hesabın var mı? giriş yap

  • doğrudur.

    "hamdet" adlı eserindeki o ünlü tirada şöyle başlar: "kılmak ya da kılmamak..."

    "kılar lear" adlı eserinde ise, kızlarına islam bilgisi aşılayan bir babanın hikayesi anlatılır.

  • “bir gün iki berduş kasaba meydanında avare avare dolaşırken bir kalabalığa rastlamış. bakınırlarken bir tane güvercin uçup gelip berduşlardan birinin omzuna konmuş.
    herkes berduşun yanında toplanmış ve :
    – işte padişahımızı bulduk. sen padişahımız olacaksın, padişahım çok yaşa. demişler.
    berduş:
    – olmaz öyle şey...
    diye ısrar etse de, inatçı kasabalılara yenik düşmüş. padişahlığı kabul edip arkadaşını da sadrazam yapmış. aynı gün de başlamış zulme, boyun vurmaya, vergi salmaya. bunlara dayanamayan arkadaşı:
    – yapma, halk kızacak ... demiş.
    çiçeği burnunda padişah da ona:
    – güvercin uçurup padişah seçen halka böylesi az bile.” diye cevap vermiş.

    not: bu fıkrayı 1982 anayasası referanduma sunulup sonucunda anayasa’nın kabulüyle birlikte kenan evren'in cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, süleyman demirel'in bu durumdan rahatsızlığını belirtmek için anlattığı söyleniyor.

  • çocukluğumdan kalan iç burkan bir detay. sabah kahvaltı yaparken görüldüğünde dün akşam yemeğinde pilav yediğimizi hatırlatır.

    bazen hayatı sofra bezinde kuruyup kalan pirinç tanesi modunda yaşarız. sevdiklerimiz gitmiş, hayattan beklentilerimiz azalmış, hoşlandığımız kıza mesaj yazmışız, görmüş ama cevap vermemiş.

    atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun.

  • radyasyon hastalığı ya da süründüren dozaşımı terimleriyle de karşımıza çıkan bir tür doku hasarıdır. etkiler geniş bir yelpazede de olsa yarım saatte etkilerini gösteren yoğun zehirlenmelerde ölüm bir ila birkaç hafta içinde %100 dolayında gerçekleşir.

    tıpta akut radyasyon sendromu denen zehirlenme en yaygın görülendir. kısa süreli yüksek radyasyona maruz kalanlarda rastlanır ve saç dökülmesi gibi bildiğimiz etkilerin yanında birçoğu uzun vadede gerçekleşen ölümlerle karşımıza çıkar. bunun yanında kronik radyasyon sendromu oldukça nadirdir ve ilk sovyet radym üretim merkezleri çalışanlarında raslanmıştır. belli* bir radyasyon seviyesiyle yaşamaya devam edilebilmektedir.

    rasyasyon dozajını ölçmek için farklı parametreler kullanılır. rad alınmış radyasyon dozunu simgeler, yani 1 kilogram dokudaki 0.01 joule enerji birikimi bir ünite rad'a eşittir. daha modern 100 rad'lık dozaja grey (gy) diyoruz.

    nitekim alınan radyasyonun farklı dokulara farklı etkiler yaptığı, hepsinin ölümcül olmadığı düşünüldüğünde rad alınan dozun ölümcüllüğü konusunda bize kesin değerler vermez. daha ziyade vücutta birikmiş yüksek radyasyonun ortalama değeriyle ilgilenir. rad değerinin röntgen ışınlarına çevrimiyle daha yüksek bir bağlı biyolojik etki saptaması (rbe) yapılır. 1 rem aşağı yukarı 1.07 röntgen ışınının vücuda yaptığı etkiyi özetler. yoğun radyasyona maruz kalmalarda 100 rem'lik bir başka ölçü olan sievert (sv) kullanmaktayız.

