hesabın var mı? giriş yap

  • bana yeni kararlar aldıran çocuktur. bu başlık altında israilli askeri savunanların, tek tek eski entrylerine bakıp, hayat tarzlarını, ne yaptıklarını ne yapmadıklarını öğrenip onun hayat tarzından uzak durma kararı aldım. hani adam bir cafe hakkında yorum yapmışsa o cafeye gitmeyeyim, birini sevmiyorsa onu seveyim falan neyse işte. yani o savunan bu hale nasıl gelmişse tersini yapmalıyım ki böyle bi tip olup çıkmayayım. tersini yapmalıyım ki insanlığım ölmesin. bunu savunabilen adam her ne diyorsa her ne yapıyorsa yanlış yapıyordur. rabbim insanı kalpsiz, duygusuz ve vicdansız kalplerden korusun.

  • yardım kampanyasını ciddiye alacak saflıkta birinin insanların beyniyle ilgili endişelendiğini de öğrendiğimiz beyan. vergi kaçakçılığının da es geçilmesi için laf salatası yapılmış. arsızlık ve aptallık örneği bir açıklama.

  • son zamanlarda denk geldiğim en cringe işlerden birine imza atan kadın. vedat milor ile olan tartışmasını nasıl erkek egemen topluma bağladı anlamadım. kafayı yemiş sanırım.

  • geçen gün, yine benim gibi feci çirkin olan bir arkadaşımla oturduk kadınlardan bahsediyoruz. zaten biz çirkin erkekler kadınlardan bahsederiz, kadınlar da yakışıklı erkeklerden bahsederler. yakışıklı erkekler de arabalardan bahsederler. arabaların genelde beş vitesi olur, vitesler arasındaki oran aracın son hızını etkiler. oran-orantı üniversite sınavında çok sorulan ve annemin de anladığı ve en çok sevdiği matematik konularından biridir. zaten annem sadece anladığı matematik konularını sever, anlamadıklarını reddeder. zamanında teyzemle birlikte okula giderlerken, teyzem modern matematik okutulan deneme lisesi'ne gitmiş. deneme lisesi, ankara'nın emek semtinde yer alan bir okuldur. işte o çirkin arkadaşımla emek gibi değil de emek'e yakın bir semtte oturduk kadınlardan konuştuk.

    dedik ki aga bizim kadınları ilk görüşte etkileme şansımız, evrenin bir köşesindeki paralel evren'de bir serdar ortaç daha olma olasılığı kadar. dolayısıyla bizim yapacağımız tek şey, mütemadiyen ve biteviye konuşmak. dedi ki sonra benim çirkin arkadaşım, yüzüne bile bakamıyorum, yere bak konuşurken, dedim, abi biz kadınları ilk görüşte etkileyemediğimiz için karşılaşabileceğimiz yerlerde zaman geçirmekten de hoşlanmıyoruz. yani bara, diskoya falan gitmiyoruz. dolayısıyla evde oturup, bir kadının bizi görmeden de bizi sevebileceğini düşündüğümüz bir şekil yaratıyoruz. ama, dedi sonra büyük bir sinirle, sinirlenince daha da çirkin oluyordu, nedense kadınlar burada da bize şans vermiyorlar. peki ne yapacağız? bizi görünce çirkin diye bakmıyorlar, konuşunca dinlemiyorlar, o zaman hiç şansımız yok. bir süre sessiz kalıp topraktan yansıyan çirkinliklerimize baktık.

    modern matematik eskiden sadece belli başlı okullarda okutulurdu. şimdi her yerde. ama eskiden belli başlı da olsa hiç okutulmasaydı, şimdi modern matematiği bilmiyor olacaktık. erkekler de modern matematik gibidir. sınavda çıkmaz diyip çalışmamazlık edilmez. erkeğin de bir emeği, bir özsaygısı vardır. evet görülmez bakılınca, ama anlamak istediğinde tüm matematik emrine amadedir, dedi bu çirkin arkadaşım, nasıl da duygulu. susturmadım. sanki sadece onların vücudunun bir değeri var, sanki sadece onların ruhu temiz, sanki sadece onların duyguları önemli. ben de ruhumu korumak istiyorum aga, benim de kirlenmesini istemediğim bir özsaygım var. ben de bir çöp çuvalı değilim ki. onların ruhu, onların duyguları ne kadar değerliyse, benim ruhum da o kadar değerli. sonra biraz dinlenip yere çöktü. en azından kendimi anlatabilecek kadar güzel doğabilseydim, dedi, böyle olunca iki kat yoruluyor insan. çirkin olmak büyük bir meslek.

    geçen gün, yine benim gibi feci çirkin olan bir arkadaşımla birkaç kıza âşık olup unuttuk. biz o yola bu sefer hiç girmedik. sonra oturup bizi tanımayan, bizi tanımaktan erinen ne kadar kadın varsa, hepsine bir şarkı söyledik. içimizden geldi, içimizde tuttuk.

  • son 200 yılda amerika birleşik devletleri toprakları sadece 1 kez işgal edilmiştir.

