ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eddie murphy
-
bir komedi tanrısı.
başucu eserleri delirious ve eddie murphy raw dur. taklite dayalı komedide hakikaten üstüne yoktur. yirmi küsür sene evvel yapmış olduğu zamanının ötesinde gösterileri hâlâ ay gibi parlamaktadır ve chris rock, dave chappelle, cem yılmaz gibi sanatçılara ilham(!) vermektedir. delirious'ta james brown, mr. t, michael jackson taklitleri; raw'da ise bill cosby, bahama yerlisi dexter st jacque, afrikalı hatun ufufu taklitleri ile çenem kilitlenene kadar güldürmüştür beni. maalesef bu muhteşem performansı bu iki gösterisiyle sınırlı kalmıştır.
james brown taklidi: http://www.youtube.com/watch?v=i7kp35ji7go
mr. t taklidi: http://www.youtube.com/watch?v=jjjpcbrvglq
afrika yerlisi ufufu: http://www.youtube.com/watch?v=jvuf1gus0de
bahama yerlisi dexter plajdan hatun kaldırırken: http://www.youtube.com/…vpupfvt_xoo&feature=related
ağrı'da 30 bin kişilik after party
-
insanlar eğlenmeye hasret. insanlar gülmeye hasret. bu ülkede güzel şeyler de oluyor.
doya doya eğlenin ağrılı kardeşlerimiz.
debe editi: şu gencecik yaşımızda gezip eğlenmek varken sinir ve stresle boğuşuyoruz.
ben hakimim ağzınıza sıçacağım sizin
acarkent'te 227.555.000 tl'e satılan ev
-
kim bilir hangi mafyanın çöplüğü
adsız alkolikler
-
sanıldığı gibi insanlara alkolü unutturmayı amaçlayan bir oluşum değildir (zira alkolizm tedavi edilebilen bir hastalık değildir, ömür boyu kontrol altında tutulması gerekir. bir kere alkolik olundu mu bir daha hiçbir zaman kontrollü içmek öğrenilemez. bu yüzden 15-20 sene içki içmese bile hala alkolik diye tanımlanırlar).
bir alkolik, alkolik olduğunu unuttuğu an diğer insanlar gibi dozunda içebileceğine yani sosyal içici olabileceğine kendini inandırır ve içer. bu yüzden alkol ve alkolizme sürekli vurgu yapılır bu oluşumda. unutmamak ve unutturmamak için. ve şunu da belirtmek gerekir ki bu insanların canları içmek ister sürekli. bazı zamanlar az, bazı zamanlar çok ama hep ister. fakat içmemeyi seçerler. her gün, her dakika sınavdadırlar bu anlamda ve başarıyla geçerler bu sınavı. "canım da istemiyor zaten abi" gibi bir yalan söylemezler. çok isterler fakat içmezler. kuşkusuz bu "canım da istemiyor zaten abi" yalanını söylemekten daha takdire şayan bir davranış biçimidir.
hayata dair iç burkan detaylar
-
evimizde gürcü bir yatılı yardımcımız var. oğlumla iyi anlaşıyorlar. çünkü çok konuşkan, enerjik ve eğlenceli bir kadın. aynı zamanda oğluma normal bir çocuğa nasıl davranılırsa öyle davranıyor. en çok bu yanını seviyorum.
tam dört çocuğu var. en küçükler ikiz ve dokuz yaşındalar. en son bir yaşındalarmış anneleri buraya geldiğinde. babaları başka bir kadınla gidince bizimki mecburen buraya gelmiş. çocuklar hiç tanımamışlar yani ne anneyi ne babayı. diğer ikisi daha büyük ve her akşam annelerini arıyor ama ikizler konuşmak istemiyorlar. bazen konusu geçiyor. o anlarda neşeli kadın gidiyor yerine kırgın ve kızgın bir kadın geliyor. maaşının çoğunu onlara gönderiyor, iyi eğitim alsınlar iyi yesinler diye gurbette çalışıyor ama bunu o küçük çocuğun anlayamamasına da çok içerliyor.
normalde her akşam oğlumu ben uyuturum. günün en güzel anlarını da o zaman yaşarım. az önce önemli bir telefon geldi ve biraz uzun konuşmam gerekti. saate dikkat etmedim. görüşmem bitip odaya gittiğimde oğlumun uyumak için yatağa girdiğini ablamızın da gürcüce bir ninni söylediğini duydum. kapı eşiğinde durup izledim biraz. sözleri anlayamıyordum ama çok dokunaklı söylüyordu. sesi de güzelmiş meğer bilmiyordum.
yıllar önce şimdi adını unuttuğum bir fransız filmi izlemiştim. sabahın kör karanlığında mülteci genç bir kadın beşikteki bebeğini öpüp evden çıkıyor ve çalıştığı eve geliyordu. orada da kendi çocuğu yaşlarında bir bebek vardı. bir beşiğin başında kendi dilinde ninni söyleyerek uyutuyordu baktığı çocuğu.
hayatın -en çok da acıklı olan- filmlere ne kadar benzediğini gördüm bu akşam.
dünyanın neresine gidersen git içindeki özlemin ana dilinde bir şarkıyla giderilmeye çalışıldığını, seni görmek istemeyen kendi çocuklarını düşünürken bir başkasının çocuğunun saçlarını okşayacak kadar güçlü olunabildiğini gördüm. ya da belki mecburi bir kabullenişi.
cristiano ronaldo
-
galatasaray'ın çeyrek finalde eşleştiği takım.
rus kızını aratmayan türk kızı
-
cep telefonunuzu elinizden almıştır. hal böyle olunca rus kızını aramak zorlaşıyor.
celal şengör'ün asos'taki villası
-
sözlükte sistematik şekilde celal karalamaya başlamışlar..
babamın oğlu değil ama yurtdışındayken bir dersime girmiş biri olarak şöyle bir yorum yapayım. bu adam dededen zengin. yani yanlış yeri kazıyorsununuz. gidin sizden çalınan paralar için başlık açın.
albayrak'ın istifasına vatandaşın müthiş yorumu
-
kahvede 3 tane sandalyeye oturan dayı.
söylediklerinin hepsinin altına imza atarım.
askerde zimmetli silahı kaybetmek
-
askerde bizim arkadas sunguyu kaybetmis, depocuyu falan baglamis, idare et demis, carsiya cikmis ertesi gun nereden bulduysa almis bi tane bicak gelmis, depoya koymus, obur gun bulunmus, depoda fazla var, yine gerilim. sonra alip cekmecede sakladilar aylarca:) kaybetsen dert bulsan dert