    (rbe) bir tür kalite faktörüdür. q harfi ile ifade edilir. doku hasarının hangi tür ışımadan kaynaklandığını ve etkilerini belirlemek için kullanılır. alfa parçacıkları için q değeri 20 kadardır. yani bir rad alfa radyasyonu 20 rem'e eşittir. nötron ışımasında q değeri enerjinin büyüklüğe bağlı değişir. lakin beta parçacıkları, x ışınları ve gamma ışınları için q 1 alınır.

    radyasyon zehirlenmesine bağlı hayatta kalma oranı ne kadar süre radyasyona maruz kalındığı ve maruz kalınan radyasyonun gücüne göre değişir. kısa süreli yoğun maruz kalmalarda doku kanseri riskleri normal bir insanın 50 katına kadar çıkabilirken kısa süreli etkiler* bu kanserlerin görülmesine çoğu zaman olanak vermez. uzun süreli düşük yoğunluklu maruz kalmalarda ise kanser olma riski hiç radyasyon almamış bir insana göre birkaç kat yüksektir. bu ikinci tipte hücre yenileme sistemi bozulduğu, mutant hale geldiği için etkileri kestirmek güçtür. maruz kalma öncesi var olan kanserler hızlanma* sürecine girebildikleri gibi ilerlemeleri durabilir. ancak vücudun farklı noktalarında aynı anda 9 farklı kanser türü belirebildiği için radyasyon zehirlenmesinin kanser ilacı olarak tanıtılması bizim boyutumuzda mümkün olmamaktadır. gol yiyerek rakip takımın atağı nasıl savuşturulamıyorsa ölerek de kanser yenilemez.

    maruz kalma oranı ve semptomlar hakkında bilgi vermek istersek:

    5-20 remlik dozajda semptomlar görülmez. uzun vadede kanser riski ve genetik materyalde mutasyon oluşabilir. atom santrallerinde çalışan işçiler bu ölçüde radyasyona maruz kalırlar.

    20-50 remlik dozajda semptomlar yine görülmez ancak kırmızı kan hücreleri sayısı kritik olarak düşer.

    50-100 remlik radyasyon alımı sonucu baş ağrısı görülür. antikor üretimi durduğu için enfeksiyon riski artar. erkeklerde sperm üretimi ayrıca durabilir.

    100-200 rem radyasyon zehirlenmesinin ilk adımıdır. ölüm oranı bir aydan sonra %10'dur. az orta arası değişen mide bulantısı. 200 remlik dozajda %50 kesinlik olmak üzere yoğun kusma, sonraki 10-14 günlük süreçte yoğun yorgunluk hissi. bağışıklık sisteminin hasar alması yüzünden hastalık riskleri, sperm hücrelerinin ölümü. hamile kadınlarda düşük ve ölü doğum riskleri görülür.

    200-300 rem doza maruz kalanlarda bir ay sonrası ölüm oranı %35'tir. etkiler maruz kalmanın ardından 1 ila 6 saat sonunda görülmeye başlar ve 2 gün kadar sürer. 300 remlik dozajda %100 mide bulantısı görülür. hastaların %50si kusar. 7 ila 14 gün sonunda maruz kalanların yarısının saçları dökülür. lökösit kaybı %80lere çıktığı için enfeksiyon riski çok yükselir.

    300-400 rem ağır zehirlenme başlangıcıdır. maruz kalma sonrası ölüm bir ay içinde %50 dir. diğer semptomlar 200-300 rem'lik dozajla benzerdir. bunlar harici ağızda deri altında ve böbreklerde kontrol edilemeyen kanamalar oluşur.

    400-600 rem akut radyasyon zehirlenmesidir. 30 gün içinde %60 ölüm tehlikesi vardır. 450 remde %60 olan ölüm oranı 600 rem'de %90'dır. maruz kalmadan itibaren yarım saat ila iki saat arasında semptomlar görülmeye başlanır. iki gün kadar sürer. etkileri 3-4 sv'lik etkilerin aynıdır ancak çok daha yoğundur. kadın doğurganlığının kaybı bu ölçüde radyasyona maruz kalındığında yaygındır. ölümler genel olarak 2-12 hafta içerisinde iç kanama ve enfeksiyonlardan ötürü gerçekleşir.

