ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran telefon diyalogları
-
rahmetli olan bir arkadaşım ve yine onun rahmetli olan babasından muhteşem bir diyalogtur.
bizimki evde canı sıkıldıkça telefonu bilmemne polis karakolu buyrun diye açardı babası arıyor bir gün
bizimki- iyi günler bilmemne polis karakolu buyrun
babası-oğlum ?
bizimki-baba?
babası-oğlum karakolda ne işin var senin???
babanın inşaat işçisi olması
-
babanın işsiz olmasından iyi olan durumdur...
alnının teri ile para kazanmak ne zaman kötü oldu, ne zaman emekten utananlar ülkeye doldu anlayamıyorum...
çocukluğun geçtiği sokaklarda yıllar sonra yürümek
-
çevremin ne kadar küçük, sokaklarımın ne kadar dar ve bunaltıcı ancak çocuk dünyamın ne kadar geniş olduğunu bana hatırlatmıştır. yaptım, böyle hissettim.
türkiye artık avrupa'da değil
-
"bizi hiç öyle görmediler" ve "biz müslümanız ondan almazlardı" gibi lafları görüyoruz hep, hepsi bahane onların. bir ara bizi hakikaten avrupa'ya daha yakın görüyorlardı. türkiye'yi sıradan arap ülkesi sanıp da gelenlerin sonradan modern şehirleri görünce şaşırıp hayran olduğu bir ülkeydik. 20 sene akp'nin iç ve dış politika faciları sonrası herkes bizim artık bir orta doğu ülkesi olduğumuzu kabul etti.
kısa süre önce abd askeri güçlerini yunanistan'a çekerek düşündükleri avrupa sınırını belli etmişti.
avlanan 10 erkekten 9'unun tırt çıkması
-
dandik yem kullanmaktan kaynaklaniyordur. iyi yem iyi av.
8 ağustos 2021 balıkesir yolcu otobüsü kazası
-
şöförler ya uyuyakalıyor, ya dikkatsiz sürüyor ve hız yapıyor. ülkenin temel sorunu insan yetiştirme. yetiştiremiyoruz, eğitilemiyoruz. önünü arkasını düşünmeden hareket eden insanlara canımızı emanet ediyoruz sonra.
batman'dan 60 teog birincisi çıkması
-
öyle leş bir ülkede yaşıyoruz ki insanın aklına her türlü ihtimal geliyor. umarım çocuklar bileğinin hakkıyla almıştır da ülkeye faydalı bireyler olurlar.
ilişkinin bittiğinin anlaşıldığı an
-
kırılır mı diye düşünmeden, aklından geçen saygısızlığı yaptığın ilk gündür.
o günden sonra poseidon'un tüm suları temizleyemez ilişkiye sürdüğün bu lekeyi.
papazı dövdürmeyecektik
-
sarkis çerkezoğlu'nun, metis'in siyahbeyaz serisinden çıkan "hatırlıyorum" adlı kitapta anlattığı enfes hikaye. yakın tarihin özeti bir nevi:
üç arkadaş var. bu üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. biri türk, biri kürt, diğeri de ermeni. ama ermeni olan aynı zamanda papaz. sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. etrafta su yok. bağların olgun zamanı. "iki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın," diye bir bağa giriyorlar. bağın sahibi bir türk ama onu görememişler. "kaç paraysa veririz," diyerek yemeye başlamışlar. bu sırada bağın sahibi gelmiş. bakmış üç kişi üzümünü yiyor. fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. birine bakmış, kıyafetinden ermeni ve papaz olduğu belli. diğerine bakmış, konuşmasından kürt olduğunu anlamış. üçüncüsü de türk.
