ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bülent uygun
-
4 yerim 5 yerim 6 yemem, 7 yerim 9 yerim 8 yemem diyordu, galatasaray ve beşiktaş'a gönderme yaparak. bakalım bu kez kaç sene yiyecek?
karı koca diyalogları
-
yemek masasında ufaklığa yemek yedirirken;
anarch: hadi koçum son bir kaşık daha...beşiktaşım oley beşiktaşım oley beşiktaşım oleeeeeyyyy...oooooo
gariban anne:yahu şu çocuğa adam gibi bir şarkı söylesene...sabahtan akşama beşiktaş marşı dinliyor çocuk...
a: ne var söylüyoruz işte...yemekleri sıyırmaya geldik..bir lokmada hepsini ham yapmaya geldik..ıspanak seni biz yemeye geldiiiik...ıspanaaaaakkkk...(bkz: gücüne güç katmaya geldik)
g.a: hah işte şöyle...
a: laralaralaylay laralaylay laylaralaylay laralaylay laralaralaralay laralaylaralay.....doyduk mu... (bkz: koyduk mu)
g.a: ya valla pes ya...
can yaman'ın hayranına arka odaya geçelim demesi
-
o lafı dediği an yanındaki çevirmenin utancı aslında olayı özetler nitelikte.
casablanca
-
dün gece oturup izledim nihayet.
aslında bir aşk filmi olmasına rağmen çok fazla siyasi öge barındıran bir film. mesela ilk sahnede evrakları eksik olduğu için kaçan adamın, almanya’nın fransa’yı işgali sırasında kurulan vichy hükümeti’nin başkanı pétain’in resminin önünde vurulması, alman işgalindeki vichy fransa’sına başkaldırıyı simgeliyor. polis merkezinin girişinde “liberté, égalité, fraternité” yazısı önemli bir detay, direkt pétain’in fransız bayrağının simgelediği kavramları değiştirme girişimine gönderme yapılmış. nitekim son sahnede yüzbaşı louis, vichy markalı su şişesini içmek üzere eline alıp direkt çöpe atıyor. bu alman kontrolündeki vichy fransa’sının reddedildiğini sembolize ediyor. tüm bu detaylar filmdeki nazizm karşıtı çok açık metaforlardı. victor’un adı bile (zafer demek) fransa’nın bağımsızlık istemesine ve alman işgaline karşı özgür fransa hareketinin zafer temennisine bir gönderme aslında.
rick’in barı tarafsız gösteriliyor, her görüşten insan buraya gelebiliyor, tam anlamıyla “rick’s café americain” yani. rick güya(!) tarafsız hatta bir yerde “i’m not fighting for anything, except myself”, “i don’t risk myself for anyone” diyordu. 2. dünya savaşı başında amerika’nın duruşunu simgeliyor bu.
baş karakterlerden güzel ilsa avrupa’yı simgeliyor filmde. özgür fransa hareketinde amerika’nın desteğini, victor ve ilsa’nın kurtuluşu için rick’in belgeleri imzalatıp onlara yardım etmesiyle sembolize etmişler. piyanist sam’le ilgili sahnelerde de sam amerika (bkz: uncle sam) olarak karakterize edilmiş. birkaç cümle vardı hatta amerikan desteği beklentisi niteliğinde.
filmin başındaki dünya haritası 2. dünya savaşı sırasındaki politik ve ekonomik güçleri yani drittes reich almanyası, britanya ve japonya imparatorluklarının sınırlarını gösteriyor. filmin sonundaki rick’in “louis i think this is beginning of a beautiful friendship” demesi amerika-fransa dostluğuna göndermeydi.
daha aklıma gelmeyen birçok detay ve metafor var filmde ancak salt aşk filmi olarak başladığım filmin dönemin siyasi atmosferini bu kadar yansıtan detayları içermesi etkileyiciydi.
son olarak filmin çekildiği ve gösterime girdiği dönem olan 1942’de nazizm karşıtı öğeler barındırması oldukça cesur bir yaklaşım. nitekim 1952’ye kadar batı almanya’da gösterime girmemiş. 1952’den sonra gösterime girdiğinde ise ağır şekilde sansüre uğrayıp nazizmle ilgili tüm detaylar kaldırılıp dublajla değiştirilmiş. bu sansürlü versiyonda victor’un, interpol’den kaçan norveçli bir atom fizikçi olarak gösterilmesi komik bir anekdot. filmin orijinal versiyonu almanya’da 1975’te yayınlanabilmiş. gerçi film warner bros abd yapımı olmasıyla ne kadar cesur olarak değerlendirilir onu da derin sinema tarihi bilenlerin yorumuna bırakmak lazım.
edit: imla ve noktalama.
kış uykusundan uyanan ayının ilk sözü
-
-aşkım 6 aydır aynı yerde beraber yatıyoruz, biz şimdi neyiz ?
reis'in almanya'ya misillemesi
-
başlığı ilk gördüğümde;
mercedes-benz, bmw, vw, audi, opel, porsche, man 'dan daha iyi araçlar üretildiğini, dış ticaret hacminin 3 trilyon $ olduğunu ve bunun 2 trilyon dolarının ihracat olduğunu, ağır sanayide almanlardan daha öne geçtiğimizi, dünyanın en kaliteli makinlerinin bizim tarafımızdan üretildiğini, adidas, puma, hugo boss, bosch, siemens, solingen, gaggenau gibi firmalardan daha iyi firmalarımız olduğu, bayern münih, borussia dortmund, wolfsburg, schalke 04, bayer leverkusen'den daha iyi takımlarımızın olduğunu
fikri uyanmıştır bende.
fakat görüyorum ki; olay tamamen farklıymış.
edit: ergen sabah gazetesinedir sitemim.
saat kaç dedikten sonra saati kaçarken görmek
tuğba özerk
-
vücudu 18lik değil 31liktir.
edit: ne gülüyon olm?
çiğköfte satarken yakalanan covid hastası
-
şahsi fikrim bu mahlukat cinayete teşebbüsten yargılanmalı! sakın ekmek parası vs. gibi duyarlar kasmayın. planlı olarak adam öldürmeye teşebbüsten yargılanmalı.
edit: iş yeri 5 aydır kapalı, asgari ücretliyim, devlet 5 krş yardım yapmadı. ev kredisi ödüyorum. borçlandım, kredi çektim, çaresizlik had safhada..
ne olursa olsun "ekmek parası" adı altında kimseye zarar veremezsin. buna hakkın yok. nokta.
en güzel kitap adları
-
(bkz: bizim büyük çaresizliğimiz)
(bkz: baharda yine geliriz)
(bkz: aramızdaki en kısa mesafe)
(bkz: bir süre yere paralel gittikten sonra)
(bkz: herkes herkesle dostmuş gibi)
hepsini okumadığım için içerikler konusunda garanti veremem ama barış bıçakçı'nın isim seçimleri çok başarılı.
kuzenleriyle çok iyi anlaşan insan
-
"kuzenler" adinda bir whatsapp grubu vardir bunun.
enkaz altında iki kere öldüm ve sorguya çekildim
-
büyük geçmiş olsun arkadaşa, ilk sınavdan kalınca bütlerde geçmiş