    600-1000 rem akut radyasyon zehirlenmesidir. 2 hafta içerisinde ölüm riski %100'dür. hayatta kalma şansı çok iyi tıbbi bakımla mümkün olabilir. kemik iliği kısmen ya da tamamen zarar görür. hasta yaşatılmak isteniyorsa kemik iliği nakli yapılması zaruridir. mide ve bağırsak dokuları zarar görür. semptomlar 15 ila 30 dakika arası görülmeye başlanır ve 2 gün boyunca izlenir. 5-10 günlük bir son faz semptomları görülür. bu süre sonunda dozu alanlar enfeksiyon ya da iç kanamadan ölür. nekahat dönemi* yıllar sürer ve asla tam olarak gerçekleşmez. belirtmek gerekir ki devair ferreira isimli brezilyalı bir hurdacı 700 rem radyasyon alarak hayatta kalmayı başarmıştır. nitekim kendisinin tüm vücudu radyasyona maruz kalmamıştı. (bkz: goiania olayı)

    1000-5000 rem akut radyasyon zehirlenmesidir. bir hafta sonra ölüm riski %100dür. semptomlar 5 dakika ila yarım saat arası görülmeye başlanır. mide ve bağırsaklar henüz etki altında olmasa bile hasta yoğun mide bulantısı hisseder ve kusar. zira beyindeki kimyasal reseptörler ağır hasar görmüştür. birkaç gün boyunca hasta iyi durumda kalır ve görünür ancak bu fazın adı yürüyen hayalet** tir. iyileşeceğine inanmaktadır. bu fazdan hemen sonra mide ve bağırsakta yoğun hücre ölümleri olur ve hasta çok yoğun ishal olur. mide kanaması ve su kaybı yaygındır. dolaşım sisteminin çökmesinden evvel hastada delilik ve koma durumu görülür. bu aşamadan sonra ölüm kaçınılmazdır ve hastaya acısını hafifletmekten başka bir şey yapılamaz. 1946 yılında lous slotin 2100 rem radyasyona maruz kalarak 9 gün yaşayabilmiştir.

    5000 rem'den yüksek radyasyonda maruz kalınan yerler geniş olmasa dahi ölüm kesindir. 1958 yılında vücudunun üst kısmına 18.000 rem radyasyon alan bir işçi 36 saat yaşamıştır.

    çernobil kazası sonrasında en yoğun radyoaktif yığını görmüş yerlerde 20000 rem'lik radyasyon tespit edilmişti. bu da saniyede 5.6 röntgen ışınına eşit bir güçtür. yarı ömrü düşük izotopların 6 saat içinde etkilerinin sönmesiyle radyasyon 500 rem seviyesine inmiştir. olay anında 4 numaralı reaktörde bulunanların %80inin dokuz hafta içinde ölümü, kazaya elektrik yangını zannıyla koruyucu kıyafet olmadan müdahele eden itfaiyecilerin en uzun 8 gün yaşayabilmesi bize radyasyonun etkileri hakkında fikir vermektedir. radyasyon alan herkes aşağı yukarı benzer şeyler hissetmektedir. ağızda sürekli yenilenen bir metal tadı aşağı yukarı tüm olaylarda kaydedilmiştir. çernobil kazazedelerinin çoğu da yüzüne iğneler saplanıyormuş hissi rapor etmişlerdir.

  • kişilerin ellerindeki bilgileri kırpıp kendi düşünce yapısına göre şekillendirerek sunmaları sonucunda ortaya çıkan mantık hatasıdır.

    güzel açıklamalara ve örneklemelere buradan ulaşabilirsiniz.

    ayrıca şunu da eklemeliyim ki, özellikle sağlık ile ilgili konularda sakın her denilene inanmayın. hayretler içerisinde kalarak, kendinden çok emin olarak söylenen ama en ufak bir doğruluk payı olmayan o kadar çok yazı okuyorum ki, eğer "tıp doktoru" mesleğine sahip olmayan birilerinin dediklerini yaparsanız hayati tehlike içerisine bile girebilirsiniz. kendinizi düşünüyorsanız bilgi kirliliğinden uzak durun.

  • muazzam bir saha gorusu ve cok iyi bir sag ayagi vardi. ancak benim gibi pek cok kisi popularitesi yuzunden bunlari pek goremedi zamaninda. bu popularitesi futbolunun onune o kadar cok gecti ki, en sonunda manchester united'in tapu sahibi sir alex ferguson bile buna dayanamadi.

    ferguson kitabinda beckham'in yeteneginden surekli ovgu ile bahsediyor. daha 16 yasindan itibaren ne kadar olgun ve caliskan oldugunu, ingilizlerin modasi gecmis "topu al ve uzun oynayip sisir" mentalitesine kendisini hapsetmeyip ustune futbol bilgisi katmasini ve inanilmaz dinamizmini surekli overek anlatiyor. ozellikle 38 yasina kadar bu dinamizm ile mls sonrasi ac milan ve psg gunlerinde bile insanlari sasirtmasi aslinda beckham'in ne kadar ust duzey oldugunu tek basina gosteren detaylar. (bunlari da ben degil sir soyluyor bu arada).

