ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
manuel neuer
-
schindler's list'te rol alsaydı filmde renkli olarak görünürdü.
evlenilecek erkekte aranan özellikler
-
(bkz: vicdan)
gerisi hikaye.
yaran fıkralar
-
iki genç arkadaş uyuşturucu bulundurmak suçundan mahkemeye çıkarılırlar. yargıç hapis cezası vermez, onun yerine gidip diğer gençleri uyuşturucuya karşı uyarmalarını ister. bir ay sonra iki arkadaş yeniden yargıç karşısına çıkar ve yargıç durumlarının ne olduğunu sorar. birinci genç:
"harika,100 kişiyi uyuşturucu kullanmaktan vazgeçirdim" der.
"nasıl yaptın?"
"tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki;büyük daire uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük daire uyuşturucu kullandıktan sonraki beyniniz."
"aferin" der yargıç ve diğer gence döner.
"ben 1000 kişiyi vazgeçirdim" der ikinci genç.
"bravo,sen nasıl yaptın?"
"tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki; küçük daire uyuşturucu yüzünden hapse girmeden önceki kıçınız, büyük daire de hapisten çıktıktan sonraki kıçınız."
eşim ateist olsa 10 çocuğum da olsa onu boşarım
15 ocak 2009 new york uçak kazası
-
can kaybı olmaması sevindirici. ama özellikle pilota helal olsun dediğim kazadır. national geopraphic tarafından belgeselinin en kısa sürede çekileceğini ve kaptan pilot adına marşlar yazılacağını da düşündüğüm kazadır ayrıca.
hudson nehri akmam diyor
airbus u yutmam diyor
şanı büyük kaptan pilot
uçamazsam batmam diyor...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
günün anlam ve önemine binali'yen:
"yaa biz adamlara pedofiliyi anlatamıyoruz, atam gidip bunlara erzurum'da sivas'ta cumhuriyeti anlatmış nasıl ikna etti acaba aq ya"
aile bakanı'nın ensar vakfı açıklaması
-
nasıl ki kendi çocukları şehit olmadığı için ekranlara çıkıp şehadet üzerinden goy goy yapıyorlar, kendi çocukları tacize uğramadığı için de mağdurlar üzerinden goy goya devam ediyorlar. empati sıfır ahlak sıfır paralar sıfır.
hiroshima mon amour
-
aşk, unutmak, özlemek, tutku, savaş, işkence, acı... bunların hepsini, hatta daha da fazlasını barındıran bir film.. açılış sahnesinde, savaşın lanet sonuçları sağlam bir tokat atar seyirciye. bunun nedeni görmeye alışık olduğumuz savaş görüntüleri değil, filmin şiir gibi akıp giden anlatımıdır..
film anlatmak istediklerini, barış temalı bir film çevirmek için hiroşima' ya gelen fransız aktris ve japon mimarın hayatları üzerinden anlatır bize.. farklı hayatları olsa bile, çektikleri acılar bir yandan da benzerdir ve bunların nedeni savaştan başka bir şey değildir..
filmin sonlarına gelindiğinde, ne olacağını iyice merak edersiniz. kadın ve adam arasındaki ilişki nasıl sonuçlanacaktır.. ayrılık mı, değil mi? söyleyecek değilim.. seyretmek lazım...
evlenip sıradan bir hayatla geberip gitmek
-
aşık olduğunuz kadın ile evlenip, özgürce gezip tozup; aşkınızın meyvelerini rahatça büyütüp, hobilerinize vakit ayıtmanız ve huzurlu bir şekilde ölmeniz sıradanlıksa şayet en sıradan şekilde ölmek isterim.