hesabın var mı? giriş yap

  • konya ili sınırları içinde, tarihi günümüzden 9500 yıl öncesine uzanan yerleşim yeri kalıntılarının bulunduğu ören yeri.

    çatalhöyük'ün anlam ve önemine dair söylenebilecek şeylerin neredeyse tamamı başlık altındaki entrilerde söylenmiş. o yüzden çatalhöyük'e ait genel bilgiler kısmını özet geçip hızlıca eğlenceli kısmına (leoparlar, dünyanın ilk haritası ve yanardağlar) geleceğim.

    çatalhöyük insanlık tarihindeki tespit edilmiş ilk yerleşim yeri değil. israil'deki eriha ve çevresi yerleşimler 12000 yıl kadar geriye gider. ama çatalhöyük bilinen ilk kenttir. hatta en iyi zamanlarında, nüfusunun 8000 kişiyi bulduğu tahmin edilen bu yerleşim yeri yeryüzünün ilk metropolüydü. bu popülasyon neolitik çağ için muazzam bir nicelik demek. aynı sayıları yakalamak için sümer medeniyetini beklemek gerekecek.

    bu devasa şehirde sokak, cadde, bulvar yok. evler birbirine bitişik nizam inşa edilmiş. duvarlarda pencere, kapı yok tahmin edileceği üzere. insanlar evlerine damlardan giriyorlar. ışık ve hava damdaki, bu iş için ayrılmış boşluklardan giriyor. ocağın isi, dumanı yine damdaki delikten çıkıyor. zaten hayat damlarda sürüyor olmalı. bir evden diğerine gidebilmek için komşularının damından geçmen gerekiyor. sıcak yaz gecelerinde, bugün hala güney doğu anadolu'nun köylerinde olduğu gibi damlarda uyuduklarına eminim. şehir muhtemelen şöyle görünüyordu. görsel

    çatalhöyük sakinleri barışçıl bir halktı. ne çevrede bir düşmanları olduğuna dair bir buluntu var. ne de kendi içlerinde süreğen, organize bir şiddet ortamında yaşadıklarına dair bir ipucu. çatalhöyük'te yapılan arkeolojik araştırmalarda istihkamlar, surlar ya da savunma tabyaları izine rastlanmadı. en dış cephedeki evlerin duvarları doğal duvar işlevi görüyor olmalı. zaten tek tehdit yabani hayvanlardan gelmekteydi. silah mahiyetinde sayılabilecek aletler çok sınırlıydı ve askeri değil avcılığa yönelik imal edilmişti.

    çatalhöyük toplumu eşitlikçi ve sınıfsızdı. bazı evler diğerlerine nazaran daha gösterişli ya da daha büyük değil. saraylar ve tapınaklara dair izler bulunmaması bu toplumda krallar, firavunlar, soylular ve ruhban sınıfının olmadığı anlamına geliyor. modern siyasetbilimciler bize, mülkiyet ve sınıfların olmadığı anarşizmin, tabiatı gereği istikrarlı olamayacağını salık verirler ama çatalhöyük insanları 1400 yıl boyunca bununla başa çıkmış görünüyorlar.

    çatalhöyük sınıfların, liderlerin, kralların, savaşçıların yükselişinden önceki toplumdan bir kesit sunuyor. kılıç yerine resim, çömlek ve dokuma kalıntılarındaki niceliği esas alırsak bolluk içinde, barışçıl ve eşitlikçi bir ütopya yeşermiş anadolu topraklarında.

    kazılar sırasında çatalhöyük'teki evlerin birinin duvarında şu mural ortaya çıkarılıyor. görsel

    üstteki turunculu figürün ne olduğu ile ilgili birçok tahmin yapmaya çalışmış uzmanlar. uzun süre leopar postu olduğu düşünülmüş. bunun bir sebebi de özellikle anadolu'da neolitik, kalkolitik ve antik dönemden kalma ören yerlerinde yapılan kazılarda leopar figürüne çok sık rastlanması. çatalhöyük'teki en eski yapıdan en az 2000 yıl daha eski bir yapı kompleksi olan karahantepe'de, kazılar sırasında şöyle bir heykel çıkarıldı. leopar taşıyan adam. dikkat edin leopar cesedi taşımıyor. taş devri heykeltraşımız sanki leoparı canlı tasvir etmek istemiş. görsel

    aynı üslup ve içerik sürekliliğini çok daha yakın bir tarihte milattan önce 1500 lerde hittitlerde görüyoruz. şurada roller değişmiş, tanrı şaruma leoparın sırtında duruyor. görsel

