hesabın var mı? giriş yap

  • 2. sayfa magazin programında yaptığı açıklamalardır.

    şu şekildedir:

    “terbiyesizlik yapmadım. dönüp bana ‘sus mu diyorsun’ dedi. ben de hayır ödülünüzü alın onunla konuşun dedim. çünkü zafer konuşmaları ödülle yapılır. ben bu kadar ciddiye almadım olanları. ben hiçbir şey söylemedim, linç yemeye başladım. sonra ona sahip çıkmaya başladılar. demek ki ona sahip çıkanlar başka insanlar. oyunculuğuma laf edenleri ciddiye almıyorum. orada konuşma uzadığı için sıkılmış olabilirim. kendi meslektaşlarını aşağılaması benim hoşuma gitmedi. organize bir şekilde linç girişimi var.”

    “ben nihal yalçın’ı sadece oyuncu kimliğiyle değerlendiriyorum. benim sevdiğim bir oyuncu. ‘kadınların konuşması bastırılıyor’ denildiğinde olayın içeriğine bakmaya başladım. yalçın’ın paylaşımlarına bakmaya başladım. ‘selahattin demirtaş’a özgürlük’ falan demiş. demirtaş ‘öcalan’ın heykelini dikeceğiz’ dedi hanımefendi bunu mu savunuyor? pelvin buldan falan da ona sahip çıkıyor. türk ordusuna silah doğrultan, ateş eden, polisini, öğretmenini öldüren terörist örgütün tümüyle karşısındayım. ben pkk’nın terör örgütü olduğuna inanan bir insanım. şimdi gidip onlara sormak lazım. siz pkk’nın terör örgütü olduğuna inanıyor musunuz? abdullah öcalan’ın bebek katili, terörist başı olduğunu söyleyebiliyor musunuz? lanetliyor musunuz?’ diye.”

    https://www.sozcu.com.tr/…i-gittigime-pisman-oldum/

  • dark academia, öncelikle yüksek öğrenime, sanata, kaligrafiye, müzelere, yazmaya/okumaya, klasik yunan ve gotik mimarisine odaklanan hem estetik hem de bir alt kültürdür. alt kültür, öncelikle klasik edebiyat, antik sanat ve yüksek seviyeli liberal arts yani yedi özgür sanat olan gramer, mantık, retorik, aritmetik, geometri, müzik, gökbilim konularını incelemeye odaklanır.

    dark academia kültürünün ve estetiğinin önemli bir yönü, akademide geçmişte kalmış, nostaljik bir zamanı vurgulamasıdır. belirli bir zamanı anlatmasından çok, geçmişteki zamanları anlattığı konusunda ortak bir kabul vardır. ne zamanı referans aldığını anlamak için bazı ipuçlarımız var.
    en önemli ipucu, üst sınıf toplumunun liberal arts'a önem verdiği bir zamanın yüceltilmesi ve romantikleştirilmesidir. oxford, cambridge veya harvard gibi kurumların eski zamanları gibi.

    dark academia, klasik edebiyatın saygı duyulan bir çalışma olduğu bir belirsiz bir geçmiş döneme odaklanmaktadır. bu akım, öğrencileri gölgede bırakan, ciddi bir ton ve estetik yaratan bir karanlıkla tanımlanır. genellikle fon, aşırı güçlü profesörler ve zorlu öğrenci hayatıdır.

    dark academia'nın bir diğer önemli özelliği estetiğin üzerine sürekli düşen karanlık bir gölgedir. bu gölge gerçek bir gölge, fotoğrafın üzerine yerleştirilmiş sessiz ve koyu bir filtre veya karanlık bir koridor şeklinde olabilir. ancak yazı tarzında da ciddi bir ton şeklini alabilir. hatta hikayenin mekanlarında ya da olay örgüsünde bile kendini gösterebilir. hava her zaman kasvetlidir, öğrenciler günlük yaşamlarında her zaman tuhaf ya da acı verici duruma tanık olurlar. melankoli ve felsefi karamsarlık bu türün diğer öğeleridir.

    dark academia modası aracılığıyla zamana dair ipuçları alıyoruz. moda genellikle 1920'ler, 1940'lar ve 1950'lerin okul üniformaları olarak kendini gösterir. daha eski zamanlara dair gotik ton ise yine zamanı belirsiz hale getiren bir unsurdur. zamanın bu belirsizliği sonsuzluk duygusunu uyandırır.

    dark academia'nın kökeni, en azından bir hikaye anlatma türü olarak genellikle donna tartt'ın 1992 tarihli the secret history romanına atfedilir. estetiğin ve alt kültürün kökenleri tam olarak belli değildir. yaklaşık 2015'ten beri tumblr ve sosyal medya alanında vardır, ancak sosyal kısıtlamaların doruğa çıktığı covid-19 salgını sırasında büyük bir popülerlik kazanmış gibi görünüyor.

    her ne kadar bir alt kültür, tür ve estetik olarak karanlık akademi 2015 civarında ortaya çıkmış gibi görünse de, bu türe rahatlıkla uyum sağlayabilecek daha eski çalışmalar da var. örneğin, dorian gray'in portresi.

    filmler ve diziler arasında ise harry potter serisi, wednesday, dead poets society, penny dreadful, maurice bu akımdan esintiler taşıyan yapımlardır. harry potter serisi ile büyüyen bir neslin doğal olarak bu türden beslenmesi ve onu kutsaması da elbette ki şaşırtıcı değildir.

