ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nadir gelen hayat süper lan hissi
-
ender gelişen osasuna atakları gibidir.
kadınların regl sancısını abartması
-
"sanki çektin de abartıldığını fark ettin amk" dedirtmiştir.
550 sandalyeli mecliste 554 toplam oy çıkması
-
siyasetin çürümüşlüğüne bir örnektir. oy ve ötesi'ni meclise de mi sokalım. bu ne kardeşim.
yaran olaylar
-
sene 1997, mekan yurt odası.
odada tek bir bilgisayar var, pentium 100.
ram 8 ya da 16. (ben smyrna'nın uyarısıyla eklemek isterim ki megabyte!)
internet bağlantısı falan yok he, insanlar minesweeper'da rekor kasarak eğleniyorlar sırayla.
bir akşam odaya girdiğimde bir tedirginlik hissettim ama yorgunum zaten hiç takmadan çıktım ranzama. derken bilgisayarın sahibi geldi. birşeyler konuşuldu ve adam parladı!
"nasıl nasıl?????" diye kükreyince de kulak kabarttım, duyduğum ilk şey:
"ben 3 taneden fazlasını koymayalım demiştim, dinletemedim".
ne üçü beşi, ne koyulmuş derken eleman bana seslendi "gel bir el at da şunu halledelim".
olay şu ki minesweeper'dan sıkılmış ahali bir oyun bulmuş, oyun da 6 cd'lik (ulan devamını anlatamıycam utançtan). hepsini birden sığdıramayınca 4 tanesini cd sürücüsüne zorla sokuşturmuşlar. sonuç malum..
biz kasayı sökerken kendini savunan olayın saçmalığının hala farkında olmadan söyleniyordu, "üçer üçer koyalım demiştim ben, dinletemedim".
edit: bi de şöylesi var #16245044
amazon prime türkiye
-
türkiye'ye gelmesinin ne kadar mükemmel bir haber olduğunu anlatmak zor. amazon prime video'nun kült dizilerden oluşan harika bir arşivi var, amazon'un kendi imzasını taşıyan diziler de özellikle netflix'in vasat politik doğrucu dizileriyle kıyaslandığında birer başyapıt. sadece filmler konusunda biraz geride ama türkiye'ye resmi olarak gelmesiyle onu da geliştirebilirler.
hatta daha dün gece elimde kumandayla koltuğa gömülmüş bir şekilde netflix'in dizileri arasında hangisi daha az kötü diye dolaşırken gözüm amazon prime'a gitmişti de yine 6 euro (50 lira) aylık ücret gözümde büyüdüğü için almamıştım. şimdi diyorlar ki 8 lira, üstelik ilk ay bedava. canımsın kel bezos.
uygulamaya giremeyenler ama dizileri merak edenler için watchlist'ime aldığım, tavsiye edeceğim kült dizileri yazayım da netflix'i nasıl ağlattığını görün dizi konusunda. üye olup iptal edenler yine üyeliklerini kullanarak tv ve mobil uygulamasına giriş yapmaya devam edebiliyor.
the x-files
buffy the vampire slayer
battlestar galactica
house m.d.
24
bones
seinfeld
the office
parks and recreation
dawson's creek
mr. robot
preacher
this is us
parenthood
justified
the shield
homeland
monk
psych
chicago pd
chicago fire
the tudors
mad men
married with children
community
heroes
downtown abbey
the good wife
prison break
damages
law & order
csi
hawaii five-0
spongebob squarepants
bunların yanı sıra amazon'un "amazon originals" olarak adlandırdığı amazon yapımı ya da dağıtımı amazon tarafından yapılan diziler var ki onlarla da netflix yapımı diziler arasında ciddi bir uçurum var kalite konusunda:
the boys
american gods
the expanse
upload
the man in the high castle
fleabag
good omens
carnival row
jack ryan
electric dreams
mozart in the jungle
undone
atladığım başka iyi diziler de vardır muhtemelen ve bu ülke pazarına yeni girmiş hali. biraz daha palazlanmaya başladığında türkiye içeriğini de genişleteceklerini tahmin ediyorum. özellikle netflix'in ilk geldiği haliyle kıyaslandığında dağlar kadar fark var. alalım aldıralım, içeriği gelişsin çünkü gerçekten netflix'in kötü dizilerini izlemekten sıkılmıştım.
dipnot: burayı okuyorlarsa buffy the vampire slayer'ın olduğu listeye angel'ı da ekleyelim de neşemiz artsın.
edit: david boreanaz’ın angel’dan sonraki dizisi bones da geldi. hadi yaklaştık.
küçük şehirlerde zaman nasıl geçiyor
-
sahibindene girin 2. el arabalara bakın. ben öyle yapardım
kötü günlerde kişiye güç veren sözler
-
insanın içini ferahlatıp güç veren ve ümitlenmesini sağlayan sözlerdir, misal:
`gecenin en karanlık olduğu an; şafağa en yakın olduğu andır...`
stalker
-
bir kaç saat önce cnbcede yarım yamalak(sonu ve başını izleyemedim) izlediğim film. filmin sonunu izleyememiş olmam son anlarda babamın odaya girip aynen söyle bir muhabbet açmış olması:
[filmin sonuna geldiğimizi düşünüyorum, 3 adamında bir odada yıkıntılar arasında otururken yağmur yağdığı sahne]
baba - oğlum bu ne? vampir filmimi yine?
ben - hayır baba
[baba yabancı dilde söylenenleri duymuştur]
baba - alman filmi herhalde savaş filmimi
ben - hayır baba rus filmi
[yağmur yağmaya başlar]
baba - kominist filmi yani? belli baksana yağmur bariz yapay
ben - bilmiorum baba! hem ne alakası var, izliyorum bi sn ya!
