ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
beta.radiooooo.com
-
muhteşem bir müzik servisi. istediğiniz yıl aralığını ve ülkeyi seçiyorsunuz, o yıllardaki hit şarkıları çalıyor. türkiye için yıllarda biraz sıkıntı var ama, 1970 ve weird seçenekleriyle muhteşem şeyler çalıyor:
(bkz: http://radiooooo.com/)
nijerya'da yakılıp taşlanarak öldürülen kadın
-
bir tanrı düşünün ki koskoca evreni ve zamanı yaratıyor, içine neredeyse sınırsız sayıda yıldız ve gezegen dolduruyor. türlü fizik kanunları, kimyasal tepkimeler koyuyor. yetmiyor, evrenin kimi bölgelerinde biyolojik faaliyetler yaratıyor ve bunların içinden biri kendini sorgulayabilir hale geliyor. bu tanrı öylesine kudretli ki yukarıda bahsedilen, yarattığı şeylerden sınırsız sayıda tekrar üretebiliyor. yok edebiliyor. üstelik hepsinden münezzeh, yani bu yaratımları kendisinden hiçbir şey eksiltmiyor.
öyle bir güç.
ve bu tanrı kendini savunmuyor ancak koskoca evrende, sınırsıza yakın yıldız içerisinde, küçücük bir kayalık gezegende, şans eseri yaşayan bir canlı o tanrının savunulmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyor.
be arkadaş, bu ne biçim bir saçmalık?
14 temmuz 1987 queen afyon konseri
-
freddie mercury'nin emirdağı birbirine ulalı türküsünü ezberden söylemesi de ayrı bir güzellikti.. ve tam o sırada sahneye fırlatılan şalvarlar..
thor
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"ingilizce metinleri içimden okurken adeta bbc spikeri gibiyim, ama dışımdan okuyunca tam bir mençistır köylüsü."
28 aralık 2014 thy istanbul los angeles uçuşu
-
2016 ygs'de coğrafya sorusu olabilme potansiyeline sahip uçuş.
geocaching
-
ilk duyduğumda "oha", kendime geldiğimde "yuh be" dediğim manyak atraksiyon, hi-tech sosyal çılgınlık. efendim bu* gps cihazları kullanılarak oynanan 21. yüzyılın define avı oyunmuş. nasıl oluyor* derseniz, birileri * bir yere bir geocache* bırakıyor ve o noktanın koordinatlarını* internette geocachecıların takıldığı mesaj gruplarında ilan ediyor (ayrıca sırf bu iş için yazılmış yazılımlar var sizin bölgenize bir geocache bırakıldığında otomatik olarak uyarıyor sizi) , siz de bu sandığı gidip buluyorsunuz*. sandığın içinde her şey olabilir, siz de içine birşey koymak şartıyla içindeki şeyi alabilirsiniz. ayrıca her sandıkta mutlaka bir not defteri bulunduruluyor, siz bu defteri "şu gün şu saat geldim, defineyi buldum, bıraktığınız bjork kasedini aldım yerine biraz sekerleme bir de kola kapaa bıraktım, yalarım" tarzı dolduruyorsunuz. 70 lerdeki citizen band çılgınlığına benzer bişey. her türlü sosyal paylaşıma açık, macera ve gezi olayını sevenlere yönelik hoş bir olay.
ben tam anlatamadım en iyisi siz gidin bi bakın:
http://www.geocaching.com/
http://en.wikipedia.org/wiki/geocaching
evlilik teklifi alınca travma geçiren kezban
-
çömeldi,sağa sola gitti,demirlere dayandı,en son oturdu ama bir kere bile adama sarılmadı.
adamı değil evliliği istediğinin kanıtı bir video olmuş
kırıkkale'de gece otelde odasına erkek giren kadın
-
(bkz: bu ne lan grange romanı gibi)
gece 3te yatağımın ucunda oturan bi yaratık görsem korkudan altıma sıçarım erkek halimle. hanimefendi kafayı yemediği için şanslı. yecüc mecüc müsün pezevenk.
terazi burcu erkeği
-
tembeldir (ama tek kelime harekete geçmesini sağlayabilir), inatçıdır (ama hatalıysa özür dileyebilir), ağzı çok iyi laf yapar (ama söyleyecek şey bulamadığı zamanlar da olur), sanata yatkındır (ama inat edince yapıtını göstermez), gösteriş meraklısıdır (göstereceği şey genelde görmeye değerdir), tutarsızdır (ama denge kurmaya çalışır), gıcıklık yapma yetisi çok gelişmiştir (ama sevilebilir)...
why are some turks are so ungrateful
-
"be" fiilini bir cümlede iki kez kullanacak ingiliz arkadaşı bize göstermiş olaydır.
