hesabın var mı? giriş yap

  • sorun inşaat sektörü degildir.asıl sorun kaynak tahsisinin bozulmasıdir.

    1) ayakkabıcılık, beyaz eşya , marketçilik vs. nasıl bir sektör ise , inşaatta öyle basit bir sektördür. her sektörün beslediği ve beslendiği damarlar vardır. beyaz eşya sektörü mesela, bir sürü ham ve yarı mamule ihtiyaç duyar. öncelikle şu sadece inşaatın ekonomiyi en çok harketlendirdigi savina dayanan uber özelliği kafamizdan silelim.ne yani inşaatta çalışan amele istihdam sayılıyorda , ayakkabı fabrikasında çalışan adam işsiz mı sayılıyor?

    2) misal bu memlekette herkes bir gece rüya görse ve her gün yeni bir ayakkabı almayı kendine kutsal bir görev olarak adletse. ayakkabı fiyatları en az x 10 yapar değil mi? bir çift ayakkabının 1000 tl olduğu bir yerde ne yapardınız? elde avucta ne varsa bir tezgah- iki makine bir de ufak atölye açıp ayakkabı üretmek isterdiniz değil mi? işte inşaat olayında da yaşanan tam olarak bu. bir ekonomik çıkar biriminin,kârın olduğu yere hücum etmesi kadar doğal bir şey yoktur.

    3) ancak sizin ayakkabı üretmenizin ülke ekonomisi için bazı fırsat maliyetleri vardır. mesela siz senede 100 kg. peynir üreten birisiniz. ayakkabida var olan karlılık sızı cezbetti ve yeni bir işe girerek 50 adet ayakkabı urettiniz. bu işlemin ülke muhasebesinde karşılığı sadece pozitif olarak 50 çift ayakkabı olarak çıkmaz, birde negatif yönü vardır ki o da 100 kg peynirdir.

    4) işte türkiye'nin yaşadığı asıl sıkıntı yukarıdaki 3 madde de özet olarak yer almaktadır. bu örnekleri inşaata evirirsek;

    herkes işi gücü bırakıp insaate başlamıştır. ülkede var olan sektörler ya yok olmuş ya da uluslararası rekabet düzeyini sürekli artan bir hızla kaybeder hale gelmiştir.ulke üretim dinamiğini yitirmiştir. niteliksiz nüfus, tarım ve hayvancılık yerine insaatte çalışarak büyük şehirlere zaten var olan göçü epey bir hızlandırmış, bunun yanında artan sulama olanaklari ve makineleşmeye rağmen türk tarımı biter hale gelmiştir. üstüne bir de kur baskısı ve ucuz ithalat eklenince ülkede tarım ve hayvancılık üretimi yapmak boş bir uğraştan öteye gitmemektedir. değerin kontrolsüz artışı, spekülatif yatırım olarak değerlendirilmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. belediyeler rantiye yuvası haline gelmiştir. rantın fazla oluşu rüşvet, mafyalasma gibi problemleri beraberinde getirmiştir. bir de şehircilik yönü var ki o zaten bambaşka olumsuz bir konu. kısacası sektöre olan büyük bir hücum , ülke ekonomisinde var olan diğer sektörleri yavaş yavaş bitirmiş, geçici olarak sağlanan istihdam faydası yanında büyük bazı zararlarda ortaya çıkarmıştır. unutmayın, başta da dediğim gibi burada sorun olan inşaat sektörü değil. bu dediklerim , ülke bir bütün olarak ayakkabı, mutfak masası, selpak vs. üretmeye başlasa da aynen geçerli olacaktı. yani sektör o olmuş, bu olmuş sorun değil. asıl sorun , arzı oluşturan üretim gücünün dengesiz ve riskli bir biçimde bozularak yapılanmasıdır.

    takip edenler varsa , geçenlerde bu sözlükte " mara nehrinden geçmeye çalışan bizon-gunu sürüleri için köprü yapılması" fikri ortaya atılmıştı.tabiki tinsahlardan korumak için. çok alakası yok demeyin aslında tam da bizim konumuzla alakalı. sonuc olarak herkes karşı çıkmış ve ortak kanı şu olmuştu;

    "köprü yapılırsa; timsahlar ölür, timsah olmayınca bizon ve gunu sayısı artar, sayı artınca otlaklar kurur ve çöl olur, otlaklar kuruyunca tüm gunular ve bizonlar da ölür."

