hesabın var mı? giriş yap

  • yemekhane olmaz, ofislerde illa bir mutfak olur ve o mutfak sebebiyle her gun 12-2 arasi agir yemek kokularina maruz kalirsiniz.

    dogumgunu, veda partileri herkes icin olur ama bunlar dunyanin en acinasi partileridir. herkes isinden biraz da olsa kacmak ve pasta yemek icin partinin yapildigi o toplanti odasina dolusur ama kimi zaman parti kimin icin yapilir farkinda bile olmazsiniz. mumlar uflenirken iki el cirpilir, sonra dogumgunu sahibi bir iki sey soyler, pastasini yiyen odadaki patrona isine bagli imaji vermek icin cekip gider, 15 dakikada hersey olup biter.

    bey/hanim olayi olmadigi icin patronunuza ilk ismiyle hitap etmek ilk baslarda acayip tuhaf gelse de alisirsiniz. koskoca sirketlerin ceo'suna 'hello jason' diye baslayan e-mailler atmak siradan gelir.

    elbette istisnalar olsa da herkes islerine cidden cok bagli ve disiplinlidir, mesai 9'da basliyorsa herkes isine 9'da baslar, ay dur kahvaltimi yapayim oh cayci teyze de geldi olayi yoktur.

  • aktrol güruhunun kendince komik olduğunu sandığı aşağılıkça bir başlıktır.

    dostum cidden zorlamayın sınırları bu kadar. yani allah vurur bir yerden, neye uğradığınızı bilemezsiniz. fazla zorlamayın. bokunu çıkarmayın. güldünüz eğlendiniz kendi ufacık beyninizle ama daha ileri gitmeyin. haddinizi bilin. kuran böyle söylüyor.

  • yıllardır dizimag ve türevlerini izleyerek en az 3000 yıla mahkum olduğum acı gerçeği ile yüzleştiğim durumdur. keşke adam öldürseydim lan.

  • cem yılmaz'ı çokça seven, saygı duyan ve kendisinden öğrenilecek şeyler olduğuna inanan bir insanım. ancak her zaman kendisinin dillendirmeyi sevdiği bir söz vardır şu minvaldeki sorulara karşı:

    "neden güncel meselelere duyarlı anlamda eserler üretmiyorsun? neden mizahı zayıfın güçlüye karşı olan savaşında hep kullanıldığı gibi kullanmıyorsun? hem de bu silahı en iyi kullanabilecek en başarılı, en yenilikçi zeki sanatçılardan, silahtarlardan biriyken?"

    kendisinin cevabı ise şu kaçamak minvaldedir, bilenler bilir - ki ben buna hep saygı duymuşumdur:

    "bunu zaten yapan abilerimiz, arkadaşlarımız var. onlar bu işi iyi yapıyorlar. ben bunlara girmiyorum, ben yapabileceğim en iyi şeyi yapıyorum, sanatımı icra edip, insanları güldürüyorum. güldürürken düşündürmeyi başkaları yapıyor zaten."

    harika yapıyorsun, saygı duyuyorum, daha fazla para ve başarı kazan ve daha iyilerini yap; bunu tüm kalbimle umarım.

    buraya kadar her şey normal ama işte sayın cem yılmaz; sen bu insanların durumunu sallamaz, bu konuda kaçamak yaparsan, yarın gelip de yine bu insanlara karşı sosyal medyadan "korsan almayın, heeyy" diye bağırdığın zaman, 3-5 şak şakçı ya da fanboy haricinde hiç kimse seni ciddiye almaz, güler geçer; benim gibi bilerek ve isteyerek ya da bilmeden... zira bu milletin seninkinden önce açlık, fakirlik, sömürü, cehalet gibi onlarca sorunu var senin vaktiyle sallamadığın... ve şimdi onlardan senin onlar için yapmadığını, senin için yapmalarını, duyarlılık göstermelerini bekliyorsun. ancak biliyorsun ki sen insanlar için ne yaparsan, onlar da zamanı gelince senin için onu yaparlar. "eh ama ben onları o kadar, güldürdüm, hizmet ettim?" . eh onlar da güldüler işte, o kadar. neden şimdi düşünmelerini bekler oldun ki?

    hem hani sorunlarımıza girmiyorduk, düşünmüyorduk, gülüp eğleniyorduk seninle? ne oldu yani, senin paralara, emeğe dokunulunca mı sorun çıktı ilişkimizde? eh hani bizimkiler? hani asgari maaşa 14 saat çalışıp, ölen taşeron madencinin emeği? çok bir şey değil, çıkıp 2 kelime söyleyip duruş gösterebileceğin, bir şeyler değiştirebileceğin binlerce işçinin yetimin, çocuğun hakkı? bu böyle uzar gider, senin girmek istemediğin meseleler, biliyorum...

    heh işte, o yüzden susman daha iyi bu konularda, sen sanata devam et, gülelim eğlenelim yalnızca. böylece hayatım boyunca senin için yazmayı aklımdan dahi geçirmeyeceğim bu tarz bir ilyas salmansal bir entry yazmayayım bir daha, ta-mam?

  • sert, absürt mizah ve hiciv sevenler için bir hazine.

    kesinlikle dilini yumuşatmaya çalışmıyor, kimliksel duyarlılıkları takmıyor. "bir takım çok alıngan insanı üzer miyim?" korkusu yok. bu yüzden "klişelere takılmıyoruz", "samimi mizah yapıyoruz", "eski mizahı yerelim, tek gerçeklik yok" paradigmasından yola çıkan, artık kendisi bir klişeye dönüşen mizah ürünlerinden ayrılıyor.

    son dönemde yapılan mizah üretimi içinde ileri bir noktada.