hesabın var mı? giriş yap

  • biraya alkole düşüp, evi barkı satıp sokağa düşmeli bağımlılıkları tetiklenen hassas siyasal islamcılar tarafından bir adet bira şişesiyle fotoğraf paylaştığı için sosyal medyada linç yiyen başarılı şef.

    ne kadar her şeyden etkileniyorsunuz siz ya. bir bira fotoğrafı, reklamı görünce koşa koşa nefret kusuyorsunuz. reklamını yaptığı şey daha doğrusu sponsorluk aldığı ürün, türkiye cumhuriyeti sınırları dahilinde satışı yasal, üzerinden ciddi vergi de alınan yani devletin kasasına para ekleyen bir ürün. devletin bir sıkıntısı yok size ne oluyor?

  • mhp ise hesap sormazsam şerefsizim dediği ve pkk'dan daha tehlikeli olduğunu belirttiği siyasi oluşumla ittifak yapan son derece tutarlı bir partidir.

  • bilim dünyasının severus snape'i. gizliden gizliye yardımlar yapan ve bunu asla açığa vurmayan güzel insan. vur de vuralım, öl de ölelim howard baba. <3

    einstein garip bir adam vesselam. sınavda önce doğru yapıp sonra titizlik yapayım diye cevapları kontrol ederken cevabı silip yanlış şıkkı işaretleyen manyak öğrencilerin öncüsü adeta. bir gün yine kendi kuramını sorgularken kendi keşiflerinden şüphe duyuyor ve yanıldığına, keşfettiği şeyin aslında varolmadığına dair bir makale yazıp bir dergiye* yolluyor.(bu adam manyak demiş miydim)

    bundan sonrası için iki farklı hikaye var. einstein makalesinin neden physical review letters dergisinde yayınlanmadığını şöyle açıklıyor;

    iddiaya göre einstein amerika'da yeni olduğu için bu makalelerin yayınlanmadan önce kimliği gizli uzmanlarca denetlediğini bilmiyor. o yüzden evine "bak kardeş sen hata yapmışsın. senin problemin çözümünü içeren bi rapor hazırladım zarfın içine koydum onu oku emi aslanım" şeklinde isimsiz bir mektup gelince şaşkına dönüyor.

    hemen dergi editörüne atar yapıp "siz nası benden izinsiz makalemi dergide yayınlanmadan önce başkalarına okutursunuz" diye makaleyi geri çekip o dergide yayınlamıyor. kendisine gelen faili meçhul mektuptaki raporu da okumadan çöpe atıyor.

    tabi bu einstein'ın açıklaması. öte yandan bilim camiasının öne sürdüğü açıklama makaleyi denetleyen gizemli uzmanın einstein'ın makalesini hatalı bularak yayınlamayı reddettiği yönünde. bakın dostlar, buna bilimsel literatürde yürek yemek derler. o güne dek tek bir makalesi bile geri çevrilmemiş, 1919 yılında yaptığı ani ve muazzam çıkışla bilim camiasının tahtına oturmuş ve fizikte devasa devrimler yapmış bir adam einstein. böyle bir adamın makalesini geri çevirmek her babayiğidin harcı değildir. zannımca einstein da bunu gururuna yedirememiş olacak ki ömrü boyunca bir daha physical review letters'ta makale yayınlamıyor. ve en kötüsü ise kendisine anonim olarak gelen raporu okumadan yırtıp atıyor.

    gel zaman git zaman, einstein başka bi dergiye gönderiyor makalesini. fakat dergi tam yayınlanmadan önce asistanı leopold infeld koşa koşa gelip einstein'a "usta dur o makalede hata var hemen geri çek düzeltelim!!" diyor. einstein önce bi atar yapsa da makaleyi geri çekip kontrol ediyor ve hatalı olduğunu görüyor. sonra da makaleyi asistanın söylediklerine göre düzeltip öyle yayınlıyorlar.

    "ee ne var bunda" diyebilirsiniz. şu var; meğer ilk başta o faili meçhul mektubu gönderen kişi şu an başlığında olduğumuz howard reyizmiş. einstein atar yapıp howard'ın raporunu okumadan başka dergiye gönderince howard gizlice einstein'in asistanına ulaşıp makaledeki hataları açıklamış, sonra da "koş geç olmadan ustana anlat bunu ama benim adımı verirsen dalağını keserim kendim çözdüm diyecen" demiş.

    bu sayede einstein'in çok büyük bir hata yapmasına engel olmuş howard baba. einstein'ın asistanı leopold infeld bunu anlatmasa ve dergi doğrulamasa gerçeği hiç bilemeyecektik belki de. nur içinde yatasın howard reyiz.

    not: robertson'ın einstein'ı ne kadar büyük bir hatadan çevirdiğini hala anlamayanlar için ek bilgi; söz konusu makale meşhur kütleçekim dalgaları makalesi. ya ya.

  • hakkaten çok yerinde bir kaç tespit ve eleştiri var reklamla ilgili. tek başlık altında toplayabiliriz: cihangir solcusuna hitap ediyor.

    vay amk neymiş bu cihangir solcusu ya, herkes herkese diyor ama kimse alınmıyor üstüne. hadi neyse. peki cihangir solcusundan oy almasınlar mı? yutub'a koydukları reklamla erzincan kemah köyüne mi hitap etsinler? o değil sen kendini ne sanıyon, torna işçisi misin, çukurova'da pamuk mu topluyorsun, yozgat'ta çiftçi misin allahın günü internettesin yarrağıma bak ya? sensin olm cihangir solcusu. sana hitap ediyor reklam. o yüzden kime hitap ettiğini şıp diye anlayıp adını koyabiliyorsun. reklamı yutuba koymuşlar, bizim cin gibi "gerçek solcular" hitap ettiği kitleyi beğenmiyor. hey allahım.