[yağmur durur]
baba - işte kominist filmi belli hemen bitti suları ancak bu kadar yetmiştir
(bkz: nası yani)
sürekli ikindi okundu mu diye soran ihtiyarlar
-
kararlılıklarıyla şaşırtan bir güruh... hiç bıkmazlar, üşenmezler, yorulmazlar. sorarlar da sorarlar, sorarlar da sorarlar, sorarlar allah sorarlar... çocuklarına sorarlar, torunlarına sorarlar, olmadı eşe dosta esnafa sorarlar.
- ikindi okundu mu? okudular mı ikindiyi?
- yok dede okunmadı daha...
- oh pek güzel...
lan nesi güzel? ne oldu şimdi? valla çıldıriciim. öğle ya da akşam ezanı falan da değil, varsa yoksa ikindi. ikindi okundu mu, ikindiyi okudular mı, okudurlar mı ikindiyi... bu nasıl bir ikindi tutkusu anlamış değilim. ne var bu ikindi de çözemedim. hayır bilhassa ikindiyi soruyorlar çünkü. böyle "okudular mı ikindiyi koç yumurtası?" falan derken bir gün çıldırıp "evet okudular, hemi de bir saat oldu" falan demek geçiyor insanın içinden... böyle delice ve hoyratça "ooohoooaauuvv... ikindisi mi kalmış, akşam ezanı bile okundu az önce" desem ne olur acaba? valla hiçbir şey olmaz. çünkü dedeler nineler yaşlandıkça namaza ayarlı casio saat gibi oluyorlar. bir kere de okunduktan sonra sor be arkadaş... yok valla hep okunmadan önce soruyorlar.
zaman konusundaki şu konsantrasyonun, şu hassasiyetin binde biri bende olsa öss birincisi olurdum valla. reklamlarda görürdünüz beni: "finalle çalıştım, kazandım" diyen gözlüklü, zayıf oğlanlardan biri olabilirdim ben de... ama yetiştiremedim lan... bizim senemizde bilhassa coğrafya soruları zordu çünkü zaman yetmedi... yetseydi iyiydi ama yetmedi. konuyu dağıttığımı hissediyorum ve hemen gidiyorum.
2 şubat 2023 adana demirspor fenerbahçe maçı
-
bein trio ekibinin yorumlarını toparlarsak:
-> adana aleyhine tek bir yanlış kararı bile yok ali palabıyık'ın.
-> fb'nin ise 1 nizami golü sayılmamış, 2 penaltısı verilmemiş ve ndiaye'nin kırmızısı atlanmıştır. daha maç içinde verilmeyen sarılar ve faullere hiç girmiyorum bile. çok büyük bir operasyondu.
+ bein trio ekibinden bülent yıldırım'a göre fb'nin iptal edilen golü nizami.
elle oynama söz konusu olabilir, açılardan net bir çıkarım yapılamıyor ve ispatı yok dediler. ispatı olmayan bir pozisyonda, sadece hissiyat ile var devreye giremez diyorlar kısaca. (deniz çoban fizik kurallarına göre çıkarım yaptı doğru karar dedi, yine ispat yok aslında. deniz çoban da bence ele değmiş çünkü el yukarı gitmiş diyor)
+ bein trio ekibine göre batshuayi'nin pozisyonu çok net bir şekilde penaltı. ndiaye'nin de 2. sarı kartı atlanıyor. kırmızı görmesi gerekecekti.
+ bein trio ekibine göre altay'ın pozisyonunda sorun yok. kırmızı kart falan yok yani. topu ceza sahası içinde tutuyor altay.
+ bein trio ekibine göre adana'nın penaltı beklediği pozisyonda penaltı yok, karar doğru.
+ bein trio ekibine göre valencia'nın penaltı beklediği pozisyonda penaltı yok.
+ bein trio ekibine göre, ndiaye'nin 3. sarı kartı verilmiyor irfan'ın ayağına basması sonucunda.
+ bein trio ekibine göre, bir futbolcu risk alıp topa yükseliyorsa ceza sahası içinde, topa vurmalıymış. belhanda'nın samet'e yaptığı hareket de net bir şekilde penaltı.
fenerbahçe'nin 2. penaltısı verilmedi şu ana kadar.
+ altay'ın yaptığı penaltının kararı doğru.
+ valencia'ya el çalınan pozisyonda el yok.
+ valencia'nın attığı golde ofsayt yok.
+ fb'ye son dakikada verilmeyen faul net bir şekilde faul.
ali cabbar
-
uğur mumcu'nun bbc türkçe'de yıllar evvel verdiği bir röportajındaki cevabıyla ali cabbar ve onun nezdinde arabesk müziğe dair su yorumu eklemek gerek:
"...arabeski sevmiyorum, çok lümpen müziği arabesk. bizde, türk halkının bir kısmı bu aşk konularında mazohist. kendi kendine işkenceden hoşlanıyor. yani bir kızı seviyor, kız bunu sevmiyor, gidiyor meyhaneye içki içiyor, ondan sonra da ağlıyor. o kızla evlense, kadını da dövüyor sonra, işin tuhaf tarafı. yani mazohizmin müziği arabesk, lümpen müziği, sevmiyorum arabesk müziğini."