hesabın var mı? giriş yap

  • benim de başıma gelmiş durumdur. bir gün bir baktım kimse beni gözlemlemiyor, yok olmuşum. sonra dedim kendi kendime "saçmalama lan, düşünüyorsan varsındır" yavaş yavaş var oldum da kendime geldim. şansa yaşıyoruz yeminlen.

  • devletin ortaya çıkmasını sağlamış, toplumu toplum haline getirmiş kavram.

    ilkel toplumlarda daha tarım keşfedilmemiş, daha avcılık toplayıcılık şeklinde yaşanılıyorken toplumlar ilkel komün bir sisteme sahiplerdi. ihtiyacın fazlası ürün elde ediliyordu, kaynak boldu. bireyler toplum içinde fazladan ürün için mücadele etmiyordu, zaten bu mücadele çok gereksizdi. o zamanın koşulları sebebiyle elde dilen ürünler bozulmaya elverişliydi.

    ilerleyen yıllarda ise atalarımız nasıl tarım yapılacağını öğrendi ve buna bağlı olarak yerleşik hayata geçti (bkz: yabanıllık). üstelik elde edilen ürünler depolanmaya el verişliydi. insanlar ürünleri depolamak için ambarlar kurdu, tarlalara önem verdi. ambarların ve tarlaların korunması için yeni toplumsal kurallar belirlendi, ve özel mülkiyet doğdu. özel mülkiyet ile birlikte mülklerin sahiplerinin ölmesi, mülk paylaşımı üzerine sorunların çıkması ile baş edebilmek için miras ortaya çıktı. ilkel toplumlarda biyolojik anne ve babaya dikkat edilmezken, özel mülkiyetin doğuşuyla gelişen miras kavramıyla bu tutum değişti. bu olaylar zinciri sebebiyle yeni bir toplumsal yapı şekillendi, özel mülkiyet insanların hayatına yerleşti. bu toplum yapısının doğası gerekliliğinden toplumu düzene sokmak için yeni ahlaksal, kültürel ve sosyal kavramlarların etkisiyle kitlesel bir şekilde sınıflar doğdu. bu sınıfların mücadele içine girmesi kaçınılmazdı. sınıflar tarih boyunca çıkarlarının çatışmasından dolayı sürekli savaşım haline girdi. tarihin her sahnesinde sınıfsal çatışım kendini gösterdi. aslında bu durumun düzeltilmesi ve üretim sürecinin güvene alınması için sınıflar üstü yeni bir aygıt kurulmuştu. bu aygıtın adı devletti. devlet sürekli olarak gelişti, kendine yeni kollar kurdu, yeni organlar hayata geçirdi. devlet sınıfların çatışmasını engellemek için kurulduysa bile misyonunu yerine getiremedi, sınıfların uzlaşamayacağının bir kanıtı haline geldi. kurulduğu günden beri egemen sınıfların çıkarlarını savundu ve hala savunmakta.

  • bununla ilgili şöyle bir güncel örnek vermek isterim.

    dün, yoğun toplantıların olduğu bir gündü. evden çalıştım. sabah 8.15'te uyandım. 8.30'da ferah bir şekilde işime başladım. yoğun bir günü bile yıpranmadan tamamlayıp 18:00'de işimi bitirdim.

    bugün ofise gelmeyi tercih ettim. yol normalde 20 dakika civarı sürdüğü için ve toplantım saat 9'da olduğu için 8'de evden çıktım. insanlar -haklı nedenlerle- toplu taşımadan kaçındıkları için korkunç bir trafik vardı. 1 saatte ofise ancak ulaşabildim. koştura koştura masama oturdum. saat 9.05'te, 1 saat araba kullanmış ve yorgun bir şekilde işe başladım.

    ev yerine ofise gelerek;

    -dönüşle birlikte- 2 saati yol için kaybettim
    1 saat daha az uyudum
    eve yorgun döneceğim için muhtemelen yemek yapamayacağım.
    daha verimsiz çalıştım
    en az 1 litre benzini doğaya saldım.
    bu benzin tutarı kadar kaynak boşa gitti.
    işveren açısından elektrik, su, kahve, havalandırma gibi ek maliyetlerim oldu.
    1 günlük pantolon ve gömlek yıkama, ütüleme masrafı oluştu.

    ben hibrit modeli destekleyen bir insan olarak bu fikrimden de caymaya başladım. hele ki pandemi korkusu hala bu kadar yoğunken imkanı olan herkes evden çalışmalı.

  • mecnun namaz kılan bir faninin önünden geçer. namazı bitirdikten sonra fani sorar:

    - ey mecnun beni görmüyor musun da, namaz kılarken önümden geçiyorsun?

    mecnun cevap verir:

    - ey fani, ben leyla'yı düşünürken seni görmedim de, sen mevla'yı düşünürken beni nasıl gördün!

  • tuzlama işleminin bebeği 2 kilo billur tuz'a bandırmak olduğunu sananların hezeyanı.

    ben geçmiş deneyimlere inanırım. bebeği doktorlara danışarak büyütmek son 20 yılın olayı. milyonlarca yıldır kadınlar çocuk doğuruyor ve çocuk bakımında genellikle en eski yöntemler işe yarıyor.

    bebek tuzlama olayı işlem görmemiş doğal okyanus tuzunun bir miktar memba suyuna karıştırılmasıyla yapılır. bir miktar tuz bir miktar suyla karıştırılır, bebeğin kokması olası yerlerine sürülür, azıcık beklenir ve yıkanır.

    ben sadece adet yerini bulsun diye yapmıştım ancak bir yaz bebeği olan kızımın bebeklere özgü (aslında çok da sevimli bir koku) oluşan ter kokusunu anında kesti. anlatsalar inanmam.

    su, bebeğe içirilmediği için dehidratasyondan ölme durumu yoktur. ha dediğim gibi sen bebeği 2 kilo tuzun içine yatıracak kadar gerizekalıysan onu bilemem.