  • bugün hem rte'den hem de davutoğlu'ndan duyduğum laf obegi.

    bir yol mühendisi olarak tek sorum var.

    neden o guzergahlari direkt otoyol olarak projelendirip bir kerede yapıp cikmadiniz?

    dur ben cevap vereyim.
    rant.

  • yanıma genç bir kız geldi. yanağım'dan makas aldı ve beni öptü. ben şok oldum daha 3 yaşındaydım. zor günlerdi.

  • yazar olarak hayal kırıklığı yaratabilir.

    bakıyorum iyi yazarlar bile yanlış çekiyor.
    yazdıklarından belli, kim bilir kaç kitap okumuş insan, yeri geliyor "sanarlar" diyor.

    sözlü olarak o şekilde kullanılmasının sakıncası yok. ama yazı dilinde doğrusunun kullanılması önemli.
    çünkü ben bile artık şaşırmaya başladım.

    bakın şimdi topu topu altı adet sözcüğü ezberleyeceksiniz:
    sanırım, sanırsın, sanır, sanırız, sanırsınız, sanırlar

    kaynak: bir yazım kılavuzu alıp bakın derim. yoksa
    buyrun: https://en.wiktionary.org/wiki/sanmak

    ünlü türk edebiyatçılarından da örneklerle kanıtlayalım.

    örnek 1: sanırsın
    terkîb-i bend - ziya paşa
    ---
    çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
    handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın

    bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddî
    her merhemi her yareye merhem mi sanırsın
    ---

    örnek 2: sanır
    ağlama - ahmet hamdi tanpınar
    -----
    eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;
    seni garip sanır her gören.
    ağlama sakın çocuk, ağlama!
    korkmayana zarar gelmez, bunu bil.
    sevgini hep söyle, sakın saklama.
    aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.

    örnek 3: sanırız
    özdemir asaf
    biz değişiriz aşk değişti sanırız.
    yiterken de böyleyizdir,
    yitince de..

    örnek 4: sanırsınız
    her sabah, yanılmak ! - attila ilhan
    sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız
    bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak
    denizle gök arasında çiy yorgunu şehre
    ----

    örnek 5: sanırlar
    dönmeyenler - can yücel
    ----
    bu murat belgeli murat
    çok ingilizce bilir
    ama hel'sinkiyle güvey girer
    bu özel üniversite randevucuları
    aydın doğan solcuları
    dünyaya birşey öğreteceklerini
    sanırlar
    ekonomi ekonomi diye
    kendilerini unuttukları gibi
    bizleri de unuturlar

    *sanırım, "sanırım"ı herkes doğru kullanıyor. o yüzden örnek vermeye gerek duymadım.

    edit: bir işi yarım bırakırsan böyle olur işte. her yanda sanarımcılar türer.

    örnek 8: sanırım örneği de orhan veli'den olsun
    baharın ilk sabahları
    ----
    sanırım ki günler hep güzel gidecek;
    her sabah böyle bahar;
    ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
    derim ki: "sıkıntılar duradursun!"
    şairliğimle yetinir,
    avunurum.

  • shaktar maçı esnasında spiker robin van persie ısınmaya başladı dedi, içim kıpır kıpır oldu.

    sonrasında robin van persie fenerbahçe formasıyla oyuncu değişikliği için kenara geldi, heyecandan televizyon karşısında alkışlamaya başladım.

    robin van persie 2 tane pozisyona girdi gol olmadı maç 0-0 bitti, ayağa kalktım playstation'ı kapatayım diye cihaza uzandım, baktım kapalıydı.

    şaşırdım hayırlara vesile olsun dedim, yattım.

  • ruh hastası şerefsiz.

    şu anda sinirden elim ayağım titriyor. 39 yaşında kadın hasta çarpıntı ile geldi, çekilen ekg'si svt dediğimiz bir ritm ile uyumluydu. ben de hastaya durumu izah ederek ve ondan izin alarak karotis sinüs masajı yapmaya başladım. o sırada hastanın eşi içeri girdi ve hiddetle şöyle sordu:

    -ne yapıyorsun sen lan?
    -masaj yapıyorum.
    -sen benim karıma nasıl masaj yaparsın it?
    -beyefendi yanlış anladınız.

    adam, durumu anlatmama bile izin vermedi. eşi de anlatmaya çalıştı ama ona da vurdu ama daha çok bana vurdu.

    2 sağlam yumruk yedim ama bir tane de sağlam yumruk geçirdim.

    şu anda sinirden gülüyorum.

    bu arada masaj dediysek: https://m.youtube.com/watch?v=493z2_kacoq

  • tam tersini yaşamış biri olarak imrendiğim şeydir. bir gün taso oynuyoruz neyse bi arkadaş geldi "ben de oynicam ama tasom yok bana satar mısın?" dedi. benim cepler de dolu. tasodan para kazanacam falan. sonra çocuk: "ama yanımda para yok annemden alınca veririm" dedi. kabul edip 4 tanesi 250 bin liraya anlaştık. neyse oynuyoruz bu çocuk 4 tane tasoyla benim elimdekilerin hepsini tabiri caizse üttü. anasının dini demeyin gerçekten öyle oldu. sonra "hani ben senden 4 tane borç almıştım al onları veriyorum" dedi. bir daha oynadık o 4 taneyi de üttü. kaldık öyle s.k gibi ortalıkta. böyle bir talihsizlik yaşamışımdır hiç unutmam.