ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
molossia
-
dünyanın en küçük cumhuriyeti.
--- spoiler ---
1977 yılında çocukluk projesi olarak kevin baugh’un aklında bir ülke var. 1990'ların ortasında bu kişinin hayalleri gerçek oluyor ve cumhuriyetinin adına molossia adını koyuyor. molossia’nın merkezi nevada eyaletinin dayton yakınlarında ve nüfusu sadece 6. kevin baugh ile iki oğlu üç köpeğine bu ülkede bakıcılık yapıyor. kevin baugh’un evi aynı zamanda yönetim binası olarak kullanılıyor. bu evin ön ve arka bahçelerinin dışında ayrıca pennsylvania ve güney california’da da bu ülkeye ait topraklar mevcut. toplam 6 hektarlık alanı kaplıyor molossia. bu ülkeye pasaportsuz giriş yapılamıyor.
--- spoiler ---
telegram'ın whatsapp'tan daha iyi olması
-
tartismaya acik ama bu islerden hic anlamayan biri olarak su kadar soyleyeyim: bu islerden hic anlamiyorum. tesekkurler.
zorunlu yüzme dersini aihm'e şikayet eden aile
-
beğenmiyorlarsa geri gelmeleri gereken ailedir. isviçre gibi bir ülkenin uyum sağlayamayan kanton göçmenlerine ihtiyacı yoktur.
lotr'daki zenci elf
-
barack obama'nın hayatını anlatan filmde obama'yı dicaprio'nun canlandırdığını düşünün. işte bu tam da böyle bir saçmalık.
neden evlenmiyorsun sorusuna alternatif cevaplar
-
"herkes 'birini' bulur ama önemli olan 'birbirini' bulmak." dücane cündioğlu
....
şaka şaka... sırf tipsizlikten...
süper loto
-
ofisi eşi benzeri görülmemiş bir rezilliğe sürüklemiş oyundur. mesai bitimine yakın herkes cebindeki tüm nakitle süper loto oynamış, 10 lira alacak için kapıya gelen kargocuya verecek 10 lira çıkmamıştır.
uzi'nin m. sandal'dan sonra çıkmak istemesi
-
(bkz: uzi kim amk)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"dizilerde sigaraya içkiye özendirmek yasak ama baldıza yengeye özendirmek serbest"
baykuş sesinin ölüm getirmesi
-
1.5 yıl baykuş besledim. yuvasından düşmüş, annesi terk etmiş bir yavruydu. uzun süre ben besledim, büyüdüğünde gözü hep dışarıdaydı. açıkcası pek dışarıya salmak istemiyordum çünkü ev kuşu olmuştu.
iyi dedim madem çok istiyorsun, ne olur ne olmaz diye ayağına bilezik ve hafif zincir bağladım, omzuma oturttum. 1 ay kadar hiç hareket etmeden omzumda dolaştı, sürekli etrafı izledi. mahalleli ekşisözlük halkı gibi çok korkuyordu. cesaret edenlerin sevmesine eğer o izin veriyorsa ben de izin veriyordum. seçiciydi. sonra yavaş yavaş hareketlendi, bisiklet sürerken ön sepete tüneyip kanatlarını açıyordu. yakında evden ayrılacağını ikimiz de biliyorduk, orman bölgesinin nerede olduğunu bile gösterdim ona.
bölgesini benimle gezerek tanıdıktan sonra rahatlamaya başladı. ayağındaki zinciri çıkarttım. öğle vakti ben okuldayken evde uyuyor, akşam geldiğimde biraz oyun oynadıktan sonra dışarı çıkmak istiyordu. iyii dedim, açtım pencereyi, oturdu pencerenin dışına. ilk defa kendi başına dışarı adım atmış oldu. bunu bir hafta kadar yaptıktan sonra da ilk defa yalnız başına mahallede uçtu.
her akşam beraber yemek yerdik ama uçuşları başladıktan sonra yemek yemez oldu. karnına baktım, paşam yemiş “bir şeyler” karnı tok, güzeelll.
1 ay kadar süre de oğlanı her gece dışarı saldım, sabah ışıklarında da eve geri uyumaya aldım. bazen eve erken geliyordu, cama tık tık yapmazsa imkanı yok gelişini duyamam. çook sessiz uçuyordu. baykuşla yaşadığımı bilen misafirlerim pencereden dışarı baktığında içeriyi gözetleyen bir çift gözü görünce korkarlardı.
sonrasında da ikimizin de beklediği o gün geldi. nasıl anladık bilmiyorum ama ikimiz de birbirimizle vedalaştık. pencereyi açtım, bana uçarken hünerlerini sergiledi ve gitti.
3 ay gibi uzuuun bir sürede hiç denk gelmedik. belki de geldi ama uzaktan izledi, ben görmedim. bir gece odamda takılırken bir baykuş sesi, cama tık tık, yatağımdan zıplarken ağlayacaktım neredeyse. evett paşam gelmiş hem de misafiriyle. yanında tanımadığım daha küçük boyutlarda bir baykuş daha vardı ama o bana hiç yaklaşmadı, 5 metre ileride ağaç dalında benim oğlanı bekliyordu. oğlan sevgilisini tanıştırmaya getirdi galiba. eve çağırdım, gelmedi.
sonrasında bazen hanımla, bazen yalnız, ayda bir ziyaretime geldi. o herkesin korktuğu sesi, cama iki tık tık sedini duymak ve kocaman gözlerini görmek için sabırsızlanıyordum.
arada bir pencereme hediyeler geliyordu, sahibini biliyorum ama görüşemiyorduk.
gelelim kalıcı ayrılışımıza, okulum bitti. evi alttan dersi olan arkadaşıma devrettim. sırf onu son kez görmek için mezun olduğum halde gelmesini günlerce bekledim ama gelmedi, denk gelemedik. veda edememiş olmak beni gerçekten üzüyor. onu çok özlüyorum. ben gittikten sonra arkadaşıma 2 sefer hediye bırakmış, sonra bırakmış bir daha da gelmemiş.
çok hayvan baktım, çok hayvanla beraber yaşadım ama baykuş tanıdığım en ilginç en özel hayvandı. saniyesinde vahşi bir yırtıcı olabilirken bir saniyede bebek moduna geçebiliyordu. eğer yaşıyorsa bu sene 7 yaşına girmiş oldu. batıl inançlara inanmayın aslında inanılmaz tatlı hayvanlar.
o baykuş sesini çok özlüyorum çoookkk.
internet kafelerin internet kafe olduğu yıllar
-
burada debe'ye girmiş komik bir entry vardı ama keyfim istedi ve bunu değiştirdim.
tsk'ya er olarak giren generalliğe yükselebilecek
24 yaşında hala para kazanamayan insan
-
tıp fakültesi öğrencisidir.