ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?
roberto carlos
-
fenerbahceye gelene kadar hakkında kötü entry girilmeyen futbolcu
otobüsle it dalaşına giren kadın şoför
-
abla tam ülkeye başbakan olacak cinsten. kendisini siyasete sokup tayyipin üstüne salsak max 3 ay içinde alaşağı eder gibime geliyor. çoğu it kopuklardan oluşan minibüsçü tayfasından birini bu kadar tahrik edip bi de arabadan inerek karşısına dikilmeye nasıl cesaret ediyorsun ablacım kadın başına? yaptığı şeye değil ama cesaretine hayran kaldım. helal olsun valla.
yaran fıkralar
-
adamın biri bara girmiş.
üç duble viski içtikten sonra barmene dönmüş ve;
-“ödeyecek param yok, ama cebimde 25 santimlik bir piyanist var. sana istediğin her şarkıyı çalabilir..” demiş.
barmen sert bir ses tonuyla;
-“hadi oradan sarhoş” demiş.
adam o anda elini cebine atmış. 25 santim boyunda gerçek bir piyanist çıkarmış. üstelik piyanosu da önünde...
barmen şaşkın bakışlarla;
-“türk marşı” diyebilmiş kısık bir ses tonuyla.
bir döktürmüş ki sormayın, 25 santimlik piyanist...
-“bu nasıl iş” demiş barmen şaşkınlık içinde barda içen adama...
adam cevap vermiş;
-“hurdalıkta bir lamba buldum, bin yıllık. parlatmak için ovarken içinden bir cin çıktı. bin yaşında, çökmüş ve kulakları da zor duyuyor.”
elini öbür cebine atmış, çok eski bir lamba çıkarmış. barmenin önüne koymuş.
-“ovala ve dilek dile” demiş...
barmen ovalamış lambayı hakikaten ihtiyar, ayakta zor duran bir cin...
cinin bir eli kulağında; “haa... hii...” deyip duruyor barmene...
barmen düşünmüş ve hemen bir dilek dilemiş;
-“burada bu sigara dumanı ve içki kokuları arasında, iki ciğerim de perişan hale geldi. bana iki yeni ciğer” demiş.
hooop!..
barın başında, pos bıyıkları, kocaman şapkaları, yeşil kırmızı kılıkları ile iki yeniçeri belirmiş.
barmen adama dönmüş ve;
-“bu nasıl bir cin?!.. yeniçeri değil, yeni ciğer istemiştim” demiş.
adam barmene cevap vermiş;
-“ya ben 25 santimlik piyanist mi istedim sanıyorsun!.."
debe için teşekkürler. fıkraların devamı gelecek... :)
edit: bu fıkra mükerrerdir...
lost'tan öğrenilenler
-
sonunu düşünen senarist olamaz.
atatürk'ün tek hatası
-
hiç gereği yokken, milli mücadeleyi başlatması. yahu ne gerek vardı? mis gibi sevri imzalardık. kendisi de halifeliğe devam ederdi. sömürge sömürge mutlu mesut yaşardık. ne gerek vardı ölümünden 75 yıl sonra bile kendine şerefsizce kin besleyenlerin rahat yaşaması için mücadele etmeye?
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
sene 92 daha çok küçüğüm. babam yurt dışında ama avrupa değil o zamanın garibanlarının gittiği bi afrika ülkesinde.
işsizlikten, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için başka çare bulamayıp gidiyor bu afrika ülkesine.
bi cumartesi günü annemin dişi çok ağrıyor. yerinde duramıyor ağrıdan sızıdan ağlıyor kadın. özel doktora verecek parayı bırak, devlet hastanesine gitmek için verecek araba parası yok.
öğrendik zaten doktor da yokmuş diş hastanesinde.
dayanamadım annemin ağlamasına.
telefonların yanında o dönem kesin altın rehber bulunurdu. kaygan sarı sayfaları olan işyerlerinin kurumlarının telefonlarının bulunduğu bi kitap.
kaptım o kitabı açtım diş hekimleri bölümünü a harfinden başladım sırayla telefon açmaya.
amca teyze herneysen "annem çok kötü, bizim paramız yok annemi tedavi eder misin?"
üç ya da dördüncü aramamda bi doktor tabi ki yavrum hemen çıkın gelin dedi. koşarak annemi aldım gittim doktora.
bir anısını anlatmıştı gittiğimiz doktor. onun da babası yurt dışındaymış çocukken. montunu kaybetmiş bir kış okula montsuz gitmiş.
annemin dişini yaptı sağolsun annemle sürekli konuşuruz bu olayı. ve annem her seferinde der ki " o doktorun yaptığı dişe hiçbir şey olmadı yıllardır" belki marifet belki minnet bilinmez...
her zaman bu hekimi, ahmet lengerli'yi anarım, takdir ederim. a harfinden başladım gittim belki b harfinde de bir doktor çıkardı yardım edecek ama kaderimizin benzeşmesi daha yakınlaştırdı.
392 tl'yi tatlı tatlı yediler
-
yaptırdıkları pankart baklavadan daha pahalı.
