hesabın var mı? giriş yap

  • kendinize herhangi bir bankadan birikim hesabı açtırın. bu hesabın internet bankacılığını kapattırın. bir adet kavanoz ayarlayın kendinize, her akşam eve geldiğinizde cebinizdeki bütün bozuklukları bu kavanoza atın. bu kavanozdan para almak kesinlikle yasak. her haftasonu ya da ay sonu buradaki paraları sayın, artık 50 lira mı eder, 300 lira mı eder, ne kadar tamlattırılabiliyorsa o kadarını alın poşete koyun, bim gibi a101 gibi markete gidip bütünlettirip bu başta açtığımız karta yatırın parayı. tümletemediğiniz küsurat parayı da kavanozda bırakıyoruz, cebe atmak yok. bu şekilde kısa sürelerde ne kadar para biriktirebileceğinize inanamazsınız. ne kadar çok parayı israf ettiğinizi farkettiğinizde alttan ufak bir sızı hissedebilirsiniz. geçecektir.

  • --- spoiler ---

    birini çok seven, kendisini aldattığı halde sorunu kendisinde aramaya devam eden bir adam var burada. onun sorunu kendinde araması, içinin sevebilme yeteneğidir. o kendisine en berbat durumda bile dönüp bakabilen, benim de hatalarım oldu diyebilen, bir ilişkiyi kurtarmak için hiç yan yollara sapmadan direk koşan biri. o sevmek isteyen biri işte. siz bunu istediğinizde her şey tamam, önemli olan o istek.

    çünkü görüyoruz ki sonrasında o istek bir şekilde hayat buluyor. eski karısıyla da başka bi kadınla da. kendisi kendi gibi kendisini seveni seçiyor sonunda o ayrı. ama işe yarıyor yani.

    o noktada birinde ısrar etmenin nasıl elzem bir şey olduğunu anlatıyor film. sevmek ısrar etmek işidir. karşıya değil, içinde bulunduğun duyguda. o duyguyu tanıyınca ve emin olunca sıkı sıkı tutunmalı ve ayak diretmeli. sonunu görebileceğini zannetmeden, yaşanmayan bir şeyi kurgulamaya çalışmadan, yaşanması için küçük fırsatlar yaratarak, o küçük fırsatları büyükçe değerlendirerek, en önemlisi de asla karamsarlığa kapılmadan deli cesaretiyle gülümseyerek. diyor.

    ha bi de deliyim delisin deliyiz mesajı veriyor. hayat hep mükemmeli arar, insanlar kendilerine elbise biçer gibi kişi seçiyor, bu bende durmaz, bu beni taşımaz diyor. ne bedbaht hikayeler. halbuki her kişinin kendini var etmesi için uygun bir alan var. bir izin ver de bahçe olsun orası.

    bütün aşkın dışında bir de arkasında kaya gibi bir ailesi var adamın. bu o kadar can alıcı bir nokta ki, bütün filmin de dayandığı o sanki. o adamın o yaşta, hala odasına bişiler hazırlayıp getiren, mutlu olabilir belki diye ona ilgisi olan kıza oğlunun yürüyüş saatlerini söyleyen bi annesi, kendisini maçın uğuru olarak gören bi babası var. içinin içtenliği çatısından başlıyor. o zaman daha gözü kara olur insan. çöp poşetiyle de koşar, dehşet ünlü bir yazarın* kitabına isyan da eder, bu ne boktan son yazmaktır diye. mutlu olma ihtiyacı var ve bunu saklamadan yaşıyor.

    ve sonunda- ya da başında hayatın- tıpkı kendisi gibi etrafı önemsemeyen ve tek derdi olduğu gibi mutlu olmak olan bir kadına rastlıyor. belki burası biraz şanstır (:

    --- spoiler ---