hesabın var mı? giriş yap

  • montajlamışlar, kötüye kullanmışlar, kandırmışlar ya kıyamam amkun vahşisi. sana bu ülkede yem ve su veren haysiyetsizlerin de abv!

    yallah talibana!

  • anneanne kişisine iş yerinde yaşanan bir takım sorunlardan bahsetmektir. siz ne anlatırsanız anlatın, cevap kızım sıkı giyin olarak geri döner.

    -geçen hafta beyanneme süresini atlamışız...
    -aman kızım sıkı giyin.
    -patron maaşları geç öder muhtemelen...
    -o da sıkı giyinsin.

  • istihbarat tarihinin en ilginç olaylarından birinin öznesi.

    - beer 1950'lerin sonundan itibaren israil savunma bakanlığı bünyesinde albay rütbesi ile çalışan bir savaş tarihi uzmanı ve danışman.

    - bu görevinin öncesinde idf bünyesinde yarbaylığa kadar yükselmişse de, 1950 yılında ayrılmak zorunda kaldı. sonrasında sol kanat partilerde görev almışlığı var.

    - bu sırada david ben gurion ile yakınlaşınca, kendini bakanlıktaki danışman görevinde bulmuş oldu.

    - 1960 yılında israil istihbaratı sovyetlere bilgi sızdırıldığından şüphelenir durumda. elçilik görevlileri takip edilirken, oklar israel beer'e dönüyor. sovyet elçilik görevlileri ile teması, bir batı almanya görevi sırasında kimseye haber vermeden doğu'ya geçmesi derken iyice şüpheli hale gelmiş durumda.

    - 29 mart 1961'de beer bir sovyet elçilik gövlisi olan vladimir solokov -ki kendisi aslen istihbaratçı- ile buluşurken suçüstü yapılıp tutuklandı.

    - işler tam bu noktadan sonra çok ilginç bir hale geldi. yapılan tüm araştırmalar gösterdi ki aslında israel beer diye biri hiç olmamış. tüm hayat hikayesi sahte.

    - beer'in sorguda anlattığına ve kayıtlara göre avustrya doğumlu olan beer, genç yaşında israil'e göçmüş ve yukarıda yazılan kariyeri inşa etmiş.

    - ancak ortaya çıktı ki tüm bu anlattıkları yalan. beer diye biri hiç olmamış. ailesi ile ilgili tüm kayıtlar sahte. avusturya hükümeti ile ortak yapılan çalışmaya göre beer tam bir hayalet.

    - bir sonraki aşama daha da ilginç. 1966 yılında beer henüz 54 yaşında ike hapishanede aniden öldü. ölüm sebebi resmi raporlara göre kalp krizi. ilginç olan o zamana kadar bilinen bir kalp rahatsızlığı da yok.

    - zehirlenmeden şüphelenilmiş, ama kesin bir kanıt bulunamamış. ancak burada o zamanlar adli tıp teknolojisinin şimdiki düzeyde olmadığını unutmamak gerek.

    - kesin olmamakla beraber dosyanın kapandığı tarih itibari ile israil istihbaratının kanaati şu : "beer başından beri kgb tarafından ikmal edilen, ve israile gönderilen bir sızma ajanı. hikayesini yazan da kgb. büyük ihtimalle avustrya'da sol kanat partilerde çalışırken işe alındı."

    - beer'in gerçekte kim olduğu, asıl adının ne olduğu hiç bir zaman bulunamadı.

  • hakkinda ne kadar yanlis bilgi varsa buraya toplanmis.

    birisi 85% yag var demis. yalan. ornegin:
    https://calabrocheese.com/products/view/mascarpone (39% yag)
    https://www.nutritionix.com/…589a6f4b03c4c97e5aad34 (40% yag)

    gel gelelim kaymak ile ilgili iliskisine. kaymaga en yakin sey, ingilizce konusulan ulkelerde clotted cream olarak gecer. bu urun uk disinda abd'de de import olarak mevcut. avustralya ve yeni zelanda'da mevcut degildir. tabi abd'de her yerde de bulamazsiniz.

    dolayisiyla kaymaga en yakin muadil sey budur. peki gelelim farklarina:

    kaymak teknik olarak sutun yavas kaynatiilip, sonra da dusuk atesle beklenmesi sonrasi, kaynayan tencerenin uzerindeki olusan tabakadir. uzerindeki tabaka alindiktan sonra kullanilir. sut ne kadar yagliysa o kadar iyi sonuc alinir. yaklasik kaymakta 60% yag orani olur. bununda manda (buffalo) sutunden yapilani makbuldur.

    mascarpone ise aslinda bir tur krem peynirdir. en buyuk farki, krem peynirde tam yagli sut kullanilirken; mascarpone da krema kullanilir. kremaninda yag orani daha yuksektir. yapim teknigi de lor gibidir. kaynayan sut/krema ya limon veya tartarik asit eklersiniz, geriye kalani da suzersiniz, alin size mascarpone.

    mascarpone, yag orani aslinde yuksek degilken sertlik ve kivam kazandiran seyde tartarik asittir; halbuki kaymak ise, sertligini yuksek yag oranindan alir.

  • sanirim cok fazla trajediyi cok yakin aralıklarla yasadigi icin yeni bir trajedi yasayinca cok cabuk organize olabiliyor artik.
    olayin şokunu hizlica kenara koyup birbirine el uzatiyor.
    tabii yasadiklarindan ders almadığı icin, bu trajedileri tekrar tekrar yasiyor olmasi ayrica uzun bir konu tabi ama demek istediğim sey, bu hizlica organize olabilme becerisi, ecnebi memleketlerde yok.
    haliyle bize gore daha seyrek yasadiklarindan dolayi belki de ya da baska bir sey, bilemiyorum.
    ama bizdeki ahenk onlarda yok, bunu cok olayda gözlemledim.
    onlar trajedilerinden cok ders alip, yasananlari anmayı asla unutmuyor.
    biz hizli unutsak ta her seferinde ayni dayanismayi sergiliyoruz.

    malum cok buyuk bir nufus ve alan bu depremden korkunc zarar gordu.
    henuz 24 saat oldu ve her yer muazzam organize olarak, tum gucuyle deprem bölgesine destek olmaya calisiyor.
    istanbul-ankara otoyolu yuzlerce cekici low bed'ler uzerinde bekolu kepce tasiniyor.
    onlarca ambulans tek sira olmus gidiyor.
    farkli sehirlerin plakalarindan grup grup kamyonlar "deprem yardımı" afisleriyle yollarda.
    bircok sehirdeki lojistik merkezi yapilmis alanlarda yuzlerce insan kolileri elden ele uzatip tir yukluyor.

    muazzam sahneler.
    suan niğde otoyolundayiz, adana'ya gorev yerimize gidiyoruz ve bir suru farkli plaka minibus minivan, logolu sirket araci, ici insanla, malzemeyle dolu bolge yolundalar belli.
    benzinliklerde selamlaşma var,
    allah hepimizin yardımcısı olsun,
    yolunuz acik olsun,
    gibi dileklerle yeniden yola cikiyorsunuz.

    sanirim turk halki bu ozverili dayanismayi seviyor, bu konuda cephede en onde, süngü takmis zafere kosan dedeleri gibi olmaktan gurur duyuyor.
    henuz sifir noktasina varmamisken bu birlik hissini yasamak cok acayip, tarifi zor.

    hepimiz sanirim uzun zamandir tek yürek olabilmenin gücünü özlemişiz.

    tum kirli siyasilere, art niyetlilere ragmen...

    fdes yoldan bildirdi.