ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
patronun asgari ücretin 300 tl sini geri istemesi
-
yazacak bir şey bulamıyorsan yazma arkadaşım, "bir şey yazamıyorum" diye entry mi olur amk?
küçük kentlerdeki kokuşmuş merkez sağ atmosferi
-
nüfusun ne kadarının hangi partiye oy verdiğinden bağımsız olarak hükümdarlığını sürdürür. akp, chp, mhp'ymiş filan, bunlarla pek alakası yoktur.
merkez sağın her türlü pişkinliğini, iki yüzlülüğünü ve o yapmacık ahlak anlayışını her sokağında hissedebilirsiniz bu kentlerin. lisesinin müdür muavininden tutun, tapu kadastrodaki memuruna kadar o kentte büyüyüp yetişmiş insanların çoğunun üzerine sinmiş rezalet bir merkez sağ esansı vardır.
kendi ahlaki anlayışını diğerlerinden üstün tutarken bir yandan menfaatleri peşinde koşan küçük insanların, ufak tefek idari çıkarlar için maymun olmaları merkez sağ ekolünün imzasıdır zira. peşinden koşulan kazançlar bazen o kadar ufak, o kadar kişiseldir ki, yargı tarafından takibe lüzum dahi görülmez. bu hukuki tembellik, elbet çoğunun hoşuna da gider.
kırsalda veya büyük şehirlerde aynı havayı bulamazsınız. anlatması zor sayılır.
yaran fıkralar
-
karadenizli elemanımızı polis çevirir;
p: hız limitini aştınız beyefendi. ehliyet, ruhsat alabilir miyim?
k: ne ehliyetü hemşerüm bu araba çalintu. ehliyetüm falan da yok. gerçü pi torpidoya bakayum belki silahın altında vardür bişeyler.
p: silah....
k: yav bagajda ikü tene ceset varda.
polis hemen ekip çağırır. amirine anlatır herşeyi. amir gelince bizimkisi hemen ehliyetini, ruhsatını çıkarır. torpido yu bagaj ı gösterir. hiçbir şey yok.
amir polise sorar;
a: o kadar şey dedin, ortalıkta hiçbir şey yok?
ordan bizim eleman atlar.
k: "şimdu bu size hız yaptu falan da demiştur."
mahsur kalan madenci eşinin açıklamaları
-
"sağ çıksalar ne olacak" gibi korkunç bir cümlenin geçtiği, ne kadar lanet bir ülkede yaşadığımızın tekrar fark ettiren açıklamalar.
"karaman’da su patlaması sonucu çöken ocakta mahsur kalan işçilerden mehmet bahar’ın eşi emiş bahar madenin kötü koşullarına ve yetkililerin umarsamazlığına isyan etti.
isyanın gözyaşlarıyla anlatan emiş bahar, çalışma koşullarının kötülüğünü ve geçim sıkıntılarını belirterek "içeriden sağ çıksalar ne yapacağız? üç aydır bizi yedirdiler, bitirdiler. maaşlarını düzgün vermediler. elimizde yiyecek ekmek koymayıncaya kadar uğraştılar. şimdi de canlarını aldılar. sağ çıksalar ne olacak, çıkmasalar ne olacak? maaşlarını düzenli vermezlerdi. ekmeklerini ellerinden aldılar. servislerini ellerinden aldılar. güneyyurt'u yediler bitirdiler. güneyyurdu bitirdikleri gibi her tarafı bitirdiler"
bizim halimiz ne olacak? bitirdiler bizi, bitirdiler. bugünü yarına atarlar, yarını öbür güne atarlar. üç aydır maaş yüzü görmeyiz. eller bayram yaptı, biz yapamadık, eller kurban kesti, biz kesemedik. bu darlığın bir bolluğu olurdu ama olmuyor işte, olmuyor. dün öğleden beri içeride sağ adam mı kalır? memuruz deyip gezerler. işçilerin sırtından memurlar... ama bunları süründürmeli. hepsini süründürmeli"
video
sözlükçülerin yediği tarihi dayaklar
-
takım olarak halısahada yediğimiz dayaktır.
ibnetorlar, içeriye girip kapıyı kilitlediler, kaçamadık da amk.
yurtdışında yaşadığını söylemezse ölecek hastalığı
-
- yemekleri beğendin mi?
- çok beğendim. zaten ben yurtdışındayken ne kadar kalitesi başka da olsa özellikle bu sofralara hasret kaldım.
- anladım. bir şey içer misin üstüne?
- türk kahvesi. bir fincanı için neler vermezdim yurtdışındayken inan.
- sade mi olsun?
- lütfen. ayrıca insanın geleneklerine bağlı olması çok mühim. yurtdışında daha da bir iyi anlıyor insan.
- neredeydin ki sen?
- kuzey ırak.
- peki.
bugünkü bilgi ile 2000 yıl önce yaşamak
-
aq deniz kenarlarını parsellerdim başka ne yapacağım.
bugünkü eriştiğim bilgi bu demekki :(
çaylak
gülse birsel'in esrarengiz eşi
-
murat birsel'i tanımamak liselilik ile varoşluğun kesişim kümesidir.