hesabın var mı? giriş yap

  • istanbul'da öğrenci evindeyiz, her nasılsa annem de bize gelmiş, kız arkadaşım da var. hep beraber izlemiş, sonrasında sokaklara dökülmüştük. maça dair birçok detayı unutmuşum... demin biraz nostalji yapayım dedim, uzun özetini izledim.

    adams denen şerefsiz, uzatmalarda 3 defa hagi'nin yüzüne dirsek atıyor, hagi de sinirlenip dirseğiyle adams'ın sırtına vuruyor. sonuç; adams sarı, hagi kırmızı görüyor. adams'ın yaptıklarına çok sinirlendim. resmen tekme tokat dövmüş hagi'yi...

    bu adaletsizlik sonucu 10 kişi kalmamıza rağmen kupayı kazanmak çok güzel bir kapak olmuş hakeme.

    bütün arsenal savunması ofsayt diye durduğunda arif ve hakan kaleciyle başbaşa kalıyorlar, arif belki de pozisyon ofsayt sandığı için ciddiyetsiz bir şekilde topu auta vuruyor. aradan 15 sene geçmesine rağmen hayıflandım lan.

    hakan şükür çok güzel top oynuyor. alıyor basıyor top dağıtıyor koşuyor. şimdi burak'ı düşündüm de... neyse o konuyu geçelim.

    capone yağ gibi akıyor. nasıl ve nerden bulmuşuz lan bu adamı...

    fatih terim henüz italya görmemiş, o yüzden biraz daha türk gibi. saçları kıvır kıvır, ceketi bol geliyor, gömleği çıkmış filan...

    ümit davala canavar gibi...

    arsenal'in kadrosu da efsane..

    bizimkilerin 10 kişi kalmışken bile yaldır yaldır oynayıp pres yapması, arsenal'in boş kaleye top yollayamaması, son dakikada armut kafalı thierry henry'in kafa topunu taffarel'in doksandan çıkarması , bülent korkmaz'ın omzundan sakatlanıp saha ortasında kolunu bedenine sardırması, hakemin bu işlem esnasında bülent'i saha dışına göndermek istemesi, bülent'in son dakikalarda bir kolu bedenine yapışık oynaması, yine son dakikada kullandığımız frikik topunda ümit davala'nın "ya hak" deyip 80 metreden kaleye abanması, kalecinin topu tutmasıyla son düdüğün çalması ve maçın penaltılara gitmesi.

    bizim çocukların penaltıları şiir gibi kullanması, özellikle hakan'ın 90'a takması. arsenal'in topu direğe nişanlaması, ve en sonunda "haydi popescu haydi oğlum" nidalarıyla gelen zafer... herkesin gözyaşlarına boğulması. her şey kusursuz, her şey mükemmel..

  • yine de efsane olsun olmasın bütün michael'ler bir araya gelse arif'in o şutunu çıkaramazlar.

  • jupiter fotoğraflarıdır. şuradan erişebilirsiniz: nasa

    görsel - görsel - görsel

    yayınlanan iki görüntü, james webb uzay teleskobu'nun yakın kızılötesi kamerasından (nircam) alınmıştır. kızılötesi ışık insan gözüyle görülmediği için ışık, görünür spektrumda haritalanmıştır

    webb'den alınan birkaç görüntünün birleşiminden oluşturulan jüpiter görüntüsünde, auroraların (ışık yansımalarının) jüpiter'in hem kuzey hem de güney kutuplarının üzerindeki yüksek irtifalara kadar uzandığı görülüyor. auroralar, alt bulutlardan ve üst puslardan yansıyan ışığı da vurgulayan daha kırmızı renklerle eşlenen bir filtrede parlar. sarı ve yeşille eşlenen farklı bir filtre, kuzey ve güney kutuplarında dönen pusları gösteriyor. mavi ile eşlenen üçüncü bir filtre, daha derin bir ana buluttan yansıyan ışığı gösterir.

    dünya'yı yutabilecek kadar büyük bir fırtına olan "büyük kırmızı leke", çok fazla güneş ışığı yansıttığı için diğer bulutlar gibi beyaz görünmektedir. yayınlanan görüntüde jüpiter'i kendisinden milyon kat daha sönük ve soluk halkaları ile amalthea ve adrastea adlı iki uydusu ile birlikte görebilmekteyiz.

  • türkünün tanımı ile başlamak gerek ama ciddiye almaya bile gerek yok. üstad'ın tek cümlesi yeterli olacaktır.

    "nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur.
    çünkü kötü insanların türküleri yoktur..."
    neşet ertaş

  • üst edit: başlığı açan ben değilim. ilk entry sahibi sonradan kaçtığı için başlık üzerime kaldı.

    yarı yarıya doğru bulduğum önerme. şahsî kanaatim, en az para kadar toplum içinde getireceği prestijdir. ülkede "mesleğin ne?" sorusuna cevaben "doktor" dediğin zaman inanılmaz saygı görürsün. istersen multiverse teorisine katkılarda bulunmuş bir fizikçi ol, doktorun gördüğü kadar hürmet göremezsin.