hesabın var mı? giriş yap

  • three mile island (tmi)’da ki 2 ünite reaktörden ilki 1974 yılında, ikincisi 30 aralık 1978 yılında elektrik üretmeye başlamıştır. 2. ünite reaktör, metropolitan edison şirketi tarafından çalıştırılan, babcock ve wilcox dizaaynı olup, 959 mw (net 880 mw) gücünde basınçlı su reaktörüdür. 2. ünite 28 mart 1978 yılında ilk kez kritik olmuş ve bundan tam bir yıl sonra 28 mart 1979’ da, reaktör besleme suyunun kaybı nedeniyle reaktör soğutma sistemi devre dışı kalmış ve bunu takiben reaktör kalbi erimeye gitmiştir.
    kaza, 28 mart 1979 günü sabah 04:00 sularında, yapının nükleer olmayan kısmında yani ikinci devresinde, reaktör %98 güçle çalışırken başlamıştır. ana besleme pompalarının çalışması, elektriksel ve mekaniksel yetersizlikler yüzünden durmuş ve buhar üretecinin ısıyı uzaklaştırmasını engellemiştir. önce tribün, sonra reaktör otomatik olarak kapandı. hemen, i. devre basıncı artmaya başladı. basıncın çok fazla artmasını önlemek için, basınçlandırıcının üst kısmında bulunan kurtarma kapakçığı açıldı. basınç belli bir değere düştüğünde bu kurtarma kapakçığı kapanmalıydı, fakat kapanmadı. sinyaller operatörlere kapakçığın açık hala olduğunu gösteremedi. bunların sonucunda, açık kalan kapakçık sistem basıncının daha da düşmesine neden oldu.
    bu arada, yapıda başka bir problem daha meydana çıktı. ana besleme suyuna destek olan acil durum besleme sistemi, kazadan hemen 42 saat önce kontrol edilmişti. kontrolün bir bölümü olarak, kontrol sonunda vana kapatılıp tekrar açılır. bu kontrolde vana kapatıldı, fakat insan hatası sonucu açılması unutuldu, böylelikle acil durum besleme sisteminin çalışması önlenmiş oldu. vananın kapalı olduğu, kaza başlangıcından itibaren 8. dakikada anlaşıldı. önce tekrar açıldı, acil durum sistemi doğru olarak çalışmaya başladı, bunu takiben soğutma suyu buhar üretecinin içine akmaya başladı.
    i. devre basıncı düşmeye devam ettikçe, su olmayan alanlar yani boşluklar (void), basınçlandırcı dışındaki sistemde, oluşmaya başladı. bu boşluklar yüzünden, sistemdeki soğutma suyu yeniden dağıtılmaya başlayınca, bu sefer basınçlandırcı su ile doldu. operatörlere ısıyı alan soğutucunun miktarını bildiren seviye göstergesi, yanlış bilgi ile sistemin su ile dolu olduğunu gösterdi. bunun üzerine operatörler su eklemeyi kestiler. takılıp kalan kapakçık yüzünden bundan habersizdiler, gösterge yanlış okumalara neden oldu.
    yeterince soğutma suyunun olmaması sonucu, yakıt sıcaklığı yükseldi ve zirkonyum yakıt zarfı zarar görerek bazı noktalarında suyla reaksiyona girerek hidrojen oluşmasını sağladı. hidrojen reaktör binası içine salındı. 30 mart’ ta , zincirleme kazanın başlamasından iki gün sonra, hidrojenin bir bölümü i. devre soğutma suyunun içinde kalarak reaktör kabını çevreledi ve reaktör kalbi üzerinde hidrojen balonu oluştu.