    esasen, halihazırda gücü elinde tutanların erişemeyeceği şekilde inşa edilmiş her türlü çalışma dark academia'nın alanına girer. bu topluluklar, bir bütün olarak gizli, elitist ve erişilemez olacak şekilde inşa edilmiştir. ortalama bir öğrencinin bu topluluklara girmesi zordur. çünkü bildiğimiz gibi, gizli topluluklar yalnızca bu prestijli kurumlara katılmak için yeterli, seçilmiş birkaç şanslı kişiden oluşur.

    en önemlisi karanlık akademi estetiği her zaman karanlığın içinde gizlenir. dark academia içindeki "karanlık" sözcüğü, kampüs ve çalışma çevresinde gizlenen kuşatıcı bir gölgeyi tanımlar.

    karakterler genellikle insanların züppe bulabileceği bir içecek veya sigara içer. kahvelerini sade içmekten viski içmeye, hatta belki puro içmeye kadar uzanan bir aralık vardır. benzer şekilde, karakterler genellikle karamsar, zeki ve eksantriktir (çünkü dahiler genellikle eksantrik olarak tasvir edilir). doğal olarak karakterlerin parlak olması gerekir, çünkü estetiğin tamamı eski akademik kurumların yüceltilmesi ve romantikleştirilmesinden oluşur. karakterlerin parlaklıkları, bu kurumların yalnızca seçkinlere yönelik olduğunu hatırlamamızı sağlar. onların tuhaflıkları bize bunun için yaratılmadığımızı hatırlatır.

    bazı insanlar dark academia'daki yaygın bir kinayenin otorite figürüne karşı bir tür isyan olduğunu söylüyor. bu bir öğretmen, yetkililer ya da iktidardaki başka biri olabilir. the secret history, klasik öğrenciler arasında yaşanan bir cinayeti ve suça yol açan koşulları konu alıyor. bu nedenle, dark academia'da kuralların dışına çıkmanın yanı sıra sıklıkla cinayet de yaşanır.

    dark academia'dan ilham alan çalma listeleri romantik ve empresyonist bestecilere özellikle vurgu yaparak, on sekizinci, on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın başlarındaki klasik batı müziğine ve çağdaş minimalist bestecilere odaklanır.

    avrupamerkezci oluşu ve beyaz karakterlerin yoğunluğu nedeniyle emperyalizm kültürü esintileri taşıması bu türe yönelik eleştirilerin başında gelir. abd'deki üniversiteler eskiden özgürdü ve köleleştirilmiş insanların özgür emeğinin sömürülmesiyle finanse ediliyordu. orada sömürülen emek sayesinde özgür olabildiler.

    bir tür ve estetik olarak dark academia, baskıcı sistemleri ortadan kaldırmaya yönelik yavaş ama ısrarlı çalışmaya katkıda bulunmak için kendi anlatı gücünü kullanma şansına sahip. küresel çoğunluğun akademi ile beyazlardan çok daha farklı şekilde etkileşimde olduğunu ve fırsat eşitliğine sahip olmadığını hatırlamak her zaman önemlidir.

    kaynak:
    https://bookishbrews.com/…the-truth-about-the-genre
    https://collider.com/…ery-of-witches-39-2018---2022

  • 1 hafta içerisinde thy-halkbank-ziraat bankası gibi kurumlara atanacak kişilerin istifasıdır.

  • egosunu değil dünya üzerindeki tıp literatürünü takip eden doktorlarımıza teşekkür ederek ve tenzih ederek söylüyorum ki çoğu için özel muayenehanesindeki para kasası egosundan daha önemli ve büyüktür.

    parayı bastırıp özel muayenehanelerinde karşılarına çıktığınızda kırmızı halıyla karşılarlar sizi. ne egoları kalır ne de havaları.

    daimi müşterileri ( hasta demedim bak) olabilmeniz için gülücükler, gülücükler. en bilmiş hasta da olsanız dinlenir ve kabul görürsünüz.
    asla ''sen'' olmaz ''siz''lerin havada uçuştuğu durumlar yaşarsınız.

    öyle...bazı doktorlar tüccar.

  • eskiden 60 sayfa olarak basılan pasaportlar artık yeni pasaportlarda 38 sayfa olarak basılıyor. ya pasaport sayfasından da kısmazsın be arkadaş. ne olacak diyebilirsiniz fakat 10 yıllık pasaport için 38 sayfa çok yetersizdir. sürekli iş için yurtdışına seyahat eden biriyseniz, giriş çıkış damgaları, vizeler kısa sürede sayfaları tüketirsiniz. işin ilginç tarafı sayfalarınız bittiğinde ve yeniden pasaport almak istediğinizde asıl kabus orada başlıyor. öncelikle sistem pasaportunuzun süresi dolmadığı için randevu vermiyor ve direk nüfus müdürlüğüne sizi yönlendiriyor. oradaki memur böyle bir hizmetimiz yok yeni pasaport alamazsınız diyor. oradan soluğu nüfus müdürünün odasında alıyorsunuz ve ona dakikalarca dil döküyorsunuz, yok neden seyahat ediyormuşum, yok gerçekten gereklimiymiş. lan sana ne ben hakkım olan pasaportu istiyorum aq. o da gönlünden koparsa a4 kağıdı bağışlamanız sureti ile size yeşil ışık yakıyor. işim için kullanmam gereken bu pasaport, sayfa sayılarının 38e düşmesi ile daha çok başıma bela olacak sözlük.