hesabın var mı? giriş yap

  • ayrılan insanların yitirdiği en önemli değer, saygı oluyor. artık saygı duymadığım, önemsemediğim bir insanla yeniden yakınlaşmayı anlamsız buluyorum.

    eğer eski sevgilisiyle yeniden başlayacaksa insan, birbirlerine hala saygı duyup duymadıklarını iyi tartmalı. bunu açıkça konuşmalı. birbirlerini artık ne kadar önemsediklerini sorabilmeli.

    saygının olmadığı ilişkilerde laçkalık başlıyor. 7 kere ayrılıp 8 kere barışan insanlara dışarıdan baktığımda saygı duymuyorum, çünkü birey olarak kendilerine saygıları yok.

  • ilk kitaptan son kitaba, bir annenin sevgisiyle başlayıp, yine bir annenin sevgisiyle sona eren hikayenin kahramanı.

    her şey nasıl başlıyor? lily potter ile, onun sevgisiyle. o olmasa, voldemort ile harry'nin arasında durmasa sağ kalan çocuk da olmayacaktı, bizim ayıla bayıla okuduğumuz olaylar da.

    son kitaba gidelim. voldemort, harry'nin öldüğünü sandığında gerçeği öğrense, oracıkta harry'nin işini bitirirdi. ama narcissa, o çok değerli lorduna yalan söylüyor. çünkü oğlunun yanına, hogwarts'a girmesinin tek yolu bu. o anda galibiyet önemli değil, önemli olan tek şey oğluna kavuşabilmek.

    bu anneler çok farklı. lily potter ve narcissa malfoy. ak ile kara, gryffindor ile slytherin, harry ile draco kadar farklılar. farklı taraflarda savaşıyorlar. ama ikisinin de oğullarına duydukları sevgi, harry'nin hayatta kalmasını sağlıyor.

    yıllar sonra bile, böyle şeyleri hatırladıkça ya da fark ettikçe rowling'e olan saygım artıyor.

  • belki blackberry, iphone gibi akıllı telefon kullanmıyorum ama benim telefon da aptal sayılmaz. mesela otomatikman saati geri almış bugün.kafa zehir.

  • ben ve 5 yaşındaki ilayda arasında dun aksam gecen diyalog:

    what ablası ilayda'yla matematik oyunu oynamaktadir zira ilayda'nin matematiği biraz zayif olduğu için whatyouget abla da evde ilayda'ya takviye yapmaktadır.

    w: ilayda'cim, 2 mi büyük 1 mi?
    i: mmm.... bilmem, ayyy bilemedim offf bı dakka düşüneceğim.
    w: peki tabii ki dusuneceksin.
    ...
    i: offf bilmiyoruuum! sen bana cevabı soyle, ben yorum yapayım?
    w: hahaha yek yeea? tamam o zaman söyle sorayım. (masadaki leblebileri kullanarak..) bak burada kaç tane leblebi var?
    i: biiiiir tane akıllım!
    w: afferin! peki şimdi kaç tane var ? (bir leblebi daha koydum yanına)
    i: bir... iki... ikiiiiii akıllım !
    w: afferin! e o zaman 2 mi büyük 1 mi?
    i: hoffff bilmiyorum dedim ama!
    w:peki... söyle sorayım. sana bir tane çikolata mı almamı istersin iki tane çikolata mı ?
    i: ikiiiiii!!! :) (ağız bes karış oldu o sırada tabii)
    w: hah o zaman 2 mi büyük 1 mi?
    i: annneeaaa yaaa :'(

    ben elimden geleni yaptığımı düşünüyorum :/

    edit: aldigim 353735363 mesajdan sonra edit yapma ihtiyaci hissettim.
    kiz mal degil arkadaslar. raad olun.
    sadece "buyuk" sifatinin ilayda'daki algisi, "boyutsal acidan buyuk" şeklinde.
    bu nedenle dun aksam ayni soruyu "çok" ve "fazla" sifatlarini kullanarak tekrar sordum.
    ve bingo, 2'nin 1'den fazla oldugunu bildi!!

    o nedenle rahat uyuyabiliriz. cocugun beyni yerinde.

  • info: sahibi olduğum şirkette chatgpt, bir çalışanın yerini alarak, birini işsiz bıraktı ve aynı pozisyona 1 kişi daha alacaktık, şartları ve kişi personasını değiştirdi. 2 kişi yerine şimdi bambaşka özelliklerde 1 kişi arıyoruz. entry'nin devamını bu bilgi ile okumanız, chatgpt'yi yeterince bilmeyenler için ciddiyeti artırabilir.