    hittitlerin yaklaşık 3000 - 3500 yıl, çatalhöyük sakinlerinin ise 8000 - 9000 yıl önce yaşamış olduklarından yola çıkıp hittitlerin günümüze daha yakın olduğunu düşünmeyeseniz sakın. kadim çağlarda zaman algısı şimdikinden çok farklıydı. gelişim gözle görülemeyecek kadar yavaş seyrederdi. çoğu kadim toplum için zaman doğrusal değil döngüsel algılanırdı. ilerleme, gelişme gibi kavramlar o zamanın insanlarına bir şey ifade etmezdi. bu durumda günümüz değerler sistemi 200 yıl öncesiyle radikal oranlarda uyumsuzken aralarında 8000 yıl bulunan karahantepe ile hittit eserleri arasında sürekiilik yakalamak mümkündür.

    tekrar çatalhöyük'e dönersek.evlerin duvarında kabartma şeklinde leopar figürlerine ve leopar postu giymiş insan tasvirlerine sık rastlanırdı.görsel

    özelde çatalhöyük genelde ise anadolu coğrafyasında leopar, bütün medeniyetler için kutsala yakın çok önemli bir kült figür olagelmiş.

    hatta uzun yıllar çatalhöyük kazılarını yöneten arkeolog ian hodder yazdığı kitabın adını leoparın öyküsü koymuştu. görsel

    duvar resmindeki yan yana betimlenmiş kare ve dikdörtgen şekillerin çatalhöyük evleri olduğu açıktı. ressam yaşadığı şehri belli bir ölçekten kuşbakışı resmederek bilinen ilk haritayı evinin duvarına çizmişti. kare şekiller çatalhöyük ise yukarısında leopar postu sandığımız şey yine çevredeki doğal şekillerden biri olabilirdi. biri diğerinden daha uzun iki yükselti, birinin ucundan bir şeyler fışkırıyor gibi. arkeologlar bu tasviri yanardağlar olarak yorumladırlar. çevrede bu tarife uyan volkanik oluşum 130 km ötedeki büyük ve küçük hasan dağı var. görsel

    sonra duvardaki resmin 8000 yıl önce çizildiği hesaplandı. arkeologlar bu noktada jeologlardan yardım aldılar. hasan dağı'nın yamaçlarından toplanan volkanik materyal üzerinde yapılan radyokarbon testleri ile volkanın en son ne zaman patladığı bulundu. bingo, 8000 yıl önce yani çatalhöyük'lü sanatkarın duvarına harita resmettiği zamanlar yanardağımız aktifmiş.

    çatalhöyük kilden kibele figürnlerinin ilk bulunduğu ören yeridir. görsel

    primitif ana tanrıça kültü anadolu'ya buradan yayıldı muhtemelen. medeniyetle birlikte toplumlar anaerkillikten ataerkilliğe evrildikçe tanrıçaların yerini tanrıların almaya başlamasına daha bir kaç bin yıl var. uygarlığın doğuşunda ilk dinler şekillenirken çatalhöyük’in önemli bir rolü olması muhtemel. volkan patlamalarında ilahi bir iradenin tezahürlerinin görülmüş olması ise daha muhtemel.

  • sakatlandı sanıyorsun, 30 sn şarj olup kaldığı yerden devam ediyor. john connor'ı korumaya mı geldin mübarek?

  • 17 yaşındaki timur cihantimur'un arabayla çarparak öldürdüğü oğuz murat aci’nin babası özer aci:

    "çocuğun okula da aynı araçla gittiğini ve olaydan birkaç ay önce aynı bölgede 5 kez hızdan ceza yediğini öğrendik."

    18 yaşından küçük bir katil. 5 kere hızdan ceza yiyor. aile, şımarık veletlerine "bak keyfine" demeye devam ediyor. peki bu arabayı, ehliyetsiz şekilde kullanan ve defalarca araca ceza kesilen aileye kimse hesap sormadı mı? devlet nerede? emniyet ne yapıyor?

  • evet başlığı doğru duydunuz.. olay abd' de geçiyor.. insan hakları konusunda tokat gibi ders vermişler nusret efendiye..

