hesabın var mı? giriş yap

  • restaurant sahibi olupta vedat milor'a terso davranmak? üstelik çalışanının sanane lan diye ittirmesini savunmak? vay hımınıa dünya yürek yiyenlerle dolu.

  • iki hafta önce maaşlı gezegen koruyucusu ilanı yayımlayan nasa'nın kendisine aşağıdaki mektubu gönderen 9 yaşındaki jack davis'e gönderdiği yine aşağıdaki cevaptır.

    --- spoiler ---

    sevgili nasa, adım jack davis ve gezegen koruma memuru pozisyonu için başvurmak istiyorum. dokuz yaşında olabilirim ama bu işe çok uygun olduğumu düşünüyorum. bunun bir nedeni kız kardeşimin bana uzaylı demesi. ayrıca izleyebildiğim bütün uzay ve uzaylı filmlerini seyrettim. marvel'ın s.h.i.e.l.d ajanları dizisini de izledim ve siyah giyen adamlar filmini de seyretmek istiyorum. bilgisayar oyunlarında çok iyiyim. daha gencim ve bu yüzden de bir uzaylı gibi düşünmeyi öğrenebilirim. saygılarımla,
    jack davis
    galaksi koruyucusu
    dördüncü sınıf
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    sevgili jack, duyduğuma göre 'galaksi koruyucususun' ve nasa'nın gezegen koruyuculuğu pozisyonuyla ilgileniyormuşsun. bu harika! gezegen koruyuculuğu görevimiz oldukça havalı ve çok da önemli. dünya'yı ay'dan, asteroidlerden veya mars'tan getirdiğimiz numunelerdeki mikroplardan korumakla ilgili bir iş. aynı zamanda güneş sistemi'mizi sorumlu bir şekilde keşfetmeye devam ederken, gezegenleri ve uyduları bizim mikroplarımızdan korumak da görev tanımının bir parçası. her zaman bize yardımcı olabilecek geleceğin bilim insanlarına ve mühendislerine kapımız açık. o yüzden umarım çok çalışır ve okulda başarılı olursun. ileride bir gün seni burada, nasa'da görmek ümidiyle! saygılarımla,
    dr. james l. green
    gezegen bilimi müdürlüğü direktörü
    --- spoiler ---

    kaynak

  • sanırsın en-cinnu diyarından gelen kötü bir ruhu hapsediyor; kem alametlere nişan olmuş ruhani varlıklara pıranga vuruyor ki bir daha dünyaya hiç çıkmasınlar...

    ...kavanoz kapağı kapatıyor yaa! içinde salça, hadi bilemedin turşu olan cam bir kavanozun kapağını.

    bu ne hırstır, ne gözü dönmüşlüktür anlamıyorum. bir kavanoz kapağını kendine namus meselesi yapmayı ise hiç kavrayamıyorum; sanki acı çekmeden açılan kavanoz kapakları törelerimize ters, kan davasına gebe objeler.

    hayır bir de daha sıkı kapatınca değişen bir şey yok ki? alırsın kavanozu, sonuna dek çevirirsin... en sonunda da şöyle yarım saniye sıkarsın içine hava almasın diye.

    bunun için kafadaki kılcak damarları çatlatmanın, spartalılar gibi manyaklaşmanın anlamı nedir allahasen...

  • kepazelik.

    linki şu: http://www.youtube.com/watch?v=pmcqrzl3kkq

    mesajı da şu:

    sevgili çoban çocuk,
    ne kadar yazık sana. öyle oğlaklarla, oksijenli havada, taş dizerek filan köylü köylü yaşıyorsun toz toprak içinde. ay kıyamam dişi de yok ne tatlı! halbuki köyüne gelip toprakları dinamitlesek, savrulsan şöyle bir. şaşkın şaşkın bakmana aldırmadan, sen ne olduğunu anlamadan gökten demirler, betonlar yağdırsak, asfaltlar döşesek her yere, egzoz egzoz kokutsak ortalığı ne güzel olur. çok iyiyiz değil mi? her şey senin için çoban çocuk. senin iyiliğin için. sen modern ol, öyle pisilkelköylü olma diye. toza toprağa belenme diye. taşları üst üste dizeceğine legoları diz, plastik topunla oyna, saf keçi kaymağı yiyeceğine e330 içeren algida ye diye. sonra da kirlenmek güzeldir diyip, sana debelenecek bir parça çimen ekelim kapının önüne, ona da "çimlere basma" diye tabela yazalım, basama diye. o içine ışınlandığın dublekse annen temizliğe gitsin, sana da "varoş" diye gülebilelim diye. o filmin başındaki böceği de detan böcek yemiyle yuvasında öldürelim, o çalıyı da keselim yerine ithal bahçe düzenlemesi yapalım da ihya ol diye. çünkü sen milletin efendisisin, efendi efendi otur şehirde diye.

