hesabın var mı? giriş yap

  • 80'lerde ilk çıktığında "kara kutu oyunları" tabir edilen çöp adam yürütmece tipi oyunlar bulunan bu salonlarda jetonlar süreliydi ve ölmeseniz bile bir süre sonra yeni jeton atmak zorundaydınız. sonra yavaş yavaş konsol oyun piyasası gelişmeye başladı, "street fighter 2" çıktığı sene bu salonlar artık çocukların deli gibi hücum ettiği ve annelerin sinir olduğu yerler haline gelmeye başladı, süreli jetonlar kalktı. final fight, cadillacs and dinosaurs gibi beat 'em up tipi oyunlar çıktı, atari salonlarının altın çağı bu zamandır, artık her yazlık beldede salonunu kuran köşeyi dönüyordu. 97'lere gelindiğinde ilk 3d atari oyunları (en bilineni tekken) çıkmaya başladı ki bu devirden sonra pc'de fifa, ardından playstation ve son olarak ele başı counter-strike olan internet cafe furyası, insanların talebini yönlendirerek atari salonlarının müşterilerini azaltmaya başladı. 2000'li yıllarda internet cafe'ler aşırı popülerlik kazandı ve bu da zamanın atari salonları ve atılımcılarına bir çeşit "son" hazırlamış oldu, çoğu da arz talep doğrultusunda rotayı net cafeciliğine veya hepten eli ayağı çekip gazinoculuğa çevirdi. bu salonlar artık 7-8 yaşlarındaki mayolu eblek veletlerin yanıp sönen insert coin yazısına baka baka salak sesler eşliğinde kolları çevirdiği zavallı, unutulmuş yerler haline gelmişti.

  • 1756-1763 yılları arasında vuku bulmuştur. başlangıçta olay yalnızca avusturya ve prusya gibi kardeş iki milletin kurduğu farklı devletlerin arasındaki iktidar savaşı olarak başladıysa da sonradan olaya fransa, rusya ve isveç'in de dahil olmasıyla kıta avrupasındaki çıkarlarını tehlike altında gören ingiltere'nin de güç dengesini sağlayabilmek için katılım gösterdiği ve neticesinde en karlı devletin ingiltere çıktığı savaştır. prusya kralı ii. friedrich'in saldırgan tutumlarından çekinen varissiz avusturya'nın (kralın ölürken sadece kızının olmasından dolayı veraset savaşı çıkmıştır bu sırada) yanına fransa, rusya ve isveç'i çekerek kendine yer edinmeye çalışan o zamanların yeni yetme devleti prusya'ya karşı üstünlüğünü ispatlamaya çalışmak istemektedir. ancak kıta avrupasında her zaman bir güç dengesi olması gerektiği düşünen ingiltere olaya müdahil olur ve prusya'nın ağabeyliği rolünde bi görünür. savaş baştan sona ingiltere-prusya üstünlüğünde geçmiştir.
    neticesinde ingiltere-fransa arasında paris antlaşması-1763, avusturya'yla prusya arasında hubertsburg antlaşması-1763 imzalanmıştır ve şu durumlara yol açmıştır;
    1) ingiltere fransa'nın sahip olduğu sömürgeleri (kuzey amerika ve hindistan) ele geçirir. gerçi neticesinde bu sömürgelerde vergi artışı yapar ingiltere ve tepki olarak 13 koloni birleşerek ingiletere'nin sömürgesi olmaya karşı başkaldırırlar kuzey amerika'da. (bkz: versailles barış antlaşması)-1783
    2) prusya güçlü devlet arasında yerini alır ve sonradan 1871'deki bismarck'ın birleşik almanya politikasının temeli atılır.
    3) fransa güç kaybeder ve fransız devrimi'nin yolu açılır. devletin iflası açıklanır bir bakıma.

    dönemin kralları:
    prusya: ii. friedrich
    ingiltere: ii. george
    fransa: lui
    rusya: çariçe tsaritsa ve ii. petro

  • ya ben zaten 600 tl bağkur haraçı ödüyorum her ay.

    bir de zorunlu emeklilik yapmaya kalkarlarsa vallaha billaha kendimi sahte bi cinayete kurban gittirir öldü diye raporlattırır bir de cenazemi kaldırır nüfus kaydında "öldü" diye işletirim.

    kimliksiz biri olarak yaşarım hayatımı. abdden aldığım ehliyet vardı yolda trafik çevirmesinde falan soran olursa abd vatandaşıyım derim

    valla yeter ya. bir tc pasaportu bu kadar yük getirir mi içine ettiğimin dünyasında ya. türküz diye ebemize yüklene yüklene doymadınız be.

  • sabah nihat sırdar'dan duydum, şaka sandım, araştırdım gerçekmiş; ulaştırma bakanlığı 3 büyük şehirde metro yapımlarına aktaracağı kaynağı açıklamış:

    istanbul'a aktarılacak kaynak: 3,2 milyar tl
    ankara'ya aktarılacak kaynak: 1,1 milyar tl
    izmir'e aktarılacak kaynak: 30 bin tl

    geçtim milyarı, milyon bile değil. 30 bin tl. şaka gibi.
    sonra izmir köy, izmir gelişmiyor.
    sen hükümet olarak türkiye'nin en çok vergi veren 3 şehrinden biri olan izmir'den vergileri toplarken ondan topladığın vergileri izmir'e değil de başka şehirlerin kalkınmasına harcarsan, izmir'i cezalandırır, ve yatırım, yardım yerine köstek olursan izmir tabii ki ilerlemez. tüm izmirlilerin bu cezalandırmayı, bu kinci tutumu görmesi ve tepkisini koyması lazım.

