hesabın var mı? giriş yap

  • twitter'dan gelen bir yorum..

    " izlanda'da bir yanardağ 190 yıl sonra patlamış. ismi de "eyyafyallayöküll". benim ismim böyle olsa patlamak için 190 yıl bekleyemezdim."

  • köpek mi bu amk, parka kaz gezdirmeye gelmişler.

    skandal açıklamadır.

    edit: şu anki rejim yüzünden emniyet müdürlüğünün düştüğü duruma bak. komik hatta trajikomik. gerçekten yazık.

  • çağlarının en büyük beyinlerinden olan bilimsel determinizm taraftarı, bilinemezlikten, belirsizlikten hazzetmeyen, realist insan einstein ile kuantum fiziğine gönül vermiş, heisenberg'in belirsizliğine inanmış bohr arasında geçen, kuantum fiziği ve onun öğretisi çerçevesinde doğanın yapısının nasıl olması gerektiğine ilişkin meşhur tartışma. 1920'ler ile 1930'ların bilim magazininin - eğer varsa böyle bir şey - en ilgi çekici konularından herhalde.

    bir çok seminer ve konferansta bir araya gelen ikili sürekli tartışırlarmış. bohr kuantum fiziğini ve belirsizliği savunurken einstein'da bu anlatılardaki olası hataları göstermek amaçlı düşünce deneyleri hazırlarmış sürekli. lakin genellikle bu düşünce deneyleri bohr'un savunduğu öğretiyi genişletmeye yaramışlar.*

    komik bir kaç örnek de var bu tartışmalarla ilgili.

    einstein'ın "god does not play dice" "god is not malicious" söylemlerine bohr'un "einstein, stop telling god what to do." diye cevap verdiği rivayet edilir. yine einstein'ın belirsizlik ilkesini "çökertmek" için tasarladığı bir düşünce deneyinin içerisinden çıkamayan bohr'un çözümü en sonunda genel görelilik içerisinde bulduğu anlatılır - ki bu ikincisi rivayet değildir.

    o zamanlar bilim bir başkaymış sanki.

  • ankara'da bir berberde traş olurken görmüştüm.

    not: bu entrinin taşıdığı bilgiler:
    a) zekai tunca (en azından) bir dönem ankarada bulunmuştur.
    b) kendini traş ettiren bir insandır.
    c) görülebiliyor.

  • dokunmadan surata attırarak uyandırma teknolojisine sahip metro otobüslerine binilse gerçekleşmeyecek durumdur.

  • http://i.hizliresim.com/9g8298.jpg

    edirne-merkez, kocasinan mahallesinde samsung k zoom ile çekmiş oldugum bir resmi.

    benim önerim bunu dinlemeniz. üstelik ay ışığı ile ilgili çok anlamlı bir hikayesi de var:

    bir gün beethoven, bir arkadaşı ile birlikte viyana sokaklarında dolaşmaktadır. tam bu sırada bir apartmandan piyano sesi geldiğini duyar ve kafasını kaldırıp bakar. apartmanın ikinci katındaki cam açıktır ve ses oradan gelmektedir. arkadaşına, çalan kişinin muhteşem çaldığını ve onu görmesi gerektiğini söyler. ikisi birlikte ikinci kata çıkıp kapıyı çalarlar. kapıyı açan kadın, beethoven’ı hemen tanır ve şok olur. beethoven, piyano sesine geldiğini ve mutlaka çalan kişiyi görmek istediğini söyler. kadın, piyanoyu çalanın kızı olduğunu ve tanışmaktan mutlu olacağını belirterek onları içeri alır.
    beethoven, piyano çalan kızın olduğu odaya girer. annesi kıza, beethoven’ın geldiğini söyler ve kız çok heyecanlanır, hemen ayağa kalkar, fakat kız kördür. bunu gören beethoven, “lütfen benden birşey isteyin” der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. kızın cevabı şu olur; “ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?”
    bunun üzerine beethoven piyanonun başına geçerek, ayışığı sonatını, doğaçlama olarak besteler.

  • her şeyi anladım da okulda ön sıraya oturan niye kıro oluyor onu çözemedim. derslerle ilgilenen insanlara çalışkan ya da uzağı iyi göremeyen insanlara miyop deniyor, kıro değil.

    derslerde ön sıraya oturan kızlara kıro diyenlere de cahil, laf olsun diye konuşan insan deniyor mesela.