dönmüş ermeni'ye, "bak bu adam türk, yesin malımı. benim kanımdandır. helali hoş olsun. bu da kürt'tür ama din kardeşimdir. sen niye yiyorsun benim üzümümü?" demiş. bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen türk ve kürt'ün hoşuna gitmiş. adam, papazı bir güzel dövmüş. kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış. bağ sahibi biraz sonra kürt'e dönmüş. "müslüman'sın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun, çünkü o türk'tür. kardeşimdir," diyerek bir güzel onu da dövmüş ve yere uzatmış. bu durum türk'ün hoşuna gitmiş. biraz sonra türk'e dönmüş ve "tamam anladık türk'sün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?" diyerek türk'e de vurmaya başlamış. türk yumrukla yere yuvarlanınca kürt'e dönmüş ve "biz," demiş "papazı dövdürmeyecektik".
gerçek vaka sayısı sizin için önemli mi
-
bir fahrettin koca açıklaması. karakter sınırlaması nedeniyle kısaltılan açıklamanın tam hali; "29 temmuz'dan bu yana ağır hasta sayımız 8 kat arttı, vefat eden sayısı 8 kart arttı; evde semptomu olmayanın sayısı mı sizin için önemli?". hayır dalga geçmeyi artık alenen yapmaya başladılar. en son da damat efendi, ben dolara bakmıyorum diyordu.
kaynak
edit: bazı yazarların hassasiyeti üzerine argo kelimeleri kaldırdım.
a101'de yoğurtların içinde gezinen kedi tartışması
-
bir kadının çok gerekli feveranı sonrası yaşanan tartışma.
yahu sokak kedisinin market dolabında ne işi var? kadın haksız mı? o kedi üstünde sayısız mikrop taşıyor. oradaki tüm gıdalara da o mikrobu saçıyor; merhamet biraz yahu. böyle hayvanseverlik mi olur?
eczanelerin yerine ilaç otomatlarının getirilmesi
-
oldukça basit bir sistem. devlet büyük ilaç otomatları oluşturacak, reçete barkodunu okutunca ilaçlar alttaki hazneye düşecek, bir de kullanım fişi çıkacak, oldu bitti işte. nöbet işi de olmaz 24 saat hizmet verir.
böylelikle ilacın son kullanıcıya maliyeti de minimize edilmiş olur.
troll diyip geçmeyin, ciddi ciddi düşündüm, bunun olmaması için eczacılar odasının göstereceği direncin dışında ne engel var? ne gibi bir eksiklik veya sorun olabilir inanın bulamadım. en fazla yaşlılara biraz zor gelir.
hiçbir chat programının msn kadar tat vermemesi
-
bence sebebi ilklerin unutulmaması değil.
mirc çılgınlığının en sonlarına yetişmiş, icq'yu dibine kadar yaşamış biri olarak msn'in tadının hiç bir şeyde olmadığını çok net bir şekilde söyleyebilirim.
msn'de her şey olması gerektiği kadardı, zamanlaması da muhteşemdi herkesi kendine bu şekilde bağlıyordu. herkesin internetinin olmaya başladığı dönemde, mp3leri kolay bulup paylaşabildiğimiz, yeni internet sitelerinin keyfini çıkartabildiğimiz, adam gibi video call yapıp fotoğraf paylaşabildiğimiz yıllardı. arkadaşlarımın hiç birisi eve geldiği gibi icq'da online olmazdı ama herkes msn'de online olurdu.
karşı cinsteki önemli kişinin whatsapp'ta en son ne zaman telefonuna baktığı değil, msn'de online olup olmadığı takip edilirdi. mesafeleri yakın etti, arkadaşlığımızı sadece buluşup görüşebildiğimizde değil online olduğumuz her saat yaşayabilmemizi sağladı. karşı cinsten birisinden hoşlandığında msn'ini almak devasa bir adımdı, dünya tarihinde hiç bir devir yoktur ki hoşlandığın kişiyle msn döneminde olduğu kadar birebir zaman geçirebilesin. msn'ini aldıysan olaylar gelişene kadar veya gelişmeyene kadar bir ton zaman geçirebilirdin. şimdi de haberleşiliyor ama msn farklıydı, sürekli yaşayan bir şeydi. facebook messenger, whatsapp hiç birisi onun yerini tutmaz.