hesabın var mı? giriş yap

  • başlığı açan aktroll "ak partililer de zengin takiliyor ama adamlar sosyalistiz, esitlikciyiz, sosyal adaletciyiz diye ortalarda gezinmiyor." demiş. yani diyor ki ak partililer de hırsız ama hırsız olduklarını inkar etmiyorlar. adında adalet olan bir partinin sosyal adaletçiyiz demediğini de iddia ediyor bu troll. çok dürüstçek gerçekten.

  • proust'un kayıp zamanın izinde'si, james joyce'un ulysses'i ve robert musil'in niteliksiz adam'ı modern edebiyatın üç büyük sacayağı olarak kabul edilirler. proust, joyce ile bir kez karşılaşmıştır. 1922 mayıs'ında bir gece proust, yanında genç bir çiftle kahyasının kocası odilon albaret'in kullandığı bir taksi ile, igor stravinsky'nin müziği eşliğindeki bir bale gösterisini izlemek için ritz'deki bir partiye gider. son derece hasta ve bitkindir. tesadüfen de aynı partide bulunan joyce'un yanındaki koltuğa oturur. tanışmıyorlardır, ancak bu iki büyük romancının yanyana oturduğunu gören ortak bir dostları, bu durumdan edebiyat tarihine geçecek bir tartışma ve muhabbet çıkacağını düşünerek heyecanla onları tanıştırır. ancak bu dostun atladığı bir şey vardır ki, o da, büyük yazarların genelde yalnız, huysuz ve konuşmaktan fazla hoşlanmayan kişiler oldukları, ve büyük yazar olmanın hoşsohbet olmakla, dost meclislerinde ağzı iyi laf yapmakla uzaktan yakından ilişkisi bulunmadığıdır. nitekim tanışmalarından sonra bir sessizlik olur, onları tanıştıran kişi muhabbeti açmak için joyce'a döner ve sorar:
    "- siz, kayıp zamanın izinde'yi okumuşsunuzdur, değil mi?"
    joyce kuru bir "- hayır" der ve susar. tekrar sessizlik olur, ancak ortak dost yılmaz, bu kez proust'a döner:
    "- ya siz, herhalde ulysses'i okumuşsunuzdur".
    proust da aynı şekilde "- hayır" diye cevap verir. tekrar sessizlik. bunun üzerine dostları onları konuşturmaya çalışmaktan vazgeçer. proust'la joyce gece boyunca sadece sağlıklarına ilişkin bir kaç lakırdı ederler (bkz: #1847789), o kadar.
    ama olay burada bitmez. proust, hasta olduğu için partiden erken ayrılır. ama arabası tam hareket edecekken joyce arkasından koşturarak gelir ve hiçbir şey söylemeden arabaya binerek proust'un yanına oturur. oturur oturmaz camı sonuna kadar açar ve bir de sigara yakar. ama camı açması ve sigara yakması zaten astımlı olan ve o sırada iyice kötü bir vaziyette bulunan proust'un canına kast etmekle aynı şeydir. joyce'un böyle davranmasının nedenini bilemiyoruz, ama genel olarak kabul edilen açıklama şudur ki; joyce, proust'un kendi anıt-eserini okumamış olmasına fena halde içerlemiştir ve bunu bir şekilde proust'a ödetmeye karar vermiştir. gece boyunca da yapacaklarını planlamıştır.
    ama proust, nezaketi elden bırakmaz, yol boyunca joyce'tan camı kapatmasını ya da sigarasını söndürmesini rica etmez, ama konuşmazlar da. dahası araba proust'un evine geldiğinde, odilon'dan joyce'u gideceği yere kadar bırakmasını rica eder. böylece joyce'u gecenin bir vaktinde soğukta paris sokaklarında bırakarak intikam almak için -zira, evet joyce bunu haketmiştir- ayağına kadar gelen fırsatı kullanmaz, büyüklük bende kalsın der, zaten kendisi 11 yaş büyüktür de joyce'tan.

  • helal olsun,allah işini gücünü kolay etsin diye dua ettiğim teyzedir,aynı şekilde çok uzak olmayan osmanbey'de 65 yaşında çaycılık yapan tanıdığım tatlı bir teyze de var ve neden çalışıyorsun diye sorduğumda hayat çalışmamama müsaade etmiyor evladım diye cevabı tokat gibi yapıştırmıştır.

  • takımın trabzonspor hakkında tek bir entrym yokken beni bu başlığa yazmaya iten şey nedir bilmiyorum.

    ersun hoca takımın başına geçmiş, takım ligde ve avrupada iyi sonuçlar alıyoruz, iki maç kazanınca tüm trabzonsporlularda olduğu gibi erken gelen "lan acaba bu sene şampiyon olur muyuz?" düşüncesi, sırada beşiktaş maçı, hakederek kaybediyoruz, "en azından beşiktaşa yenildik" tesellisi hakim oluyor. biz olamazsak siz olun şampiyon, daha şimdiden hakettiniz. ruhunuz güzel, takımınız güzel, kaleciniz forvetiniz güzel, teknik direktörünüz şahane, bi tek başkanı çözemedim ama diğerlerinden iyidir kanaatimce.

    ruşen amcanın oğlu sedat'ın güzel ve başarılı nişanlısı gibisin beşiktaş, herkes taktir ediyor, ben sedat'ı kıskanıyorum..

  • öncelikle (bkz: #45313910)

    cevap olarak gelen mesajı aynen iletiyorum:

    "sn; aegis the genuine, 23.8.2014 tarıh ve 584551 numaralı basvurunuz ılgısı nedenıyle ıcmesuyu arıtma tesıslerı sube mudurlugu bırımıne ıletılmıs olup verılen cevap asagıda belırtılmıstır; aegis bey,sıze verılen sebeke suyu ts 266 ınsanı tuketım amaclı sular ve saglık bakanlıgı ınsanı tuketım amaclı sular hakkındakı yonetmelıgıne uygundur.. ılgınıze tesekkur eder ıyı gunler dılerız."

    oh lan ben de telaşlanmıştım bok içiyoruz diye. şahsen ben tatmin oldum. teşekkürler i. melih, teşekkürler aski. emeği geçen herkese benden amk gazetesi.

  • çok başarılı bir media player. örneğin yotube'dan izlemek istediğiniz içeriklerin linklerini;

    ortam --> ağ akışı aç dedikten sonra adres satırına yapıştırıp oynatırsanız reklamsız biçimde tüm içerikleri izlemeniz mümkün. hem de vlc özelliklerini kullanarak. tabii ki browser ile entegre adblock uygulamalar da var ama bence bu özelliği ile de bilinmesi gerekir.

    her şeyi çalıştırıyor; internet radyosu ve podcastler de dahil. açık kaynak kodlu bir program olduğundan birbirinden güzel eklentileri (adds-on) de var.

  • kızcağız döne döne boyun fıtığı olmuş, aynı dinde bi kaç ay kalınca ağrı sızı kalmadı bak. doğru bir beyanat.