    kaynak:

    (bkz: https://tr.sputniknews.com/…ul-milyar-izmir-bin-tl/)

    ayrıca:

    (bkz: izmir/#35655582)

  • vakt-i zamaninda, bill gates'in comdex fuarlarinin birindeki sacma yorumlarina general motors'un verdigi yanit da esasli ayarlardandir. söyleki:

    bill gates:

    "eger gm bilgisayar endüstrisinin gösterdigi atilimi gerceklestirebilseydi, bugün 25$'lik arabalarla yolculuk ederdik. 1000 mil'lik yolu da 1 galon benzinle alirdik"

    gm'in basin aciklamasi:

    " eger teknolojimizi microsoft gibi gelistirmis olsaydik, araclarimiz özellikleri asagidaki gibi olurdu:

    1. her ne sebepten olursa olsun araba günde iki kez cökerdi. (orjinal kaynakta cökmek fiili icin crash fiilinin kullanilmasi ayari daha da renklendiriyor tabi)

    2.yollar her yeniden asfaltlandiginda yeni bir araba almaniz gerekirdi.

    3. arabaniz otoyolda durduk yere bozuldugunda yolun kenarina cekmeniz, tüm pencereleri kapatmaniz*, motoru tekrar calistirmaniz ve pencereleri tekrar acmaniz gerekirdi.

    4. sola dönmek gibi basit bir manevra yaptiginizda araciniz duracak ve tekrar calistirilmayi reddedecekti. bu durumda motoru tekrar yerlestirmeniz gerekecekti.

    5. macintosh günes enerjisiyle calisan, daha güvenilir, 5 kat hizli, 2 kat daha kolay kullanilabilir bir araba yapacakti. ama bu araba toplam karayollarinin sadece %5'inde kullanilabilecekti.

    6. yag, isi vs. göstergelerinin yerini sadece "arabaniz gecersiz bir islem yürüttü ve kapatilacak" uyari lambasi alacakti.

    7. hava yastigi acilmadan önce "emin misiniz?" diye soracakti.

    8. genellikle arabaniz sizi durduk yere arabadan disari atacak ve ayni anda kapi kolunu tutup, anahtari cevirip, radyo antenini bükene kadar da tekrar iceri almayacakti *

    9. her yeni bir araba modeli üretilisinde sürücülerin araba kullanmayi tekrar ögrenmesi gerekecekti, cünkü tüm kontrollleri bastan asagi degismis olacakti.

    10. aa tabi son olarak... motoru durdurmak icin "baslat" dügmesine basmaniz gerekecekti * "

    edit: bu noktada bir gercegi ifade etmek lazım efenim. internet'te bircok site ve blog tarafindan, bu açıklama ve ayarlaşma silsilesinin yalan oldugu ifade ediliyor. basit bir şakanın hikayeye dönüştürülüp microsoft ve general motors'a (evet volkswagen degil, gm. düzeltildi) ithaf edilmesi gibi bir durum var gibi.
    entry başucu eserlerimde birinci sıraya yerleştigi icin vicdanen böyle bir aciklama yapmayı uygun gördüm *. olayı ciddiye almayıp gülüp geçelim, ms ve gm patronlarının işi gücü bırakıp mahalle karıları gibi birbirlerine laf yetiştirmeyebileceklerini aklımızdan çıkarmayalım.

  • benim bu.
    gerçi bildiğin suluğum var benim. kışın günde 3-3.5 litre, yazınsa 4-5 litreye kadar su içiyorum. susadığım için değil, suyun tadını sevdiğim için içiyorum. derdim de "zaten cebimdeki parayı suya yatırıyorum bari dışarıdayken 1 litresi evden olsun" falan da değil.
    susadığın zaman dışarıda bir yerlerde pet şişede satılan sulardan bulmak çok kolay. fakat aynı kolaylık suyun tadını alabilen kişi için geçerli değil. adını sadece o an duyduğum sular çıkabiliyor karşıma. onu geçtim pek çok büfe yada su satan çocuğun sattığı genel markanın tadından zerre haz etmiyorum. bu gibi durumda tadını bildiğim ev suyum kurtarıcım oluyor. hem yanımdaki şahsı da katil olmaktan kurtarıyor. zira "susadım" dediğim ilk andan suya kavuştuğum ana kadar olan sürede benim bile kendimi öldüresim geliyor.
    yani o evden su doldurulup çantada taşınan pet şişe çoğu zaman hayatımı kurtarıyor her anlamda.

  • sandığa gitmeyen şu an memnun olmadığı adaya oy vermiş sayılır kimse kıvırmasın, git istemediğin adayın karşısındaki en güçlü adaya oy ver. seçim sonrası yine eskisine ağlayacağına alternatifi görmüş olursun.

  • seni kaybetmek istemeyiz diyip arkadan iş cevirme he :) adam size teklif sunmus, tehdit değil. zam alamadığı için kendince cözüm bulmus. gidip görüştüğü yeri arayıp işine mani olmak da hiç etik değil. belki calısma saatleri dısında yada ögle arasında görüşme yaptı? he calısanın tek salaklıgı görüştüğü yeri söylemesi. sizin kücümsediğiniz 400 tl onun için cok önemli bir para belki de. iki yüzlüsünüz. dakika bası arayıp mobbinge devam edin, umarım calışanınız dava açar.