hesabın var mı? giriş yap

  • şarabın yıllandırılması için kullanılan meşe türleri kuzey amerika ve fransız kökenlidir. bu türlerin seçiilmesindeki neden gözenekli bir dokuya sahip olması, hafifliği, esnekliği, akıtmaması ve şarabın yıllandırılması esnasında şaraba kazandırdığı koku ve tatların şarabın karakteristiğiyle uyuşması nedeniyledir. günümüzde fıçı yapımı esnasında bombeliğin kazandırılması için toasting denilen bir metod kullanılır. bu şekilde fıçıların içi yanıklık özelliği kazanır ve yıllandırılan şaraplar da bu sayede baharatımsı aromalar taşır. şarap asidi denilen tartarik asidin zamanla fıçıların gözeneklerini kapatması sözkonusu olduğundan 5 yılda bir fıçıların yenilenmesi gerekir. modern şarapçılıkta eskiye göre hacimce daha ufak olan 225 lt'lik barik adı verilen fıçılar kullanılmaktadır. yüzey alanı ne kadar ufak olursa, fıçının şaraba olan etkisi o kadar fazla olur. bir fıçının yapılabilmesi için ağacının 80 yaşına gelmiş olması gerektiği gibi, bir ağaçtan sadece 2 adet meşe fıçı yapılabilmektedir. şu anda türkiye'ye geliş fiyatları 1.500 - 2.500 usd arasındadır. henüz türkiye'de fıçı yapımında kullanılan meşe türü yetiştirilmemektedir. çok eskiden iğneada'da fıçı yapımıyla uğraşıldığı bilinmektedir.

  • doğruysa çok sevindiğim karar. başkasının eğlencesi ve gösterişi için gece 12ye kadar kafamız sikilmeyecek artık.

  • bayburt türkiye haritasından silinse

    - kimsenin ruhu duymaz amk
    (ospirsizommazki)

    - bayburt ne lan
    (emekliolupnamazibirakanimam)

    - bayburt türkiyede mi?
    (bedavaya vermem)

    - bayburt il oldu mu lan?
    (yuzu guldu picin)

    - hangi bayburt
    (cuneytinarkini)

    - bak kardeşim ayıp ediyorsun bayburt akdeniz bölgesinin incisidir incisi
    (donumdaki siyah desen)

    - aslında bayburtun başkent olması lazım daha biz yerini bilmiyoruz düşman nerden bilecek
    (syspg)

  • bunlardan birisi de benim; hemen üstteki entride de malın önde gideni olduğum yazılmış.

    bir üstteki arkadaşa katılıyorum, son 5 yılda işim icabı 15 farklı ülke görmüşümdür, bir çok kişinin facebook'ta paylaşmak için öleceği fotoğrafları arşivimde saklar, dostlarımla bazı gece içmelerinde açar, eğleniriz. zaten en yakın 3 dostumdan ikisinin de bu sosyal hesapları yok. e diyorlar ki: "eski arkadaşlarını buluyorsun". ya ben zaten sevdiğim, görüşmek istediğim insanları bir şekilde bırakmıyorum. bahsettiğim dostlarımdan ikisi ilkokul arkadaşlarımdır. 25 yıl önce ilkokuldan birilerini daha bulsam ne olacak? kardeş mi olacağız bu kadar zaman sonra?

    twitter'ı gezi zamanında açmıştım, sonra gereksiz ve yorucu buldum. bir de oradaki tipleri görünce onlardan birisi olmak istemedim. kültür diyorsanız konuşacak bir kaç kelamımız var elbet ama onu da cemiyette seslendirmeyi tercih ediyoruz.

    instagramı da yemek fotoğrafı ve sadece kendilerinin "selfie"lerini çekenler yüzünden sevmiyorum.

    özetle tüm bunlardan uzak durmak istememin sebebi insanların elinin altında olmaktan kaçınmak. bu kadar kolay ulaşsınlar istemiyorum bana. zaten herkesin birbirine benzediği şu ortamda özgünlüğünü birazcık olsun korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. özellikle de erkekler için..

    adam gidiyor, facebook'ta (onlar feys diyor tabi) çiftlerin fotoğraflarının altına "cnm yaa cokh yakışmışsınız" yazıyor, sonra gelip beni burada mallıkla suçluyor. neyse...

  • şehirler arası otobüste telefon konuşmasından anlaşıldığı kadarıyla adam kayın validesini kaybetmiştir. sağı solu arar kefendi cenaze işlemleriydi selaydı falan hazırlıklar yapılır. sonra telefon çalar.

    x: efendim bacanak
    y: ...
    x: evet
    y: ....
    x: nasıl ölmemiş
    y: ......
    x: geri mi canlanmış
    y: ....
    x: ee napacaz ya selayı falan verdirdik kayıncı da kefen almaya gitti.
    y: ....
    x: geri ölme ihtimali var mı
    y: ....
    x: iyi napalım yarına kadar ölmezse durumu millete açıklarız artık. doktor hatası diye.

  • platonik aşkına kendi çapında şefkat gösteren duygusal yazar hareketidir. ayrıca bu platoniğe sürekli "eheh bu entrynizde çok güldüm :)" gibi mesajlar atar ama bundan fazlasına gözü yemez, mouse ile okşamaya devam eder gelecek adına hayaller kurarak...

  • yer: acemi birliği. alay komutanının teftişinden bir gün önce:

    bölük komutanı: bakın, alay komutanı size ne sorarsa sorsun, evvela yüsek sesle künyenizi söyleyeceksiniz ve "emret komutanım" diyeceksiniz, tamam mı? tekrar ediyorum, ne derse desin, önce künyeniz, sonra "emret komutanım"!

    d day:

    alay komutanı acemi erler arasında dolaşmaktadır. bir erin yanında durur ve olaylar gelişir:

    albay: asker, benim adımı biliyor musun?
    acemi: ...*
    albay: bir soru sordum evladım?
    acemi: ...*
    albay: dilini mi yuttun oğlum!
    acemi: tank er kıdemli albay kayseri emret komutanıım!!! ` :yeri gogu inletmek`
    albay: yüzbaşım, ne diyor bu!!!

  • - ülke bölünmedi.
    - apo hapisten çıkmadı.
    - hdp verdiği sözlerden dönmedi.
    - selo onu başkan yaptırmadı.
    - küçük enişte ya koalisyon ya muhalefete mecbur kaldı.
    - rte 2 gündür sarayından çıkamadı.
    - selo emanet oylara teşekkür etti.
    - meclis'te kadın milletvekili oranı ilk kez yüzde 18 oldu

    (bkz: ben tatmin oldum)

  • futbolun kimseye olmadığı kadar di maria'ya iade-i itibar borcu vardı. real madrid'de en iyi oynadığı maçlarda bile ronaldo övülüyor, her şey ona yazılıyordu. bugün de messi konuşulacak ama biz futbolseverler, futbolcuseverlerin aksine onun hakkını vermeye devam edeceğiz.