    şehirleşme ne kadar muhteşem bir şey bilemezsin çocuk. bunu tartışmaya bile gerek yok. konya ovası'nın yüzölçümünden de utanmadan buğday ithal etmek ne şahane. iki kelimeyle gerçek oluyor bu: tarım politikası. (başka öyle sihirli şeyler de var üç harfli, sen cahilsin, bilmezsin. abd var, imf var, akp var.) senin karnını çobanlıkla, çiftçilikle doyurmanın yollarını arayacağımıza seni, kendini bile köyünden, köylülüğünden tiksindirecek, gecekondulara imrendirecek kadar fakir, mahrum, cahil bırakmak ne harika. şehirde bin beter fakirliğe, mahrumiyete, cehalete mahkum etmek ne gorgeous! ama merak etme, sana kredi vereceğiz. faiziyle alacağız. ödeyeceğim diye sefil olacaksın. ne müthiş değil mi? çünkü biz "türkiye’nin potansiyelini gerçeğe dönüştüren banka"yız. sen gerçek değilsin, yoksun, potansiyelsin. seni gerçeğe dönüştüreceğiz. ne süperiz.

    ay çok şirinsin. o önüne düşen tuğlayı da kafana attıydık, isabet etmedi. kusura bakma, olur mu.

    seni seven,
    g.b.

  • etkileri ciddi anlamda korkunç olan ot. güney amerika yerlilerinin tanrılarına ulaşmak için kullandığı bir ottur ayrıca. etkisi bir anda kendini gösterir. önce sıcak basar sonradan soğuk soğuk terlersiniz. göz fonksiyonlarınız öylesine değişir ki olanlara inanamazsınız. gördüklerinize her ne derseniz diyin, ister tanrı ister hayal ister bok püsür... sonuç hep aynı. kırmızı ya da siyah bir kutu boyasının içine düşmüş gibi hissedebilirsiniz kendinizi. gördüğünüz her şey kırmızı ise şeytan sizi sevmiştir ve sizin bu otu içmenize izin vermiştir. ancak siyah görmüşseniz vay halinize...
    dipnot: kırmızılığın etkisi yaklaşık olarak 2-3 gün kesintisiz olarak uyuduktan sonra geçmekte. siyahınki ise bir hastalık ile sonuçlanmakta.

  • new york'ta mescit olmadığını düşünenlerin birazdan yalayacağı abi.

    new yorkt'a tonla mescit var hadi onu da geçtim neden taksinin üstü biraz anlatsana.

  • başlık karakter sınırına takıldığı için tam anlatamadım ama sayın fahrettin koca twitterda az önce demiş ki;

    "almanya'da, beyin ölümü gerçekleştiği söylenerek hastaneden evine gönderilen, fakat göz işaretleriyle iletişim kurabilen vatandaşımız osman bey, az önce uçakla ankara’ya getirildi. 59 yaşındaki hastaya, cumhurbaşkanımızın olaydan haberdar olmasıyla “evi”, yani ülkesi sahip çıktı!"

    ilgili twite burdan ulaşabilirsiniz.

    ben türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak yıllarca almanyada veya avrupada huzur içinde yaşadıktan sonra en ufak bir sağlık sorununda ülkeye getirilip şov yapılmasını kabullenemiyorum. kaldı ki twitte epey tutarsızlık var. göz işaretleriyle iletişim kurabilen birinin beyin ölümü gerçekleşmesi de mümkün değil diye biliyorum. ülke kaynaklarını bu tarz şeylere harcamaktansa keşke ülkemizdeki sağlık sistemini iyileştirerici adımlar atılsa, aylar sonraya bile randevu alamayan insanlar tanıyorum.