31 temmuz 2018 pkk'nın yüksekova saldırısı
-
yüksekova ilçesi büyükçiftlik beldesi susat deresi mevkiinde askeri personel eşinin kullanmış olduğu sivil aracın geçişi esnasında bölücü terör örgütü mensuplarınca daha önceden yola tuzaklanmış eyp(el yapımı patlayıcı)’nin infilak etmesi sonucu; askeri personelin eşi olay yerinde yaşamını yitirmiş, 11 aylık bebeği ise ağır yaralanmıştır.
http://www.hakkarihabertv.com/…-1-yarali-41491h.htm
daha 11 aylık çocuk ve sivil bir kadından ne istediniz şerefsiz evlatları. yazıklar olsun sizin gibi kana susamış itlere.
edit: ne yazık ki 11 aylık bebeğimizde vefat etmiştir. bunu yapanlar umarım en kısa sürede gebertilirler.
http://www.hurriyet.com.tr/…begi-yaralandi-40914263
annenin adı; nurcan karakaya
11 aylık bebeğimizin adı; mustafa bedirhan karakaya
allah yakınlarına sabır versin.
uğur şahin
-
belki günler belki haftalar belki de aylar sonra buralar dolacak ben yerimi şimdiden alayım.
uğur şahin, türk kökenli alman bir immünolog ve onkologtur.tıp eğitimini almanya’da almıştır.biontech isimli ilaç firmasının sahibidir.kendisi gibi doktor olan özlem türeci ile evlidir.kendisi almanya’ya işçi göçüyle giden, fabrikada çalışan bir türk’ün oğludur.
uğur şahin ve eşi özlem türeci’nin kurduğu biontech şirketi covid19 salgınında bu virüs daha dünyayı etkilememişken henüz çin ile sınırlıyken aşıyı bulmak için kollarını sıvadılar.şu anda etkinliği %90 kanıtlanmış mrna teknolojisi ile üretilen aşıyı geliştirdiler ve birçok ülkeden milyonlarca ön sipariş almaya başladılar.
ben uğur şahinin bazı yayınlarına baktım kendisi çok başarılı bir bilim adamı h indeki:50.
h indeksi bilimsel yayınlarınızın ne kadar atıf aldığı vs. göre değişen bir index ve bilimselliğin ölçütüdür ve bizim ülkemizde h indeksi 50nin üzerine çıkmış bir tıp profesöü ben bilmiyorum.bu anlamda kendisinin ne kadar başarılı olduğunu anlayabilirsiniz.
kendisinin nobel’e aday gösterileceği söyleniyor ve eğer alırsa ikinci kez bilimsel bir alanda bir türk nobel almış olacak.bir türk’ün imkanlar sağlandığında başarabileceklerinin ölçütü olmadığını bize gösterdiği ve dünyayı kurtaracak aşıyı bulduğu için kendisine ve eşine, ona bu imkanları sağladığı için almanya’ya teşekkür ederim.
ben inanıyorum ki bu ülke yıllarca yozlaşmış bir şekilde değil de liyakatlı bir şekilde, bilimin ışığında, atatürk ilkeleri doğrultusunda sadece onu sözde değil de özde de anlayarak yaşasaydık bugün içimizdeki aziz sancarlar, uğur şahinler, kendi ülkelerinde bunları başarabilirlerdi ve onlar gibi niceleri çıkardı.
counter-strike map'i olabilecek mekanlar
-
de_kütahya
zaten küçük şehir. sevgi yolundan aşağı süzülen ct timi vazoya üç koldan saldırır. ct timi vazoya ineseye kadar pusularla olmadık kayıplar vermesi muhtemeldir. vazo da savunma alanı pek olmadığından dolayı terör timi kayıp vererek bulvara çekilir. vazo cs tarihinin en heyecanlı kapışmalarına bence adaydır. hele yaz gecelerinde olursa çatışmalar vazo renkten renge girerken çok daha eğlenceli bir hal alabilir bu haritada kapışmak. kışın olursa sakat. karlar altında hafif bir de_snow esintisi bizlerde bırakabilir de_kütahya
milletimiz ertesi gün cumaysa perşembe günü içmez
-
hepinizin ne boklar yediğini görüyoruz artık sosyal medya sağolsun. din üzerinden geçinmeyi bırakın örümcek kafalılar
imamların 3000 lira maaş alması
-
"günde 5 saat çalışıp 2.750 tl maaş alan imamın görevi; günde 10-12 saat çalışıp 1300tl alacak olan asgari ücretlilere şükretmesini ögretmek!"
(bkz: yılmaz özdil)
ayrılınan her sevgilinin kısa sürede evlenmesi
-
insan ömrü sonsuza kadar sürmüyor. an itibariyle türkiye'de ortalama ömür 75 yıl.
üniversite mezunu, evlenmek ve çocuk doğurmak isteyen bir kadın da genelde 25 ila 30 yaşları arasında evleniyor zaten. yani evlenmek için toplam 5 yılı var.
e bu kadın senden ayrıldıktan kısa süre sonra evlenmesin de ne yapsın? ah bizim ilişkimiz süperdi, o yüzden en az 1 yıl başkasına bakmadan, 2 yıl da evlenmeden bekleyeyim mi desin?
son 10 yılda, evlenmek isteyen kadını aşağılamaya doyamadı millet. hırsız, katil bu kadar sıkça yerilmiyor muhtemelen.
- ay duydun mu, aynur mehmet'i evlenmeye zorluyormuş.
lan aynur dediğin 15 değil 28 yaşında, işi gücü olan hatun. evlenmek, aile kurmak istiyor. bunun için de çok zamanı kalmamış zaten. o dönemde yanında olan erkek arkadaşıyla evlenmeyi istemeyecek de görücü usulüyle mi evlenecek? o mehmet denen hıyar, sevgilisinin evlenmek istediğini bilmiyor mu? n'oluyoruz lan?
dangalaklar sizi.