    1942 haziran ayındaki pearl harbor saldırısından 6 ay sonra japonlar başka bir sürpriz saldırı gerçekleştirdiler. bu sefer alaska'nın aleut adaları'ndaki limanı bombaladılar. bombalamadan sonra japon askerleri abd topraklarındaki yabancı güçler tarafından yapılan ilk işgale imza atarlar.

    japonlar; abd, alaska'yı 1867 yılında ruslardan satın aldığından beri abd'ye ait olan adaya askeri üsleri kurarlar. adanın sert hava koşullarından dolayı çok az bir stratejik önemi olsa da japonlar adayı tutarak olası abd işgalini engellemeyi planlıyorlardı.

    amerikalılar, japon birliklerinin her ne kadar uzak ve çorak olsa bile herhangi bir abd toprağını ele geçirmesinden dolayı şok olurlar.

    amerika önce adaya olan japon ikmalini keser. adada izole şekilde kalan japon ordusu için mayıs 1943'de 11.000 askerini bölgeye gönderir. amerikalılar operasyonun birkaç gün süreceğini tahmin eder. ama sert hava koşullarından dolayı iki haftayı bulur. kötü tasarlanmış askeri ekipmanlar nedeniyle abd ordusu, düşman ateşinden daha çok zayiat verir. tabi bu kayıplara japonların giderken bıraktığı bubi tuzakları da dahil.

    30 mayıs 1943'deki son japon saldırısı başarısız olur. abd ordusu 1000'e yakın kaybına karşılık 2000'den fazla japon askerini ölü ele geçirir. sonraki iki gün içinde abd kuvvetleri adayı güvenceye alır ve ikinci dünya savaşı'nın amerikan topraklarında geçen tek kara savaşı sona erer.

  • 5 ocak 2017 izmir adliye patlamasında şehit düşen trafik polisimiz.

    bu ülkenin hainleri de kahramanları da bitmiyor.

    vatan sana minnettardır.

  • rte'nin kızı esra ile ilgili anlattığı olayın yalan olduğunu kemal kılıçdaroğlu'nun ortaya çıkardığı olay.

    olay nedir diyenler için rte 'nin anlatımıyla : ... gece 1-2 öyle geliyoruz eve .. o zamanlar mücadeleler şimdiki kadar rahat değil , daha zor sıkıntılı dönemler 80 öncesinden bahsediyorum .. -buraya dikkat 80 öncesinden bahsediyormuş- .. ve bir gece yatak odamızın kapısına bir pusula büyük kızım esra asmış 'babacığım bir geceni de bize ayır'.

    80 öncesinden bahsediyor ama kızı 83 doğumlu adam boşuna demiyor yalan makinesi diye..

  • aramaya inandım fakat sözlükte bulamadım. hatta internette türkçe bir kaynak da bulamadım. hikayeyi eurosport'ta katalonya bisiklet turu'nun takım zamana karşı etabını izlerken dinledim. anlatan sanırım inan özdemir idi. kendisine buradan teşekkür ederim. sadece bisiklet hakkında konuşmayıp yöre hakkında böyle şeyler anlatmalarını takdir ediyorum.
    başlığı bu şekilde açmamın sebebi ise olayın ingilizce'de "negro of banyoles" şeklinde geçmesinden kaynaklanmakta. "zenci" kelimesini bir aşağılama sıfatı olarak kullanmadığımı belirtmek isterim.

    19. yüzyılda ispanya'dan afrika'ya turistik amaçlarla giden insanlar bu seyahatlerini belgelemek, döndüklerinde çevrelerine göstermek ve kanıtlamak için, tabi biraz da övünmek için afrika'dan gelişlerinde içi doldurulmuş hayvan getiriyorlarmış. bunu tabi afrika'ya seyahate gidebilen zenginler yapıyorlarmış. içi doldurulmuş hayvan getirmek adeta bir moda, bir akım haline gelmiş. en sonunda bu çılgınlık öyle artmış ki birisi, san kabilesi ya da milletine ait, içi doldurulmuş 27 yaşında bir insan vücudu getirmiş. şaka gibi, ama değil. yazının devamında kendisinden san diye bahsedeceğim.
    kimin getirdiğini, ne kadar süre nerede sakladığını bilemiyorum. sonra içi doldurulan san'ın bedeni 1916'da banyoles'un darder müzesi tarafından satın alınmış. uzunca bir süre 1991'e kadar orada sergilenmiş. bu tarihte, cambrils'de yaşayan haiti kökenli bir doktor olan alphonse arcelin, banyoles belediye başkanına, san'ın kalıntılarını sergilemeyi bırakmasını isteyen bir mektup yazmış. bu taleple birlikte olay basında yer almaya başlamış. san'ın botsvana'ya dönmesine yönelik ilk adım 1991 yılında unesco'nun o zamanki sekreteri, banyoles belediye başkanıyla yaptığı toplantıda atılmış. daha sonra, birleşmiş milletler genel sekreteri olan kofi annan konuya ilgi göstermiş ve banyoles belediye başkanıyla konuşmuş. san'ın bedeni 1997'de önce madrid'e gönderilip vücudun içine eklenen yapay maddeler çıkarılmış. daha sonra da memleketine -sanırım botswana'ya- gömülmek üzere gönderilmiş.
    banyoles'deki darder müzesi halen san hakkındaki tartışmalara atıfta bulunmaktan kaçınmaktaymış. san'ın müzedeki tek kaydı, küçük bir plazma ekranında siyah beyaz görüntüler içeren sessiz bir video imiş.

    https://en.wikipedia.org/wiki/negro_of_banyoles

    konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olursam editlerim.

    (bkz: tarih /@lonelycowboy)

  • beyne her zamanki gibi error verdirir.

    çok ilginç ya sanki aynı kadın photoshop programında bir kızıl, bir sarı, bir siyah, sonra siyah kıvırcık, sonra sarı kıvırcık şeklinde devam eden 30 varyasyonla çoğaltılmış. dünyada anlamadığım çok şey var ama adnan hoca ve kedicikleri, yani einstein beynini ödünç verse de anlayamayacağım bir mefhum.