hesabın var mı? giriş yap

  • çift kaşarlı tostu gecenin köründe makineye atıp beklediğim esnada malum mesajı atınca diyetisyenim zannettim, sonra bir diyetisyenim olmadığını hatırladım.

  • insanlar milyonlarca yıl önce iki ayak üstünde yürümeye başlamıştır fakat buna alışmak çok sancılı bir süreç ve aslında hala alışma sürecindeyiz. gerek omuzgamızın evrimi, gerek dengemizi sağlamak için geçirdiğimiz evrim hala devam etmektedir. fakat şunu da göz ardı etmemek gerek, iki ayak üzerinde yürümeye başlamamız sayesinde ellerimizi kullanıyoruz ve bu sayede o aydaki sakarlığı yapabiliyoruz.

    astronot için talihsiz, insalık için güzel bir an.

  • recebimin az önceki grup konuşmasından bir kupledir.

    eeee?

    hadi entiriyi dolduralım. nüfus olmuş 76 milyon. yaklaşık 4 kişi bir hane yapsa 19 milyon aile yapar. hadi çekirdekler yanlız yaşayanlarla 20 milyon diyelim.

    20 milyonu böl 2,5'a 8. yani 8 yılda bir buzdolabı değiştiryorsunuz ama 11 yıldır bir adamı değiştiremediniz be! başka ne denir ki bu mesele üstüne

  • rixos’ta bir hafta tatil yapmanın bedelinin 60 bin lira olduğunu öğrendiğimiz hadise. o paraya giderim malezya’da krallar gibi tatil yaparım 2. sınıf vatandaş muamelesi de görmem rixos çalışanlarından.

  • genel bir beyaz yaka yanılgısı var: yabancı ülkelerin bizim mavi yakalarımız yerine beyaz yaka elemanlarımızı almaları gerektiğini düşünüyoruz. çünkü beyaz yakalarımız daha kalifiye ve mavi yakanın yaptığı işi de yapabilecek kapasiteleri hayli hayli var. ancak durum tam tersi. yurtdışı iş piyasasında vasıfsız olmayan mavi yaka elemanlara aslında daha çok ihtiyaç duyuluyor.

    mesela kanada tuğla duvar örecek usta almak istiyor. bu iş kodu öncelikli iş kodlarından. bizim mantığımıza göre lise mezunu az buçuk ingilizcesi olan usta yerine yüksek lisansı ve mükemmel ingilizcesi olan inşaat mühendisini alsın, tuğla ördürsün. zaten inşaat mühendisi o maaşa orada çalışmak için o pozisyona razı olur. ama adamlar öyle düşünmüyor. inşaat mühendisini duvar ustası olarak çalıştırırsam 2 ay çalışır sonra kaçar, bana duvar ustası lazım diyor.

    biliyorum bir türk için bunu anlamak zor. bizde hiç ingilizce konuşulmayan şirketlerde işe girişte ingilizce bilgisi aranır, basit bir ofis işi için yüksek lisans sorulur vs. alacağım adam nasıl olsa işi yapar, üstüne daha da kalifiye olsun istenir.

    not: yüksek mühendisim ve iyi pide yaparım. (bkz: #154482151)

  • devletin saçma sapan işidir. allah aşkına kendinizi bu kızın ailesinin yerine koyun. 23 sene boyunca emek veriyorsun, canından can katıyorsun, ona iş güç kazandırıyorsun ama ceberrut devlet kızcağızın diplomasına el koyuyor ve diyor ki; "benim için 1-2 yıl çalışmazsan o diplomayı alamazsın."

    ulan cizre dediğin yerde kimsenin güvenliği yok, şehrin ortası bir anda çatışma yeri oluveriyor ama devlet buna rağmen oraya seni atıyor. orada bir savaş var ve devlet seni sivil halinle, diploma almamakla tehdit edip oraya git çalış diyor.

    siz kendi kızınızı cizre'ye gönderir misiniz? bu nasıl iştir? bu nasıl adalettir? bu nasıl devlettir?

    8 yıl sonra gelen edit: çok yanlış ve çok duygusal düşünmüşüm, kabul ediyorum hatalıyım.

  • hayatı boyunca kitaplarla çok fazla işi olmamış bir insan olan ben, bu kitabı sevdiceğimin tavsiyesiyle okudum. ne patti smith dinledim bugüne kadar, ne de robert mapplethorpe'un icra ettiği sanat dallarından herhangi biriyle muhattap oldum. bu kitabı, bu ikilinin ortaya çıkardıkları eserleri tatmadan okudum. belki de bu sayede bu kitaptan onların sadece insani yönleriyle ilgili sonuçlar çıkardım, ruhlarını tanıdım. kitap bir ikilinin maceralarını anlatıyor, bir anı defteri en nihayetinde. ama yürüdükleri yollar, yaptıkları hatalar, verdikleri kararlar ve tercihleri bu iki insanı öylesine karmaşık ve sanatla içiçe bir hayat yaşamaya sürüklemiş ki insan iç geçiriyor "ah, aşk dediğin böyle bir şey olmalı herhalde" diye.

    özellikle son bölümünde insanın içi pek bir burkuluyor. sanki sevdiğiniz bir insana son kez veda ediyormuş gibi hissediyorsunuz. ve karakterlerle benim yaptığım kadar özdeşleşmeyi başarabilmişseniz eğer, duygulanıp gözlerinizin dolu dolu olmamasına imkan yok.

    masum, güzel bir aşk hikayesi okumak, 60 & 70'lerin havasını ve atmosferini içinizde hissetmek ve iki adet sanat aşığı insanın hayatlarını her türlü sanata adayışını izlemek için bu kitabı okuyun, okutturun efendim.

  • an itibariyle kendimi güvende hissetmiyorum. bugüne kadar boşu boşuna üzdüğünüz eşim, annem, babam yani ailem eli kolu bağlı, bebeğim de annesiz kalabilir. bunu yapan ve sebep olanlar ise cezasız.

    birkaç ay sonra komisyon tarafından iadesi sağlanacak birisi bugün öldürülebilir.

    mesela beni, birdyfirdy'i sevmeyen biri bana zarar verebilir. sokak ortasında muhtemelen kucağımda bebeğimle beni katledebilir çünkü adım şerefsiz bir rektör tarafından bir listeye yazıldığı için ihraç edildim ve terörist muamelesi görüyorum.

    ama pardon bu ülkede gerçek teröristleri bile idam edemezsiniz, ama beni, birdyfirdy'i öldürüp ceza bile almazsınız.