hesabın var mı? giriş yap

  • gerçek hayata adapte olamayıp her duyguyu sanal olarak yaşamaları.

    instagrama baksan adeta birer hollywood starı, twittera baksan cem yılmazı tahtından edecek genç yetenek ama yüz yüze gelince iki kelimeyi bir araya getiremeyen, kafası önünde tipler var.

    arada sırada denk geliyor, abi ekle beni instadan falan diyorlar. bakıyorum bakıyorum ulan bu o çocuk-kiz mı diyorum.

    sanal karakterleri gerçek karakterlerinin önüne geçmiş. dolayısıyla olmamış, oturmamış tirt tipler meydana çıkmış.

  • ilgili tweet

    izleyen gene biz olduk.

    açmayanlar için yazılan şudur:
    "tiyatrodaki “her şey çok güzel olacak” korosu figüranlarının dikkatine:
    - adamlar “10 martta tek başıma kararını aldığım seçim, yeni seçim yasasıyla yapılacak” diyor, tartışmasız yeni yasayla yapılıyor.
    - “anayasaya rağmen seçim kararını tek başıma ben verip, 3. defa aday olacağım” diyor. 3. defa oluyor.
    - “seçim 14 mayısta yapılacak ve buna erken seçim denmeyecek” diyor. aynen öyle oluyor.
    - “bakanlarım istifa etmeden mv adayı olacak” diyor. gık yok, oluyorlar.
    - “en itibarlı anket şirketi bile bilemezken, %49.5 ile biter diyor”, %49.5 ile bitiyor!!!
    değerlendirmelerinize sunarım…."

  • yazmak.

    bir şekilde söylemediklerimi ancak bu şekilde atabiliyorum, ancak bu şekilde içimde patlak veren duyguları dizginleyebiliyorum.

  • arkadaşlar bu yazılı olmayan kuraldır.

    şampiyon olduysan kendi semtinde eğlenirsin. rakip takımın semtinde eğlenemezsin. beşiktaş'ta, kadıköy'de bu kutlamayı yapamazsın. bu budur. sen şimdi trabzonspor taraftarı olarak bağdat caddesinde şampiyonluk kutlarım dersen senin oradaki amacın şampiyonluk kutlamak değil gövde gösterisi yapmak. bunu da sana yaptırmazlar. yapamazsın yani. etik değil.

    not: beşiktaş.

    edit: trabzona mı gidelim mesajları alıyorum.

    bağdat caddesine de gitmeyiver bir zahmet. istanbul'da semt mi bitti?

  • okul mokul gormemis gorucu usulu bir evlilik yapmis benim annem. cok mutsuz olduguna pek tanik olmadim. genelde mutlu olan, neseli bir kadin. eli de cok agirdir. gudumlu anne terliginin arkasindan gelen o ellerin acisini hic unutmadim. dayak yedikce gulen cocuktum daha da ustune dayak yerdim guldugum icin. aglamayi da cok sever garip bir sekilde. universiteyi kazanana kadar izmir'de ailem ile beraberdim ve cokca sahit oldum aglamalarina. deniz gezmis icin aglarken ertesi gun adnan menderes icin de aglayabiliyordu. 80 sonrasi apolitik bir kusaktim ve ben buna anlam veremezdim. sivas katliami icin gunlerce aglarken ayni kadin abdullah catli icin de agliyordu. 10 senedir zaman zaman ulke simdilerde de sehir farkli oldugu icin kendisi ile senede 3-4 kez gorusebiliyoruz. en son gorusmemiz esnasinda kayseri-gs maci oynaniyordu ve ailecek maci izliyoruz. bobo bir kirmizi kart gordu ve annem hungur hungur aglamaya basladi. ben tam anlamiyla olayi anlama calisirken kardesim hafta icerisinde bir avrupa macinda kirmizi kart goren meireless icin de agladigini soyledi.

    boynuna sarildim benim de gozlerim dolmus bir sekilde. beddualari da hala kulagimda:

    -bu hakemler kafir kafir! koymuyorlar ki oynasin su cocuklar.

  • telefonla canlı yayına bağlanan kişinin 9'a basması üzerine erdem bey ceza olarak bir fıkra anlatır ve cenk bey fıkra bitince alaycı bir ifadeyle güler...

    e: bu fıkrama kahkahalarla gülen 70 milyonu duyar gibiyim cenk bey...
    c: duyargalarım var diyorsunuz... (telefondaki kişiye* döner...) aldınız mı ağzınızın payını hanımefendi? 9'a basarsanız böyle olur.
    e: cenk bey yalnız bir dakika, bu bir ceza madem... insanlar niye gülerek kendilerine ceza çektiriyorlar? yani 9'a basarak... demek ki bu bir ceza değil, benim fıkralarımı gerçekten seviyorlar cenk bey.
    c: işte tuna kiremitçi de sizin gibi düşündüğü için devamlı kitap yazıyor erdem bey!