    kazada asıl tehlike yaratan ve endişe uyandıran bu hidrojen balonuydu. eğer reaktör basıncı daha da düşseydi, bu hidrojen balonu patlayabilirdi ve soğutucunun reaktöre akışını engelleyebilirdi. bir kaç gün içinde, hidrojen balonu basınçlandırıcıdaki hava ve su basıncının ayarlanması ile azaltıldı.
    soğutmayı sağlayacak su olmadan, ve reaktör üzerindeki hidrojen balonu oluşmadan reaktördeki esas hasar 2-3 saat içinde gerçekleşti. kelimenin tam anlamı ile bir yakıt erimesi olmamasına karşın, yakıt reaktör kabının yada çelik reaktör zırhın altına doğru erimeye gitmemiş, büyük miktarlarda yakıt erimesi söz konusu olmamıştır. reaktör soğutucusundaki radyoaktivite çok muazzam mertebelere ulaşmış, reaktör soğutma sisteminde, reaktör binasının diğer kısımlarında yüksek radyasyona ve bina dışına yani çevreye radyasyon yayılmasına neden olan kaçaklar meydana gelmiştir. kazanın başlamasından kısa bir süre sonra, yakıt atıklarını ve fisyon ürünlerini taşıyan bir miktar su, reaktörden sızarak reaktör binasının tabanına akmıştır. kaza sona erdiği anda, tabandaki su reaktör kabından artan ısı ile ısınmış, buharlaşmış, duvarlar üzerinde yoğunlaşmış, duvarlardan süzülerek tekrar bina tabanına dönmüştür. beton ve demir tabakaların gözenekli ortamından süzülen radyo nüklidler daha sonra korozyona neden olmuşlardır. binanın bu bölgesi sonradan yapılan dekontaminasyon işlemlerinin odak noktası olmuştur.
    kazaya yanıt çabuk geldi. pensilvanya’ da ki nrc bölge ofisi kaza günü 7:45 de haberdar oldu ve 8:00 de alarma geçildi. bölge ofisi müfettiş ve personeli gerekli araçlarla birlikte yola çıkardı. saat 9:15 de çevreden ilk radyoaktivite örnekleri alındı.
    kazanın daha en başlarında, genellikle xe’ dan oluşan radyoaktif gaz çevreye yayılmaya devam etti. bununla birlikte hidrojen balonunun patlama tehlikesinden dolayı, 30 mart’ ta reaktör çevresindeki 5 millik bölgedeki çocuklar ve hamile kadınlar önlem olarak tahliye edildiler. 10 millik çevre içinde yaşan halkın evlerinde kalması ve camlarını kapalı tutmaları salık verildi. kazanın tamamıyla kontrol altına alınmasının ardından, pek çok tahliye edilen insan 4 nisan’ da evlerine döndüler.
    nrc’ nin yaptığı radyolojik çalışmaların sonucunda, bölgedeki 2 milyon kişi için ortalama doz yaklaşık 1 mrem olarak hesaplanmıştır. yılda 100-125 mrem olan doğal ortam radyasyonu ile kıyaslandığı zaman, kollektif doz bu bölge için oldukça küçük kalmaktadır. çevrede yapılan ölçümlerde hayvan, bitki, besin, toprak ölçümlerinde kazadan sonra çevreye çok düşük miktarda radyasyon yayıldığı saptanmıştır.