    öncelikle haber linki paylaşalım: buyrun

    olayın özeti ise şu; nusret amerika daki restorantında çalışan garsonları toplu şekilde işten çıkartıyor..

    tabi orası türkiye değil, insan hakları falan sistem tıkır tıkır çalışıyor.. garsonlar mahkmeye gidiyor.. ve olayın iç yüzü ortaya çıkıyor..

    nusret, ''garsonların aralarında bölüşmesi gereken tip (bahşişlere) el atıp bunlardan pay alıyor!!'' 4-5 garson buna itiraz ediyorlar.. ve o garsonlar, işte çıkartılanlar..

    federal mahkeme nusret'e haksız işten çıkartma yaptığı için 250.000 dolar ceza yapıştırıyor.. durur mu? durmaz.. bu garsonların tazminatları alacakları, faizleriyle beraber her şeyi topluyor.. hepsini de nusrete kitliyor bir güzel.. ''al koçum hak ettin'' diyor..

    bize de bu olayı konuşmak kalıyor..verilen kararı batı hayranlığına yormayalım hemen.. adamlar hukuk devleti imiş gerçekten.. batının iyi yanlarını alabilseydik keşke dedirtti bana.. nusret'e gelirsek.. bu adamın artık gelinecek tarafı kalmamıştır.. instagram kullanmıyorum da, kullansaydım da takip ediyor falan olsaydım.. tepkimi koymak adına takipten çıkartırdım diye düşünüyorum.. tabi taktir sizin..

    sonuçta garson bahşişlerine (o da nasıl bi bahşişse zaar artık) göz diken bir adamın 24 milyon takipçisi var bu dünyada..

    edit: (bkz: serebral palsi hastası yusuf'a umut ol)

    bugün bu başlıktan haberim oldu.. dünyada sağlıktan başka her şey yalan.. eğer maddi durumum yerinde ve yardımcı olacak birilerini arıyorum diyorsanız, bi inceleyin derim..

  • insanlarımızın birbirine dokunmadan, çarpmadan yürüyemediği.

    evet.

    tripadvisor un saydığına göre 11 ülke 59 şehire gitmişim bugüne dek. o yüzden açıkça ve rahatlıkla derim ki batı ve bizim aramızda en büyük fark budur.
    yurtdışında kalabalık caddede yürürsün kimse çarpmaz, sırada beklersin, senden öncekinin çantası, mantosu ıvırı zıvırı sana değmez. arada biraz boşluk bırakırlar çünkü. boşluk az olunca sıra daha çabuk gelmiyor ne de olsa. bizde öyle mi, illa ki dibime sokulucak biri, kadın olsun, erkek olsun fark etmez. ben mesafe bırakıcak olsam önümdekiyle, ilk fırsatta arkadan biri kaynamaya çalışır burda.

    otobüste, trende vs. de iri yarı da olsalar, araç tıklım tıklım da olsa, bundan faydalanmaya, dokunmaya çalışmazlar. erkekler bacaklarını açarak oturup yanındaki kadının bacağına değmeye çalışmazlar. çok iri yarı birinin yanına otursanız da adam sizin "özgürlük alanınıza" girmemek için elinden geleni yapar, bizde tam tersi.

    onlarda yok mu acaip davranan, mutlaka ki var. ama böyle bir durumla karştığınızda bilirsiniz ki adam "gerçekten sorunlu" ve durum ona özgü, bizdeki gibi toplumsal hastalık boyutunda değil taciz olayı.

    bu durumun en kötü tarafı da, taciz edenin "taciz ettiğini" düşünmemesi. çapkınlık olarak görmesi. kadın kıyameti koparmıyorsa "onunda hevesi var" diye düşünmesi.

  • malpraktis yasalarini direkt abd’den kopyalarsan sonucu boyle olur iste! atladiniz mi saglikta cag?

    112 saglik ekibi veya acil hekimleri varken cildiyeci ya da bir cerrah hastaya mudahale etse ve ardindan hasta yakinlari milyonluk davalar acsa hekimi siz mi koruyacaksiniz?

    siz hekimin kendi bransina ait olmayan tetkiki bile istemesini yasaklarsaniz, malpraktis yasalarini bransina gore duzenlerseniz o da asla bransi disina cikmaz.

    durun siz daha yeni yeni ogreniyorsunuz defansif tip nediri, daha karpuz kesecegiz!

  • italyadan bir anı. baya yaşlı bir amca trende uzun süre baktıktan sonra dayanamadı:

    - sen türksün değil mi?
    + evet.
    - hala kılıç tasiyor musunuz yaniniz da?
    + fethetmeye gelmedim amca, gezip gidicem ben...

  • başlığı altında saçma sapan entry'lerin girildiği takım. adam olsaydık da hatay'a 3-0 değil 1-0 yenilseydik. ya da 90+5'te kendi sahamızda rize'den 4. golü yemeyip 1 puan bari alsaydık. 76. dakikada 3-1 öne geçtiğimiz maçta beşiktaş'a 4. golü atıp şampiyonluğu genel averaja bırakmasaydık. şampiyonluk maçında averaj lazımken emre akbaba ve arda turan gibi el frenlerini ilk 11 başlatmasaydık. bunların hiçbirinin suçlusu hatayspor değil. 30 yıldır ankaragücü maçını konuşan beyinsiz adamlardan bi farkınız olsun.