hesabın var mı? giriş yap

  • dizinin bel kemiği şu diyalogtur:

    - neler oluyor?

    - şimdi anlatamam. bana inanmalısın. dediğimi yap zamanımız yok.

    karaterler arasında sıkça geçen bu konuşma aslında seyirci ve senaryo yazarları arasında da şu şekilde geçmektedir:

    - neler oluyor?

    -şimdi anlatamayız. bize inan çok güzel bağlayacağız. izlemeye devam et.

  • bu gece istanbul tozkoparan'da gerçekleşmiş olay. acil olarak bu suriyeli ve afganlar ülkemizden gönderilmezse türkiye'yi ve türk milletini gelecekte maalesef iyi şeyler beklemiyor.
    kaynak

    olayla ilgili bir yazarın bilgilendirmesi:

    tozkoparanda kentsel dönüşüm durumu mevcut halk ile bakanlık anlaşamıyor. bazı ev sahipleri imza vererek evlerini terk etti. 20 dairelik binalarda 3,5 daire boş ve afganlar bu dairelerde barınmak için bu boş evlere dadanmış, hali ile binalarda oturan hane sakinleri ile tartışma yaşayan afganlılar bıçak çekerek bizim türk vatandaşımızı yaralıyor.

    daha önceki günlerde otobüsler ile afganlar mahalleye bırakılmış ve insanlara pis gözlerle bakmaya devam ederek tartışma ortamları yaratmışlar emniyete şikayet edilmiş ama çözümsüz kalmış.

    ülkeye bu mültecileri sokuyorsan onların barınma beslenme ihtiyaçlarını devlet olarak karşılanmalısınız.mülteci kanuna göre mültecilere özel kamp kurulmalı ve onların bu bölgeden kaçarak yayılması durumunda sürgün edilmeli maddesi mevcut ama gel görelim mülteciler ülkenin her mahallesinde mevcut.

  • ben hakkımı helal etmiyorum. şimdiden söyleyim de ne yediğinizi bilerek yiyin, sonra öbür tarafta şey olmasın.

  • agir giriyorum gencler...

    bundan 100 yil sonra bugun hayatta olan hemen hemen kimsenin hayatta olmayacagi, 150 yil sonraysa bugun hayatta olanlari hatirlayan kimsenin bile hayatta olmayacagi, cogumuzun topragin altinda kemik yigini olarak sessiz sakin yatarken her turlu animizin, hatiramizin, ogrendiklerimizin, yasadiklarimizin unufak olacagi, onlardan geriye hicbir sey kalmayacagi, eger dunyada kalici bir eser birakmadiysak (ki %99'umuz birakmayacak) hic yasamamisiz gibi olacagi, hayatin biz olmadan da aynen devam edecegi gercegi.

    sabah aksam kitap okuyarak, belgesel izleyerek, ozene bezene ogrendigimiz o guzel ve ufku iki katina cikartan bilgiler coktan toza donusup ucmus olacak. ogrenenle ogrenmeyen, bilenle bilmeyen bir olacak. sanki hic yasamamis gibi olacagiz.

    yasadigimiz iyi, kotu anilar, bizi gulduren, aglatan, gurur duyduran, utandiran, yuzumuzu eksiten, gulumseten anilardan geriye hicbir sey kalmayacak. o anilari hatirlayan hic kimse hayatta olmayacak. cocuklugumuz, gencligimiz, yasliligimiz, hepsi bir anda ortaya cikip sonra bir anda ortadan kaybolan yaz ruzgari gibi ortadan kalkmis olacak, sanki hic olmamis gibi.

    izlenen diziler, filmler, dinlenen sarkilar, incelenen sanat eserleri ve o eserlerin bizde yarattigi her turlu etki coktan ortadan kalkmis olacak. gezdigimiz yerler, topladigimiz anilar, hatiralar, tanistigimiz, tartistigimiz, kavga ettigimiz, sevistigimiz, sarildigimiz, opustugumuz insanlar ortadan kalkmis olacak. onlari hatirlayan insanlar bile ortadan kalkmis olacak. okunan okullar, alinan diplomalar, edinilen tecrubeler, ogrenilen yabanci diller, teknik bilgiler hepsinin yerinde yeller esiyor olacak. beynimizdeki 100 milyar norondan geriye bir tanesi bile kalmayacak. her seye sonsuza kadar format atilacak.

    bundan 300-400 sene once yasayip da coktan olmus olan insanlaran %99,9'unun ismini, cismini, neye benzedigini, neden hoslandigini, nelere guldugunu, nelere agladigini, geriye neler biraktigini hicbir sekilde bilmeyiz. veba salgininda, ikinci dunya savasinda, kizilderili soykiriminda olen milyonlarca insan sanki hic yasamamis gibi sadece bir istatistik olarak kalir. tarih boyunca yasamis insanlarin %99,9'u geride kalici bir eser birakmadiklari icin hicbir sekilde bilinmez ve hic yasamamis gibidir. biz de (%99,9'umuz) aynen oyle olacagiz.