  • ben bu kadini taniyorum.

    14 mayis'ta gavura vurur gibi muhru ampule vurdu. opusmeyi gunah belledi ama milyonlarca isgalciyi, ekonomik krizi, yalan, dolani, hirsizligi onayladi. ama birbirini seven iki kisinin opusmesine dayanamadi, ahlaksiz dedi.

    bu kadini hepimiz taniyoruz. ulkenin yarisindan 2% daha fazla sayilari.

  • yazıcısı olduğum inşaat takım odasındaki bilgisayarın mouseunun bozuk olması, değiştirilmesi için bölük komutanına defalarca hatırlatmam, kaynak yok diye sürekli ertelenmesi, sonunda cinnet geçirip kendi cebimden mouse almaya karar vermem ( bilgisayar kullanırken cidden kafa bozuyor o bozuk mouse) takım komutanının " uygun olmaz " diyerek teklifimi reddetmesi.
    inşallah bu yazıyı yazarken sorun çıkm

  • altındaki şu yorum koparttı:

    -adam ayağa kalkıp çocukları dışarı çıkartmıyor çünkü muhtemelen altında donla oturuyor

  • öncelikle başlığı açılmışsa affola lakin;

    (bkz: aramaya inandım ancak bulamadım)

    sol frame saçma sapan trollerden geçilmiyorken gelin biraz da bilim konuşalım.

    diyelim ki ışınlanma deneylerinden birine gönüllü oldunuz ve yapılan deney sonucu bilinmedik bir galaksideki bilinmedik bir yıldız sistemine dahil olan bir gezegene gönderildiniz. ve tesadüfe bakın ki orada bizden başka canlı formları da var. bu ileri teknolojiye sahip gelişmiş canlılar hikayenizi dinlediler ve size inandılar. şanslı gününüzdesiniz ya.. bir de size bir iyilik yapabileceklerini ve sizi dünyaya geri gönderebileceklerini söylediler. fakat bunun için, sizden evinize giden yolu ya da en azından evinizin konumunu onları bildirmenizi istiyorlar. evinize dönüş fırsatı yakaladığınız bu anda dönüş yolunun tek koşulu dünyanın evrendeki konumunu onlara tarif edebilmeniz.. böyle bir senaryoda, nasıl tarif ederdiniz evinizi?

    dünyanın ve güneş sisteminin evrendeki yerini bilmezlerini bekleyemeyiz tabii ki. hatta dünyayı güneşi bir kenara bırakın samanyolu galaksisi nasıl tarif edeceksiniz? spiral bir galakside mi diyeceksiniz?

    (bkz: here we go)

    edit:imla

    edit 2: ya rica ediyorum daha fazla "beyin yakan soru değil" temalı mesaj atmayın. soruyu ilk seferde de anlayamamak değil "beyin yakan", beyin yakan demek, sorunun cevabını vermeye çalışırken yaşadığın afallama ve zorluk derecesidir. her gün kadın, erkek, siyaset konuşuyoruz farklı bir konu olsun, onu tartışalım istedim yoksa kimsenin beyni ile derdim yok. benim yanmadı ne olacak şimdi diye mesaj atmak çok gereksiz.

  • top bu adamdayken yaşadığım güven hissini bir tek insan hakları evrensel beyannamesini okurken yaşıyorum.

  • -çocuğu ateist diye mi terk ettin?
    +hayır, nedeni allaha inanmaması değil, bana inanmaması. allah var diyorum inanmıyor. yalancı mıyım ben?
    -fwjxvwjxhej?!?!

  • jfk, gandi, franz ferdinand, sezar, lincoln hatta john lennon gibi efsaneleri düşündükçe aklıma gelen sorunsal. bizde böyle büyük suikastler hiç olmuyor nedense:/

  • parayı vuran kişi "bunun muhattabi apple" demiş demet hanima. demet hanimda apple'a başvurduk ama geri dönüş yapmadılar, cevap yok diyor.

    kendisi tiktokcuyu, apple'ı, bankayı, çocuğu vs sucluyor ve hala gerçek suçluyu goremiyor. o çocuğun elinde 7 binlik kartın, o tablette tiktok'un, çocuğun elinde tabletin ne işi var diye kendine de sormayı akıl etse keşke.

    bir ihtimal daha var. o da şu: tiktokcu demet hanimla anlaşmış ve viral reklam çalışması yaptırmış.

  • 200 küsür metre tünel kazarken, yön bulmak için survey teknikleri (bkz: nivo) (bkz: teodolit) (bkz: total station)* kullanıldığını sandığım soygun. bir kez yer üstünden ölçüm yapıp ona göre yer altında yollarını bulabilirler böylece. tabi bi de derinliği ayarlamak gerekir. insan bi anda tünelin 150. metresinde falan kendini yüzeyde buluverir - allah muhafaza*...bunun için de yüzeyle aradaki mesafeyi ölçen ultrasonik bi zamazingo olmalı - o kısmını bilemiycem. yani baya teknolocik bişey olmuş.