde. bu nasıl mümkün olabiliyor ya? o kadar dersi 2 dönemde almak üstüne üstlük bunları yaparken tezi de yazmak ve yeterliliği geçmek... (bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya)

  • bu konu hakkında bilimsel ve hukuki gerçek bilgiler şöyledir:
    1-ülkede isteğe bağlı kürtaj sınırı 10 haftadır.yani 10 haftaya kadar keyfi bir şekilde gebelik sonlandırılabilir.

    2-down sendromu taraması 11-14 hafta arası yapılır.riskli görülen hastalar kesin tanı yöntemlerine yönlendirilir.

    3-kesin tanı yöntemi anne karnından sıvı alımıdır (bkz: amniyosentez).işlem 1/1000 civarında düşük riskine sahiptir.kesin olmasada %99.9 dogruluk oranıyla (bu oran şöyle: negatif çıkarsa %99.9 güveniyoruz.pozitif çıkarsa %70-80 güvenebiliyoruz ve yine amniyosentez yapılıyor) başka bir test daha var : anne kanında bebeğe ait dna yani maternal kanda free dna.malesef bu test biraz maliyetli 2500-3000 tl arasında bir meblağ.

    4- hukuki olarak asıl boşluk şu; kaçıncı haftaya kadar sonlandırabiliyoruz bu gebelikleri.burada üniversitede konseyler devreye giriyor.onlar ne karar verirse o oluyor ama.mesela hukuken 30 hafta down sendromlu olduğu kesinleşen bebeğin sonlandırılması mümkün mü vs çok ucu açık.sonlandıran üniversiteler veya eğitim araştırma hastaneleri de var sonlandırmayanlar da var.her zaman olduğu gibi hukuk sistemimizin boşluklarını biz risk ve sorumluluk alarak dolduruyoruz.saçmalık işte.

    5-bu sonlandırma ile ilgili bir hikayemi anlatıp bitiriyorum: 24 hafta down sendromu nedeniyle sonlandırma yapılacak bir gebemiz vardı.bebeğin kalbine anne karnındayken potasyum enjekte edilip durduruluyor bu sonlandırma işleminden önce (bkz: fetosit).bu hastaya da uygulandı.bu işlemi ultrason eşliğinde yapıyor perinatologlar.bebeğin kalbinin durduğunu görene kadar bekliyorlar.ama bazen anne ile bebek arasındaki kordon kan akımı nedeniyle o potasyum bebek dolaşımından temizlenebiliyor ve kalp atışı tekrar başlıyor.bu hastada da bu oldu.gebelik sonlandırıldı bebek dogdu ama canlı!!! 24 hafta canlı dogunca tabiki cocuk doktorları yaşatmak icin müdahale ettiler ve çocuğu yoğun bakıma aldılar.peki aile ne yaptı? aile “doktorlar çocuğumuzu öldürdü” diye dava açtı.bakın elli tane imza alınmış.kendi el yazılarıyla “bebeğimin anne karnında kalbi durdurularak düşürüleceğini biliyorum ve kabul ediyorum” diye onam vermelerine rağmen finalde böyle bir dava açtılar :) bence çocuk miadında doğsa iyi olurdu yani böyle anne babanın ben sanmıyorum ki down sendromlu bir bireyden iqları daha fazla olsun.ama işte hayat.dava hala sürüyor.(çocuk ex oldu tabi doğumdan birkaç saat sonra)

  • aradaki demir tel ve kangurunun efendiliği olmasa kanguru bunu kulağından tutup sikip atacak ama ortamlarda kanguru tokatladım dersin kim bilecek.

    edit: hayvanat bahçesinin kurallarını hiçe sayan, kendi eğlencesi için hayvanı bunaltan tepki gösteren vurmaya çalışan videodaki şahıs hakkımda hakaret davası açacakmış. mahkemede görüşürüz o zaman delikanlı :)

    edit 2: suç duyurusu "sedat purut" adlı çaylaktan geldi. trollüğü ile meşhur. büyük ihtimal tırt ama yarın bahsettiği hukuk bürosu ile iletişime geçip işin doğrusunu öğreneceğim. eğer ortada bir şey yoksa bu sefer ben yaktım seni sedat purut uğraşır durursun büroyla :)

  • http://www.dtc.umn.edu/…lyzko/doc/internet.size.pdf
    http://www.sims.berkeley.edu/…nfo-2003/internet.htm

    adreslerindeki bilgilerden yararlanarak internetteki toplam verinin; (paylaşımda olan dosyalardan bahsetmiyoruz, sadece web bazında) 2002 yılında 532,897 terabyte olduğu, o zamandan sonra dayaklaşık 100% luk bir buyumeden bahsedebileceğimizi ve 2005 itibarı ile toplam verinin 1.000.000 tb civarında seyrettiğini söyleyebiliriz.

    e 256 adsl modemi olan bir insan evladının da saniyede 16 kb indirdiğini düşünerek,
    ve 1.000.000 tb 'ın da 210.138.654.745.600.000 kb olduğunu hesplarsak;

    sonuçta tüm interneti indirmek için gereken zaman; 6.756.000.988 yıldır
    bunları depolamak için gerekli hd fiyatı da yaklaşık: 1.000.000.000 € ya gelir (biraz daha fazla ama toplu alımda kdv'den bişeler kırparız)

    o hd blogunu soğutmak içinde 50 60 adet antonov an 225 uçak motoru gerekir.

    imkansız gibi görünse de, türk mantığımla; "upload edildiyse download'da edilir" diyorum.

  • pissti programinda karsimda oturuyordu, bir muddet kesistik. konusayim dedim ama sonra "ne yapiyon abi canli yayinda delirme" dedim, cekindim. sonra o bir soru sordu, sessizligi bozdu. ama ben mal gibi baktim, yanitlayamadim.

    sonra olmadi o is, ardi devami gelmedi. ajdarla da soyunma odasinda yakinlik yasadik. tvde gordugunuz herkes aslen bin kat daha yakisikli, kendimden biliyorum.

  • (bkz: fatih aker) ve en yakın arkadaşı kod adı doktor'un dinlemekten keyif aldığım podcast yayını.

    doktor her kahkaha attığında ben de gülüyorum. sanki rakı sofrasında eğlenceli bir sohbete şahit olmak gibi hissettiriyor. üstelik kafalar açıkken.

    fatih, sosyal medyada çok uzun zamandır takip ettiğim, durumlara ve olaylara getirdiği yorumları her zaman farklı, çoğu zaman haklı olan olan biriydi. en yakın arkadaşı ile sansürsüz muhabbetlerine bizi dahil etmesi oldukça keyifli oldu. biraz depresyon belirtileri gösteriyor. varoluşsal sancılar için çok ideal yaşlar bunlar. yolları açık olsun. bölümler biraz daha "ben bitiyorum bak, veda et artık bana" diye kendini belli ederek bitse, biz de kendimizi hazırlasak diyorum.