    ülke gündeminden dolayı yeterince farkında değiliz belki ama bugünlerde gerçek bir paradigma değişimi yaşanıyor ve çok başındayız. bu paradigma değişimi sanayi devriminden gibi iş yapış koşullarını tümden değiştirecektir.

    1 digital marketing çalışanın işsiz kalma serüveni ve mevcut personele ek işe alınacak kişi personasını nasıl değiştirdiğinden kısaca bahsedeyim.

    chatgpt çıktığı ilk hafta twitter'daki geliştiricilerin tek gündemiydi. bizde ilk hafta, ilk denemelerde gördük ki; 6 ay bizde çalışan ve gelişimi için her şeyi yaptığımız digital marketing çalışanından çok daha iyi sonuçlar alıyorduk. üstelik chatgpt ile yapılan işler yaklaşık x10 hızlı oluyordu. 2-3 gün doğru verimi almak için chatgpt üstünde çalıştık ve artık 6 ayda tecrübeli bir digital marketing çalışanı yerine chatgpt'i geçti.

    son 12 ayda, o pozisyonda, farklı persona ve yeteneklerde 5 kişi denemiştik. çok yorulmuştuk ve chatgpt bize can suyu oldu.

    şimdi şirket içinde kullandığımız, kendimizin yazdığı yönetim yazılımımıza semrush + chatgpt destekli bir modül yazdık. huzur var, mutluluk var. şu an o pozisyonda çalışan kişi yok, yazdığımız chatgpt destekli yazılımla ayda 5-6 saat çalışarak, eski çalışanların 1 aylık işini yapıyorum.

    eskiden günlerim, sadece o pozisyondaki kişi ya da kişilerin işlerini kontrol etmekle, düzeltmekle ya da yönetmekle geçiyordu.

    özetle müthiş bir paradigma değişimi yaşanıyor. metaforla anlatırsak; bu değişim, karşıdan gelen büyük bir dalga. bu dalgada boğuladabiliriz, sörfte yapabiliriz.

    zamanın su gibi aktığı şu günlerde, entry'i bir alman atasözü ile bitirmek istiyorum, "zamana uygun gitmeyen, zamanla batar".

    debe editi: öncelikle bu başlığa bu kadar ilgi olması umut verici. gelen sorulara eksiksiz cevap veriyorum ama en sık gelen soruyu cevaplandırayım; chatgpt'i, digital marketing çalışanının yaptığı işi yapıyor. uluslararası çevrimiçi pazaryerine ürün girerken gerekli olan keyword, title ve content writing işini yapıyor. bu verilerin doğrulamasını da semrush ile yapıyoruz. chatgpt'nin bu hali bile, ilgili pozisyonda %90'ın üstünde verimlilik sağladı.

  • şaka değil. komik değil zaten. daha önceden özelleştirilen ido'nun yabancı ortağı souter ınvestments türkiye'yi dava etmeye hazırlanıyormuş. çünkü özelleştirme yapılırken onlara da bir garanti verilmiş(!).

    demişiz ki biz bu adamlara, "biz bu köprünün ücretini 42 dolar olarak belirledik. bunun altına düşmeyeceğiz. yani sana bir etkisi olmayacak, çünkü kimse o parayı verip bu köprüyü kullanmaz. sana da bunu ihalede garanti ediyoruz, merak etme."

    osmangazi köprüsü içinde yapan firmaya bir güvence vermişiz. kimse kullanmıyor, ama parayı ödememiz lazım. kur da yükseldi. ne yapacağız? bari günde 5-10 kişi daha fazla kullansın diye indirim yapmışız. ne olmuş, 121 tl olması gereken ücret, 64 tl'ye düşmüş. ido'dan daha fazla. ido ne yapmış? "sen bana bunun garantisini verdin, bu indirimi yapman suçtur" diyerek bizi washington'da ki mahkemeye veriyormuş.

    yani ne olursa olsun biz kaybediyormuşuz. ordu'da oturan ve belki bu köprüyü de, ido'yu da hayatı boyunca hiç kullanmayacak hikmet amca kaybediyormuş. çoğ güzel projeğ. megağğğğ proje.

    haber linki