  • bu tip hastalar için doktorlara uyuşturucu iğne atan tüfeklerden vermek lazım.
    uzaktan vurup bayıltsınlar, ondan sonra teşhis ve tedavi sürecine geçilebilir.

    edit: hatta bu görevi yapacak doktorları da buldum , sniper anestezi uzmanları.
    snistezistler..

  • sanki gelinler bu evlerde münferit takılıyormuş gibi döşenmiş. her yer pembe her yer kelebek her yer plastik çiçek. damat anasının evinde mi kalıyor? ona yönelik bir dekorasyon yok mu? gerçi belki damat da zevk alıyordur tüm bu olan bitenden, lila ve gülkurusundan, pierre cardin deri terliklerden.

  • 2015 model, 1.5 dizel 116 hp, 5 kapılı modeli ile 2.000 km yaptığım minik. izlenimlerimi paylaşmaya çalışacağım.

    öncelikle ilk defa mini logolu bir otomobilin direksiyonuna geçtim. özellikle eski kasasının görüntüsünü ve iç mekanını çok çekici bulmamakla beraber john cooper works versiyonunun videolarını hayranlıkla izliyordum. yenilenen kasasının ise göze daha hoş geldiği bir gerçek. stopların ve farların kocaman hale getirilmesi aracı olduğundan daha büyük gösteriyor. led farların yanlarındaki mini yazıları hemen dikkat çekiyor. güzel gözüken led farların ise uzunları malesef yetersiz. iç mekan kalitesi de arttırılmış. malzeme kalitesi ve her tarafa serpiştirilen ambiyans aydınlatmaları aracın içini de çekici hale getirmiş.

    araçta makyajlanmış 1 serisinde de kullanılmaya başlanan 3 silindirli dizel motor görev yapıyor. beygir olarak 1.6 olan selefiyle aynı olsa da tork değeri 10 nm artmış yakıt tüketimi ise düşürülmüş. motor, aracı yürütmekte hiç zorlanmıyor. her viteste atak bir karakter sergiliyor, biraz da sabırla 2 ile başlayan hızlara da çıkabiliyorsunuz. yakıt tüketimi de oldukça hızlı sayılabilecek bir 2000 km'nin ardından 5,7 lt/100 km olarak gerçekleşti. bu tüketime az diyemesem de kullanım şartlarıma göre çok da asla diyemem.

    yol tutuş konusunda ise mini'nin kullandığı "go kart hissi" mottosunun hakkı veriliyor diyebiliriz. süspansiyonlar, yol tutuşun iyi olması için ayarlanmış ama otomobil için konforsuz tanımlamasını yapmak haksızlık olur. çünkü yoldaki çoğu bozukluğu güzelce sönümlüyor ve virajlara güvenle girerken bozuk yollarda da zıplama korkusu yaşamıyorsunuz.

    negatif izlenimleri düşündüğümde çoğunlukla donanımla ilgili şeyler ön plana çıkıyor. koltuklar da özellikle uzun yollarda rahat değil. uzun farlar yetersiz, emniyet kemeri yolcu için zorunlu değil.

    özetle yeni mini güzel bir otomobil. gerek motoruyla, gerek şasesiyle gerekse dizayn olarak oldukça beğendim. iç mekan genişliği sizin için 2. hatta 3. plandaysa bence mini'yi es geçmeyin derim.

  • bunu diyen bunları da dedi

    (bkz: #45201375)

    (bkz: #45201008)

    başlık ve diğer entry'ler silinirse diye screen almış bekliyorum.

    antik şehir troll bulma şirketi gururla sunar. yeni bir troll'u huzurlarınıza sunmaktan gurur duyarım.

    zorunlu edit: ismi lazım değil bazı 'gavatlar' nolur entry'ni sil ben işsizim tekiyim burada eğleniyorum şeklinde yeşilimi yakmakta.

    yakmayın burası bir zamanlar kutsal bilgi kaynağı idi.

    debe editi: debe de double yapınca sedet maaşa zam yapmış.

  • "zaman cizelgesinde x noktasinda eve alinacak iyi konfigurasyonlu o gunku populer teknolojinin cogunu iceren bir bilgisayarin fiyati sabit olarak 1000$'dir" onermesinin asla degi$meyecegini ongoren teorem..