hesabın var mı? giriş yap

  • üniversiteye geldiğimizde ilk sene kaldığımız yurtta tatar bir arkadaş vardı. o anlatmıştı. çocuk kazanmış üniversiteyi, atlamış gelmiş bir kaç arkadaşıyla kazan'dan istanbul'a. yurda yerleşmek için gittiğinde giriş katta "kazan dairesi" yazısını görmüş. sevinçten havalara uçmuş. bizim için özel oda yapmışlar diye sevindirik olmuş. o sevinçle gitmiş kapısına açmaya çalışmış, bakmış kapı kilitli. hemen yurt müdürünün odasına gidip, girmiş söze:

    - müdür bey şu odanın anahtarını alabilir miyim?
    + napıcaksın oğlum orayı?
    - ee kazan diaresi...

    müdür bu. durur mu basmış kahkahayı. çağırmış personeli. açtırmış odayı. gezdirmiş kazan dairesini. 1 sene o yurtta kaldık beraber, müdür her gördüğünde şöyle derdi:

    "ramis memleketini özlediysen açtırayım senin odayı, buharını içine çekersin"

  • aynı işyeri şortlu personelde çalıştırmıyor. cimer ilgilenir mi acaba?
    işletmenin tercihidir devlet karışamaz bu kadar basit. bunda mağduru oynayacak garip bir durumda yoktur.

    @sadecevatansever’in mesajı üzerine edit:
    mado’nun cevabı

    türbanlı bacılarım yine mi mağdur değil be ? :)

  • ahahahaha immun sistem diye bi şey vardır arkadaşlar ama siz anlamazsın haa. immun bu yaa öyle kolay mı. mesela bağışklık sistemi deseydim hemen bilirdiniz ama şimdi bilemezsiniz, neden, immun dedim çünkü!

  • ''3 tarafı denizlerle çevrili ülkenin 4 bir yanı beyinsizlerle dolu, ilginç!!!''

    yazılan yazı bi nebze yarsa da altındaki babasının yorumuyla gece gece klavyeyi kemirdim.

    ''oğlum çift haneli iq ile kime laf sokuyon.''

  • öncelikle (bkz: #140710271)

    amk uçan sineği bile ekrem'den bilecekleri kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.

    lan bu neyin kafası. adamlar ne yapsın. ellerinde havluyla akşama kadar sinek mi kovalasın?

    vay amk.

  • bugun dinledim hikayesini de pek iclendim, sizlere de aktarmadan gecemeyecegim. dedikleri gibi genc anne henry viii'in karisidir. hem de ikinci karisi.

    kralimizin ilk karisi 30 yila yakin zaman icinde 8 dogum yapip sadece 1 kiz cocugunun hayatta kalmasi yuzunden henry tarafindan rafa kaldirilmak istenmektedir. nitekim tahta bir varis gerekmektedir! kralimiz bu esnada beline kadar uzanan kuzguni siyah saclariyla, o tarihte pek gorulmeyen kendinden emin edasiyla, daha 20'lerine yeni baslayan, guzel anne boleyn'i gorunce hemen zamanin seyh'ul-islam'ina (yok bu olmadi, neyse siz anladiniz) basvurup bosanmak icin izin ister. ne var ki bu sebepten papaz efendiyle papaz olurlar. kati din adami bu bosanma icin gecerli bir sebep goremez.

    bu esnada bizim isini bilen anne de krala "evlenip beni kralice yapmadan koklatmam" demektedir. kral, azimli adammis, tam 6 yil bosanmak icin ugrasir. en sonunda bir takim firildaklar cevirerek anne ile gizlice evlenir. bu evlilik aninda anne de 4 aylik hamiledir! hahaha... 6 yil koca ingiltere kralina kim dayanir yahu!

    netice itibariyle 3 yil suren evliliklerinde yapilan 3 dogumdan hayatta sadece sonradan ingiltere'nin en sevilen kralicesi olan elizabeth (i) hayatta kalir. 3 yilin sonunda baska bir guzele gonlunu kaptiran kral, kendisine soz verdigi erkek varisi veremeyen genc karisini ortadan kaldirmak icin bahane aramaya baslar.

    kralin cok sebep aramasina gerek kalmaz, anne'in dusmanlari kisa surede gerekli bahaneleri bulurlar. guzel anne, krali aldatmak ve buyuculuk yapmaktan suclu bulunarak london tower'a kapatilir. kisa sure sonra da fransiz bir cellat tarafindan avluda 5 ft. uzunlugunda bir kilicla kafasi ucurulmak suretiyle idam edilir.

    cellat neden fransizdir ve neden ingilizlerde balta gelenegi olmasina ragmen kilic kullanilmistir? su yuzden. genc anne, olmesi icin sunulan iki secenekten diri diri yakilmak secenegini zaten aninda elemistir. ikinci secenek olan balta ile kelleyi ucurmak yontemi ise cogunlukla beceriksiz cellatlar veya yetersiz baltalar yuzunden cok acili bir olum olmaktadir. kim kafasinin bir yerine birkac darbede koparilmasini ister ki? bu yuzden anne hala kocasi olan henry'ye bir mektup yazarak olumunun fransiz bir cellat tarafindan, kilicla gerceklestirilmesini istemistir. tabi ki anlayisli kocasi henry onun bu istegini geri cevirmemis, olumunun en acisiz sekilde gelmesine calismistir.

    oyle ki fransiz cellada bu isi karisini sasirtarak, hic beklemedigi bir anda yapmasi talimatini vermistir. cellat da cingoz bir planla, idamda hazir bulunanlardan bir bayani diz cokmus dua etmekte olan kraliceyi cagirarak dikkatini baska yone cekmesi icin ayarlamistir. birden kendisine seslenilen anne o yone donmusken cellat arkadan hizla yaklasir ve kralicenin kafasini bir hamlede ucurur. olay o kadar hizli olmustur ki, cellat kralicenin kafasini yerden alip yuksege kaldirdiginda anne'in gozlerinin hala acik ve dudaklarinin hala duasini okuyor oldugu bircok farkli kayda gecmistir. elbette o zaman bu vucut fonksiyonlarina degil, buyuculuge baglanarak anne'in suclu oldugu bir kez daha ilan edilmistir! oysa ki su anda tum ingilizler tarihi belgelere dayanarak anne boleyn'in sucsuz olduguna inanmaktadir. bize de bu entry'yi buraya kadar okuyan tum tarihsever sozlukculere opucuklerimizi yollamak kalmistir.

  • daha farklı şartlar altında suratına bakmayacağınız birine, sırf el altında diye razı olmayın.
    ona da yazık, haddini unutur. sizi buluyorsa daha kimleri kimleri bulacak sanır.
    size de yazık, hududunuz daralır. bir kez eyvallah diyince alışkanlık yapar, hep idare ederle, eh işte ile yetinirsiniz.