ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kızlardaki yüksek lisans ve doktora yapma merakı
-
erkeklerdeki master ve doktora yapma meraki diye bir baslik yok. cunku bir erkek ancak kendini gelistirmek, yeni birseyler ogrenmek, kariyerinde daha iyi bir yere gelmek ya da sadece ilgi duydugu icin master veya doktora yapar, degil mi?
bir de o kadar entry girilmis, tespit sicilmis. askerlikten kacma bahanesi olmasa universitenin kapisinin onunden gecmeyecek tipler sirf ogrenme sevkiyle master veya doktora yapan kadinlara laf edecek cesareti nasil buluyor anlamiyorum.
lazerle göz ameliyatı olanların güncel durumu
-
sözlükte karşılaştığım en anlamlı veritabanlarından birisi.
tamam diğerleri çok saçma sapan ama bu da çok aydınlatıcı olmuş.
(örnek olmasını umuyorum.)
daha önce görev aldığım bir hastanede bir hekim arkadaşıma konu hakkında fikrini sormuştum ve bana 25-30 yıl sonra bu operasyonların ne kadar doğru ya da yanlış bir karar olduğunu anlayabileceğiz demişti.
eşin vefat etmesi
-
bir ay kadar önce doktorun "bir haftayı tamamlaması bile imkansız" demesiyle allak bullak olmuştu beynim. dile kolay beş yıldır kanserle mücadele ediyordu, ediyorduk. bu süre zarfında iki büyük enfeksiyonu dahi alt etti. benim gülüm, meleğim herşeyi atlatacak yeneceğiz bu illeti diyordum. fakat yenemedi. doktorun inadına iki hafta daha bırakmadı beni. son dört gün yoğun bakımda solunum cihazına bağlıydı, kendinde değildi. hergün görüşme saatinde başında onu ne kadar sevdiğimi söyledim gözyaşları içinde. duymadı beni.
kaybettiğim gün yanına gittiğimde gözleri açıktı. çok umutlandım, içim kıpır kıpır oldu. uzun uzun konuştum onunla, gözleriyle tasdikledi beni yada bana öyle geldi. meğer vedalaşıyormuşuz. bilemedim.
gece yarısı evde kendi kendime yarın neler anlatacağımı düşünürken telefonum çaldı. sonrası yıkım...
bugün meleğimin uçmağa varışının ondördüncü günü.
sana anlatacak çok şeyim birikti birtanem.
derdimi senden başka kime dökebilirim.
yarım kalmamı anlatacağım sana...
yetim kalmamı...
çok özledim...
çok özledim..
hoşlanılan kızın whatsapp'tan gönderdiği son mesaj
19-20 aralık fallulah konseri
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"geçen hafta enseme allah yazan dövme yaptırdım cumaya gittim arkamdaki adam görmüş doğum lekesi sandı mucize diye bağırdı.. beni omuzladılar beş gündür geziyoruz daha yeni geldim eve."
maliye bakanlığı'nın iki yeni vergi getirmesi
internetten para kazanmak
-
nickinde maho geçen birine güvenecek bilolar'ın arandığı platformlar şeklinde özetlenebilir.
8 mart 2020 kral selman'ın ölmesi
-
selman gider belman gelir, kral öldü, s.keyim yeni kralı. saudilerde ingiliz köpeğinden çok ne var.
tomris uyar
-
turgut uyar’la evlenmeden önce cemal süreya ile büyük bir aşk yaşamış; hatta bir süre birlikte yaşamışlar ama fazla sürmemiş ilişkileri. cemal süreya her gittiği yerden mektuplar yazarmış tomris uyar’a ama bir öfke anında hem kendininkileri hem de onunkileri yaktığı için yazışmalarından örnek kalmamış geriye.
“1966 sonu 67 başı; dergide de, özel hayatlarında da yol ayrımına gelirler. r.tomris, turgut uyar’la evlenir, ankara’ya gider. papirüs’ü desteklemeyi oradan sürdürür. cemal süreya’nın yolu ankara’ya düştüğünde onları ziyaret eder ama beraberlikleri sırasında birlikte dolaştıkları mekanlara, beyoğlu’ndaki kahvelere, lokantalara adım atmaz. onun bu ruh halini tomris uyar şöyle anlatıyor:
‘beni bıraktı ama rahat edemedi. ona göre bana sahip olunamazdı. senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak, dedi ve doğrusu hiç yazmadı.’ ”*
edvard munch
-
hayatı boyunca aklının bir köşesinde ölüm düşüncesiyle yaşamış ressam. tabloları insanın hayat karşısındaki o büyük çaresizliğini anlatır hep. hasta çocuk tablosunda kayıp giden bir hayat için yas tutturur insana. ölü ya da en azından vazgeçmiş insanlardır resimlerinin konusu, hayattan çok ölüme yakın insanlar. hep erken söylenmekten korkulup, asla söylenemeyen sözler gibi. alain de botton kitabında bundan mı bahsetmişti bilmiyorum ama edvard munch'ün anımsattığı şeyler çok gerçek.
hayat ve varolmak karşısındaki çaresizlik, insanın bütün bu gerçekliğe karşın elinden hiçbir şey gelmemesi, çıldırmak, kendini yok etmek. karanlık, bir kez girildi mi bir daha geri dönülemeyecek o devasa yapının kapısında bekler edvard munch. ne de olsa orada herkese yer vardır.
''when you out of the blue
and into the black.''
http://www.germanexpressionist.com/…nch_madonna.jpg
http://www.hdwallpapersdesktop.com/…h wallpaper.jpg
http://www.wholesalechinaoilpainting.com/…69587.jpg (hasta çocuk)
http://www.paintingmania.com/…bed-fever-16_4107.jpg
ve tabii;
http://upload.wikimedia.org/…9082327!the_scream.jpg