doğrusu için:
(bkz: why are some stories so cool)
quartier latin
-
paris'te bircok unlu yazar ve ressamin yasadigi bolge. yuruyerek gezmeyi sevenler icin 7 km lik ve yaklasik 3 saat suren bir yolculuk bekliyor. bu gezinin baslangic noktasi 10 numarali metro hatti uzerinde bulunan cardinal lemoine istasyonu. istasyondan ciktiginiz zaman rue du cardinal lemoine uzerinde solda 71 numarali bina irlandali yazar james joyce'un bir donem yasadigi evi gorebilirsiniz. james joyce ulysses kitabini burada tamamlamistir. ayni yol uzerinde biraz daha ilerleyip sagda 74 numarali binanin ucuncu katinda 1922 - 1923 yillarinda ernest hemingway'in yasadigi yeri gorebilirsiniz. bu sokagin bir arka sokagi olan rue descartes 39 numarada da hemingway bir sure yasamis. hemingway'in kitabinda anlattigi` : a moveable feast ` sokaklarda yururken rue clotilde'de eglise st etienne du mont'u gorursunuz. bu kiliseye gitmemizi yolda bizimle konusmak isteyen parisli yasli bir teyze tavsiye etmisti. icinde oturup kilisenin serinliginden yararlanabilirsiniz. buradan cikip seine kiyisini takip eden yolda bircok unlu yazar ve sairin gittigi kitapci, bar ve kafeler bulunur. rue des grands augustins'ten sola dondugunuz zaman solda 7 numarali binada pablo picasso'nun studyosu gorursunuz. 1936 - 1955 yillari arasinda burada yasamis ve guernica'yi 1937 yilinda burada tamamlamistir. st germain bulvarina inip saga dogru devam ederseniz sagda 11. yuzyilda yapilmis olan eglise st germain des pres'i gorursunuz. ayrica bu cevrede bircok guzel kafe ve restoranlar oldugundan bu uzun turda mola vermek icin iyi bir noktadir. les deux magots, cafe de flore jean paul sartre, simone de beauvoir gibi unlulerin takildigi kafelermis. ayrica oscar wilde'in 1900 yilinda menejitten oldugu l'hotel(o zamanki ismi hotel d'alsace) bu bolgede rue des beaux arts uzerinde 13 numaradadir. rue jacob 44 numarada bulunan hotel d'angleterre ise hemingway'in paris'te ilk gecesini gecirdigi oteldir. tam olarak tarih ve oda numarasi da belirtilmis. 20 aralik 1921 oda no 14. rue bonaparte'dan guneye dogru yurumeye devam ederseniz jardin du luxembourg'a ulasirsiniz. sokaklarda paris havasi alip arastirmaci gozlerle gezerken montparnasse bulvari uzerindeki la rotonde, le dome, select, dingo bar gibi yerlerde yemek yiyip birseyler icerek bu 7 km lik geziyi tamamlamanin keyfini cikartabilirsiniz. burasi 4 numarali metro hattinin gectigi vavin istasyonu yakinlarindadir.
yaran diyaloglar
-
oğuz adında yeni tanıştığım bir arkadaşımla galatasaray-fenerbahçe derbisini izlemek üzere maçı yayınlayan bir mekana gitmiştik. maç başlamadan bir fotoğraf çekip, derbiyi unutmadığımızı facebook'ta ilan edelim dedik.
neyse çektim fotoğrafı yükleyeceğim, oğuz "ne yazacaksın?" dedi, ben de şöyle bir etrafa baktım, kimse bağırmıyor etmiyor diye, "bağırmayan taraftar gelsin" yazdım yükledim.
akabinde maç başladı, 10-15 dakika geçti.
oğuz; abi bir arkadaşın yorum yaptı galiba.
ben; yapsın?
oğuz; pek hoşuma gitmedi ama.
ben; ne yazmış?
oğuz; ben söylemeyeyim sen bak. ben pek sevmem bu tarz konuşanları.
dipnot arası; yorum yapan annem. gurbetteyiz falan diye annemin facebook profil fotoğrafında, benim şimdiki halime hiç benzemeyen eski bir fotoğrafım var. arkadaşımda fotoğrafa bakıp, ismi okumadığı için gördüğü erkeği* benim arkadaşlarımdan biri sanıyor.
gelelim annemin kısa süreli bir gerilim yaşatan yorumuna;
"annen de gelsin mi?"
occam'ın usturası
-
bilimsel bi prensip, karsi karsiya oldugunuz bi problemde hersey esitse, en basit aciklamanin dogru oldugu varsayilir. mesela basiniza kus pislediyse ve buna sebep olarak:
1 devlet kusu basiniza konacagina delalet etmek icin verilmis ilahi bir isaret( hemen milli piyango bileti alin)
2 pisleyen bi kusun altindan gectiniz
benzeri iki sebep varsa bunlardan 2. olani kabul edilir
yanlis hatirlamiyorsam contact isimli carl sagan senaryolu filmde bu konudan dem vurulmustu