    hayat bizsiz de devam edecek. insanlar dogacak, buyuyecek, kendi anilarini yasayacak, gulecek, aglayacak, evlenecek, cogalacak, sevisecek, kavga edecek, ayrilacak, birbirine sarilacak, savasacak, karnini doyuracak, yeni cikan teknoloji urunlerini satin alacak, gezecek, tozacak, nefes alip verecek ve biz olmadan her sey aynen devam edecek.

    tuttugumuz takim biz olmadan da mac kazanacak, kaybedecek, eleyecek, elenecek, hakem golunu vermeyecek, tribunlerde binlerce insan sanki biz hic yasamamisiz gibi uzulecek, sevinecek, sokaklardaki insanlar sanki onceki nesiller hic gelip gecmemis gibi gunluk yasamlarina devam edecekler, kendisi olmasa dunyanin donmeyecegini ve evrenin kendi etrafinda dondugunu sanan milyarlarca kemik yigini topragin altinda sessiz sedasiz yatmaya devam edecek.

    biz olsak da olmasak da gunes dogacak, batacak, sahillere dalgalar vuracak, ruzgar esecek, yagmur yagacak, baharda agaclar yesillenecek, kisin yapraklar dokulecek, karlar yagacak, firtinalar kopacak, havalar isinacak, soguyacak, gokyuzunde yildizlar parlayacak, bulutlar oradan oraya savrulacak ve her sey aynen devam edecek. biz onlari gozlemlemek icin orada olmasak bile butun bunlar olmaya devam edecek.

    bizim olmadigimiz bir dunyada insanlar sanki aynisi 100-200 yil sonra kendi baslarina gelmeyecekmiscesine asik olacaklar, gunluk hayatin mesguliyetine takilacaklar, trafige kufur edecekler, irkcilik yapacaklar, kendi aralarinda bolusup ayrilacaklar, birbirlerinin dedikodusunu yapacaklar, elalem ne der diye sabah aksam dusunecekler, insanlarin kendi haklarinda ne dusundugu konusunda endise edecekler.

    bu dunyadan gelip gecen sonra da acisiyla tatlisiyla her seyi geride birakip kemik yiginina donusen ve bundan 100 yil sonra kimsenin ismini bile hatirlamayacagi insanlar olarak bugun insanlarin ne dusundugunu, kimin ne diyecegini neden takariz ki? neden bunun yarisi icindeyiz ki? hadi diyelim en basarili, en mutlu, en muhtesem insan sensin ve herkes bunu kabul etti. yuz yil sonra sen de o insanlar da ortadan kalkmis olacak. ya sonra? seni de o insanlari da kimse hatirlamayacak, hayat aynen devam edecek.

    o tasarim harikasi muhtesem vucutlarimizdan geriye kemik yigini kalacak, belki o bile kalmayacak. instagrammis, sozlukmus, sosyal medyaymis, facebookmus, hicbirinin hicbir onemi kalmayacak. yedigimiz en lezzetli yemekten, izledigimiz en muhtesem sarkidan, asik oldugumuz en mukemmel insandan geriye hicbir sey kalmayacak. roma imparatorlugunun 2 bin yil once girdigi bir savasta telef olan 30 bin askerden geriye ne kaldiysa bizden geriye de o kalacak. avrupa'da veba salgininda, cin'de acliktan, kuzey amerika'da sariliktan olen milyonlarca isimsiz ve cisimsiz insandan geriye ne kaldiysa bizden de geriye o kalacak.

    hani bir soz vardir: "mezarliklar yerlerinin doldurulamayacagini dusunen milyarlarca insanla doludur" der. iste aynen oyle. bugun mezarliklarda bekleyen milyonlarca insanin ziyaretcisi bile yok cunku onlari ziyaret edecek olan insanlar bile yuzlerce yil once kendi mezarliklarina yerlestirilip kendi ziyaretcilerini beklemeye baslamislar. bundan bin yil once yasamis insanlarin kacinin ismini hatirliyoruz? bundan bin yol sonra da o kadarimizin ismi hatirlanacak (ki o bile supheli).

    bugun hayattaki en buyuk derdiniz ne? dusunun...iste o derdi coktan unutmus olacaksiniz. o derdin zerresi bile kalmamis olacak. kendisinden kurtulmak, kacmak istediginiz sorunlar sizi coktan terk etmis olacak cunku artik siz olmayacaksiniz, biz olmayacagiz. hayatta ugradiginiz haksizliklar, basiniza gelen musibetler, yasadiginiz kotu anilar, isten kovulmaniz, terk edilmeniz, aldatilmaniz, hic birini dusunecek vaktiniz olmayacak cunku siz de olmayacaksiniz. bugun hayattaki en buyuk mutluluk kaynaginiz ne? o da gitmis olacak. siz artik yoksunuz, sizin icin de hicbir sey yok. evren icin siz, sizin icin evren artik yok. hic olmadi, hic de olmayacak. sizin icin dunya, dunya icin siz hic olmadiniz ve yoksunuz.