    ancak iste o basta bahsettigim sinir bozucu derece futbolunun onune gecen egosu ve sohreti kendisine para ve un katarken, bazi seyleri de goturdu.

    once egosundan bahsedecek olursak, bir kere kendisi asla ve asla kotu oynadigini ve hata yaptigini kabul etmezmis. sir, takimi kaybettikten sonra oyunculara ozguvenlerini tekrar asilamak zorunda oldugunda bunun yalnizca beckham icin gerekmedigini soyluyor. cunku ne kadar kotu oynarsa oynasin, her zaman topu ister ve sucunu asla kabul etmezmis. dusunun ki bu adam eric cantona ile calisti ve o bile zaman zaman kendini sorgularmis. ferguson - beckham arasinda bu konunun zirve noktasi zaten benim gibi 30+ futbol severlerin hatirlayacagi krampon olayidir. bir arsenal maci sonrasi ferguson soyunma odasinda kendisiyle tartisirken yerdeki bir krampona tekme atiyor ve o da gidip beckham'in kasinin ustune carpip acilmaya neden oluyor. sonrasi da zaten medyada patlama ve ayrilik surecinin baslangici...

    tabii daha bir de ikonlasma sureci var.

    bir gun ferguson antreman sahasina giderken kapida 20'ye yakin gazeteci gorup merak etmis haliyle. sebebini sordugunda cevap olarak "david beckham yeni sac modelini tanitacak" diye yanit alinca da tabii kizginlik ve saskinlik hissetmis. o gun takim yemegine beckham'in bere ile katilmasi olay olmus ve ikili bir gerginlik yasamis. sir "cikar su bereyi, restoranttasin" dese de beckham kendisini hic takmamis ve devam etmis. sir baya sinirlenmis ancak elinde cezalik bir sebep de yok. fakat olay burada bitmiyor da.

    ertesi gun (yani mac gunu) beckham yine bereyle gelip, cikarmayi reddedince "ya bunu cikarirsin ya da seni oynatmam" diye cikisyor ferguson ve beckham ancak o sekilde cikartiyor kafasindakini. adamin amaci sahaya bile oyle cikip tam baslama dudugunden once cikartmakmis bereyi. show'a bak yani...

    tabii milyon dolarlarin dondugu bir pazarda yakisikli, anglosakson ve yetenekli biri olunca islerin bu taraflara kaymasi da bir acidan kacinilmaz; daha dogrusu aksi cok zor bir tercih meselesi. zaten ferguson da "su anda sahip oldugu zenginlige bakarsak yanlis karar verdigini soylemek de dogru olmaz" diyor kendisinin kariyer yoluyla alakali olarak. daha avrupa'da oynayabilecegi pek cok ust duzey takim varken mls'e gitmesi de bunun en buyuk ornegi.

    sahsen bir sporsever olarak oyuncularin bu kadar spor disina cikmalarini sevmiyorum. ancak ferguson'in da dedigi gibi sonucta bu bir kariyer ve neticede milyonlar kazaniyor bu insanlar. beckham da bunu secti ve izledigi yol "kariyer" acisindan pek yanlis gozukmuyor. ben sadece kendisi gibi bir yetenegi daha fazla izlemek isterdim.

  • bu da yeni moda cıktı.
    toksik insanlari, negatif insanlari hayatinizdan çıkarın mottosuyla, insanlarin tahamullsuzlugunu normallestirmeden baska bir sey degil.

    sevdiğimiz insanlar zor günlerden geciyor, bunu paylasmiyor ve negatif enerji saçıyor olabilir.
    ya da yakınızdaki insanlar cok farkli sorunlarla boğuşuyor olabilir.
    ınsanları hayatinizdan çıkarıp kaybetmek yerine onlari kazananın.
    herkes her an cok mutlu olmak, olmuyorsa bile mutlu gözükmek zorunda degil.
    gercek hayat sizin tozpembeye bürünmüş instagram sayfanız değil.
    gerçekci olun ve insanlara bu zor dönemde daha yapıcı davranin.