    pazartesi sendromu da yok, tatil heyecani da yok, bayram da yok, seyran da yok, artik hicbir sey yok. su anda pencerenin kenarinda durup iceri girmeye calisan bir karinca veya meyve agaclarinin uzerinde kanat cirpan bir ari dunyada ne kadar varolduysa, ne kadar yer kapladiysa, dunya icin ne kadar onemliyse, dunyada ne kadar iz biraktiysa biz de bundan 100 yil sonra o kadar yer kaplayip o kadar, belki de daha az, iz birakmis olacagiz (tek tuk istisnalar haric tabi ki).

    bugun mezarliklarda yuzlerce, binlerce yildir yatan insanlarin zamaninda kim bilir ne dertler, ne hayalleri, ne umutlari, ne korkulari vardi. hepsi yasadigi donemde o aksam ne yiyecegini, o gun ne giyecegini dusundu. hepsi gunluk islerle, borcla harcla ilgilendi ve mesgul oldu, sonunda hepsinden geriye bir yigin kemik disinda bir sey kalmadi. bizden geriye de bir sey kalmayacak.

    bu yuzden hayatta belli basli ayrintilarak takilip insanlarla polemige girmek, sacma sapan seylere uzulmek, eski seylere takilmak bana bos geliyor. eninde sonunda bize ayrilan sure bitecek ve geride hicbir sey birakmadan sanki hic yasamamis gibi bu dunyadan gocup gidecegiz iste. fazla kasmaya gerek yok. yasa, hayattan zevk al, istediklerini yap, istediklerini izle, dinle, oku, ogren ama bunlari yaparken hicbir seyi hayatinin merkezine koyma. bu dunyada hicbir seyi siklememe sebebim budur.

    edit: bu yazinin ana fikri "her seyi bosverin, salin gitsin" fikrinden ziyade "her seyden tat alin, kafaya hicbir seyi takmayin" fikridir. yani "elalem ne der" diye dusunmeden nasil yasamak istiyorsaniz oyle yasayin cunku biz de "o ne der" diye endise ettigimiz elalem de bir sure sonra toprak olacak.

  • şimdiye kadar hakkında bildiklerimiz şunlar olan otomobil:

    - 2022 yılında üretim başlayacak.

    - suv ve sedan olmak üzere iki farklı yerli elektrikli otomobil modeli çıkacak.

    - 30 dakikanın altında şarj ile %80 doluluğa ulaşabilecek.

    - 300+ ve 500+ km olmak üzere iki farklı menzil opsiyonuyla satışa sunulacak.

    - internete bağlı olacak ve 4g/5g bağlantılarıyla tüm güncellemeleri uzaktan alabilecek.

    - 200 beygir güç ile 7.6 saniye, 400 beygir güç ile de 4.8 saniye altında 0-100 km/s hızlanabilecek.

    - araçların bataryası euro ncap 5 yıldız seviyesine uyumlu olacak.

    - geri kazanımlı frenleme sistemi, araç menziline %20'ye kadar katkı sağlayabilecek.

    - ayrıca araç konsolunda holografik asistan adı verilen bir teknolojiye yer verilmesi planlanıyormuş. şimdiki araçlarda bulunan 2 boyutlu görselliğin yerine gelecek üç boyutlu bir teknoloji olarak düşünebilirsiniz.

    - 2022'ye kadar togg’un öncülüğünde yapılacak olan geniş kapsamlı şarj altyapısı sayesinde evlerde, ofislerde ve yol üstündeki istasyonlarda şarj edilebilecek.

  • senin gibi insafsızlar yüzünden içimdeki insan sevgisini öldürmeyeceğim o yüzden o enayi ben oluyorum varsın 1-2 lira kandırsın. ne olacak ayda yılda bir denk geliyor bana zararı dokunmaz. böyle yapmaya devam edersem bir gün gerçekten kartını unutan ya da parası olmayan birine denk gelirim. o insanlar için yapmaya devam edeceğim. ama insanlara enayi demek zehirlenmiş bir vicdan göstergesidir. böyle vicdanım olacağına enayi olmayı şeref sayarım.

  • sıkı bir nat geo takipçisiyim ama adamların bu huyunu hiç sevmiyorum. arkadaki sarıklılara sözüm yok ama ulan bütün sehir sanki sarıkla geziyormuş gibi gösterilmesi gerçekten komik olmuş. birde bunu travel hesabında paylaşıyor.

  • resmen skandal. tam anlamıyla rezillik. allah'a binlercebin şükürler olsun ki bizim buralarda böyle şeyler yaşanmıyor. bir de çıkmış yetkililer özür dilemiş yüzsüzler... tü sıfatınıza sizin.

  • türkiye'nin asıl sorunu budur işte. ülke insanının %95'inin eleştirdiği konu hakkında hiç bir bilgisi yok.

    olm dizi ara verdi, yeni bölüm gelmiyor. ne yapsın insanlar, eski bölümleri izleyip izleyip sözlüğe mi yazsın amk?